CHP MYK Toplantısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak: 'Hem Rusya hem ABD sahada istedikleri gibi at oynatıyor. Masada da bize silah satışı yapmaya çalışıyorlar. Türkiye, Suriye'de batağa saplandıkça egemen güçlere silah pazarı oluyor' 'Güçsüz adalet aciz, adaletsiz güç ise zalimdir. Güçler ayrılığının, denge ve denetimin olmadığı bir ülkenin ufku parlak olamaz. Son beş yıldır yaşadığımız tecrübe bunu artık herkese göstermiş olmalıdır. Hukuk üstünlüğünün olmadığı bir ülkede aş da büyümez, iş de büyümez. Türkiye 2014'te dünya hukukun üstünlüğü endeksinde 59. sıradaydı, bu yıl 50 basamak birden düşerek 109. sıraya geriledi' '82 milyonun vergileriyle Diyanet'in koltuklarında oturup bu ülkenin ortak değeri Atatürk üzerinde kin ve düşmanlık siyaseti üretmeye çalışanlar varsa cübbelerini derhal çıkartsınlar gelsinler er meydanına. Milletimiz bu kendini bilmezlere sandıkta boylarının ölçüsünü verecektir'
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Toplantı devam ederken açıklama yapan Öztrak, Muharrem ayının kardeşliğe, dostluğa ve berekete vesile olması temennisinde bulunarak, tutulan oruçların ve yapılan ibadetlerin Allah katında kabul olmasını diledi.
Geçen hafta 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın yıl dönümünün kutladığını anımsatan Öztrak, "30 Ağustos Zaferi, bu topraklarda bu milletin büyük komutan ve devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde emperyalizme attığı çok güçlü bir tokattır." ifadesini kullandı.
Öztrak, vatandaşların 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı tekrar kutlayarak, şöyle konuştu:
"Bundan 97 yıl önce nasıl Büyük Zafere sevinemeyen, 'Yunanlılardan kurtulduk bakalım, Mustafa Kemal'den nasıl kurtulacağız?' diyen hainler varsa bugün de Büyük Zaferin Başkomutanının şanlı hatırasını bu milletin gönlünden silmeye çalışan, Mustafa Kemal Atatürk'e, silah arkadaşlarına ve bu topraklar için canını veren şehitlere kin ve nefretlerini kusmak için fırsat kollayan kara yürekler var."
- "Diyanet, Atatürk'ü cuma hutbesinde anmadı, anamadı"
Bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı'nın cuma gününe denk geldiğini hatırlatan Öztrak, şöyle konuştu:
"Diyanet İşleri Başkanlığı, 30 Ağustos'ta camilerde okuttuğu cuma hutbesinde, 'vatan, istiklal, istikbal, bayrak, şeref, haysiyet, millet' dedi, zillet demeyi de unutmadı ama bu vatanın istiklal ve istikbalini kurtarmış, şanlı bayrağımızı yere düşürmemiş, milletin şeref haysiyetini koruyarak zillete düşmesini engellemiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adını hutbede geçiremedi. Mısır Arap Cumhuriyeti'nin vefat eden eski cumhurbaşkanı için 81 ilde gıyabi cenaze kıldıran Diyanet İşleri Başkanlığı, bu güzel ülkeyi emperyalist çizmelerinden kurtaran, bu topraklar üzerinde ezanın susmamasını sağlayan, bu cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü cuma hutbesinde anmadı, anamadı. 30 Ağustos'ta Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e uygulanan sansür aslında tek olay değil."
Öztrak, Diyanet İşleri Başkanlığına yönelik eleştirilerini sürdürerek, "82 milyonun vergileriyle Diyanet'in koltuklarında oturup bu ülkenin ortak değeri Atatürk üzerinde kin ve düşmanlık siyaseti üretmeye çalışanlar varsa cübbelerini derhal çıkartsınlar gelsinler er meydanına. Milletimiz bu kendini bilmezlere sandıkta boylarının ölçüsünü verecektir." dedi.
- "Kanunsuzluğa dekor olmayı nasıl hazmedebiliyorlar?"
Türkiye'de kurumlarda çürüme yaşandığını, bu çürümenin sadece Diyanet İşleri Başkanlığında olmadığını, diğer birçok kurumun da çürümeden nasibini aldığını ileri süren Öztrak, şöyle devam etti:
"Bundan birkaç yıl öncesine kadar Yargıtayda yapılan adli yıl açılış törenleri, şimdi icranın başında bulunan sarayın himaye ve gözetiminde yapılıyor. Kanunları uygulamakla görevli hakim ve savcılar, Danıştay tarafından kaçak ve kanunsuz olduğu karara bağlanmış sarayda yapılmış toplantıda, Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanının önünde ayağa kalkıp, cübbelerinin olmayan düğmelerini iliklemeye çalışıyorlardı. Merak ediyoruz, yeri geldiğinde vatandaş adına yürütmeyi denetleyecek olan bu hakim ve savcılar, yargının bağımsızlığını unutarak, yürütmenin başının kendine mekan eylediği kaçak sarayda nasıl adli yıl açmayı içlerine sindirebiliyorlar? Bir kanunsuzluğa dekor olmayı nasıl hazmedebiliyorlar?"
