Erdoğan ve Papandreu'dan sert mesajlar

Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu ve Başbakan Erdoğan, Erzurum'da Kış Olimpiyat tesislerinin açılışının ardından 'Büyükelçiler Konferansı'nda' bir araya geldi.

Erdoğan ve Papandreu'dan sert mesajlar
Erzurum'da Cemal Gürsel Stadyumu'nda 2011 Kış Olimpiyatları tesislerinin açılışına katılan ve dostluk mesajları veren Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu akşam saatlerinde düzenlenen Büyükelçiler Konferansı'nda tam tersine sert mesajlar verdi.

TÜRKİYE NEYİ İSPATLAMAK İSTİYOR


Yunanistan Başbakanı Papandreu, Ege’deki uçuşlar ve Kıbrıs konusunda sert açıklamalarda bulundu.Papandreu, 8 Türk savaş uçağının küçük bir Yunan adası üzerinde uçuş yaptığını ifade ederek, “Bunun anlamı neydi? Türkiye neyi ispatlamak istiyor? Bu hareketler, Türkiye'nin Ege’deki durumu değiştirmeyecektir” diye konuştu.

Yunanistan Başbakanı Papandreu, “Türkiye için bu hareketler rutin olabilir ama Yunanistan için değil. Bu hareketler aramızda gerginlik oluşturuyor. Türkiye gerçekten barış istiyorsa, bu hareketlerin durması gerekir” dedi.

Kıbrıs sorununa da değinen Papandreu, “Kıbrıs’ta işgal sürdükçe Türkiye AB üyesi olamaz” diye konuştu.

BAŞBAKAN ERDOĞAN AVRUPA BİRLİĞİNE YÜKLENDİ


Papandreu'dan sonra kürseye gelen Başbakan Erdoğan'da AB'ye sert mesajlar verdi. Erdoğan, " 1963 'te resmen müracaatınız olacak o günden bugüne yaklaşık 50 yıllık mücadele eden Türkiye ile resmen dalga geçen bir ülke topluluğu var.AB üyesi ülkeler sabır noktasında test ediyorlar bakalım nereye kadar sabır edecekler. Bende kendilerine diyorum ki eğer Türkiye'yi gerçekten istemiyorsanız istemediğinizi açıklayın eğer bizi sabır da test ediyorsanız sabrın da bir noktası var" dedi.

Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalar şöyle::

ERZURUM’UN TARİHİNE BAKIN


Değerli büyükelçilerimiz, değerli misafirler, sizleri öncelikle sevgi ve saygı ile selamlıyorum. 3. Büyükelçiler Konferansı'nın ülkemiz ve bölgemiz için hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyorum. Çok değerli dostum Yorgo ve heyetine Erzurum'da bu toplantı da aramızda bulundukları için bir kez daha teşekkür ediyor ülkemize hoşgeldiniz diyorum. Bugün Sayın Başbakan ile birlikte uzunca birlikte görüşmelerimiz oldu Türkiye ile Yunanistan arasında ki konuları ele aldığımız bu görüşmelerin ardından toplu bir açılış törenine katıldık. Bugün de geleneksek hale getirdiğimiz 3. Büyükelçiler Konferansı'nı yapıyoruz. Dünya genelinde Türkiye'yi en iyi şekilde temsil eden büyükelçilerimize burada hitap ediyoruz Sayın Başbakan ve arkadaşların Erzurum'da ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğumu belirtmek istiyorum. Erzurum Doğu ve Batı arasındaki zengin kültürü ile Türkiye ve Dünya tarihinde yer etmiş bir şehrimizdir. Soğuk geçen mevsimlerine göre sıcak insanı ile dadaşlığı ile hoşgörüsünden hiç bir şey kaybetmemiştir. Çok yakın bir tarihte bundan yaklaşık 100 yıl önce Erzurum toplu katliamlara maruz kaldı bugün Erzurum'da ilçelerinde yapılan sürgünü tescilin nasıl yapıldığını dinleme fırsatını bulursunuz. Bu acıları yaşamış Erzurum zafer ile gelen barış anlaşmaları ile acılarını bal eylemeyi affetmeyi başarabilmiş bir şehrimizdir. Şunu samimi olarak ifade etmek istiyorum özellikle Büyükelçilerimizin buraya dikkat çekmelerini istiyorum. Erzurum bizim dış politikamızın felsefesini, yaklaşımımızı ne yapmak istediğimizi anlamak isteyenlerin Erzurum tarihine bakmaları dahi yeterlidir. Tarih kin üzerine, hüsumet üzerine inşaa edilemez geçmişin acıları üzerine geçmişte yaşananlar üzerine geleceği bina edemezsiniz eğer tarihte yaşanan savaşlar, katliamlar dış politikanın belirleyicisi olsaydı bugün AB diye bir şey olmazdı. AB süreci aslında siyasi veya sosyal bir başlangıç değildir ya ekonomik bir başlangıcı vardır bu başlangıç demir çelik birliği olarak başlayan başlangıç daha sonra Avrupa Ekonomik birlikteliğe dönüşmüş daha sonrada malum Avrupa Birliği'ne dönüşmüştür.

