İlkadım’dan “Üstümüzden Sel Gibi Geçtiler” konferansı

Konferanstan detay
İngiltere Bağ Kur Yazla Ana Yasa Konferans 

-Katılımcılardan detay
-Şentürk'ün konuşması
-Genel görüntü

( SAMSUN )- Gazeteci-Yazar Erem Şentürk: "Allah rızası için, evlatlarınızı diğer çocuklarla kıyaslayarak büyütmeyin" SAMSUN

- İlkadım Belediyesi tarafından “Üstümüzden Sel Gibi Geçtiler” başlıklı konferans düzenlendi.
Samsun Büyükşehir Belediyesi Şehit Ömer Halisdemir Çok Amaçlı Konferans Salonunda düzenlenen konferansa Gazeteci-Yazar Erem Şentürk konuşmacı olarak katıldı.
“Anne ve babalar bir nesli başka çocuklarla kıyaslayarak büyüttü” Anne ve babaların çocukları büyütme çağındaki yanlışlara değinen Gazeteci-Yazar Erem Şentürk, “Bu millet tarihini bilmiyorsa, kendi kavramlarını kullanmıyorsa, kendi hayatını kendi gibi yaşamıyorsa hayatta savrulur. Sevgili anne ve babalar, bir nesli diğer çocuklarla kıyaslayarak büyüttünüz. ‘Bak ona, bak ona, bak ona’ diye diye büyüttük çocukları, o çocuklar şimdi büyüdüler Amerika’ya, İngiltere’ye bakıp kendilerini kıyaslıyorlar. Çünkü aşağılık kompleksi oldular. Allah’ın her kulu orijinaldir. Her kul benzersizdir. Benzersiz ve orijinal şeyler birbirleriyle kıyaslanamazlar. Bir Müslüman, 2 insanı birbiriyle kıyaslayamaz. İnsanlar inek, eşya değildir. Allah rızası için, evlatlarınızı diğer çocuklarla kıyaslayarak büyütmeyin. Aşağılık kompleksli, kendisini başkalarıyla kıyaslayan, sürekli mutsuz olan, internette gördüğü güzellik ölçülerine göre olmak zorunda olduğunu hisseden, kendi kendini ezen gençler büyüttünüz. Bunlar topluma aykırıydı. Bu kuralı mahvettiniz” diye konuştu.
“Bayrağımızdaki hilale ay demek, ‘şuursuz adamın tekiyim, dünyanın etrafına kapıldım’ demek” Topluma yanlış aktarılan değerleri de anlatan Şentürk, “Duygusal bağımız, neyle bağ kurduysak aidiyetimizin temeliydi. Bunları bozdular. Üzerimizden sel gibi geçtiler. Ezanı Türkçe yaparak yapmaya çalıştıkları ama beceremedikleri şeyi başka bir yerde becermişler haberiniz yok. Herkese sorsam, ‘bizim bayrağımız ne renk?’ desem, herkes ‘kırmızı’ der. Sonra, ‘bayrağın içinde beyazlar var onlar ne?’ desem, ‘ay ve yıldız’ derler. ‘Ay’ değil. Ay dediğiniz, dünyanın üstünde dönüp duran kuru bir taştır. Dünyanın cazibesine kapılmış. Sana yasak olan bir şey. Ay, kupkuru, anlamsız, yüzeyi pudra, gril, rezil bir taştır ve şuursuzdur. Sistem, sana ‘dünyanın cazibesine katıl, şuursuzca dön’ diyor. Bayrağımızdakinin adı neydi? ‘Hilal’. Hilal, Hz. İbrahim’den bir davaydı. Bu dava, Emperyalizme itiraz etmekti, putları kırmaktı, sömürge sistemiyle kavga etmekti, ne kadar adaletsizlik, eziyet, eşitsizlik varsa hepsine karşı kavga edebilmekti. Bu miras, büyük, kutlu bir davaydı. O dava, Selahattin Eyyubi’nin elinde Kudüs’ün fethi oldu. Aynı hilalle Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethetti. Aynı hilal, Endülüs medeniyeti oldu. Aynı hilal, Anadolu’yu yurt edindi. Sen, bayrağına hilal dediğin andan itibaren dünyaya, gavura, ‘bana bak, putlarınla problemim var, kırarım’ dersin. Sen şimdi bunu demiyorsun. ‘Benim bayrağım ay’ dediğinde de ‘şuursuz adamın tekiyim, dünyanın etrafına kapıldım, ihtiyacım olmayan bir sürü şeyin peşinde koşup taksit ödeyerek sürünüyorum’ diyorsun. Böyle hayat mı olur. Böyle onurlu insan mı olur. Kural çok basitti. Biz bu dünyaya hayran olmaya geldik. Biz bu dünyaya dik durup, ayakta kalmaya gelmiştik. Dik duracaktık, gayret edecektik, gayret ederek ölüp gidecektik. He bir de Allah’ın yarattığı her şeye hayran olacaktık. Senin elinden bunu aldılar. Çok basit numaralarla aldılar hem de” şeklinde konuştu.

15 Mart 2018 Perşembe günü yayınlandı