Kılıçdaroğlu'dan Cezaevindeki İlker Başbuğ'a Ziyaret
İSTANBUL - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ergenekon davasında müebbet hapisle cezalandırılan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'u cezaevinde ziyaret etti.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki 5 No'lu cezaevinde kalan Başbuğ ile yaklaşık 2 saat görüşen Kılıçdaroğlu, çıkışta cezaevi önünde basın mensuplarına açıklama yaptı.
Kılıçdaroğlu, Zafer Haftası dolayısıyla Başbuğ'u ziyaret ederek bayramını kutladığını belirterek, "Bizim tarihimizde ilk kez bir Genelkurmay Başkanı yargılandı ve tutuklandı. Sayın Başbuğ bir vatansever, bayrağını, ülkesini seviyor, insanını seviyor. Demokrat bir insan, demokrasiye saygılı bir insan. Görev yaptığı süre içinde olabildiğince görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştı" diye konuştu.
Başbuğ'un suçlu olduğuna inanmadığını ve herhangi bir suç işlemediğini söylediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, olaylara bakıldığında da Başbuğ'u suçlu gösterecek hiç bir kanıtın olmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Başbuğ'un "Ben ülkem için çalıştım. Ülkem için çaba harcadım. Yasaların bana tanıdığı görevleri olabildiğince iyi şekilde yerine getirmeye çalıştım" dediğini aktararak, haklı olduğunu ve bu görüşüne katıldığını belirtti.
İlker Başbuğ'un komutan olarak görev yaptığı süre içerisinde yasaların kendisine tanıdığı yetkileri kullandığını, görevde yükselmesinin bu iktidar döneminde olduğu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kendisini terör örgütü üyesi olarak suçlamak ya da darbeci olarak suçlamanın çok ağrına gittiğini ifade etti.
İki ayrı suç kabul edilemez. 'Bu ülkeye demokrasiyi yerleştirmek ve derinleştirmek için çaba gösteren kurumlara hep saygı gösterdik. Bizi darbeci olarak tanıtmak doğru değildir' diye bir ifadesi oldu. 'Ordumuz bizim halkın deyimiyle peygamber ocağıdır. Hepimizin saygı duyduğu bir yerdir. Ordunun siyasete karışmaması hepimizin ortak arzusudur. Kendisinin de arzusu ordu siyasete girmemelidir. Siyaset de orduya müdahale etmemeli. Kendi kuralları kendi hiyerarşisi var. Bu çerçevede ordu görevini yapmalı' diye düşüncelerini ifade etti.
"
Başbuğ'un moralinin ve sağlığının iyi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Başbuğ'un kendisine yöneltilen suçlamaların haksız olduğunu bildiğini, vicdanının rahat olduğunu söylediğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, Başbuğ'un kendisine "Eğer suçlu olsaydım zaten böyle konuşamazdım. Adaleti her zaman her yerde savunuruz. Adaletin karşısında boynumuz kıldan ince" dediğini belirterek, adaletin toplum vicdanında kabul görmesi, yargılamaların önyargılı olmaması gerektiğini söyledi.
Herkesin yargılanabileceğini, ancak bunun adalet içinde olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Adaletin kolay bir şey olmadığını hepimizin kabul etmesi lazım. Toplumun ortak vicdanının, 'Bu kararda bir adalet vardır' diye kabul etmesi lazım. Bunların olmadığı çok açık ve gerçek. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan alıyorsunuz, Genelkurmay Başkanı yapıyorsunuz. Emekli olduktan sonra da 'Sen terör örgütünün üyesisin' diyorsunuz. Bu işin bir siyasi sorumlusu yok mu? Sen bu kişiyi Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirirken, Genelkurmay Başkanı yaparken haberin yok muydu? Gerçekten kabul edeceğimiz bir suçlama değil. Doğru değil. Herkesin vicdanını yeniden sorgulaması lazım. Bu olayın çözülmesi lazım. İnsanların boş yere hapiste tutulmaları bizi de sokaktaki insanı da rahatsız ediyor. Cumhuriyet tarihimizi bırakın hiçbir demokraside kişiyi alacaksınız Kara Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay Başkanı yapacaksınız, beraber çalışacaksınız, başarıyla emekli olacak, kendisini kutlayacaksınız, sonra da 'Terör örgütünün üyesidir' diyeceksiniz. Bunun akılla mantıkla kabul edilir bir yönü var mı? Biz buraya kamu vicdanını tatmin etmek için geldik. Onun suçlu olduğuna inanmıyoruz. O ülkesini, bayrağını, insanını seven bir asker. Demokrasiye inanmış bir asker. Demokrasiye inanan bir insanı siz darbeci diye tanımlayabilir misiniz?"
