1+1 KAÇ EDER?
1 + 1 bir eder mi…Birkaç yıl önce izlediğim Türkçeye ‘'İçimdeki Yangın' adıyla çevrilmiş ‘'İncendies' isimli o sarsıcı, kahredici filmde duymuştum bu cümleyi. Evvelden de hep sorardım kendime 1+1 gerçekte kaç eder diye. Kullandığımız rakamlar, harfler, matematiksel hesaplar, konuştuğumuz diller acaba şu karmaşık gibi görünen küçük gezegenimizi biraz anlaşılır kılmak için mi diye sorar dururum. Yine bir film aynı soruları soruyor bugünlerde, aslında sorulara yanıt veriyor. Luc Besson'un ‘'Lucy''sinden bahsediyorum. Kimi tezlere göre insan, beyninin sadece yüzde 10'nunu kullanıyor, kimi tezlere göre ise insan beyninin yüzde 100'ünü kullanabilen bir varlık. Film, insan beyninin tamamını kullanırsa ne olur sorusu üzerine kurulu. Benim için dikkat çekici olan ise konudan ziyade tekliğe, birliğe yönelik verilen ilahi mesajlar oldu.
Filmde ateist düşünceye atıf yapıldığını iddia eden kimi eleştirilere şiddetle karşı duruyor ve güçlü bir inanç vurgusu bulduğumun altını bilhassa çiziyorum. Film bildiğiniz İnsan-ı Kamil'i anlatıyor. Bana göre filmde hayatın olmazsa olmazı haline gelmiş öfke, ego, hırs, bencillik, kızgınlık gibi negatif durumlardan sıyrılarak insanın tekamül edebilen, aydınlanabilen aslında gündelik kaygılardan sıyrılıp yaratılış özüne dönebilen bir varlık olduğu mesajı veriliyor.
Yaratıcımızın akıl sır ermez ölçüsünü kendi dünyamızı anlayabilmek adına rakamlarla, harflerle, sembollerle sınırladığımız anlatılıyor, başta söylediğim gibi yani dünyamızda 1+1 iki etse de 1+1 gerçekte kaç eder bilmiyoruz. Esasında anlamamız, kavramamız ve de yaşamamız gereken tek bir gerçek var şu dünyada; o da her yol tekliğe, birliğe çıkmalı. Çıkmalı, iyi güzel de çıkar olan yolları biz çıkmaz eyliyoruz. Basit olanı zor etmek, güzel olanı çirkine çevirmek hayat düsturumuz oldu. Özümüzde tek bir negatif durum ya da duygu yokken, öz'den sıyrılıp yoz olanı seçtik.
Tüm bunların altında yatan ise çağları aşan ilahi kelamdan uzak kalmak. Kutsal kitabımızda pek çok ayette bu dünyanın geçiciliği vurgulanırken, biz hiç bu dünyadan kopmayacak gibi yaşıyoruz. Bu dünyaya neden geldiğimizin gülmek, eğlenmek, har vurup harman savurmak, bir parça da ‘'dolce vita' sosuna bulanmış içi boş kavramlar, kargaşalar olduğunu sanıyoruz. Oysa insan neden var, neden dünyada, nerden geldi, nereye gidiyor sorularına yanıt bulduğumuzda anlıyoruz ki, kalıcı olanı es geçip, geçici olana heves etmişiz. Hiç ölmeyecek gibi yaşamak dedikleri kaygan zemin işte tam da böyle bir şey.
Filmde ölüm de muazzam anlatılmış, üstelik sadece tek bir cümleyle. Filmin başrolündeki Scarlett Johansson'a eşlik eden Fransız polisi canlandıran aktör, içten içe bir korkuyla soruyor ‘'beni öldürecek misin' diye. Cevap müthiş, ‘'hiç kimse gerçekten ölmez' diyor Lucy. Hiç kimse gerçekten ölmez. Ölmek şu küçücük algılarımızda daracık bakış açılarımızda kötü bir şey gibi yer tutuyor hayatlarımızda. Ne büyük felaket ölümü kötü bellemek. Her derde deva Necip Fazıl dizelerinin bir tanesinde ölümü öldürmek en yalın haliyle anlatılmış. ‘Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber'… Üstüne söze gerek yok sanırım.
Tüm sıkıntıları aşabilecek, tüm olumsuzlukları yok edebilecek bir reçete var elimizde, evlerimizde. Çağrı çok basit ve açık, ‘'Oku' diyor çağrıda. Sadece ‘'oku'. Bunun için formül ise yine son derece basit, biraz akıl, biraz aşk! Ama hep dosdoğru, hep istikamet üzere olmak. Hz Ali, Sıffin savaşı öncesinde oğlu Muhammed'e diyor ki: ‘'Tezulu'l-cibal ve la tezul' yani ‘'dağlar sallansa da sen sallanma'. Peki, kaçımız becerebiliyor istikamet üzere olmayı, sorunun yanıtı sayfalar, günler, aylar, yıllar alır.
Ve filmin sonunda gelen bir telefon mesajı. Filmin çokca eleştiri alan bölümlerinden biri. ‘'Neredesin' sorusuna gelen yanıtta ‘'Ben her yerdeyim' diyor. Cevap baş karakter Lucy'den geldi sanıldığı için kimileri, ‘'kendini Tanrı yerine koymuş' diyerek yine dar bir algıyla yorum yapıyor. O mesaj evrensel, o mesaj bizim sırrına mazhar olamayacağımız iyi ki var dediğimiz Yaratıcımızdan. O anda içimden geçen ‘'Allahu ekber' nidasıyla doğru söze ne hacet diyebiliyorum bir tek, evet ‘'O, her yerde' dahası hepimize her yakınlıkta…
Yasal Sorumluluk
Sitemizde yayımlanan köşe yazıları ve yorumlar yazarların kendi görüşleridir.
Tüm hukuki ve cezai sorumluluk yazarlara aittir.
Site yönetimi bu içeriklerden dolayı sorumlu tutulamaz.
Tüm hukuki ve cezai sorumluluk yazarlara aittir.
Site yönetimi bu içeriklerden dolayı sorumlu tutulamaz.
Yazarın Önceki Yazısı
BU BİR NEŞET ERTAŞ YAZISI!
BU BİR NEŞET ERTAŞ YAZISI!
Yazarın Sonraki Yazısı
OLMASAYDI SONUMUZ BÖYLE!
OLMASAYDI SONUMUZ BÖYLE!

