Küresel Ekonomik Kriz 5 Yaşında
ANKARA - RECEP DEMİR - AK Parti Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Gedikli, dünya ekonomisinin hala suni teneffüste olduğunu ancak Türkiye'nin maraton koşmaya devam ettiğini bildirdi. Gedikli, "Gelişmekte olan ülkelerdeki durağanlık devam edecek gibi görünüyor. Türkiye ise güvenli liman olma özelliğini sürdürecek" dedi.
ABD'nin finans devi Lehman Brothers'ın 15 Eylül 2008'de iflasını açıklamasıyla başlayan küresel krizin üzerinden geçen 5 yılı ve krizin bundan sonraki yansımalarını AA muhabirine değerlendiren Gedikli, krizin, ilk başlarda sadece finansal kuruluşları etkilemiş gibi görülse de daha sonra ülkelerin sorunu haline geldiğini söyledi.
Özellikle gelişmiş ülkelerin bu krizden büyük darbe aldığını ve sorunun halen bu ülkeler eksenli devam ettiğini belirten Gedikli, zaman içerisinde dünya ekonomisinin, gelişen piyasalara daha fazla bağımlı hale geldiğini ifade etti.
Gedikli, geçen bu 5 yılda dünya ekonomisinde büyüyen ve halen iç talep üretebilen ülkelerin, sadece gelişmekte olan ülkeler olduğuna işaret ederek, "Krizde gerek ABD'de gerekse de Avrupa'da yükü merkez bankaları üstlendi, maliye politikalarında kitlendiler. Oysa krizin çıkışının anahtarı maliye politikasındaydı. Dolayısıyla bunu kullanamadıkları için çözüm üretemediler. Türkiye ise gerek para gerekse de maliye politikasını çok etkin kullandı ve bu da bizi diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştıran önemli bir unsur oldu" diye konuştu.
Bu dönemde Avrupa ve Amerika'da merkez bankalarının piyasadan kağıt alarak, bankaları ve şirketleri ayakta tutmaya çalıştığını, yani kayıpları finanse ettiğini anlatan Gedikli, buna karşın piyasaya sürülen bu paranın yatırıma, tüketime dönüşmediğini bildirdi.
Avrupa'da basılan paranın yüzde 80'inin tekrar Avrupa Merkez Bankası'na, ABD'de basılan paranın ise büyük ölçüde dünyaya dağıldığını aktaran Gedikli, bu kaynağın da geçen 5 yıllık sürede adeta gelişmekte olan ülkeleri beslediğini ifade etti.
Bülent Gedikli, bu noktada başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin sahip olduğu genç nüfusun da önemli bir avantaj olduğunu belirterek, Avrupa'daki yaşlı nüfus yapısının, tüketime olanak vermediğini, dolayısıyla orada bir iç talep oluşturulamadığını söyledi.
-"Dünya, halen kriz öncesi fabrika ayarlarına dönebilmiş değil"
Şu anda gelişmiş ülkelerin bazılarından, nispeten olumlu veriler gelse de bunun konjonktürel olduğunu, dolayısıyla söz konusu ülkelerdeki durağanlığın halen devam ettiğini dile getiren Gedikli, şunları kaydetti:
"Dünya, halen kriz öncesi fabrika ayarlarına dönebilmiş değil. Dünyada artık yeni normaller konuşuluyor. Kriz öncesi seviyeler artık yakalanamayacak ama normal seviyeler ne olacak? Bu tartışılıyor. Kriz öncesindeki ekonomik parametreler artık değişti. Onun için eski parametrelere bakarak değerlendirme yapanlar, yanılıyorlar. Bu parametrelerden en önemlileri faiz, enflasyon ve enerji fiyatları. Dünyada artık faiz ve enflasyon diye bir sorun yok. Zaten tüketim yok. Enerji sorunu diye bir şey de kalmadı. Hem tüketim olmadığı için enerjiye talep yok hem de bu dönemde yüksek oranda yeni enerji kaynakları devreye girdi. Eski parametreler geçerli olsaydı, dünyanın bugünkü siyasi konjonktüründe ham petrolün fiyatı 200 dolar olurdu, ama değil. Dolayısıyla, eski parametrelere bakarak değerlendirmeler yapanlar, asıl doğruyu gözden kaçırıyorlar."
-"Belirsizlikler, en geç 2014'ün başında büyük oranda bitecek"
Amerikan Merkez Bankası'nın tahvil alımlarına ilişkin yaptığı son açıklamalarının ardından, piyasalarda oluşan belirsizliğe de değinen Gedikli, Fed'in açıklamalarının birçok kesim tarafından yanlış okunduğunu söyledi.
