Guti'nin momentumu

Önceki gün Galatasaray’ın, dün akşam da Beşiktaş’ın rakipleri karşısında yaşad...


Önceki gün Galatasaray’ın, dün akşam da Beşiktaş’ın rakipleri karşısında yaşadıkları sıkıntılar bir anlamda ligde bulundukları yeri doğrular nitelikteydi. Her iki takımda da farkı bir ya da en fazla iki futbolcu sağlıyor, onlar takımın kadrosundan çıktıklarında sıradanlaşıyor, rakiplerine mahkûm oynamaya başlıyorlar.

Gerçi dün İnönü’deki mücadelede Sivasspor’un özellikle ikinci yarı zaman zaman futbolun dışına çıkan sert oyunlarının etkili olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Schuster büyük bir ihtimalle yıldız oyuncusu Guti’yi koruma adına çok beklemeden kenara aldı.

Guti, olmadığında ve oynamadığında çok sıradan bir takım haline gelen Beşiktaş’a renk veren, karakterini değiştiren, arkadaşlarına nasıl oyun kurulmasını gösteren, kazanma hamlesi yapabilen gerçekten büyük bir yetenek. Guti’nin bitirici, öldürücü ve neredeyse %100 sonuç alan ara pasları Oğuz Çetin’i hatırlattı.

Türkiye’de orta saha oyun kurucu futbolcu anlayışında devrim yapan zamanının en önemli oyuncusuydu Oğuz Çetin. 1989’daki 103 gollün atılmasında, Aykut Kocaman ve Rıdvan Dilmen’in futbolculuklarının zirveye taşınmasında onun ara paslarının ve asistlerinin büyük etkisi vardı.

Şimdi Beşiktaş’ta Guti yapıyor bunu. İbrahim Üzülmez’e 3. dakikada attığı ve golle sonuçlanan ara pası topun gittiği yer, şiddeti ve arkadaşının topla buluşma zamanlaması bakımında kusursuz ve Türkiye standartlarının çok ama çok üzerindeydi.

Türkiye’de birçok oyuncu böyle yerden pas atmak yerine topu havaya kaldırmayı seçiyor, pas atılan oyuncu da topa sahip olabilmek için oldukça zaman kaybediyor. Bir ikinci önemli detay topa verdiği güç, yani İbrahim Üzülmez’in onunla buluşma anındaki momentumu; hani bazen top futbolcunun ayağına oturdu deriz ya bunu sağlayan şeylerin başında işte bu momentum gelir.

Momentum, özellikle kafa vuruşlarında çok belirleyici olan çarpma gücüdür.

Beşiktaş’ta Guti’nin yanında ona birazcık olsun ayak uyduracak ikinci futbolcu yok gibiydi. Bobo attığı golün dışında etkisizdi, Holosko’nun sahadaki varlığını bile ayırt edebilmek mümkün değildi. Tabata bir başka Nihat; takımdan sürekli kopuyor. Hilbert’ten yeteneklerinin ötesinde bir beklenti var. Hilbert, Fink, Ernst çok düz oyuncular; güçleriyle ayakta kalıyorlar. Onlardan yaratıcılık beklemek büyük bir hayal kırıklığı yaratacaktır. Necip için henüz bir kanaat belirtmek yanlış olur. Rakibe yaptığı asistin abartılmaması gerektiğini düşünüyorum. Tuncay Şanlı Fenerbahçe’de oynarken böylesi asistlerden bolca yapardı.

Bütün bunların bileşkesini aldığımızda da ortaya ikinci yarıdaki silik Beşiktaş çıkıyor işte…

Rıza Çalımbay ikinci devre Beşiktaş defansının fazlasıyla ileri çıkacağını hesap edip, bir anlamda Manisaspor’un yaptığı şeyi denemek istedi. Ancak bu sefer ya Schuster defans hattının ileri çıkmasını engelledi ya da Beşiktaş’ın defans oyuncuları inisiyatif kullanıp olası bir beraberlikle sonuçlanacak şeyi yapmadılar.

Beşiktaş’ın dörtlü defans bloğu geride kalınca bu sefer Guti ve Tabata’nın kırılganlaştırdığı orta sahayı biraz da sertliğe başvurarak bir anda ele geçirdi, Sivasspor. Nihat ve Yusuf değişiklikleri bu anlamda bir önlem değil de Beşiktaş’ı ileriye taşıyarak rakibin direncini kırma hamlesiydi. Ancak tutmadı. Sivasspor yüklendikçe Beşiktaş geriye çekildi, oyun kuramadı, beceriksizleşti. Beraberliğe biraz Rüştü, net olarak da kale direği engel oldu.

Son dakikada Sivasspor’un yakaladığı gol fırsatı bir anlamda Beşiktaş’ın sezon başından bu yana en yumuşak ve zayıf olan tarafını göstermesi bakımından öğreticiydi.

Schuster’in kenardaki duruşundan, hareketlerinden, hal ve tavırlarından Beşiktaş’tan hiç memnun olmadığını anlıyoruz. Bazen oyuncuların yapamadığı, sonlandıramadığı pozisyonlar sonrasında kafasını öyle sallıyor ki ister istemez bu duyguyu alıyorsunuz. Bu takıma sadece Guti ve Quaresma’nın yetmeyeceğini çok iyi biliyor olmalıdır. Sanırım, genç oyuncular üzerinde durmasının nedeni biraz da bu olsa gerek. Bir anlamda kendi futbolcusunu kendisi yaratma derdinde; bu zaten Beşiktaş’ın geleneklerinde de olan bir uygulama değil midir? Stoperde denediği genç Ersan'ın Zapotocny'den çok daha iyi mücadele etti.

[email protected]