Başbakan Yardımcısı Şimşek Açıklaması (1)

'Türkiye'nin güçlü bir hikayesi var. Hikayelerin, reformların hayata geçmesi ile Türkiye'ye çok ciddi bir güven ve kaynak akışı olabilir. Bunun bir tek basit ön koşulu var, verdiğimiz reform sözlerini şimdi hızlı bir şekilde yerine getirmek. (Yatırımcılar) Uygulamayı bekliyorlar, 'bir görelim' diyorlar' 'Geçen sene gelişmekte olan ülkelerden net 540 milyar dolar sermaye çıkışı yaşandı. Bırakın para girişini para çıkıyor. Bu sene devam ediyor tahminler değişiyor ama bazı tahminler 350 milyar dolar, bazı tahminler de 480500 milyar dolar çıkacak diye düşünüyor. Yılın 12 haftasını da esas alırsanız çıkış ciddi boyutlarda''Artık Avrupa'ya (ekonomik anlamda) tam entegrasyonu içerecek bir anlaşmaya hazırlar''(Akademisyenlerin bildirisi) Burada bir eleştiriden çok şiddeti övmeye giden bir patika olduğu için Türkiye olarak biz bu konuda 'Biz de o eleştirileri eleştirdik. Çünkü sonuçta ülkemizde bir fikir özgürlüğü var ama şiddeti övmek fikir özgürlüğüne girmemeli' dedik'

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, yatırımcıların Türkiye'ye bakış açısına ilişkin, 'Türkiye'nin güçlü bir hikayesi var. Hikayelerin, reformların hayata geçmesi ile Türkiye'ye çok ciddi bir güven ve kaynak akışı olabilir. Bunun bir tek basit ön koşulu var, verdiğimiz reform sözlerini şimdi hızlı bir şekilde yerine getirmek. (Yatırımcılar) Uygulamayı bekliyorlar, bir görelim' dedi.

Şimşek, Kanal 7 televizyonunda 'Başkent Kulisi' programına katılarak gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Davos Zirvesi ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Londra ziyareti başta olmak üzere son dönemdeki yurtdışı ziyaretleri ve buralardaki görüşmelerin ayrıntılarının sorulması üzerine, Londra'da ağırlıklı olarak finans sektörü, Davos'ta ise hükümet başkanları, bakanlar ve şirket yöneticileri ile bir araya geldiklerine dikkati çeken Şimşek, amaçlarının 'Türkiye Hikayesi'ni anlatmak olduğunu ve bunu başarı ile gerçekleştirdiklerini, bunun çıktılarını daha sonra göreceklerini söyledi.

Şimşek, Türkiye'nin 2013 yılının ortasından itibaren iç ve dış belirsizlikler ile karşı karşıya kaldığının, iç belirsizliklerin başında seçim ve gezi olaylarını geldiğinin altını çizerek, bunlardan dolayı birçok yatırımcının kararlarını ötelediğini, geçen sene Türkiye'den yaklaşık 15 milyar dolarlık çıkış yaşandığını bildirdi.

Reel sektörde ise küresel doğrudan yatırımların güçlü kalmaya devam ettiğini, 2007 yıllarındaki rakamlara ulaşılamadığını ancak geçen sene 13-14 milyar dolarlık bir doğrudan yatırımın gerçekleştiğini belirten Şimşek, ekonomik potansiyel düşünüldüğünde bunların küçük rakamlar olduğunu, Türkiye'nin normalde rahat bir şekilde 40-50 milyar doları çekmesi gerektiğini dile getirdi.

Şimşek, yeni hikayesi ile Türkiye'ye daha çok kaynak çekmeyi amaçladıklarını ifade ederek, dünyada artık kaynakların giderek daha kıtlaştığı bir döneme girildiğini, gelişmekte olan ülkelere artık eskisi gibi para akmadığını, şimdi daha zor bir dönemin geldiğini kaydetti.