Siyasetin bir aracı ve uzantısı haline gelen yargının en başta kendisine zarar vereceğini söyleyen Öztrak, şöyle devam etti:
"Güçsüz adalet aciz, adaletsiz güç ise zalimdir. Güçler ayrılığının, denge ve denetimin olmadığı bir ülkenin ufku parlak olamaz. Son beş yıldır yaşadığımız tecrübe bunu artık herkese göstermiş olmalıdır. Hukuk üstünlüğünün olmadığı bir ülkede aş da büyümez, iş de büyümez. Türkiye, 2014'te dünya hukukun üstünlüğü endeksinde 59. sıradaydı, bu yıl 50 basamak birden düşerek 109. sıraya geriledi."
- "Hedefinin tutması için büyümenin yüzde 6,1 olması gerek"
Faik Öztrak, büyüme rakamlarının açıklandığını ve Türkiye ekonomisinin son üç çeyrektir gerilediğini ifade ederek, "Ekonomimiz bu yılın ikinci üç ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,5 daralmış. Yılın ilk altı ayında ekonomideki daralma geçen yıla göre yüzde 1,9 olmuş. 2018'de 789 milyar dolar olan milli gelir, bu yılın ikinci üç ayı itibarıyla 722 milyar dolara düşmüş. Yani tam 77 milyar dolar azalmış." dedi.
Orta Vadeli Program'da bu yıla dair belirlenen yüzde 2,3 büyüme hedefinin tutması için yılın geri kalanında büyümenin yüzde 6,1 olması gerektiğine dikkati çeken Öztrak, sanayi ve hizmetler sektörünün son üç çeyrektir, inşaat sektörünün ise son dört çeyrektir daraldığını vurguladı.
Öztrak, söz konusu rakamların yönetilen bir ekonominin rakamları olmadığını, savrulan bir ekonominin rakamları olduğunu savunarak, "Son iki ayda doğal gaza iki kez zam yapıldı. İki zammın toplamı yüzde 32 ediyor. Çaya da yüzde 15+15 zam yapıldı. Yakın zamanda şekere yüzde 16 zam yapıldı. Elektriğe yüzde 15 zam yapıldı. Benzinin litresi 7 liraya dayandı. Yani fiyatı iktidar tarafından belirlenen veya yönlendirilen ürünlerde tam bir zam yağmuru var. Dolayısıyla bu zamlar enflasyona yansıyacak." şeklinde konuştu.
- "Bunun adı dört dörtlük tiyatro"
Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun memur ve memur emeklileri için yüzde 4+4 zam kararı verdiğini anımsatan Öztrak, "Sonra da bunun adına toplu sözleşme pazarlığı diyorlar. Bunun adı dört dörtlük tiyatro. Bunun adı memurun alın terini gasbetmek, bunun adı başkan olma ihtirasıyla gözleri kör olanların çıkarttıkları krizin tüm yükünü, memurun ve tüm çalışanların omuzlarına yıkmasıdır." ifadesini kullandı.
Faik Öztrak, CHP'nin devraldığı belediyelerde israfla mücadeleye başladığını aktararak, şunları kaydetti:
"İstanbul Büyükşehir Belediyemiz Ensar, TÜRGEV, TÜGVA gibi vakıflarla protokolleri iptal etti. Bugüne kadar İstanbul'un bütçesinden bu vakıflara 357 milyon 453 bin 972 lira harcandığını da böylece öğrenmiş olduk. ABD'deki temsilciliğimiz ABD vergi dairesine başvurarak Ensar ve TÜRGEV'in 2014'te ABD'de kurdukları TÜRKEN Vakfına bugüne ne kadar ne kadar bağış yapıldığını sordu. Vergi Dairesi de bu Vakfa, 2014-2017 arasında 54 milyon 250 bin dolar bağışta bulunulduğunu açıkladı. Yani yaklaşık 320 milyon lira. Son iki yılda yapılan bağışlar henüz rapor edilmediği için toplam bağış miktarını henüz bilmiyoruz. Peki bu paralarla ne yapılıyor? ABD'de çiftlik alınıyor, New York'un en lüks mahallesine gökdelen dikiliyor. Sorsan ABD'de okuyacak öğrencilere yurt yapılıyor."
- "Türkiye'nin ağırlığı Rusya ve İran'ın gerisine düştü"
Öztrak, Suriye konusunda Türkiye'nin ABD ile Rusya arasında "pinpon masasındaki topa" döndüğünü ileri sürerek, "Hem Rusya hem ABD sahada istedikleri gibi at oynatıyor. Masada da bize silah satışı yapmaya çalışıyorlar. Türkiye, Suriye'de batağa saplandıkça egemen güçlere silah pazarı oluyor." değerlendirmesini yaptı.
Astana ve Soçi süreçlerinin tamamen çöktüğünü savunan Öztrak, Türkiye'nin ağırlığının Suriye'de sahada olduğu gibi masada da Rusya ve İran'ın gerisine düştüğünü öne sürdü.
İdlib'deki 12 gözlem noktasında Türk askerinin adeta rehin durumunda olduğunu iddia eden Öztrak, Fırat'ın doğusunda ise ABD'nin Mehmetçik'e karşı PYD ve YPG'ye garantörlük yaptığını söyledi.
Öztrak, Türkiye'nin Akdeniz'de hiçbir bölgesel işbirliğinin içinde olmadığını, buna hükümetin izlediği yanlış politikaların neden olduğunu öne sürdü.