Yedi Başak'tan İdlip'e Yardım
Yedi Başak İnsani Yardım Derneği Suriye’nin İdlib kentinde Esed rejimi ve Rusya’nın bombalarından kaçarak güvenli bölgelere sığınan mültecilere yardım eli uzattı.
Suriye’de devam eden iç savaş masum sivilleri vurmaya devam ediyor. Bombalardan kaçarak Türkiye sınırına doğru güvenli bölgelere göç eden sivil halk ise soğuk havada zeytin ağaçları altında, derme çatma çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. İç savaştan kaçarak güvenli bölgelere sığınan İdlib’li mazlumlara Yedi Başak Derneği 2 tır insani yardım malzemesi gönderdi.
Soğukta kalan mazlumlara 27 ton kömürün yanı sıra gıda paketi, un, halı, battaniye, giyim, temizlik malzemesi, çocuk maması ve çocuk bezinden oluşan ayni yardım tırı yola çıktı. Türkiye’den yardımseverlerin kayıtsız kalmadığı kampanyaya destek beklenirken geçtiğimiz günlerde ailesini bombardımanda kaybeden ve zeytin ağaçları altında donarak öldüğü belirlenen yeni “Erva”lar olmasın diye mücadele ediliyor. Yedi Başak İnsani Yardım Derneği Başkanı Mustafa Bulut, İdlib Acil Yardım Projesi ile ilgili, “15 Mart 2011 yılında patlak veren ve halen devam etmekte olan Suriye’deki savaşta, nüfusun üçte biri yerinden olmuştur. 1 milyon insan hayatını kaybetmiş, binlercesi de kayıptır. Suriye’de kelimenin tam anlamıyla insanlık dramı yaşanmaktadır. Zalim Esed ve onun kollayıcısı Rusya ile İran şimdiye kadar yapılan toplantı, müzakere ve anlaşma prensiplerine hiçbir zaman sadık kalmamış ve çatışmasızlık bölgelerinde dahi sivil katliamlara devam etmiştir. Zalim rejim ve destekçileri tarafından ticaretin, ilmin ve hoşgörünün sembolü olan şehirler harap edilmiştir. Son olarak İdlib hedef tahtasına oturtuldu. Rahmetin sembolü olan yağmur damlaları yerine, azabın, korkunun, ölümün ta kendisi olan bombalar yağdırıldı. Kimi masumlar enkazın altında can verirken, kimileri de can havliyle yollara düştü. Kendilerine umut kapısı olarak gördükleri Türkiye’nin sınır kapılarına doğru göç ettiler. Çamur içerisinde kimileri derme çatma çadırlarda, kimileri naylon muşambalarda ve kimileri de zeytin ağaçlarının altında yaşam mücadelesi vermektedir. Üzerinde oturacak hasırı, üzerine örtecek battaniyesi olmayan bu mazlumlara Türkiye haricinde yardım eden de yoktur. Ne yazık ki göç eden bu mazlumların çocukları donarak ölüyor. Açlıktan annelerin sütü kesiliyor. Yiyecek bir lokma kuru ekmek bulamıyorlar. İçecek suyu dahi bulamıyorlar. Daha geçen gün hepimizin yüreğini derinden yaralayan bir olay yansıdı medyaya. Ana babası bombardıman altında ölen küçük ERVA zeytin ağaçlarının altında donarak ölmüştü. Bizler, Yedi Başak İnsani Yardım Derneği olarak, başka Erva’lar donmasın diye gecemizi gündüzümüze kattık. Başka Aylan’lar denizde boğulmasın, başka Ümran’lar enkaz altında kalmasın diye seferber olduk. Hayırseverlerin tutan eli, gören gözü, yürüyen ayağı olduk. İdlib’e sizin iyiliklerinizi ulaştırdık. Sizin adınıza şefkat ve merhamet elimizi mazlumlara uzattık. Bugün de 2 tır insani yardım malzemeyi İdlib’e gönderiyoruz. Orada soğukta donma tehlikesi ile karşı karşıya kalan mazlumlara bir tır 27 ton kömür, bir tır da Gıda, Un, halı, battaniye, giyim, temizlik malzemesi, çocuk maması ve çocuk bezi gönderiyoruz. Buradan