-Suriye konusu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının, Başbuğ'un Suriye konusundaki düşüncelerinin neler olduğu konusundaki soruları üzerine, Başbuğ'un Suriye ve Irak konusunda bazı merakları olduğunu, kendisinin de düşüncelerini ifade ettiğini söyledi.
Savaşa giren hiçbir ulusun yeni bir savaş süreci başlatmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Savaş çığırtkanlığı yapmak da Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'na yakışmaz. Hem 'Yurtta barış, dünyada barış' diyeceksiniz, 'kimsenin burnu kanamasın' diyeceksiniz, sonra dönüp savaş çığırtkanlığı yapacaksınız. İnsanların öldürülmesi üzerine görüş beyan eden bir başbakan olmaz" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Suriye'de ateşkesin sağlanması, tarafların birbirini öldürmediği bir ateşkes sürecinin başlatılması gerektiğini vurgulayarak, egemen devletlerin, Birleşmiş Milletler'in, diğer yetkililerin de önce bunu sağlaması, Suriye'deki iç barış için adım atılması gerektiğini anlattı.
-Fındıklı'daki merdivenler
Fındıklı'dan Cihangir'e çıkan Salı Pazarı'nın merdivenlerinin griye boyanmasıyla ilgili soruyu da Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:
"Hangi insan renklerden korkar? Ancak diktatörler. Dünyanın en güzel yedi rengi var. Gökkuşağından korkulur mu? Griye boyamışsınız. Hangi akıl, hangi mantıkla. İnsanın ruhunda bir zevk olur. Kent estetiği dediğimiz bir şey vardır. Baktığınız zaman hoşunuza gider. Yedi rengi görüyorsunuz, düşman ilan ediyorsunuz, tamamını griye boyuyorsunuz. Allah akıl fikir versin."
Kaynak: AA
Kılıçdaroğlu, Zafer Haftası dolayısıyla Başbuğ'u ziyaret ederek bayramını kutladığını belirterek, "Bizim tarihimizde ilk kez bir Genelkurmay Başkanı yargılandı ve tutuklandı. Sayın Başbuğ bir vatansever, bayrağını, ülkesini seviyor, insanını seviyor. Demokrat bir insan, demokrasiye saygılı bir insan. Görev yaptığı süre içinde olabildiğince görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştı" diye konuştu.
Başbuğ'un suçlu olduğuna inanmadığını ve herhangi bir suç işlemediğini söylediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, olaylara bakıldığında da Başbuğ'u suçlu gösterecek hiç bir kanıtın olmadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Başbuğ'un "Ben ülkem için çalıştım. Ülkem için çaba harcadım. Yasaların bana tanıdığı görevleri olabildiğince iyi şekilde yerine getirmeye çalıştım" dediğini aktararak, haklı olduğunu ve bu görüşüne katıldığını belirtti.
İlker Başbuğ'un komutan olarak görev yaptığı süre içerisinde yasaların kendisine tanıdığı yetkileri kullandığını, görevde yükselmesinin bu iktidar döneminde olduğu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kendisini terör örgütü üyesi olarak suçlamak ya da darbeci olarak suçlamanın çok ağrına gittiğini ifade etti.
İki ayrı suç kabul edilemez. 'Bu ülkeye demokrasiyi yerleştirmek ve derinleştirmek için çaba gösteren kurumlara hep saygı gösterdik. Bizi darbeci olarak tanıtmak doğru değildir' diye bir ifadesi oldu. 'Ordumuz bizim halkın deyimiyle peygamber ocağıdır. Hepimizin saygı duyduğu bir yerdir. Ordunun siyasete karışmaması hepimizin ortak arzusudur. Kendisinin de arzusu ordu siyasete girmemelidir. Siyaset de orduya müdahale etmemeli. Kendi kuralları kendi hiyerarşisi var. Bu çerçevede ordu görevini yapmalı' diye düşüncelerini ifade etti.