AB ÜYELERİ BİZİM SABRIMIZI DENİYOR!


AB üyesi ülkeler içerisinde hiç bir ülkeye yapılmayan, yaklaşım itibari ile sunulmaya tarz Türkiye'ye sunulmuştur. 1963 'te resmen müracaatını olacak o günden bugüne yaklaşık 50 yıllık mücadele eden Türkiye ile resmen dalga geçen bir ülke topluluğu var. Burada ne derlerse desinler AB üyesi ülkeler bunu kendileri ile net konuştuğum için bunu değerli dostumun yanında da söylüyorum bunu herkeste biliyor. 50 Yıl sabreden bir ülke Türkiye bir başka ülke var mı? Hep bunun için sabır ettik halende ediyoruz onlar bizi aslında AB üyesi ülkeler sabır noktasında test ediyorlar bakalım nereye kadar sabır edecekler. Bende kendilerine diyorum ki eğer Türkiye'yi gerçekten istemiyorsanız istemediğinizi açıklayın eğer bizi sabır da test ediyorsanız sabrın da bir noktası var dadaşlığımızı bir yere kadar devam ettireceğiz ama dadaşlığın sabrının da bir sonu var. Dadaş öyledir ki; öldüğünde düşmanı dahi gözyaşı döker. Dadaş budur.. Nitekim Erzurum'un işgali esnasında Rus askerlerinin gözyaşı döktüğü söyleniyor. Milli Kurtuluş savaşımızın meşalesini burada Erzurum'da tutuşturan Gazi Mustafa Kemal askerlik hayatı boyunca birçok ülke ile savaşmış olarak tüm bu ülkelerle diplomatik ilişkiler kurma çabası içinde olmuştur. Şimdi bugünde tarihimizden aldığımız bu kucaklayıcı tavır bizim rotamıza yol çiziyor, savaşların, çatışmaların ülkelere artık kazandırmadığı bir çağda yaşıyoruz bundan 100 yıl önce belki silahlanma ülkeleri avantajlı kılıyordu. Bugün öyle değil barış ve istikrar ülkeleri avantajlı konuma getiriyor bundan 30-40 yıl önce iç düşman dış düşman iç ve dış politika tayinin de belirleyici olabiliyordu bunların artık geçerliliklerini tamamen yitirdiğini görüyoruz.

BARIŞ İÇİN MEKİK DOKUDUK

Dünyanın bir köşesinde bir kelebek kanat çırptığında başka bir ülkede fırtına oluşturabiliyor. Bu düşünce toplumlara ve ülkelere bir kazanç sağlamıyor tam tersine kaybettiriyor. Romanların güzel bir sözü var ; Evde oturup kalan, ölür! Diyor Romanlar. Romanların kendilerini ifade etmek için kullandıkları bu söz bizlere çok şeyler anlatıyor. Kaybolmaya kaybetmeye mahkum olurlar böyle yapanlar Türkiye ekonomisinin son 8 yılda gösterdiği ekonomik başarı bunun en somut göstergesidir. Türkiye ekonomisinin 17. sıraya çıkmasına neden olmuştur Türkiye'nin 2002 sonunda toplam ihracatı 38 milyar dolardı şuan krize rağmen 114 ile 2010'u kapattık. Şuan da Türkiye hazine tarihinin en düşük gösterge faizine ulaşmış durumda en son gösterge faiz 6.8 rekor bir seviye ile gerçekleşti borç göstergelerinde Türkiye Cumhuriyet tarihinde en önemli zamanlarını yaşıyor. Komşularımızla iyi ilişkiler tesis ederek, vizeleri kaldırarak, ticaret imkanlarını özellikle arttırarak tüm dünyaya barış çağrıları yaparak ülkeler arasında mekik dokuyarak Türkiye'yi hep birlikte bu seviyeye taşıdık.

