Tanınmış Müteahhit Uyardı
Firması tarafından deprem bölgelerinde inşa ettiği binaların sağlamlığı ile adından söz ettiren Ekrem Ekşi, Fay hatları üzerinde inşa edilen binaların bazları tabuta dönüşürken bazılarının ise camlarının dahi çatlamamasının tesadüf olmadığını söyledi.
Elazığ’da yaşanan 6.8’lik depremin ardından açıklama yapan Ekrem Ekşi, depreme dayanıklı olmayan yapılar hakkında vatandaşları ve yetkilileri bir kez daha uyardı. Çeşitli deprem kuşaklarının üzerinde yer alan ülkemizde, depremleri önlemenin mümkün olmadığını, yapılması gereken tek şeyin depreme dayanıklı binalar inşa etmek olduğunu belirten Ekşi, “Büyük depremlerde hasar gören bölgelerde yer alan hiçbir projemizin bugüne kadar hasar almamış olması bir tesadüf değildir. Varto fay hattı üzerinde ki Samsun, Ladik, Erbaa, Reşadiye ve Tokat ilimizde, 1992 depreminden önce Erzincan’da, 1999 depreminden önce Adapazarı’nda, İzmit’te ve İstanbul’un depremde hasar gören semtlerinden Bakırköy, İkitelli’de inşasını firmamızın yaptığı hastaneler, okullar, konutlar, sosyal tesislerin hiçbirisi hasar görmezken, yanı başımızdaki binaların halkımıza mezar olması bir tesadüf olmasa gerek.” dedi.
Abdullah Gül’ü uyardı
Ekşi, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de dahil olmak üzere pek çok devlet ve hükümet yetkilisini defalarca bilgilendirip, bugüne kadar depreme uygun olmayarak inşa edilmiş bir çok yapının tehlike saçtığı uyarısında bulunduğunu belirterek, “İşin asıl korkunç tarafı bu binaları depreme uygun olmayan bir şekilde inşa eden müteahhit ve firmaların bir kısmının halen iş yapıyor olması” dedi.
Bir binada çok demir kullanılmasının, kaliteli beton kullanılmasının ya da herhangi bir malzemeyi en üst kalite kullanmanın tek başına depreme karşı bir dayanıklılık sağlamayacağına dikkat çeken Ekrem Ekşi, “Projesini bizim yaptığımız binaların altından fay hattı geçerken, o büyük depremlerde hasar dahi almamasının en büyük nedeni, projeyi planlarken mühendislik çalışmasının çok titizlikle yapılmış olması ve uygulama sırasında hiçbir artı tasarruf gözetilmeksizin bir orkestra uyumu içerisinde, projeye bağlı kalınarak ve sıkı denetim altında gerçekleştirilmiş olmasıdır. Zaten Rahmetle andığımız Sakıp Ağa da dahil olmak üzere projelerini gerçekleştirdiğimiz birçok müşterimizin bizden övgüyle bahsetmiş olmasının da ana nedeni bu titizliğimizdir” dedi.
“İnşaat sektöründen uzaklaştırılsınlar”
İnşaat projelerine sadece malzemeler ve rakamlar olarak bakılmaması gerektiğini belirten Ekşi, “Bir konut, okul, hastane, fabrika ya da kamu binasını, uzun yıllar boyunca içerisinde yaşayacak, çalışacak, eğitim görecek ya da kamu hizmeti alacak insanların can emniyetiyle birlikte tasavvur edilmeli. Bir binayı içindeki insanlara tehlike değil, güvence sağlayacak duyarlılıkla inşa edilmeli. Bu sorumluluğa sahip olmayan kişilerin sıkı denetimler ve yaptırımlarla inşaat sektöründen uzaklaştırılması gerekiyor. Vatandaşları ve özellikle devletin bir müteahhide iş verirken geçmiş projelerinin yaşanan depremler karşısındaki performansını mutlaka dikkate almaları gerekiyor. Aksi halde kentsel dönüşüm de dahil olmak üzere hiçbir çalışma bizi depremden koruyamaz, Dün depreme dayanıksız binalar inşa edenlerin bugün yeni binaları dayanıklı yapacağını kim iddia edebilir.” Dedi.
Bu konuya ticari yaklaşmaktan çok bir sosyal sorumluluk hissettiklerini belirten Ekşi, eğer yetkililer ihtiyaç duyarlarsa depreme karşı 40 yıldır inşa ettikleri defalarca test edilmiş bir müteahhit firma yetkilisi olarak bilgi ve birikimlerini seve seve paylaşabileceklerini de sözlerine ekledi.
Kaynak: İHA
Abdullah Gül’ü uyardı
Ekşi, 17 Ağustos 1999 depreminden sonra dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de dahil olmak üzere pek çok devlet ve hükümet yetkilisini defalarca bilgilendirip, bugüne kadar depreme uygun olmayarak inşa edilmiş bir çok yapının tehlike saçtığı uyarısında bulunduğunu belirterek, “İşin asıl korkunç tarafı bu binaları depreme uygun olmayan bir şekilde inşa eden müteahhit ve firmaların bir kısmının halen iş yapıyor olması” dedi.
Bir binada çok demir kullanılmasının, kaliteli beton kullanılmasının ya da herhangi bir malzemeyi en üst kalite kullanmanın tek başına depreme karşı bir dayanıklılık sağlamayacağına dikkat çeken Ekrem Ekşi, “Projesini bizim yaptığımız binaların altından fay hattı geçerken, o büyük depremlerde hasar dahi almamasının en büyük nedeni, projeyi planlarken mühendislik çalışmasının çok titizlikle yapılmış olması ve uygulama sırasında hiçbir artı tasarruf gözetilmeksizin bir orkestra uyumu içerisinde, projeye bağlı kalınarak ve sıkı denetim altında gerçekleştirilmiş olmasıdır. Zaten Rahmetle andığımız Sakıp Ağa da dahil olmak üzere projelerini gerçekleştirdiğimiz birçok müşterimizin bizden övgüyle bahsetmiş olmasının da ana nedeni bu titizliğimizdir” dedi.
“İnşaat sektöründen uzaklaştırılsınlar”
İnşaat projelerine sadece malzemeler ve rakamlar olarak bakılmaması gerektiğini belirten Ekşi, “Bir konut, okul, hastane, fabrika ya da kamu binasını, uzun yıllar boyunca içerisinde yaşayacak, çalışacak, eğitim görecek ya da kamu hizmeti alacak insanların can emniyetiyle birlikte tasavvur edilmeli. Bir binayı içindeki insanlara tehlike değil, güvence sağlayacak duyarlılıkla inşa edilmeli. Bu sorumluluğa sahip olmayan kişilerin sıkı denetimler ve yaptırımlarla inşaat sektöründen uzaklaştırılması gerekiyor. Vatandaşları ve özellikle devletin bir müteahhide iş verirken geçmiş projelerinin yaşanan depremler karşısındaki performansını mutlaka dikkate almaları gerekiyor. Aksi halde kentsel dönüşüm de dahil olmak üzere hiçbir çalışma bizi depremden koruyamaz, Dün depreme dayanıksız binalar inşa edenlerin bugün yeni binaları dayanıklı yapacağını kim iddia edebilir.” Dedi.
Bu konuya ticari yaklaşmaktan çok bir sosyal sorumluluk hissettiklerini belirten Ekşi, eğer yetkililer ihtiyaç duyarlarsa depreme karşı 40 yıldır inşa ettikleri defalarca test edilmiş bir müteahhit firma yetkilisi olarak bilgi ve birikimlerini seve seve paylaşabileceklerini de sözlerine ekledi.