Yeni Orta Vadeli Program Açıklandı
Başbakan Yıldırım: (1) 'Yüzde 34 bandında bir büyüme bizim asla hedeflediğimiz bir büyüme değildir. Ancak 'el ile gelen düğün, bayram' derler bizim memlekette. Küresel olumsuzluklar bizi de etkiliyor. Avrupa'da eksi düzeylere veya sıfır düzeylerine giderken, biz yine yüzde 3'ün üzerinde bir büyümeyi 2016'da yakaladık' '20172019 dönemlerinde büyüme oranını artıracağız. Bu bir kere vazgeçilmez bir hedefimiz. Çünkü 2023 hedeflerine doğru emin adımlarla giderken düşük büyüme oranı bizim işimize yaramıyor. Onun için büyüme oranlarını mutlaka 2017'den başlayarak 2019'a kadar belirli bir oranda yukarıya çekeceğiz. Bu, yüzde 5'in altında olmayacak'
Başbakan Binali Yıldırım, 'Yüzde 3-4 bandında bir büyüme bizim asla hedeflediğimiz bir büyüme değildir. Ancak 'el ile gelen düğün, bayram' derler bizim memlekette. Küresel olumsuzluklar bizi de etkiliyor. Avrupa'da eksi düzeylere veya sıfır düzeylerine giderken, biz yine yüzde 3'ün üzerinde bir büyümeyi 2016'da yakaladık.' dedi.
Yıldırım, Başbakan yardımcıları Mehmet Şimşek ve Nurettin Canikli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ve Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın yanı sıra kamu kuruluşlarının üst düzey yöneticilerinin katılımıyla Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısında, Yeni Orta Vadeli Programı (2017-2019) açıkladı.
Yeni Orta Vadeli Program'ın daha iyi anlaşılması için dünyada ne olup bittiğine bakmak gerektiğini belirten Yıldırım, 2009 krizinden itibaren dünya ekonomisinde büyümenin artmadığını, her yıl azalan bir şekilde büyümenin devam ettiğini ifade etti.
Bu eğilimin bu yıl da sürdüğünü dile getiren Yıldırım, 'Küresel güven kaybı oldu. Birtakım sanal ticaret yapılarak, şirketler gerçekte büyümediği halde büyümüş gibi gösterilerek, para oyunlarıyla, kağıt oyunlarıyla sonunda ellerinde patladı. Bu sefer küresel ticaretteki güven kayboldu. Güven kaybolunca ticaret hacmi azaldı. Ticaret hacmi azalınca büyüme olumsuz etkilendi. Dünya büyümeyince tabii bu durum ülkelere de aynı şekilde yansımaya başladı.' dedi.
Yıldırım, 'gelişmiş' ve 'gelişmekte olan' ülkeler diye bir ayrım yapıldığında, özellikle Çin ve Hindistan'ın diğerlerine göre biraz 'fark yaptığını' ancak genelde, gelişmekte olan ülkelerin dünya büyümesindeki yavaşlamaya rağmen büyümelerini istikrarlı bir şekilde artırmaya devam ettirdiklerini kaydetti.
Türkiye ekonomisinin 2009 yılı dışında, 27 çeyrek boyunca sürekli büyüdüğünü vurgulayan Yıldırım, ekonominin bu sene de aynı şekilde büyümeye devam ettiğini dile getirdi.
- '(El ile gelen düğün, bayram) derler bizim memlekette'
Bu yıl Çin ve Hindistan dışında Türkiye'nin, dünya ortalamasının iki katı büyümeyi yakaladığına işaret eden Yıldırım, 'Bu büyüme bizim için yeterli değil. Yüzde 3-4 bandında bir büyüme bizim asla hedeflediğimiz bir büyüme değildir. Ancak 'el ile gelen düğün bayram' derler bizim memlekette. Küresel olumsuzluklar bizi de etkiliyor. Avrupa'da eksi düzeylere veya sıfır düzeylerine giderken, biz yine yüzde 3'ün üzerinde bir büyümeyi 2016'da yakaladık.' diye konuştu.