BİR İNSAN OLARAK DAHA NE YAPAYIM

Şuan da binlerce kilometre uzaklıkta bir Tayvan bir Brezilya AB üyesi ülkelere vizesiz gelip ziyaret edebiliyor Balkanlar da artık vize diye bir şey kalmadı artık hepsi birbirine gidip gelebiliyor. Artık Türkiye'ye gelip serbestçe dolaşma vizesini AB üyeleri veremiyor Brezilya'nın AB ile ne alakası var biz buna karşı değiliz Türkiye ile derdiniz ne Türkiye ne yaptı size müzakereciyiz biz şuan neymiş Türkiye büyükmüş Brezilya da büyük ona eyvallah diyorsun ee niye Türkiye? Biz istiyoruz ki onlar anlasın ki dünya bazı gerçekleri görsün ama biz sabır edeceğiz. Sadece Gaziantep üzerinden bir örneği paylaşmak istiyorum Gaziantep 1 milyona yakın turist ağırlayan şehirlerarasında yer aldı, buna karşılık Suriye'nin Şam'ı, Irak'ın Bağdat'ı, İran'ın Tahran'ı aynı şekilde kazandı ve kazanıyor karşılıklı olarak kazan-kazan esas bu. Davos'ta başlattığımız süreçte Win-Win esaslarına göre gelin bunları çözelim orada kapandık çalışmalara başladık ne yapacaktık Kıbrıs sorununu çözecektik imzalar atıldı ve atılan imzalara rağmen 26 Nisan 2004 AB bu işi çözme noktasında kararlı olduğunun sinyallerini verdi dediler ki bunda Yunanistan'ın da rolü var o zaman dostum Papandreu işin başında değildi büyükelçi arkadaşlarımın tamamı bunu bilir. Şimdi ben bir Başbakan olarak bir siyasetçi olarak sorumluluk mevkiinde ki bir insan olarak ne yapayım karşımdakilere yaptıkları bu oybirliği ile karar alıyorsunuz bu kararı halen Kuzey Kıbrıs'a karşı uygulamıyorsun. Geleceksin masada oturacağız karşılıklı menfaate dayanarak bunu çözeceksek çözelim, tüm dünya ya şu mesajımızı iletmek istiyoruz Türkiye olarak biz sadece ve sadece barıştan yanayız biz kendimize istediğimiz kadar her ülke için barış istiyoruz istikrar istiyoruz. Israrla altını çizerek bir kez daha söylüyorum biz artık silahlara değil eğitime, barışı engelleyen duvarlarla değil otoyollar ile yarınlara yatırım yapan bir ülke kurmak istiyoruz bizim derdimiz bu.

