'Klon sığırlar' torunlarının çocuklarını gördü

KLON SIĞIR SÜRÜSÜNDEN GÖRÜNTÜ
Hastalık Psikoloji Klon 2009 Yılı Hayvan 

-YENİ DOĞAN KLON SIĞIR YAVRULARINDAN GÖRÜNTÜ
-UÜ VETERİNER FAKÜLTESİ DÖLERME VE SUNİ TOHUMLAMA ANA BİLİM DALI ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. HAKAN SAĞIRKAYA AÇIKLAMA

( BURSA ) "Klon sığırlar" torunlarının çocuklarını gördü- Uludağ Üniversitesi’ndeki klon sığırların torunlarının çocukları oldu- Klon dana ailesi 15 kişi oldu BURSA

- Bursa Uludağ Üniversitesi'nde klonlamayla dünyaya gelen sığırlar, torunlarının çocuklarını gördü. TÜBİTAK, İstanbul, Uludağ ve Namık Kemal üniversiteleri iş birliğiyle yürütülen "Anadolu Yerli Sığırlarının Klonlanması" projesi dahilinde 2009 yılında klonlanan "Nilüfer" ve "Kiraz" isimli klon sığırlar torunlarının çocuklarını gördü. Klon hayvanların kendi aralarında eşleşip çoğalmasıyla sürünün nüfusu 15'e ulaştı. UÜ Veteriner Fakültesi öğretim üyeleri tarafından muhafaza edilen ve klon ailesi olarak büyüyen sürü, Türkiye'deki en sağlıklı "boz ırk" sürülerden birisi haline geldi. Projenin yürütücülerinden UÜ Veteriner Fakültesi Dölerme ve Suni Tohumlama Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Sağırkaya, yerli gen kaynakları olarak bilinen lokal ırklardan bazılarını kopyalamayı hedeflediklerini belirterek, "Bu ırklardan birisi boz ırktı. Burada iki yavru doğdu. İstanbul'da da bu çalışmalar kapsamında bir erkek buzağı ve aynı anneden ikiz dişi buzağılar doğmuştu. UÜ olarak elde ettiğimiz bu klonları başta suni ilkah (tohumlama), sonrasında ise doğal aşım (çiftleştirme) yoluyla kendi içlerinde çoğalttık. Devam ediyoruz. 8 yıl oldu. 8 yıldır hiçbir hastalık veya sağlık problemiyle karşılaşmadık. Sadece bir annede tırnak uzaması oldu. O da her hayvanda olabilen bir husus. Tırnak bakımıyla tırnağı düzelttik. O ırk tamamen yok olsa bile bu hayvanlardan elde edilen hücreleri kullanarak erkek ve dişi buzağılar elde edebiliriz. Bunları büyütüp kendi içlerinde eşleştirerek o ırkı tekrar kazanmak söz konusu. Bu hayvanlar kar da yağsa, don da olsa arazideler. Bu hayvanlar kışın zayıflamalarına rağmen hiçbir tüberküloz vakasıyla karşılaşmadık. 8 yıldır bakıyoruz. Şu ana kadar hiç tedavi etmedik. Gayet sağlıklılar. Hatta bazen yaban mizaçlarından dolayı aşılamalar bile pas geçilebiliyor. Bütün bunlara rağmen bu hayvanlar burada sağlıklı bir şekilde hayatlarını idame ettiriyor. Doğumlarını kendi başlarına yapıyorlar. Şu ana kadar hiçbir doğuma müdahale etmedik. Bir bakıyoruz doğum olmuş ve buzağı annesini emiyor. Bazen buzağıları otların arasına kamufle olur gibi yatmış halde buluyoruz. Sürü psikolojisine sahip hayvanlar. Buzağıyı bir yerde sıkıştırdığınızda sürü toplanıp buzağının etrafını çeviriyor. Bunlar ülkemiz coğrafyasına intikab etmiş hayvanlar. Çok dayanıklılar. İklimin bozulması durumunda kuraklık gibi olumsuzluklardan en az etkilenecek hayvanlar. Dolayısıyla onların genleri bizim için önemli" dedi.

30 Ekim 2018 Salı günü yayınlandı