Terörle mücadele konusunda yoğun bir yıl geçirildiğini, turizmle ve ihracatla ilgili ciddi olumsuzluklar yaşandığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Üstüne üstlük bir de 15 Temmuz, FETÖ'nün darbe girişimi...Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman geçtiğimiz 9 ay boyunca hemen hemen hiç boş durmadık. Sürekli bir olayla, bir krizle karşı karşıya kaldık ve bu krizlere önlem almak gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. Buna rağmen darbe bile dinlemedik, yapısal reformlara devam ettik. Hatırlayın haziran-ağustos arası Meclis'ten iş alemimizi, çalışanlarımızı, emeklilerimizi, bütün toplum kesimlerini ilgilendiren çokça kanun çıkardık. Bu kanunlar 'laf olsun' diye çıkarılan kanunlar değil, her biri vatandaşımızın hayatına dokunan, onların hayatını kolaylaştıran ve geleceklerine yönelik bir birtakım faydalar sağlayan kanunlar. Şimdi bunların semeresini görmeye başladık. Ne var burada, prim affından tutun, vergilerin yeniden yapılandırılmasına, varlık barışına, Türkiye Varlık Fonu'nun kurulması, şehitlerimize, gazilerimize bazı ilave imkanların araç alımında sağlanması, esnafa ÖTV muafiyeti sağlanması. Teşviklerin özel, sipariş usulü yapılması. Yani öyle sıradan teşvik değil özellik arz eden katma değeri yüksek mallar, üretim için sipariş usulü yani ısmarlama teşvik modelinin geliştirilmesi, ihracatın artırılmasına yönelik tedbirler alınması. Burada yerlileştirme var, millileştirme var. Firmalar, ihracat artışını sağlamayı taahhüt ederlerse onlara ilave teşvikler sağlanacak.'
Başbakan Yıldırım, 3 yıllık Orta Vadeli Program'da ilerlemeyi düşündükleri esasları da paylaşarak, '2017-2019 dönemlerinde büyüme oranını artıracağız. Bu bir kere vazgeçilmez bir hedefimiz. Çünkü 2023 hedeflerine doğru emin adımlarla giderken düşük büyüme oranı bizim işimize yaramıyor. Onun için büyüme oranlarını mutlaka 2017'den başlayarak 2019'a kadar belirli bir oranda yukarıya çekeceğiz. Bu, yüzde 5'in altında olmayacak.' ifadelerini kullandı.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Yıldırım, Başbakan yardımcıları Mehmet Şimşek ve Nurettin Canikli, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan ve Maliye Bakanı Naci Ağbal'ın yanı sıra kamu kuruluşlarının üst düzey yöneticilerinin katılımıyla Çankaya Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısında, Yeni Orta Vadeli Programı (2017-2019) açıkladı.
Yeni Orta Vadeli Program'ın daha iyi anlaşılması için dünyada ne olup bittiğine bakmak gerektiğini belirten Yıldırım, 2009 krizinden itibaren dünya ekonomisinde büyümenin artmadığını, her yıl azalan bir şekilde büyümenin devam ettiğini ifade etti.
Bu eğilimin bu yıl da sürdüğünü dile getiren Yıldırım, 'Küresel güven kaybı oldu. Birtakım sanal ticaret yapılarak, şirketler gerçekte büyümediği halde büyümüş gibi gösterilerek, para oyunlarıyla, kağıt oyunlarıyla sonunda ellerinde patladı. Bu sefer küresel ticaretteki güven kayboldu. Güven kaybolunca ticaret hacmi azaldı. Ticaret hacmi azalınca büyüme olumsuz etkilendi. Dünya büyümeyince tabii bu durum ülkelere de aynı şekilde yansımaya başladı.' dedi.