ÇÜRÜK SİYASET BIRAKMAYALIM


Biz artık enerjisini çatışmaya değil barışa ve istikrara harcayan bir dünya görmek istiyoruz, ne eksen kayması ne değişiklik Ortadoğu'da da Kafkaslar'da da biz bunu görmek istiyoruz. Bağdat için ne kadar hassas isek Tiflis içinde o kadar hassaslık gösteriyoruz. Sayın Hristofyas beni gördüğü zaman diyor ki ne zaman başbaşa konuşacağız dedim ki hep böyle söylüyor yani ben kendisine dedim ki bakın bunu ikimiz değil gelin burada daha önce sayan Talat vardı şimdi Eroğlu var aynı şekilde değerli dostum Yorgo dörtlü olarak oturalım bir diğer ülke İngiltere onu da alalım isterseniz AB'de versin temsilcisini oturalım ortak olarak çalışalım. Hristofyas'ın söylediği ben Eroğlu ile hangi sıfatla masaya oturacağım dedim ki şuana kadar 45 toplantı yaptınız hangi sıfatla oturdunuz aynı sıfatla oturacaksınız. Beni bağışlayın Hayvanlar koklaşa koklaşa insanlar konuşa konuşa anlaşır.Bir şeyi başarmak istiyoruz biz daha Pazartesi günü değerli dostum doğru söylüyor bir gerilim ortamını birileri tahrik ediyor bunlar zamanla karşılıklı oldu oluyor ben Pazartesi günü 52'den bu yana hiç bir Türk lideri Partikhane'ye gitmemiştir Pazartesi günü benim yardımcım sayın Arınç gitmiştir Patrikhane'yi ziyaret etmiştir. Kısa süre önce Büyükada da bir araya geldik ve verdiğimiz sözün arkasında durduğumuz için mutluyuz. Sürmene manastırın da yine ayinlere izin verdik . Bunlar benim ülkemin vatandaşları metropolitlere yönelik bizzat ben siyasi liderlere de söyledim vatandaşlığa müracat etsinler biz vatandaşlığa da alalım Lozan'ın gereği bu gereğini yapalım dedik ama öbür tarafta bizim Batı Trakya'da ki seçilmiş müftülerimiz halen kabullenilemiyor atama yapılıyorlar. Patriğin bizim tarafımızdan atanması ne kadar doğru değil ise Batı Trakya'da da bizim başmüftümüzün atanması da aynı şekilde doğru değildir. Bunları biz karşılıklı yapmamız lazım ben değerli dostumun samimiyetinden endişe etmiyorum kendisinde bu iradeyi görüyorum bizde de bu irade var ikimizde de bu irade olduğuna göre biz bu dönemde bunu başaralım diyorum. Bizden sonraki nesillere de çürük çarık bir siyaset kalmasın bunu başaralım.

BİZ DOĞRU OLANA İNANACAĞIZ


Otururuz liderler bir araya geliriz iş oldu bitti olmaz siyaset bu değil siyasetin literatüründe bu yok fakat bunlara rağmen biz burada ki samimiyetimizi ortaya koyacağız Kıbrıs ile sorunu biz sonuna kadar destekliyoruz adil, kazançlı bir çözüm biz bunun için her türlü adımı atacağız ve bu çözümün tüm Akdeniz de barış ve katkı sağlayacağına da inanıyorum. Ülkemiz ile Yunanistan arasında ki ilişkiler tarihte hiç olmadığı kadar ilerleme gösterildi 25 mütakabat imzalandı. 2010 Yılı Yunanistan ile aramızda ki gelişmelere sebep oldu. Mayıs 2010'da on bakan arkadaşımız ile beraber Atina'daydık. Temmuz gibi hedefimiz tekrar bunun ikincisini en geniş anlamda yapmak. İki Başbakan'ın eşbaşkanlığında bu süreci devam ettirelim istiyoruz. Atılan bu adımlar ile Türkiye- Yunanistan ilişkileri farklı noktalara ulaşsın hele şu vizeler kalkarsa halklarımızın birbiri ile kaynaşması daha iyi olacaktır. Bu toplantılar ile artık ekonomik alanda da gerçekten imkanlar artıyor aramızda ki dış ticaret hacmi de gelişiyor. Bundan dolayı bizler mutluyuz, memnunuz, bu memnuniyet sebebi ile Yunanistan-Türkiye ilişkilerinin temsilci olmasını da diliyoruz. Bu sorunlara çözüm bulduğumuz da karşılıklı olarak yaşadığımız sorunlara da çözüm bulunmuş olacaktır. Uzlaşı ruhu inanıyorum ki barış için gereklidir bunu yakalamamız lazım bizler bunu karşılıklı olarak adım attığımız da bunu çözeriz ama yazılı ve görsel medya ne der dersek bu işi çözemeyiz tahrik edenler olacak biz doğru olduğuna inanıyorsak karar vericiler olarak oturacağız konuşacağız adımlarımızı kararlı bir şekilde atacağız bunun başarılmaması diye birşeyi ben doğrusu tahmin etmiyorum.