tüm duyarlı insanlara çağrıda bulunuyoruz. Bu mazlumların umudu sizsiniz. Onlar çaresiz, çare ise sizlersiniz. Öyleyse elimizden gelen yardımları esirgemeyelim. Her çeşit nakdi ve aynı yardımda bulunalım. Onlar Muhacir, biz ise onlara Ensar olalım” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Soğukta kalan mazlumlara 27 ton kömürün yanı sıra gıda paketi, un, halı, battaniye, giyim, temizlik malzemesi, çocuk maması ve çocuk bezinden oluşan ayni yardım tırı yola çıktı. Türkiye’den yardımseverlerin kayıtsız kalmadığı kampanyaya destek beklenirken geçtiğimiz günlerde ailesini bombardımanda kaybeden ve zeytin ağaçları altında donarak öldüğü belirlenen yeni “Erva”lar olmasın diye mücadele ediliyor. Yedi Başak İnsani Yardım Derneği Başkanı Mustafa Bulut, İdlib Acil Yardım Projesi ile ilgili, “15 Mart 2011 yılında patlak veren ve halen devam etmekte olan Suriye’deki savaşta, nüfusun üçte biri yerinden olmuştur. 1 milyon insan hayatını kaybetmiş, binlercesi de kayıptır. Suriye’de kelimenin tam anlamıyla insanlık dramı yaşanmaktadır. Zalim Esed ve onun kollayıcısı Rusya ile İran şimdiye kadar yapılan toplantı, müzakere ve anlaşma prensiplerine hiçbir zaman sadık kalmamış ve çatışmasızlık bölgelerinde dahi sivil katliamlara devam etmiştir. Zalim rejim ve destekçileri tarafından ticaretin, ilmin ve hoşgörünün sembolü olan şehirler harap edilmiştir. Son olarak İdlib hedef tahtasına oturtuldu. Rahmetin sembolü olan yağmur damlaları yerine, azabın, korkunun, ölümün ta kendisi olan bombalar yağdırıldı. Kimi masumlar enkazın altında can verirken, kimileri de can havliyle yollara düştü. Kendilerine umut kapısı olarak gördükleri Türkiye’nin sınır kapılarına doğru göç ettiler. Çamur içerisinde kimileri derme çatma çadırlarda, kimileri naylon muşambalarda ve kimileri de zeytin ağaçlarının altında yaşam mücadelesi vermektedir. Üzerinde oturacak hasırı, üzerine örtecek battaniyesi olmayan bu mazlumlara Türkiye haricinde yardım eden de yoktur. Ne yazık ki göç eden bu mazlumların çocukları donarak ölüyor. Açlıktan annelerin sütü kesiliyor. Yiyecek bir lokma kuru ekmek bulamıyorlar. İçecek suyu dahi bulamıyorlar. Daha geçen gün hepimizin yüreğini derinden yaralayan bir olay yansıdı medyaya. Ana babası bombardıman altında ölen küçük ERVA zeytin ağaçlarının altında donarak ölmüştü. Bizler, Yedi Başak İnsani Yardım Derneği olarak, başka Erva’lar donmasın diye gecemizi gündüzümüze kattık. Başka Aylan’lar denizde boğulmasın, başka Ümran’lar enkaz altında kalmasın diye seferber olduk. Hayırseverlerin tutan eli, gören gözü, yürüyen ayağı olduk. İdlib’e sizin iyiliklerinizi ulaştırdık. Sizin adınıza şefkat ve merhamet elimizi mazlumlara uzattık. Bugün de 2 tır insani yardım malzemeyi İdlib’e gönderiyoruz. Orada soğukta donma tehlikesi ile karşı karşıya kalan mazlumlara bir tır 27 ton kömür, bir tır da Gıda, Un, halı, battaniye, giyim, temizlik malzemesi, çocuk maması ve çocuk bezi gönderiyoruz. Buradan tüm duyarlı insanlara çağrıda bulunuyoruz. Bu mazlumların umudu sizsiniz. Onlar çaresiz, çare ise sizlersiniz. Öyleyse elimizden gelen yardımları esirgemeyelim. Her çeşit nakdi ve aynı yardımda bulunalım. Onlar Muhacir, biz ise onlara Ensar olalım” ifadelerini kullandı.