İngiliz solu

Avrupa'da bu hafta ekonomik kriz nedeniyle hükümetlerin uyguladığı "kemer sıkma" politikalarına karşı kit...


Avrupa'da bu hafta ekonomik kriz nedeniyle hükümetlerin uyguladığı "kemer sıkma" politikalarına karşı kitlesel gösteriler vardı. Durgunluk ve işsizliğin tehdidi altındaki orta sınıflar, çalışanlar sokağa çıktılar. Neo liberal ekonominin refah toplumları için artık güvenilir bir model olmaktan çıktığı gözleniyor. Kapitalizmin Marx'ı haklı çıkartan bunalımı karşısında "sola dönüş" eğilimi yeniden güçleniyor.
İngiliz İşçi Partisi bu konuda hayli radikal bir seçim yaptı.
Son kurultayda Marksist bir anne babanın iki oğlundan "Kızıl Ed" diye tanınan genç bir siyasetçiyi Ed Miliband'ı genel başkan seçti. İngiliz solu şimdi Tony Blair'in "üçüncü yol"undan çıkıp, sosyalist kimliğine dönme arayışında.
İşçi Partisi'nin "yeni sol"dan "eski sol"a dönüş öyküsü partinin uzun ve çalkantılı tarihinde yeni bir döneme işaret ediyor. 1980'lerde Thatcher'la İngiltere'nin içine girdiği otoriter yeni muhafazakârlık, değişen üretim ilişkileri sonucu sendikaların gücünü kırınca, İşçi Partisi'nin geleneksel tabanı da zayıflamıştı. İşçiler, "yeni orta" denilen hizmet sektörü içinde yerlerini kaybetmişlerdi. İktidardan uzak geçen yıllardan sonra Tony Blair'in liderliğinde Anthony Gıddens'la başta mülkiyet tanımı olmak üzere köklü "ideolojik" yenilenmeler yapan İşçi Partisi, Muhafazakârları iktidardan uzaklaştırmayı başardı. Blair ilk zamanlar doğru işler de yaptı. Ancak iyi başladığı bir süreci, "Irak'ın işgali" gibi bir sonla tamamladı. Bush'la birlikte "kitle imha silahları" yalanına ortak oldu. Başbakanlığı bırakmasına karşın seçimi kaybettiler.
Muhalefetteki İşçi Partisi şimdi Ed Miliband tercihiyle "eski sol" sosyalist çizgisine yeniden dönüyor.
İngiltere'de yaşananların Türkiye'de CHP'deki "değişim" serüveniyle de kimi benzerlikler taşıdığını görüyoruz.
Tony Blair'in yükselişi 2000'lerin başında Baykal'ı da etkilemişti.
SHP-CHP ayrışmasına, İnönü-Baykal çekişmesine sahne olunan yıllarda, Deniz Bey "genç lider" olarak Blair'in "üçüncü yol"unu örnek almış, partiyi yenileyerek iktidara getirmeye çalışmıştı. Ancak "Blair'ci rüzgâr" İngiltere'de olduğu gibi Türkiye'de sosyal demokratları tek başına iktidara getirmeye yetmedi.
Baykal'ın son dönemde Kürt sorunu başta askercil politikaları nedeniyle, AKP solun silahlarını elinden aldı; sivilleşme, demokratikleşme iddiasını ve AB reformlarını tek başına hayata geçirmeye başladı. Bu durumun Avrupa solunda Türkiye'deki partnerlik konusunda ciddi bir "ikilem" yarattığı ortadadır.
CHP'de Kılıçdaroğlu'nun kurultayı kazanmasıyla birlikte "sol" çizgisine dönüş eğilimi gözüküyor. Ancak Politbüro'nun da değişmesi gerekiyor. İhtiyaç 2010'un alternatif iktisat modellerini de üretecek, özgürlükçü, demokrat bir soldur.
Türkiye'yi AKP'den daha iyi yönetme iddiasını taşıyan bir sola gereksinim var. Kemal Bey bunu başarırsa iktidar olur.

Â