ÇOCUK GİBİ KÜSEN MUHALEFET!

Latif Şimşek

Latif Şimşek

Cumhurbaşkanı Erdoğan yemin töreni için meclise gittiğinde muhalefet partileri, yani CHP-MHP-HDP'liler ne ayağa kalkmış ne de Erdoğan'ı alkışlamış.

Ayıptır diyeceğim ama bu muhalefetin ilk ayıbı değil ki!

Aldıkları her yenilginin ardından, çocuklar gibi millete küsüyorlar.

Hani atalarımız demiş ya;

Çoluk çocukla eyleme muhabbet küstürürsün…

Neyse madem söz atalardan açıldı, onların kelamlarıyla devam edelim.

Tavşan dağa küsmüş de dağın haberi olmamış

Kılıçdaroğlu Erdoğan'a küsmüş de Fethullah Gülen'in haberi bile olmamış. Haberi olsaydı, kesin Kılıçdaroğlu'na ve Bahçeli'ye şöyle okkalı bir “Aferin” gönderirdi.

Sen kendini ne sanırsın besleme öte yürü dattirini ıslama” (Dattir: etek elbise)

Anadolu'da kendini olduğundan fazla önemli göstermeye çalışanlara denir. Erdoğan TBMM'ye girdiğinde, milletvekillerinin yüzde 50.5'inin kendini çok önemsemeye çalıştığını söylemek yanlış olmaz herhalde.

Atı alan Üsküdar'ı geçmiş”, muhalefet hala Gebze civarında çelik çomak oynadığını zannediyor olmalı ki, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın Meclise girdiğini bile fark edememiş.

Burdan attım kılıcı, Şam'dan çıktı bir ucu”. Bu atasözü değil bir bilmece. Cevabı da “şimşek”. Ak Parti kılıcı sallamış bir ucu Şam'dan çıkmak üzere. Muhalefet, kılıcı kınından bile sıyıramadan savaşı kaybetmiş. Sırtı yere gelmiş. Küsmüş. Erdoğan meclise girince sırtını dönmüş.

Adamın kötüsü olmaz meğer züğürt ola”. Siyasetçinin kötüsü olmaz. Seçim kaybetmişi olur. Kaybettiğini ararken yolu TBMM'ye düşer. Hala yitiğini aranıyorken, Cumhurbaşkanı Meclise gelir. Aklı kayıp ettiğinde olduğundan Ülkenin Cumhurbaşkanının burnunun ucuna kadar geldiğini bile fark etmez.

Asıl azmaz bal kokmaz, kokarsa ayran kokar aslı süttür”. Uzanamadığı üzüme çürük diyen muhalefet, bozuk süt kokusundan başı dönmüş ve kulakları sağırlaşmış olmalı ki, 1 Kasım seçimlerinde “Ballı Badem” yapan AK Parti'nin kurucusu, Cumhurbaşkanı'nın meclis kürsüsünde konuştuklarını bile duymaz. Küsmüş olması da cabası.

Abdal ata binince bey oldum sanır, şalgam aşa girince yağ oldum sanır”. Bir Kasım'da milletin attan indirip merkebe bindirdiği muhalefet, TBMM Genel kurulunda tencereye koyacak yağ bulamayınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı görmezden gelip, şalgamı yağ diye yutturmaya çalışıyor. Ama millet şalgamın da, mis gibi zeytinyağının da tadını ayıracak kadar basiretli olduğunu zaten gösterdi.

Pişmiş aşa su katılmaz”. Millet 1 Kasım'da aşı pişirmiş. Önünüze koymuş. Beğenseniz de yiyeceksiniz beğenmeseniz de.

Ha diyorsanız ki, “Biz kendimizi darı ambarında görmeye devam edeceğiz”. Siz bilirsiniz.

Ama unutmayın millet diyor ki; Eğer tarlayı zamanında sürüp, bakımını yapıp, tohumunu atıp, zamanında sulamazsanız, yani emek vermezseniz darıyı rüyanızda görmeye devam edersiniz. Benim irademe saygısızlık yapmayı sürdürürseniz de “sittin sene” iktidar yüzü göremezsiniz.

Benim, acizane muhalefete bir tavsiyem var; Bükemediğin bileği öpmesini bileceksin. Burda bilekten kastettiğin Erdoğan ya Davutoğlu'nun eliyle kolunu birleştiren eklem yeri değil, millet iradesinin şah damarıdır. Milletin elini öpmeyi bilin ki vakti geldiğinde alnınıza götürmeye yüzünüz olsun.

Her yenildiğinde mızıkçılık yapan sahte pehlivanlar yerine, Kırkpınar'da sırtı yere gelen onurlu güreşçilerin, yenemediği rakibinin elini öpüşünü, kucağına alıp havaya kaldırışını düşünün.

Ha diyorsanız ki; Yenilen pehlivan güreşe doymaz.

Haklısınız, ne diyim…