Geçen sene gelişmekte olan ülkelerden net 540 milyar dolar sermaye çıkışı yaşandığına işaret eden Mehmet Şimşek, 'Bırakın para girişini para çıkıyor. Bu sene devam ediyor tahminler değişiyor ama bazı tahminler 350 milyar dolar, bazı tahminler de 480-500 milyar dolar çıkacak diye düşünüyor. Yılın 1-2 haftasını da esas alırsanız çıkış ciddi boyutlarda. Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akışının kıt olduğu, maliyetin yükseldiği bir döneme girdik. Gelişmekte olan ülkelerin hikayesi eskisi gibi cazip değil. Emtia fiyatları yükseliyordu, emtia ihracatçıları çok para kazanıyorlardı, o dış dengelerini bütçelerin iyileştiriyordu, bu geride kaldı, emtia fiyatları çöküyor. Bu Brezilya ve Rusya için bu geçerli. Türkiye, Hindistan burada istisnadır. Emtia fiyatları düşüşünden doğrudan olumlu, dolaylı olumsuz etkileniyoruz. Çevremiz emtia ihracatçısı ile dolu onların gelirleri düşüyor. Onlara mal satmakta zorlanıyoruz. oralarda proje almakta, oralardan yatırım çekmekte zorlanıyoruz. Ama petrol fiyatlarını düşmesi bizim cari açığımızı düşürüyor bu olumlu' diye konuştu.

Şimşek, büyük resme bakıldığında Türkiye Hikayesi'nin çok önemli olduğunu ifade ederek, yurt dışı ziyaretlerinde yatırımcılara yönelik, artık Türkiye'de siyasi istikrar bulunduğunu, önümüzde 4 yılda seçimsiz bir dönem bulunduğunu, çok iyi bir yol haritasının olduğunu, 25 sektörel dönüşüm programını ve makro yapısal reform programını açıkladıklarını anlattıklarını söyledi.

Buna ilaveten AB ile ilişkileri canlandırdıklarına ilişkin mesajları da verdiklerinin altını çizen Şimşek, Türkiye hikayesinin sektörel dönüşüm, reformlara ilişkin yol haritası ve AB süreci olmak üzere 3 temel ayağı bulunduğuna dikkati çekti.

AB sürecinin hem yatırımcı hem de Türkiye açısından çok önemli olduğunu dile getiren Şimşek, 'Türkiye'nin hikayesi inanılmaz güçlü' dedi.

Seçmenlerin ilgilendiği asgari ücret, emekli maaşları ve muhtar maaşları gibi vaatlerin yerine gelmeye başladığına dikkati çeken Şimşek, 'Bunlar işin kolay kısmı. Bunlar geçici refah artışı sağlayacak, toplumun belli kesimlerine transfer sağlayacak düzenlemeler ama esas millete verdiğimiz söz yapısal reform yani kalıcı olarak Türkiye'ye sınıf atlatmak' ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Şimşek, AK Parti iktidara geldiğinde Türkiye'nin alt orta gelir grubunda bulunduğunu, ülkeyi bu seviyeden üst orta gelir grubuna taşıdıklarını vurgulayarak, 'Şimdi 'Yeni nesil reformlar yaparak Türkiye'yi üst gelir grubuna, zenginler kulübüne sokacağız' dedik. Millet de yüzde 49,5 gibi muazzam bir destekle bize bu fırsatı verdi. Bu seçim vaatlerinin önemli bir kısmını yerine getirdik. Yılın ilk çeyreğinde muhtemelen tamamını yerine getirmiş oluruz ama esas millete sözümüz kalıcı reformlardır' diye konuştu.

Bunları yatırımcılara da anlattıklarına dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:

'Türkiye'nin hikayesinin çerçevesi çok iyi. Hikaye oldukça cazip. Yol haritası belirlenmiş çok net. Milletimiz bu reformları yapacak kapasiteyi, çoğunluğu vermiş. Geriye sadece ve sadece bizim bu reformları yapmamız kalıyor. Yatırımcıların sorusu 'Bunları yapabilecek misiniz bir görelim' şeklindeydi. Bu çok önemli Kredibiliteyi güveni söylemle kazanamayız, iş yaparak kazanırız. 2002 yılında AK Parti geldiğinde Türkiye hala 2001 krizinin atmosferindeydi. Reel faizler yüzde 25, Türkiye batar mı iflas eder mi diye çok ciddi ciddi tartışmalar yaşanıyor ve Türkiye'nin iflas etme olasılığı çok yüksek görülüyordu. Bunu birebir ben yaşadım. 4 Kasım sabahında yazdığımız raporda 'nasıl bir çerçeve çizelim' diye uzun uzun tartışmalar yaşandı. İşin özü şu, Türkiye'nin güçlü bir hikayesi var. Hikayelerin, reformların hayata geçmesi ile birlikte Türkiye'ye çok ciddi bir güven ve kaynak akışı olabilir. Türkiye bu anlamda küresel gelişmekte olan ülkelerin çok zor bir konjonktür ile karşı karşıya olduğu bir dönemde hikayesi ile onlardan ayrışabilir ve yüksek gelir grubu ülkeler arasına gelebilir. Bunun bir tek basit ön koşulu var, verdiğimiz reform sözlerini şimdi hızlı bir şekilde yerine getirmek. (Yatırımcılar) Uygulamayı bekliyorlar, 'bir görelim' diyorlar.'