Bülent Gedikli, şöyle devam etti:
"Fed, 'tahvil alımını durduracağım' demedi. Bunu gözden geçireceğini söyledi.
Faizle ilgili kararını da 2015'e bıraktı. Öte yandan, Fed'in aldığı kağıtların yarısı mortgage kağıdı. Onda zaten bir değişiklik olmayacağını söyledi.
Yani değişiklik, kalan yarısında olacak. O noktada da bakalım ne karar verecekler, göreceğiz. Tabii burada Fed'in bir karar alırken, tüm dünyayı düşünerek, bunu yapması lazım. Çünkü her şey birbiriyle bağlantılı. Şimdi Fed kaynaklı belirsizlikler konuşuluyor ancak bu belirsizlikler, en geç 2014'ün başında büyük oranda bitecek. Çünkü orada yeni başkan da likidite politikası da bu tarihe kadar belli olacak. Ancak şunu da vurgulamak gerekir. Gerek Fed'in gerekse Avrupa Merkez Bankası'nın veya diğer ülkelerin kararları ne olursa olsun, Türkiye sağlam ekonomik yapısıyla her şeye hazırlıklı. Ortaya çıkacak tüm senaryolara karşı Türkiye'nin atacağı adımlar belli, planı hazır."
-"Yeni bir Doğu Asya krizi beklentisi yersiz"
Küresel ekonomi üzerine değerlendirme yapan bazı kesimlerin, son günlerde konuştuğu, "Yeni bir Doğu Asya krizi mi geliyor?" veya "Küresel kriz, Doğu Asya'ya mı kayıyor?" iddialarına da cevap veren Gedikli, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ifade etti.
Krizin etkilerinin halen gelişmiş ülkelerin üzerinde hissedildiğini anlatan Gedikli, Doğu Asya krizinin yaşandığı 1997 ile bugün arasında çok büyük farklar olduğunu söyledi.
O yıllarda, söz konusu bölgedeki ülkelerin yüksek oranda döviz nispetinde kamu borcu olduğunu ve paralarını devalüe etmek zorunda kaldıklarını hatırlatan Gedikli, günümüzde ise bu ülkelerin neredeyse tamamında esnek kur rejiminin olduğunu, yüksek döviz rezervleri bulunduğunu ve kamu açıklarının o günlerdeki noktalarda olmadığını kaydetti.
Gedikli, Hindistan haricinde buradaki ülkelerin, "ikiz açık" diye tabir edilen hem kamu açığı hem de cari açığa sahip olmadığını da belirterek, dolayısıyla yeni bir Doğu Asya krizi beklentisinin yersiz olduğunu vurguladı.
-"Türkiye, maraton koşmaya devam ediyor"
Yaşanan sürecin Türkiye'ye etkilerine de değinen Gedikli, Türkiye'nin krizi fırsata çevirdiğini ve dünya ekonomisi adeta suni teneffüsteyken, Türkiye'nin maraton koşmaya devam ettiğini ifade etti.
Bülent Gedikli, geçen 5 yıl içinde sermaye akışından en fazla yararlanan ülkenin de Türkiye olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bu durum, bize önemli bir imkan sağladı ve biz bunu iyi kullandık. Gelen bu sermaye hem yatırıma hem de talebe dönüştü ve bu da büyümeyi getirdi. Türkiye hala da büyüyor. Bugün, 'yıl sonunda yüzde 4'ü yakalar mıyız?' diye konuşmamız bile bence çok önemli. Çünkü Avrupa, 'binde 3 büyüyebilir miyiz?' diyor. Dolayısıyla, verileri değerlendirirken, dünyaya da bakmak gerekir. Bu dönemde Türkiye'de bankacılık sistemi ne kadar sağlam olduğunu bir kez daha gösterdi, reel faizler sıfıra yakın gerçekleşti, bütçe açığında elimiz çok güçlü. Bir de ekonomimiz artık daha dışa açık. Bu sayede herkes, dışarıdaki riskleri önceden görebilip, önlemini alabiliyor. Bunları ve dahalarını üst üste koyduğumuzda, Türkiye'nin ne kadar sağlam makroekonomik temeller üzerinde olduğunu görüyoruz."
