BBP Genel Başkanı Mustafa Destici: “Başbağlar'da, bugün hala çözülemeyen çok sayıda provokasyona sahne olan 'Türkiye'nin karanlık yılı' olarak anılan 1993'te ne yapılmak istendiğine dair önemli ipuçlarına rastlarız. O gün, Madımak olayının h
( ANKARA )emen ardından Türkiye'de Türklerle Kürtler, Alevilerle Sünniler, dindarlarla laikler, sağcılarla solcular arasında başlatılmak istenen bir kan davasının fitili ateşlenmeye çalışıldı” ANKARA
Kan Davası Terörle Mücadele Güvenlik Güçleri Basın Toplantısı Kamu Görevlisi
- Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, “Başbağlar'da, bugün hala çözülemeyen çok sayıda provokasyona sahne olan 'Türkiye'nin karanlık yılı' olarak anılan 1993'te ne yapılmak istendiğine dair önemli ipuçlarına rastlarız. O gün, Madımak olayının hemen ardından Türkiye'de Türklerle Kürtler, Alevilerle Sünniler, dindarlarla laikler, sağcılarla solcular arasında başlatılmak istenen bir kan davasının fitili ateşlenmeye çalışıldı” dedi.
BBP Genel Başkanı Destici, TBMM’de basın toplantısı düzenleyerek, gündemi değerlendirdi. Destici, Başbağlar katliamının aydınlanmadığını söyleyerek, “Başbağlar'da, bugün hala çözülemeyen çok sayıda provokasyona sahne olan 'Türkiye'nin karanlık yılı' olarak anılan 1993'te ne yapılmak istendiğine dair önemli ipuçlarına rastlarız. O gün, Madımak olayının hemen ardından Türkiye'de Türklerle Kürtler, Alevilerle Sünniler, dindarlarla laikler, sağcılarla solcular arasında başlatılmak istenen bir kan davasının fitili ateşlenmeye çalışıldı. Yaşananları aydınlatmak, failleri bulup cezalandırmak Türkiye Cumhuriyeti'nin görevidir. O günden bugüne, Başta Madımak ve Başbağlar'la ilgili, parti ve siyasi görüş ayırmadan, görev yapan her hükümet, bu olayların faillerini bulmakla sorumluydu ve görevlerini yapmamakla vebal taşımaktadır” değerlendirmesini yaptı. Destici, polisin, devletin halkla karşı karşıya gelen yüzü olduğuna işaret ederek, “Her kamu görevlisi gibi güvenlik güçlerimiz de görevlerini hukuk çerçevesinde yapmak zorundadır. Ters kelepçe uygulamasının en ekstrem durumlarda ve son çare olarak uygulanması gerektiğine dair tüm kolluk güçlerine, İçişleri Bakanımızın talimatı olduğunu da biliyoruz. Buna rağmen hem de bir bayana bu uygulamayı reva görmek, haksız ve idari-adli süreçlerde soruşturulup yargılanması gereken bir durumdur. İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu'nun bu ve benzer hususlardaki yüksek hassasiyeti ve talimatlarına rağmen, bunların yaşanıyor olması da çok manidardır. Biz bakanımıza güveniyoruz. Onun özellikle terörle, suçla ve suçlularla karşı ne kadar fedakar bir çalışma yürüttüğüne de şahidiz. Devletin terörle mücadelesinin en sağlam aktörlerinin başında olan Sayın İçişleri Bakanımız, bu tür hadiselerle de yıpratılıp terörle mücadelesine de sekte mi vurulmak istenmektedir? Sadece şahsı değil, onunla birlikte bütün İçişleri Bakanlığı ve emniyet personeline de aynı zorluk mu yaşatılmak istenmektedir? Acaba hangi mihraklar devreye girmiştir de bir taraftan İçişleri Bakanlığı ve Emniyet zorda kalsın, öbür taraftan BBP tabanı tahrik edilerek hükümet ve Cumhur İttifakı yıpratılsın? Bir taşla iki kuş vurma hesabı güdenler şunu bilsinler ki biz bu oyunlara gelmeyiz, bu tahriklere kapılmayız, bu provokasyonu bozarız. Açılan soruşturmada olayın bu yönleri de araştırılmalı, burada dahli ve ihmali olanlar soruşturma kapsamına alınmalıdır” ifadelerini kullandı. (AUÖ-BC-ÖK-Y)
6 Temmuz 2021 Salı günü yayınlandı