Yıldırım, 'gelişmiş' ve 'gelişmekte olan' ülkeler diye bir ayrım yapıldığında, özellikle Çin ve Hindistan'ın diğerlerine göre biraz 'fark yaptığını' ancak genelde, gelişmekte olan ülkelerin dünya büyümesindeki yavaşlamaya rağmen büyümelerini istikrarlı bir şekilde artırmaya devam ettirdiklerini kaydetti.
Türkiye ekonomisinin 2009 yılı dışında, 27 çeyrek boyunca sürekli büyüdüğünü vurgulayan Yıldırım, ekonominin bu sene de aynı şekilde büyümeye devam ettiğini dile getirdi.
- '(El ile gelen düğün, bayram) derler bizim memlekette'
Bu yıl Çin ve Hindistan dışında Türkiye'nin, dünya ortalamasının iki katı büyümeyi yakaladığına işaret eden Yıldırım, 'Bu büyüme bizim için yeterli değil. Yüzde 3-4 bandında bir büyüme bizim asla hedeflediğimiz bir büyüme değildir. Ancak 'el ile gelen düğün bayram' derler bizim memlekette. Küresel olumsuzluklar bizi de etkiliyor. Avrupa'da eksi düzeylere veya sıfır düzeylerine giderken, biz yine yüzde 3'ün üzerinde bir büyümeyi 2016'da yakaladık.' diye konuştu.
Terörle mücadele konusunda yoğun bir yıl geçirildiğini, turizmle ve ihracatla ilgili ciddi olumsuzluklar yaşandığını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Üstüne üstlük bir de 15 Temmuz, FETÖ'nün darbe girişimi...Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman geçtiğimiz 9 ay boyunca hemen hemen hiç boş durmadık. Sürekli bir olayla, bir krizle karşı karşıya kaldık ve bu krizlere önlem almak gibi bir durumla karşı karşıya kaldık. Buna rağmen darbe bile dinlemedik, yapısal reformlara devam ettik. Hatırlayın haziran-ağustos arası Meclis'ten iş alemimizi, çalışanlarımızı, emeklilerimizi, bütün toplum kesimlerini ilgilendiren çokça kanun çıkardık. Bu kanunlar 'laf olsun' diye çıkarılan kanunlar değil, her biri vatandaşımızın hayatına dokunan, onların hayatını kolaylaştıran ve geleceklerine yönelik bir birtakım faydalar sağlayan kanunlar. Şimdi bunların semeresini görmeye başladık. Ne var burada, prim affından tutun, vergilerin yeniden yapılandırılmasına, varlık barışına, Türkiye Varlık Fonu'nun kurulması, şehitlerimize, gazilerimize bazı ilave imkanların araç alımında sağlanması, esnafa ÖTV muafiyeti sağlanması. Teşviklerin özel, sipariş usulü yapılması. Yani öyle sıradan teşvik değil özellik arz eden katma değeri yüksek mallar, üretim için sipariş usulü yani ısmarlama teşvik modelinin geliştirilmesi, ihracatın artırılmasına yönelik tedbirler alınması. Burada yerlileştirme var, millileştirme var. Firmalar, ihracat artışını sağlamayı taahhüt ederlerse onlara ilave teşvikler sağlanacak.'
Başbakan Yıldırım, 3 yıllık Orta Vadeli Program'da ilerlemeyi düşündükleri esasları da paylaşarak, '2017-2019 dönemlerinde büyüme oranını artıracağız. Bu bir kere vazgeçilmez bir hedefimiz. Çünkü 2023 hedeflerine doğru emin adımlarla giderken düşük büyüme oranı bizim işimize yaramıyor. Onun için büyüme oranlarını mutlaka 2017'den başlayarak 2019'a kadar belirli bir oranda yukarıya çekeceğiz. Bu, yüzde 5'in altında olmayacak.' ifadelerini kullandı.
(Sürecek)