-"Türkiye güvenli liman olmaya devam edecek"
Sonuç olarak, yaşanan küresel gelişmeler değerlendirildiğinde, gelişmekte olan ülkelerdeki durağanlığın devam edeceğini, Türkiye'nin ise "güvenli liman" olma özelliğini sürdüreceğini dile getiren Gedikli, "Bazıları 'Türkiye artık büyüyemez, büyüyemeyecek' diye konuşuyorlardı. İşte, son açıklanan 2. çeyrek büyüme rakamını gördük. Sonuç tüm beklentilerin üzerinde geldi. Bu da böyle konuşanlara bir ders olur umarım. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Türkiye'nin öngörüleri gerçekleşmeye devam ediyor, Türkiye OVP hedeflerini tutturacak. Türkiye güvenli liman olmaya devam edecek" dedi.
Kaynak: AA
Özellikle gelişmiş ülkelerin bu krizden büyük darbe aldığını ve sorunun halen bu ülkeler eksenli devam ettiğini belirten Gedikli, zaman içerisinde dünya ekonomisinin, gelişen piyasalara daha fazla bağımlı hale geldiğini ifade etti.
Gedikli, geçen bu 5 yılda dünya ekonomisinde büyüyen ve halen iç talep üretebilen ülkelerin, sadece gelişmekte olan ülkeler olduğuna işaret ederek, "Krizde gerek ABD'de gerekse de Avrupa'da yükü merkez bankaları üstlendi, maliye politikalarında kitlendiler. Oysa krizin çıkışının anahtarı maliye politikasındaydı. Dolayısıyla bunu kullanamadıkları için çözüm üretemediler. Türkiye ise gerek para gerekse de maliye politikasını çok etkin kullandı ve bu da bizi diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştıran önemli bir unsur oldu" diye konuştu.
Bu dönemde Avrupa ve Amerika'da merkez bankalarının piyasadan kağıt alarak, bankaları ve şirketleri ayakta tutmaya çalıştığını, yani kayıpları finanse ettiğini anlatan Gedikli, buna karşın piyasaya sürülen bu paranın yatırıma, tüketime dönüşmediğini bildirdi.
Avrupa'da basılan paranın yüzde 80'inin tekrar Avrupa Merkez Bankası'na, ABD'de basılan paranın ise büyük ölçüde dünyaya dağıldığını aktaran Gedikli, bu kaynağın da geçen 5 yıllık sürede adeta gelişmekte olan ülkeleri beslediğini ifade etti.
Bülent Gedikli, bu noktada başta Türkiye olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin sahip olduğu genç nüfusun da önemli bir avantaj olduğunu belirterek, Avrupa'daki yaşlı nüfus yapısının, tüketime olanak vermediğini, dolayısıyla orada bir iç talep oluşturulamadığını söyledi.
-"Dünya, halen kriz öncesi fabrika ayarlarına dönebilmiş değil"
Şu anda gelişmiş ülkelerin bazılarından, nispeten olumlu veriler gelse de bunun konjonktürel olduğunu, dolayısıyla söz konusu ülkelerdeki durağanlığın halen devam ettiğini dile getiren Gedikli, şunları kaydetti:
"Dünya, halen kriz öncesi fabrika ayarlarına dönebilmiş değil. Dünyada artık yeni normaller konuşuluyor. Kriz öncesi seviyeler artık yakalanamayacak ama normal seviyeler ne olacak? Bu tartışılıyor. Kriz öncesindeki ekonomik parametreler artık değişti. Onun için eski parametrelere bakarak değerlendirme yapanlar, yanılıyorlar. Bu parametrelerden en önemlileri faiz, enflasyon ve enerji fiyatları. Dünyada artık faiz ve enflasyon diye bir sorun yok. Zaten tüketim yok. Enerji sorunu diye bir şey de kalmadı. Hem tüketim olmadığı için enerjiye talep yok hem de bu dönemde yüksek oranda yeni enerji kaynakları devreye girdi. Eski parametreler geçerli olsaydı, dünyanın bugünkü siyasi konjonktüründe ham petrolün fiyatı 200 dolar olurdu, ama değil. Dolayısıyla, eski parametrelere bakarak değerlendirmeler yapanlar, asıl doğruyu gözden kaçırıyorlar."
-"Belirsizlikler, en geç 2014'ün başında büyük oranda bitecek"
Amerikan Merkez Bankası'nın tahvil alımlarına ilişkin yaptığı son açıklamalarının ardından, piyasalarda oluşan belirsizliğe de değinen Gedikli, Fed'in açıklamalarının birçok kesim tarafından yanlış okunduğunu söyledi.
Bülent Gedikli, şöyle devam etti:
"Fed, 'tahvil alımını durduracağım' demedi. Bunu gözden geçireceğini söyledi.
Faizle ilgili kararını da 2015'e bıraktı. Öte yandan, Fed'in aldığı kağıtların yarısı mortgage kağıdı. Onda zaten bir değişiklik olmayacağını söyledi.