"
Başbuğ'un moralinin ve sağlığının iyi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Başbuğ'un kendisine yöneltilen suçlamaların haksız olduğunu bildiğini, vicdanının rahat olduğunu söylediğini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, Başbuğ'un kendisine "Eğer suçlu olsaydım zaten böyle konuşamazdım. Adaleti her zaman her yerde savunuruz. Adaletin karşısında boynumuz kıldan ince" dediğini belirterek, adaletin toplum vicdanında kabul görmesi, yargılamaların önyargılı olmaması gerektiğini söyledi.
Herkesin yargılanabileceğini, ancak bunun adalet içinde olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Adaletin kolay bir şey olmadığını hepimizin kabul etmesi lazım. Toplumun ortak vicdanının, 'Bu kararda bir adalet vardır' diye kabul etmesi lazım. Bunların olmadığı çok açık ve gerçek. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndan alıyorsunuz, Genelkurmay Başkanı yapıyorsunuz. Emekli olduktan sonra da 'Sen terör örgütünün üyesisin' diyorsunuz. Bu işin bir siyasi sorumlusu yok mu? Sen bu kişiyi Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na getirirken, Genelkurmay Başkanı yaparken haberin yok muydu? Gerçekten kabul edeceğimiz bir suçlama değil. Doğru değil. Herkesin vicdanını yeniden sorgulaması lazım. Bu olayın çözülmesi lazım. İnsanların boş yere hapiste tutulmaları bizi de sokaktaki insanı da rahatsız ediyor. Cumhuriyet tarihimizi bırakın hiçbir demokraside kişiyi alacaksınız Kara Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay Başkanı yapacaksınız, beraber çalışacaksınız, başarıyla emekli olacak, kendisini kutlayacaksınız, sonra da 'Terör örgütünün üyesidir' diyeceksiniz. Bunun akılla mantıkla kabul edilir bir yönü var mı? Biz buraya kamu vicdanını tatmin etmek için geldik. Onun suçlu olduğuna inanmıyoruz. O ülkesini, bayrağını, insanını seven bir asker. Demokrasiye inanmış bir asker. Demokrasiye inanan bir insanı siz darbeci diye tanımlayabilir misiniz?"
-Suriye konusu
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, basın mensuplarının, Başbuğ'un Suriye konusundaki düşüncelerinin neler olduğu konusundaki soruları üzerine, Başbuğ'un Suriye ve Irak konusunda bazı merakları olduğunu, kendisinin de düşüncelerini ifade ettiğini söyledi.
Savaşa giren hiçbir ulusun yeni bir savaş süreci başlatmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Savaş çığırtkanlığı yapmak da Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'na yakışmaz. Hem 'Yurtta barış, dünyada barış' diyeceksiniz, 'kimsenin burnu kanamasın' diyeceksiniz, sonra dönüp savaş çığırtkanlığı yapacaksınız. İnsanların öldürülmesi üzerine görüş beyan eden bir başbakan olmaz" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Suriye'de ateşkesin sağlanması, tarafların birbirini öldürmediği bir ateşkes sürecinin başlatılması gerektiğini vurgulayarak, egemen devletlerin, Birleşmiş Milletler'in, diğer yetkililerin de önce bunu sağlaması, Suriye'deki iç barış için adım atılması gerektiğini anlattı.
-Fındıklı'daki merdivenler
Fındıklı'dan Cihangir'e çıkan Salı Pazarı'nın merdivenlerinin griye boyanmasıyla ilgili soruyu da Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:
"Hangi insan renklerden korkar? Ancak diktatörler. Dünyanın en güzel yedi rengi var. Gökkuşağından korkulur mu? Griye boyamışsınız. Hangi akıl, hangi mantıkla. İnsanın ruhunda bir zevk olur. Kent estetiği dediğimiz bir şey vardır. Baktığınız zaman hoşunuza gider. Yedi rengi görüyorsunuz, düşman ilan ediyorsunuz, tamamını griye boyuyorsunuz. Allah akıl fikir versin."