Hamsi İhracatında Düşüş
Türkiye’den bu yılın son 1,5 aylık döneminde 8 ülkeye yapılan hamsi ihracatından yaklaşık 402 bin dolar gelir elde edilirken, hamsinin istenilen miktarda olmaması ve pahalı olması ihracat rakamlarında geçtiğimiz yıllara göre düşüşe neden oldu.
Denizlerde av yasağının 1 Eylül’de sona ermesinin ardından denize açılan tekneler sezona palamut avı ile başlarken, kötü geçen palamut avının ardından beklenen hamsi avı da istenilen düzeyde olmadı. Bu sezon hamsinin geç ve bol çıkmaması, bunun yanı sıra fiyatının da yüksek olması ihracatı olumsuz etkiledi.
Son 1,5 aylık dönemde 8 ülkeye yapılan 160 bin 838 kilogram hamsi ihracatından 401 bin 719 dolar döviz girdisi sağlanırken, bu rakamın önceki yıllara göre az olduğu vurgulandı. Özellikle hamsi fiyatının yüksek olması ihracatı olumsuz etkilerke,n en fazla ihracat Almanya’ya yapıldı.
Almanya’ya 126 bin 711 kilogram karşılığında 305 bin 264 dolar, KKTC’ye 135 bin 325 kilogram karşılığında 18 bin 729 dolar, Amerika Birleşik Devletleri’ne 10 bin 568 kilogram karşılığında 49 bin 708 dolar, İtalya’ya 4 bin 200 kilogram karşılığında 12 bin 943 dolar, İsviçre’ye 3 bin 20 kilogram karşılığında 13 bin 662 dolar Azerbaycan-Nahçivan’a 169 kilogram karşılığında 906 dolar, Ukrayna’ya 845 kilogram karşılığında 507 dolar olmak üzere toplam 160 bin 838 kilogram karşılığında 401 bin 719 dolar döviz girdisi sağlandı.
İhracatçılardan "Gelecek yıl av sezonunu 1 ay geç açalım" önerisi
Yapılan hamsi ihracatı ile ilgili bilgi veren Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, ihracat rakamlarının az olmasını bilinçsiz yapılan avlanmaya bağlarken denize karşı haşin davranıldığını söyledi.
“Denizden sadece alıyoruz hiçbir şey vermiyoruz” diyen Gürdoğan, gelecek yıl balık sezonunun 1 ay daha geç açılması önerisinde bulundu. Gürdoğan, “Bu sezon hamsiden 402 bin dolar ihracat girdisi sağlandı ancak sezon devam ediyor. Deniz suyunun yeterince soğumaması buna bağlı olarak iklimsel farklılıklardan dolayı bu sene geçmiş yıllara göre hamsi ihracatımız az oldu. Denize karşı biraz haşin davranıyoruz. Özellikle zamansız avlanmalar olumsuz etki yapıyor. Denizden sadece alıyoruz hiçbir şey vermiyoru. Gır gır dedik şu dedik bu dedik deniz tabanını bozduk. Rusya’da, Gürcistan’da, deniz tabanındaki canlılarla ilgili yapılan hiçbir balıkçılık türü yoktur. Maalesef Türkiye’de bu var. Tezgâhlara baktığımızda ince hamsiler olsun diğer balık çeşitlerini de yine aynı incelikte görebiliyoruz. Bir dahaki sene, özellikle balık mevsiminin en az 1 ay daha geç açılmasının çok daha faydalı olacağını, balığın ekonomik boyuta kazanmadan tutulmasının çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Ekonomik boyuta gelmeden tutulan balıklar için de lafta değil çok büyük cezalarla bu işin engellenmesi ve denetimler daha çok sıklaştırılması gerekir” dedi.
