Fazıl Say Bakanlıktan Yakındı
Fazıl Say, ‘‘Kültür ve Turizm Bakanlığı ile arasının bozuk olmasından dolayı piyanist ve besteci olarak Türkiye‘de hemen hemen hiçbir devlet orkestrası ile sahne alamadığını, parçalarının sansürlendiğini, konserlerinin de çoğu zaman iptal edildiğini‘
Say, Frankfurter Rundschau gazetesine verdiği röportajda, Frankfurt Kitap Fuarı‘ndaki iptal edilen konserinin 8 veya 9 olaydan biri olduğunu ifade ederek, bir yıl önce İstanbul‘un Avrupa Kültür Başkenti olduğunu, İstanbul Senfoni Orkestrası ile yapacağı bir projenin reddedildiğini kaydetti.
‘‘Her şey reddediliyor. Bunu demokrasi olarak mi nitelendiriyorsunuz? Ben değil, bir besteci, bir partitur sayfası üzerinde günde en az 4-5 saat çalışıyor. Bunun meyvesi alınmadığı zaman, bana acı veriyor‘‘ diyen Say, bu eserlerin kendi çocuğu olduğunu, bundan dolayı sadece kendisinden eser isteyen Avrupalılar için beste yaptığını belirtti.
Türkiye‘de projelerinin iptal edildiğini savunan Say, ‘‘Kültür ve Turizm Bakanlığı ile aramız bozuk. Bu benim için büyük bir sorun. Çünkü piyanist ve besteci olarak hemen hemen hiçbir devlet orkestrası ile sahne alamıyorum. Parçalarım sansürleniyor, konserlerim çoğu zaman iptal ediliyor‘‘ dedi.
Say, ‘‘Bir piyanist ve besteci olarak neden Türk siyasetine karışıyorsunuz?‘‘ sorusu üzerine, bunun insanın kendi yaşantısına kendinin karar vermesi ile ilgili bir durum olduğunu belirterek, ‘‘İki örnek vermek istiyorum. Birincisi, eylül ayında insanlar kapının önünde alkol içtikleri için İstanbul‘da bir galeriye saldırı yapıldı. 30-40 kişi dövüldü. Bunların arasında ben de olabilirdim. Bunun bir benzeri senfoni konserinde de yaşanabilir. İkincisi, 10 yaşında bir kızım var. Başörtüsü takmıyor. Başörtüsü takmaya zorlanırsa ne yapacağız? İran devriminde aydınların ne şekilde katkı sağladığını biliyorsunuz. Biz tehlikeyi biliyoruz‘‘ şeklinde konuştu.
‘‘Biz‘‘ olarak Avrupai düşüncedeki modern Türkleri kast ettiğini ancak iyimser olduğunu ve umudun yitirilmemesi gerektiğini ifade eden Say, bu konuda tek başına olmadığını, bazı pop yıldızlarının, oyuncuların ve sunucuların da bu konuda çaba gösterdiklerini söyledi. Say, ‘‘Buradaki tek fark, benim Avrupa‘da tanınmış biri olmamdır‘‘ dedi.
‘‘Ülkenizi terk etmeyi de düşündünüz. Sizi İstanbul‘a bağlayan ne?‘‘ sorusu üzerine de Say, eşinden 7 yıl önce ayrıldığını, yurt dışına çıkması durumunda kızının ya annesiz ya da babasız yaşayacağını, bundan dolayı gidemeyeceğini ancak daha büyük sorunlar yaşaması durumda terk etmeyi yeniden düşünebileceğini ifade etti.
Say, ‘‘Sizin için vatan ne anlama geliyor?‘‘ sorusuna Say, ‘‘Müzik benim için vatandır. Müzik ile iyi bir evrende olduğumu hissediyorum. Örnek olarak, Beethoven gerçekten sadece bir Alman değil. O çok daha fazlası. Sadece Almanya‘ya ait değil. Aynı zamanda Yeni Zelanda, Brezilya ve Türkiye‘ye aittir. Bunları çok daha iyi anlamak lazım‘‘ karşılığını verdi.
Kaynak: AA
‘‘Her şey reddediliyor. Bunu demokrasi olarak mi nitelendiriyorsunuz? Ben değil, bir besteci, bir partitur sayfası üzerinde günde en az 4-5 saat çalışıyor. Bunun meyvesi alınmadığı zaman, bana acı veriyor‘‘ diyen Say, bu eserlerin kendi çocuğu olduğunu, bundan dolayı sadece kendisinden eser isteyen Avrupalılar için beste yaptığını belirtti.
Türkiye‘de projelerinin iptal edildiğini savunan Say, ‘‘Kültür ve Turizm Bakanlığı ile aramız bozuk. Bu benim için büyük bir sorun. Çünkü piyanist ve besteci olarak hemen hemen hiçbir devlet orkestrası ile sahne alamıyorum. Parçalarım sansürleniyor, konserlerim çoğu zaman iptal ediliyor‘‘ dedi.
Say, ‘‘Bir piyanist ve besteci olarak neden Türk siyasetine karışıyorsunuz?‘‘ sorusu üzerine, bunun insanın kendi yaşantısına kendinin karar vermesi ile ilgili bir durum olduğunu belirterek, ‘‘İki örnek vermek istiyorum. Birincisi, eylül ayında insanlar kapının önünde alkol içtikleri için İstanbul‘da bir galeriye saldırı yapıldı. 30-40 kişi dövüldü. Bunların arasında ben de olabilirdim. Bunun bir benzeri senfoni konserinde de yaşanabilir. İkincisi, 10 yaşında bir kızım var. Başörtüsü takmıyor. Başörtüsü takmaya zorlanırsa ne yapacağız? İran devriminde aydınların ne şekilde katkı sağladığını biliyorsunuz. Biz tehlikeyi biliyoruz‘‘ şeklinde konuştu.
‘‘Biz‘‘ olarak Avrupai düşüncedeki modern Türkleri kast ettiğini ancak iyimser olduğunu ve umudun yitirilmemesi gerektiğini ifade eden Say, bu konuda tek başına olmadığını, bazı pop yıldızlarının, oyuncuların ve sunucuların da bu konuda çaba gösterdiklerini söyledi. Say, ‘‘Buradaki tek fark, benim Avrupa‘da tanınmış biri olmamdır‘‘ dedi.
‘‘Ülkenizi terk etmeyi de düşündünüz. Sizi İstanbul‘a bağlayan ne?‘‘ sorusu üzerine de Say, eşinden 7 yıl önce ayrıldığını, yurt dışına çıkması durumunda kızının ya annesiz ya da babasız yaşayacağını, bundan dolayı gidemeyeceğini ancak daha büyük sorunlar yaşaması durumda terk etmeyi yeniden düşünebileceğini ifade etti.
Say, ‘‘Sizin için vatan ne anlama geliyor?‘‘ sorusuna Say, ‘‘Müzik benim için vatandır. Müzik ile iyi bir evrende olduğumu hissediyorum. Örnek olarak, Beethoven gerçekten sadece bir Alman değil. O çok daha fazlası. Sadece Almanya‘ya ait değil. Aynı zamanda Yeni Zelanda, Brezilya ve Türkiye‘ye aittir. Bunları çok daha iyi anlamak lazım‘‘ karşılığını verdi.