Yani değişiklik, kalan yarısında olacak. O noktada da bakalım ne karar verecekler, göreceğiz. Tabii burada Fed'in bir karar alırken, tüm dünyayı düşünerek, bunu yapması lazım. Çünkü her şey birbiriyle bağlantılı. Şimdi Fed kaynaklı belirsizlikler konuşuluyor ancak bu belirsizlikler, en geç 2014'ün başında büyük oranda bitecek. Çünkü orada yeni başkan da likidite politikası da bu tarihe kadar belli olacak. Ancak şunu da vurgulamak gerekir. Gerek Fed'in gerekse Avrupa Merkez Bankası'nın veya diğer ülkelerin kararları ne olursa olsun, Türkiye sağlam ekonomik yapısıyla her şeye hazırlıklı. Ortaya çıkacak tüm senaryolara karşı Türkiye'nin atacağı adımlar belli, planı hazır."
-"Yeni bir Doğu Asya krizi beklentisi yersiz"
Küresel ekonomi üzerine değerlendirme yapan bazı kesimlerin, son günlerde konuştuğu, "Yeni bir Doğu Asya krizi mi geliyor?" veya "Küresel kriz, Doğu Asya'ya mı kayıyor?" iddialarına da cevap veren Gedikli, böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ifade etti.
Krizin etkilerinin halen gelişmiş ülkelerin üzerinde hissedildiğini anlatan Gedikli, Doğu Asya krizinin yaşandığı 1997 ile bugün arasında çok büyük farklar olduğunu söyledi.
O yıllarda, söz konusu bölgedeki ülkelerin yüksek oranda döviz nispetinde kamu borcu olduğunu ve paralarını devalüe etmek zorunda kaldıklarını hatırlatan Gedikli, günümüzde ise bu ülkelerin neredeyse tamamında esnek kur rejiminin olduğunu, yüksek döviz rezervleri bulunduğunu ve kamu açıklarının o günlerdeki noktalarda olmadığını kaydetti.
Gedikli, Hindistan haricinde buradaki ülkelerin, "ikiz açık" diye tabir edilen hem kamu açığı hem de cari açığa sahip olmadığını da belirterek, dolayısıyla yeni bir Doğu Asya krizi beklentisinin yersiz olduğunu vurguladı.
-"Türkiye, maraton koşmaya devam ediyor"
Yaşanan sürecin Türkiye'ye etkilerine de değinen Gedikli, Türkiye'nin krizi fırsata çevirdiğini ve dünya ekonomisi adeta suni teneffüsteyken, Türkiye'nin maraton koşmaya devam ettiğini ifade etti.
Bülent Gedikli, geçen 5 yıl içinde sermaye akışından en fazla yararlanan ülkenin de Türkiye olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Bu durum, bize önemli bir imkan sağladı ve biz bunu iyi kullandık. Gelen bu sermaye hem yatırıma hem de talebe dönüştü ve bu da büyümeyi getirdi. Türkiye hala da büyüyor. Bugün, 'yıl sonunda yüzde 4'ü yakalar mıyız?' diye konuşmamız bile bence çok önemli. Çünkü Avrupa, 'binde 3 büyüyebilir miyiz?' diyor. Dolayısıyla, verileri değerlendirirken, dünyaya da bakmak gerekir. Bu dönemde Türkiye'de bankacılık sistemi ne kadar sağlam olduğunu bir kez daha gösterdi, reel faizler sıfıra yakın gerçekleşti, bütçe açığında elimiz çok güçlü. Bir de ekonomimiz artık daha dışa açık. Bu sayede herkes, dışarıdaki riskleri önceden görebilip, önlemini alabiliyor. Bunları ve dahalarını üst üste koyduğumuzda, Türkiye'nin ne kadar sağlam makroekonomik temeller üzerinde olduğunu görüyoruz."
-"Türkiye güvenli liman olmaya devam edecek"
Sonuç olarak, yaşanan küresel gelişmeler değerlendirildiğinde, gelişmekte olan ülkelerdeki durağanlığın devam edeceğini, Türkiye'nin ise "güvenli liman" olma özelliğini sürdüreceğini dile getiren Gedikli, "Bazıları 'Türkiye artık büyüyemez, büyüyemeyecek' diye konuşuyorlardı. İşte, son açıklanan 2. çeyrek büyüme rakamını gördük. Sonuç tüm beklentilerin üzerinde geldi. Bu da böyle konuşanlara bir ders olur umarım. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Türkiye'nin öngörüleri gerçekleşmeye devam ediyor, Türkiye OVP hedeflerini tutturacak. Türkiye güvenli liman olmaya devam edecek" dedi.