Hamsinin şu ana kadar istenilen tonajda olmadığını kaydeden Gürdoğan, “Hamsi fiyatının yüksek olması ihracatı tabi ki olumsuz etkiliyor. Ancak henüz istediğimiz ürün yok, tonaj yok. Dolayısıyla iç tüketime baktığımız zaman da istenilen düzeyde değil. Hamsinin fazla olması balık unu için de olumlu. O konularda da bir sıkıntı oluştu. Dolayısıyla daha sağlıklı daha ileriye dönük kararlar alınması lazım. Bu işin başındaki insanların daha sağlıklı düşünmesi ve kesinlikle değişmeyecek kararlarla, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi deniz tabanındaki avlanmanın önüne geçilmesinin karşısında durulması lazım. Bu deniz bugün var yarın yok değil devamlı yaşaması gerekir. Bu denizleri ve balıkları gelecek nesillere aktarmamız gerekir” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Son 1,5 aylık dönemde 8 ülkeye yapılan 160 bin 838 kilogram hamsi ihracatından 401 bin 719 dolar döviz girdisi sağlanırken, bu rakamın önceki yıllara göre az olduğu vurgulandı. Özellikle hamsi fiyatının yüksek olması ihracatı olumsuz etkilerke,n en fazla ihracat Almanya’ya yapıldı.
Almanya’ya 126 bin 711 kilogram karşılığında 305 bin 264 dolar, KKTC’ye 135 bin 325 kilogram karşılığında 18 bin 729 dolar, Amerika Birleşik Devletleri’ne 10 bin 568 kilogram karşılığında 49 bin 708 dolar, İtalya’ya 4 bin 200 kilogram karşılığında 12 bin 943 dolar, İsviçre’ye 3 bin 20 kilogram karşılığında 13 bin 662 dolar Azerbaycan-Nahçivan’a 169 kilogram karşılığında 906 dolar, Ukrayna’ya 845 kilogram karşılığında 507 dolar olmak üzere toplam 160 bin 838 kilogram karşılığında 401 bin 719 dolar döviz girdisi sağlandı.
İhracatçılardan "Gelecek yıl av sezonunu 1 ay geç açalım" önerisi
Yapılan hamsi ihracatı ile ilgili bilgi veren Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, ihracat rakamlarının az olmasını bilinçsiz yapılan avlanmaya bağlarken denize karşı haşin davranıldığını söyledi.
“Denizden sadece alıyoruz hiçbir şey vermiyoruz” diyen Gürdoğan, gelecek yıl balık sezonunun 1 ay daha geç açılması önerisinde bulundu. Gürdoğan, “Bu sezon hamsiden 402 bin dolar ihracat girdisi sağlandı ancak sezon devam ediyor. Deniz suyunun yeterince soğumaması buna bağlı olarak iklimsel farklılıklardan dolayı bu sene geçmiş yıllara göre hamsi ihracatımız az oldu. Denize karşı biraz haşin davranıyoruz. Özellikle zamansız avlanmalar olumsuz etki yapıyor. Denizden sadece alıyoruz hiçbir şey vermiyoru. Gır gır dedik şu dedik bu dedik deniz tabanını bozduk. Rusya’da, Gürcistan’da, deniz tabanındaki canlılarla ilgili yapılan hiçbir balıkçılık türü yoktur. Maalesef Türkiye’de bu var. Tezgâhlara baktığımızda ince hamsiler olsun diğer balık çeşitlerini de yine aynı incelikte görebiliyoruz. Bir dahaki sene, özellikle balık mevsiminin en az 1 ay daha geç açılmasının çok daha faydalı olacağını, balığın ekonomik boyuta kazanmadan tutulmasının çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Ekonomik boyuta gelmeden tutulan balıklar için de lafta değil çok büyük cezalarla bu işin engellenmesi ve denetimler daha çok sıklaştırılması gerekir” dedi.
Hamsinin şu ana kadar istenilen tonajda olmadığını kaydeden Gürdoğan, “Hamsi fiyatının yüksek olması ihracatı tabi ki olumsuz etkiliyor. Ancak henüz istediğimiz ürün yok, tonaj yok. Dolayısıyla iç tüketime baktığımız zaman da istenilen düzeyde değil. Hamsinin fazla olması balık unu için de olumlu. O konularda da bir sıkıntı oluştu. Dolayısıyla daha sağlıklı daha ileriye dönük kararlar alınması lazım. Bu işin başındaki insanların daha sağlıklı düşünmesi ve kesinlikle değişmeyecek kararlarla, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi deniz tabanındaki avlanmanın önüne geçilmesinin karşısında durulması lazım. Bu deniz bugün var yarın yok değil devamlı yaşaması gerekir. Bu denizleri ve balıkları gelecek nesillere aktarmamız gerekir” diye konuştu.