- 'Avrupa'ya tam entegrasyonu içerecek bir anlaşmaya hazırlar'

Şimşek, Türkiye'nin kredibilite açığının yüksek olmadığını ancak algıda biraz bozulmalar olduğunu belirterek, yatırımcıların hem Türkiye'nin hikayesinden hem de başbakan Davutoğlu'nun performansından son derece etkilendiklerini söyledi.

Yatırımcıların hikayeye inanmak ve yatırım yapmak istediklerinin altını çizen Şimşek, şimdi Avrupa ile yakınlaşmanın sözün ötesine geçtiğini, fasılların açıldığını söyledi.

Şimşek, Almanya'nın Avrupa'nın en önemli ülkesi olduğunu belirterek, Almanya ile bu güçlü ilişkilerin hiç bir dönemde kurulmadığını, bu dönemde Almanya ile aralarında en ufak bir tereddütün bulunmadığını bildirdi.

Almanya ile Gümrük Birliği'nin hizmetler sektörü, tarım ve kamu alımlarını da içerecek şeklinde genişletilmesine, derinleşmesinde üç aşağı beş yukarı aynı düşündüklerini dile getiren Şimşek, 'Artık Avrupa'ya (ekonomik anlamda) tam entegrasyonu içerecek bir anlaşmaya hazırlar. Siyasi kısmı daha sonraki dönem düşünülüyor ama ekonomik entegrasyonda 'Full entegrasyon' noktasında vize muafiyeti konusunda da bir araya geleceğiz ama aslında Türkiye 90'lı yıllardaki AB'ye tam üye olmuş olacak' dedi.

-'Şiddeti övmek fikir özgürlüğüne girmemeli'

Şimşek, yurt dışı ziyaretlerinde basında ifade özgürlüğü konusundaki eleştirilere muhatap olup olmadığının ve akademisyenlerin yayımladığı bildiriye ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine de, kapalı toplantılarda zaman zaman bunları seslendirenlerin olduğunu ifade etti.

'Pozisyonumuz çok açık ve net' diyen Şimşek, fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü olmadan kalıcı bir şekilde yüksek gelir grubuna giremeyeceğini belirtti.

Şimşek, AK Parti olarak hep 'Demokrasi ve kalkınma at başı gider' dediklerini vurgulayarak, şöyle konuştu:

'Biz o muhataplarımıza şunu söyledik. Fikir özgürlüğü, ifade özgürlüğü AK Parti hükümetleri döneminde alan genişlemiştir ve bu konuda eksiklerimiz varsa gerekeni yapacağız. Bu konuda zerre kadar tereddüt olmasın. Dördüncü sanayi devriminden bahsediyoruz. Dördüncü sanayi devrimi bilgiye dayanıyor. Bilgi de inovasyonla özgürlüklerin en geniş şekilde yaşandığı ülkelerde ortaya çıkar ama şimdi akademisyenlerin yaptığı gerçekten Sayın Başbakanımız bu konularda çok net açıklamalarda bulundu. Şöyle, burada bir eleştiriden çok şiddeti övmeye giden bir patika olduğu için Türkiye olarak biz bu konuda 'Biz de o eleştirileri eleştirdik. Çünkü sonuçta ülkemizde bir fikir özgürlüğü var ama şiddeti övmek fikir özgürlüğüne girmemeli' dedik. Terörle mücadele ayrı, şiddetin övülmesi ayrı konulardır.'

(Sürecek)
Kaynak: AA