YARSAV'dan TCK açıklaması
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV), TCK'nin "Görevi Kötüye Kullanma" başlıklı 257. maddesinde yapılan değişikliği değerlendirdi. Yapılan bu değişi
Konuyla ilgili basın açıklaması yapan Yarsav Yönetim Kurulu, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisine uygulanan hapis cezasının alt sınırının 1 yıldan 6 aya, üst sınırının, 3 yıldan 2 yıla düşürüldüğünü bildirdi. Bu suçun "görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek" işlenmesi halinde ise alt sınırı 6 aydan 3 aya, üst sınırı 2 yıldan 1 yıla düşürüldüğü belirtildi.
Açıklamada, 01.06.2005 tarihinden itibaren defalarca bu yasaların değişikliğe uğradığı dile getirildi. Bu değişikliklerle, "önceki ve sonraki yasalar karşılaştırılarak sanık lehine olan hükmün uygulanacağına" dair ceza hukukunun genel prensibi gereğince Yargıtay'da temyiz aşamasında bulunan dava dosyalarının defalarca sanıklar yararına olan yasa hükmünün yeniden saptanması bakımından yerel mahkemelere gönderildiği ifade edildi. Ancak, yerel mahkemelere, bu uygulamayı yapma zorunluluğu nedeniyle gönderilen dava dosyalarının yeniden temyiz incelemesine alınma süresinin Yargıtay'ın ağır iş yükü nedeniyle 3 yıla kadar uzayabildiği belirtildi. Bu sürecin yasada görevli mahkemenin Sulh Ceza Mahkemesi olarak belirlenmiş olması da değerlendirildiğinde daha da uzayacağı ifade edildi. Özellikle 01.06.2005 tarihinden önce işlenen ve temel olarak 5 yıl, uzamış 7,5 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunan suçlara ilişkin olarak lehe uygulama için mahalline gönderilen dava dosyalarının ceza zamanaşımına uğrayacağının adeta kesin olduğu belirtildi. Yapılan bu değişikliğin, tam aklanma anlamına gelen beraat kararları bekleyen sanıklar bakımından da sakıncalı olduğu, adil yargılanma hakkını ihlal eden bir sonuç yaratacağı vurgulandı.
Yapılan açıklamada, bu yasa değişikliğinin aslında bir af niteliği taşıdığı, 01.06.2005 tarihinden önce işlenmiş tüm görevi kötüye kullanma ve savsama suçlarının yapılan bu değişiklikle affa uğradığının kabul edildiği belirtildi. Konuyla ilgili olarak medyada yer alan haberlerde de bu yasanın maksatlı olarak hazırlanıp hazırlanmadığı konusunda özel bir kuşku uyandırıldığı kaydedildi.
Açıklamada, "Yargı kararlarının yerine getirilmesi konusunda isteksizliği bilinen siyasal iradenin bürokratlara tazminat sorumsuzluğu getirme hazırlığı yanı sıra adeta dönemsel ceza sorumsuzluğu sonucunu yaratacak olan bu düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, yurttaşların zarara uğraması sonucunu doğuran kamu görevlileri ve siyasilerin kusurunun nasıl, hangi caydırıcı yöntemle önleneceği hususunun da merak konusu olduğu"na dikkat çekildi. Kamu görevlisi ve siyasilerin kusuru ve görevi kötüye kullanmasından, görevi savsamasından, keyfi tutum ve davranışlarından, yargı kararlarını yerine getirmemelerinden doğan mağduriyetlerinin arttığının değerlendirilmesi gerektiği kaydedildi.
Açıklamada, örtülü af niteliğindeki bu tür uygulamaların, hukukun etkisizleştirilmesi ve güçsüzleştirilmesi sonucunu doğuracağı belirtilen açıklamada, bu da ancak hukukun etkisizleştirilmesi, yıpratılması ve hukuk kurallarının içinin boşaltılmasından memnuniyet duyacak çevreler bakımından anlaşılır olabileceği ifade edildi. Bu, ancak etkisiz ve sadece göstermelik yetkiler üstlenmiş bir yargı modeli arayanların benimseyeceği bir anlayıştır. Bu tür uygulamaların süreklilik kazanması halinde adil yargılanma hakkı ve hak arama özgürlüğünün içi boş kavramlar olarak kalacağı unutulmaması gerektiği sözlerine yer verildi.