Küresel Komplolar Ve Savaş Oyunları: Geleceğin Planlaması
Dünya sahnesindeki gizli oyunlar, gerilimi tırmandırarak küresel siyasetin korkunç yüzünü ortaya koyuyor. İddialar ve sinsi planlar, bölgesel dengeleri alt üst edecek büyük çaplı değişimlerin işaretlerini taşıyor.
İsrail'in siyonist örgütü CHABAD'ın baş hahamının, Tel Aviv'de gerçekleştirdiği gizemli görüşmeler, bölgede yaklaşan bir çatışmanın habercisi. İsrail'in 15 Temmuz ile 25'i arasında doğrudan Lübnan'a müdahale iddiaları, Ortadoğu'da yeni bir yangının fitilini ateşleneceğine işaret ediyor.
2030'a kadar tamamlanması planlanan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve diğer stratejik planlar, bölgesel haritayı yeniden çizmeyi ve uluslararası ilişkileri derinden etkilemeyi hedefliyor. Ancak bu planlar, bölgede kaos ve çatışmaların daha da tırmanmasına yol açabilir.
Afrika'da ise, ABD ve İsrail'in etkisinin azaldığı ve Çin ile Rusya'nın artan etkinliğiyle şekillenen bir yeni düzen görünüyor. Darbeler, iç savaşlar ve kaos, Çin'in bölgesel hegemonyasını güçlendirmek için kullanılan araçlar olarak görülüyor. ABD'nin yerini Çin güdümlü hükümetlerin alması, bölgesel denklemleri kökten değiştirebilir. Hatta Çin'in, Afrika'da DEAŞ yapılanmasını tekrardan kurması da köklü değişiklik için adılmış adımlardan biri.
Türkiye ise, bölgedeki kaos ortamının merkezinde yer alıyor. Milyonlarca kaçak mültecinin ülkeye sızdırılmasıyla test edilen ve bölgede kargaşa çıkarmak için bekletilen çok kollu bir işgal senaryosunun parçası haline geliyor. İslamcılar, sağcılar, solcular ve milliyetçiler arasında ayrışma yaratılarak, Türkiye'nin içsel bir karmaşa içine sürüklenmesi planlanıyor.Sonuç olarak, küresel güçler arasındaki bu sinsi oyunlar ve karanlık planlar, dünya barışını ve istikrarını tehlikeye atıyor. Uluslararası ilişkilerdeki bu gerilimli durum, dikkatle izlenmeli ve akıllıca bir stratejiyle karşılanmalıdır. Geleceğimizi şekillendiren bu karanlık gölgelerin ardında yatan gerçekleri anlamak, bugünün liderlerinin sorumluluğudur.
PEKİ… GEL GELELİM 3.DÜNYA SAVAŞINA
Dünya siyasetindeki son gelişmeler, geleceğin karanlık gölgelerini üzerimize çekiyor. Özellikle Çin ve Hindistan arasındaki artan gerginlik, büyük nüfusları ve stratejik güçleriyle birlikte, dünya barışını tehlikeye sokabilecek potansiyel bir çatışma riski taşıyor.
Küreselcilerin 2030 takvimi, dünya nüfusunu dramatik şekilde azaltma planlarıyla dolu. 8 milyarlık dünya nüfusunu 500 milyon ve hatta 300 milyon seviyelerine düşürmeyi hedefleyen bu karanlık plan, büyük nüfuslu ülkelerin savaşa sürüklenmesiyle gerçekleşebilir. Bu senaryo, sadece demografik yapıyı değil, dünya siyasetini ve güç dengelerini de kökten değiştirebilir.
Teknolojik ilerlemelerin iş gücü piyasasına etkileri de göz ardı edilemez. Robotlar, yapay zekâlar ve otomasyon, insan iş gücünün yerini almaya başladı bile. Giyim mağazalarından bankacılık sektörüne kadar birçok alanda bu değişim hissediliyor. Ancak bu durum, işsizlik endişelerini artırırken, insanların yeni teknolojilere ve iş dünyasının değişen dinamiklerine adapte olma zorluğunu da ortaya koyuyor.
Çin'in teknoloji ve güvenlik alanındaki ilerlemeleri ise dikkat çekiyor. Robot polisler ve dronlarla donatılmış güvenlik güçleri, Çin'in bu alandaki liderliğini pekiştiriyor. Hatta Yapay Zeka Komutanı bile çıktı yani ileride robotların ve yapay zekanın ne denli hayatımızda yer alacağını görebiliriz.
Özetle, dünya siyasetindeki bu karmaşık dinamikler, geleceğin belirsizliklerini ve tehlikelerini barındırıyor. Çin ve Hindistan arasındaki gerginlik, sadece bölgesel değil, küresel düzeyde de etkiler doğuracaktır ki amaçta budur. Eğer ki “Tek Devlet” anlayışını ve “Artan Dünya Nüfusunu Azaltmak” istiyorlarsa, savaşın nüfusun fazla olduğu ülkeler arasında çıkartılması gerek.3 Dünya Savaşını Çin ve çevresinde çıkaracaklarının bir diğer ipucusunun da son dönemde o dönemde yer alan birçok fabrikanın Amerika kıtasına taşınmasıydı. Maksatları savaş sonrası üretimin ve dünya işleyişinin aksatmamalarıdır. Hatta birçok şirket sahibinin veya devletlerin “Afrika'dan” arazi satın almasının temel sebebi de tarım arazisine sahip olup gıda ticaretini ‘Büyük Kıyamet Savaşı'ndan sonra kontrol edebilmektir. Liderlerin ve uluslararası toplumun bu gelişmeleri dikkatle takip etmesi, barış ve istikrarın korunması adına hayati önem taşıyor.BAYRAKTAR KIZILELMA'NIN TASARIMI DEĞİŞTİ!
BEYRUT BÜYÜKELÇİLİĞİ’NE YAPILAN SALDIRININ ARKASINDAKİ GERÇEKLER