'İsterseniz mitinginize gelip konuşayım'

Başbakan Erdoğan, seçimlerde kendisine benim işim sizin kadar kolay değil diyen ABD Başkanı Obama'ya "sizin mitinginizdede gelip konuşurum" önerisini yaptı.

'İsterseniz mitinginize gelip konuşayım'
Siz bu yazıyı sabah okursanız dönüş yolunda uçuyor olacağız; yok öğleden sonra göz atarsanız vatan topraklarına ayak basmış olacağız.

New York'tan son yazıyı birkaç anekdota ve gözleme ayırayım.

Erdoğan'ın danışmanlarından biriyle kahvaltı masasında bir araya geldim. Konu, Başbakan'ın BM Genel Kurulu'na katılan diğer liderlerle yaptığı ikili görüşmelerinden açıldı.
"Farkında mısınız" dedim, "Erdoğan'ın görüştüğü Avrupa liderlerinden çoğu topal ördek. Hakeza ABD Başkanı Barack Obama da..."

(Not: "Topal ördek" iktidarı sallantıda olan siyasiler için kullanılan bir deyim.)
Sonra birkaçını saydım:
İspanya'da önümüzdeki kasımda erken genel seçime gidilecek. 2004'ten bu yana iktidarda olan İspanya Sosyalist İşçi Partisi'nin durumu o kadar umutsuz ki, Başbakan Jose Luis Rodriguez Zapatero adaylığını bile koymadı. Yani siyasete veda ediyor.

Fransa'da önümüzdeki yıl cumhurbaşkanlığı seçimi var. Halk Nicolas Sarkozy'den öylesine yaka silkti ki, ana muhalefetteki Sosyalist Parti'den kim aday olursa olsun, onu silindir gibi ezip geçecek.
Almanya'da genel seçimler 2013'te. Ancak Başbakan Angela Merkel'in partisi Hıristiyan-Demokratlar eyalet seçimlerinde peş peşe öylesine ağır yenilgiler alıyorlar ki, iki yıl sonraki genel seçimin sonucu şimdiden belli: Sosyal Demokratlar ve Yeşiller koalisyonu uzun bir aradan sonra iktidara dönecek. Bir başka deyişle, 2005 Kasımı'ndan bu yana başbakanlığı yürüten Angela Merkel koltuğa veda edecek.
Danışman araya girdi, "Dur sana bir anekdot anlatayım" dedi:
"12 Haziran seçimleri akşamı Erdoğan'a tebrik telefonu yağdıranlar arasında Merkel de vardı. Aynen şöyle kutladı Başbakan'ı: 'Herr Erdoğan, üst üste üç seçim zaferi. Hem de her seçimde oyunuzu artırarak. Biz böyle bir başarıyı ancak rüyamızda görebiliriz.' Ses tonu ne denli etkilendiğini açıkça ortaya koyuyordu."
Ben devam ettim:
"Ya Başkan Obama? Önümüzdeki yıl yapılacak başkanlık seçimlerinde Beyaz Saray'a veda etmesi olasılığı her geçen gün daha da artıyor."
Danışman, "Dur sana bir anekdot daha anlatayım. Hem de o kadar taze ki bu anekdot, dumanı tütüyor" dedi:
"Sen de izledin, Başbakan'ın BM çerçevesindeki temasları kapsamında görüştüğü ilk liderlerden biri Başkan Obama oldu. Görüşme 1.5 saate yakın süren sıcak bir sohbet havasında geçti. Erdoğan ayrılırken, 'Siz bundan böyle herhalde seçim çalışmalarına ağırlık verirsiniz. Şunun şurasında 13-14 ayınız kaldı' dedi. Obama biraz sıkıntılı, 'Siz seçim sınavını bir kez daha başarıyla atlattınız. Ne mutlu. Benim işim sizin kadar kolay değil' diye iç çekti. Erdoğan güldü: 'İsterseniz, gelip seçim mitinglerinizden birinde konuşayım!' Obama'nın şaşkınlığını görecektin."
- Erdoğan'ın bu önerisini nasıl karşıladı?
- Duraksadı, bocaladı, gülerek başını salladı.
- Peki, Obama "Gel" dese, Erdoğan kalkıp gelir mi?
- Vallahi de gelir, billahi de gelir ve Obama'ya destek için çatır çatır miting yapar.
Özetle; Erdoğan, Batı dünyasının en güçlü liderlerinden biri olarak bu New York gezimizde epey sükse yaptı, seçim başarısıyla epey meslektaşını kıskandırdı. Dedim ya; Obama, Merkel, Sarkozy, Zapatero, hepsi de topal ördek...