27 MAYIS VE CHP

Mehmet Orhan

Mehmet Orhan

Tarih hiçbir darbeciyi minnetle ve saygıyla yâd etmedi.

Bir de devrimle darbeyi birbirine karıştıran, daha doğrusu darbeyi, “Devrim”, diyerek meşrulaştırmaya çalışan alçak darbe seviciler vardı.
Adnan Menderes idam edildikten sonra, iktidarında ona en sert eleştiriyi yapanlar bile boynunu büktü. Vicdan sahipleri, “Bunu hak etmemişti” dedi. Ama darbe seviciler, alçakların kuyruğunda, “Düşükler idam edildi” diye insanlık dışı, iğrenç naralar atmaktan da geri durmadılar. Yassıada yargılamaları Menderes`in idamı ile sonuçlansın diye, idam kararı çıkıncaya kadar bir yerlerini yırtmayı sürdürdüler.

1938-1950 arasında Türkiye`yi tek başına yöneten CHP ve ismet İnönü, halkın gönlüne taht kurmuş olan Menderes ve Demokrat Parti`yi seçimle yenemeyeceklerini anlamışlardı. Bu yüzden darbeye giden yolun siyasi taşlarını itina ile döşediler. Demokrat Parti`nin idamla yargılanan vekillerinden Kayseri Mebusu, Hakkı Kurmel, 2013 yılında suskunluğunu bozuyor ve şunları söylüyordu: “İsmet İnönü, 1957 seçimlerinden önce uzantısının bulunduğu gruba haber gönderdi, “Beklesinler bu seçimleri alacağız”dedi. Fakat seçimleri DP kazanınca, cuntacılara tekrar haber yolladı: “İhtilal yapsınlar.” Bunlar, yaşanan vakalar. Bunların duyumlarını da alıyorduk. Ayrıca Talat Aydemir, savunmalarında da bunu itiraf etti.``
Peki Talat aydemir savunmasında CHP`nin darbe talebini nasıl itiraf ediyordu:

``1957 seçimleri yapıldı. İnönü'nün kıymetlendirmesinin tam aksi tecelli etti. O tarihte meşhur Gaziantep Hadisesi meydana geldi. Meclis'in ilk açıldığı gün bir askerî müdahale yapılması için CHP'lilerden bizlere müracaatlar oldu. Fakat bir zümre ve hele CHP namına ihtilal yapamayacağımızı kendilerine bildirdik. Ve tekliflerini reddettik. Ordu içi gizli faaliyetlerimizi devam ettirdik, genişlettik. Orduda bizim komitelerden başka komiteler de faaliyetlere geçmişlerdi. Bu 9 subay içinde bizim komitenin başkanı Faruk Güventürk de vardı. Faaliyetlerimizi gizledik.``

Sonrasındaki gelişmelerde Talat Aydemir, askeri ataşe olarak Kore`ye gönderilir ve O Kore`deyken 27 Mayıs darbesi gerçekleşir. Peki, ismet İnönü, 27 Mayıs Darbesini engellemeye çalışmış mı, ya da tam tersi darbenin başarılı olması için elinden geleni yapmış mıdır? Bu sorunun cevabını da, 27 Mayıs askeri darbesi sonrası Yassıada'da işkence sonucu ölen Emniyet Müdürü Faruk Oktay'ın oğlundan alalım. Şu an psikolog olan Emre Oktay, darbe gerçekleştiğinde genç bir delikanlıdır ve o günleri Anadolu Ajansı`na şöyle anlatır:
``İnönü'nün TBMM'de söz alarak 'Eğer baskı rejimi kurulursa ihtilal behemehal olur. Böyle bir ihtilal dışımızda, bizimle irtibatı olmayanlar tarafından yapılacaktır.' Demek ki haberdar, biliyor yani. 'Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam. Şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır.' diyor. İrtibat halinde olmasa bunları söyleyebilir mi? O sırada o dönemde Kore'de bir darbe olmuş, Cumhurbaşkanı Syngman Rhee indirilmiş, ona değiniyor. Yine İnönü Meclis'te diyor ki: 'Syngman Rhee kurtuldu mu? Üstelik ordu, polis, memur onun elindeydi. Halbuki sizin elinizde ne ordu ne memur ne üniversite ne de polis var. Türk milleti, Kore milletinden daha az şerefli değildir.' Cemal Gürsel, İsmet İnönü'ye telefon açıyor. Konuşmalarının arasında 'Paşam emirleriniz bizim için peygamber buyruğudur.' diyor. Bunları da Metin Toker'in 'İsmet Paşalı Yıllar' kitabından öğreniyoruz. Metin Toker, İsmet Paşa'nın damadı, yanındaymış, yazmış.``

Emre Oktay, inönü`nün idamlara karşı olduğu iddialarının da bir yalan olduğunu anlatıyor:

``Menderes'i 'Anayasa'yı ihlal etti.' ve 'İnönü'yü öldürmek istiyordu.' diye astılar. Bunun üzerine Menderes'in avukatları, 'İnönü'yü öldürme isteği yok. Sayın İnönü'yü çağıralım, kendisi söylesin.' diyor. Salim Başol da diyor ki, 'İnönü gibi mümtaz bir şahsiyeti bu çatının altına çağırmak sizin haddinize mi?' Topkapı'da öldürmeye niyetlendiler diye anlatıyorlar. Kasım Gülek geliyor 'Ben arabadaydım. Tamam böyle bir nümayişler oldu ama öldürmeye niyetleri vardı diye bir şey, elimi vicdanıma koyarak söyleyemem.' diyor. Bunun üzerine Kasım Gülek'i Halk Partisi'nden attılar. Bir de Muammer Aksoy'un bir anlatımı var. Muammer Aksoy darbecileri teşvik eden profesörler kurulundandır. Yeni Anayasa yapmak için Temsilciler Meclisi oluşturuluyor. Şimdi bu Temsilciler Meclisi tamamen Halk Partililerden müteşekkil. İçerisinde bir Demokrat Partili yok. Milli Birlik Komitesi'nin (MBK) bütün yetkilerini de bu Temsilciler Meclisi'ne devrediyorlar. Yani MBK'nin TBMM'den aldığı yetkileri, Temsilciler Meclisi'ne devrediyorlar. Bunun üzerine MBK'deki subaylar İnönü'ye 'Paşam şu Yassıada mahkemeleri bitmedi daha, kararlar açıklanacak. İdam kararlarının onaylanıp onaylanmamasını da Temsilciler Meclisi'ne devredelim, siz orada hakimsiniz. Ona göre istemiyorsanız onaylamazsınız, isterseniz onaylarsınız.' diyorlar. O da cevap olarak 'Başladığınız işi bitirin.' demiş.``

Anlaşılıyor ki, cunta ve CHP, ele ele vererek başlanılan işi bitirmiş. Türk siyasi tarihine kocaman, çirkin, vicdansız bir kara leke bırakarak.

Tarih hiçbir darbeciyi ve o darbecilere destek veren siyasetçiyi affetmeyecek.