ABD-FETÖ-CHP İŞBİRLİĞİ

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Türkiye'ye hazırlanan tezgah yeni değil.

Bu tezgah Kuzey Irak'ta ABD'liler Türk askerlerinin başına çuval geçirdiği gün başladı. Amerika 2013 Mart'ında, Irak'a müdahalade ABD askerlerinin Türkiye topraklarını kullanmasına izin veren tezkere TBMM'de reddedildiğinde, işlerin değişmeye başladığını anlamıştı.

ABD Türkiye'den tarihinde ilk defa istediğini alamıyordu. Tezkere'nin meclise takılmasından TSK'yı sorumlu tuttu. TSK artık Amerikan çıkarlarına kayıtsız şartsız “eyvallah” çekmiyordu.
Amerika, FETÖ eliyle, Ergenekon davalarını başlattı. TSK'daki Anti Amerikancı subaylar, sahte delillerle birer birer tutuklanmaya başladı. Böylece, TSK'da Fetöcü subayların önü açılacak, komuta kademesi, Fetö'nün dolayısıyla ABD'nin kontrolüne yeniden geçecekti.

FETÖ, 1990'dan itibaren ele geçirdiği, polis teşkilatı ve yargı eliyle bu operasyonları yürütüyor, bir yandan da iktidara, bunların darbe hazırlığı içinde olduğunu fısıldıyor. Hatta, darbe hazırlıklarına ilişkin belgeler ortaya atıyorlardı.

FETÖ ve ABD'nin tezgahına ilk uyanan Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. O dönemde Başbakandı ve öncelikle yargının kurduğu tezgahları bozmakla işe başladı. FETÖ 2010'dan itibaren, Ak Parti'yi ve Erdoğan'ı da hedefe koymuştu. Amerika öyle istiyordu çünkü. Çünkü Amerika, Erdoğan'ın, Türkiye'nin çıkarlarına öncelik verme konusundaki ısrarını görmüştü. 17-25 Aralık Yargı Darbesi girişimi, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı tutuklama, ardından Erdoğan'a gitme hamlesi, Kobani Kalkışması, Gezi Kalkışması ve nihayet 15 Temmuz İşgal Girişimi, hedefe konulan Türkiye'ye diz çöktürme operasyonlarının önemli birer parçasıydı. FETÖ ve ABD bunların hiçbirinde sonuç alamadı. Her seferinde Erdoğan'ın arkasındaki halk desteği beraz daha arttı ve her seferinde Türkiye'de Amerika'ya tepki duyanların sayısı arttı.

ABD Türkiye'nin İranla ticaret yaptığını 2011'den itibaren biliyordu. Hem de en ince ayrıntısına kadar. Ama o yıllarda ABD ile Türkiye arasında henüz ipler gerilmemişti. Amerika'nın Türkiye'ye karşı böyle uluslararası bir hamle başlatması da gerekmiyordu. Özellikle FETÖ'nün gerçek yüzünün ortaya çıktığı 2013'ten itibaren, Erdoğan FETÖ'ye yüklendikçe, ABD de Türkiye'ye yüklenmeye başladı.

ABD, Trump'ı da hizaya getiriyor. Trump'ın başkanlığı nerdeyse sembolikleşiyor. Tek başına etki gücü yok gibi. Amerika derin devleti, aynı zamanda Trump'a da diz çöktürüyor. Siyonist ve Evangelist derin yapı, İsrail'in güvenliği için Orta Doğu'yu kan gölüne çevirmeye hazır. Suriye olmazsa Mısır, Mısır olmazsa Arabistan, olmazsa Türkiye üzerinden bölgede yeni bir korku ve nefret imparatorluğu kurmaya hazırlanıyor.

O yüzden, Rezzab meselesi, belki de zincirin sondan birkaç öncesi halkası.

Türkiye'yi ve Erdoğan'ı itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. Türkiye'nin diktatörlük tarafından yönetilen, yolsuzlukların, rüşvetin kol gezdiği bir ülke olduğu algısını yerleştirmek istiyorlar. Böylelikle, Türkiye'ye karşı yapılacak operasyonlarda, Türkiye'ye gelecek uluslararası desteğin önünü alma çabasındalar.

İşte CHP de böyle bir ortamda, Siyonistlerin ve Evangelislerin ekmeğine yağ sürüyor. Aslında yağı verene de onlar. Ama, Türkiye bundan önce olduğu gibi bundan sonra da bu oyuna gelmeyecek. Vatandaş her şeyin farkında. CHP ve Kılıçdaroğlu inanırlığını iyice yitirdi. Man Adası dekontları yeni siyasi bir yalan olarak arşivlerde yerini aldı. Kılıçdaroğlu şimdi de, Salı günü, başka bombalar patlatacağını söylüyor. O bombalar her neyse patlasa patlasa CHP grubunda patlar ve yine CHP'lilere zarar verir. Çünkü bir kez yalan söyleyen artık yalancıdır ve kimse inanmaz.