Başkan Durak'tan 'Anneler Günü' Mesajı
Eğitim Bir-Sen Bitlis Şube Başkanı Cabir Durak, ‘Anneler Günü’ münasebeti ile bir mesaj yayımladı.
Durak, mesajında, “Anne; samimiyetin, karşılıksız sevmenin, fedakârlığın, hiçbir tanımın ifade edemeyeceği duygusal bağın, sınırsız şefkatin, bitimsiz sevginin, benliğini varlığımızla bütünlemenin sembolüdür. Annelerin, Allah’ın rahim sıfatının kendilerinde tecelli ettiği varlıklardır. O nedenle annelerin sevgisi, şefkati, merhameti hiçbir beşeri ölçekle anlaşılıp sınırlanamayacak kadar engindir. O duygunun aşkın yüceliğini ancak anneler bilir. Anneye saygı, nesiller boyu tevarüs eden bağlılıklarla canlı kalan insan cevherine, insanlık özüne saygıdır. Adanmışlığa, yürek bağına, umudun sınırsız tahammülüne, bütün bir varlığa saygıdır. Annelerin varlığı cennet, yokluğu bitimsiz bir boşluktur. Onun için toplumsal barışı ve huzuru ayakta tutacak canlı, güçlü bir sembol olarak ayakları altına cennet serilen annelerin hakkı hiçbir surette ödenmez. Eğitimden kültüre, ekonomiden siyasete kadar annelerin dünyalarına uzak düşen, onların beklentilerini karşılamayan, onları sevindirmeyi amaçlamayan hiçbir program, varlığın da hakikatin de doğasına uygun değildir. Her anne yüreği evrenseldir, başkasının üzüntüsüne de sevincine de ilgisiz kalmaz. Anne vicdanı analık duygusuyla başkasının acısına da sevincine de en saf beşeri duygularla ortak olur. Acıyı, gözyaşını, alın terini, ten rengine, sınırlara göre sınıflamayan bu insani zemin, kuşatıcı barışın da başarmanın da en güçlü imkânıdır” dedi.
“Annelerin mutluluğu, toplumun en doğru refah ve mutluluk göstergesidir” diyen Durak, şöyle devam etti:
“Dilinden yurduna, yasasına kadar hemen en temel varoluş olgu ve boyutlarını ‘ana’ motifiyle birlikte kavramsallaştırmış ‘Anadolu’da aile okul, anne öğretmendir. Anneler en soylu öğretmenidir; insanlığın, çağların, çocukların. Onlardan aldığımız terbiye, toplumu ifsat etmeyi amaçlayan sapkın hareketlerden en yıkıcı ve kıyıcı emperyalist saldırılara, bütün toplumsal çalkantılara karşı millet olarak direnmemizde çok etkili olmuştur. O nedenle, mutlu aile, güçlü anne temel hedefimiz olmalı, aile kurumunu zayıflatacak tutum, tavır ve uygulamalardan kaçınılmalı; anne odaklı, aile merkezli eğitime ve programlara önem verilmelidir. Toplumun temeli, hayat ağacının çekirdeği olan aileyi; aileyi, özveri ve fedakârlıkla kaynaştırıp ayakta tutan anneyi korumak, medeniyet ve insanlık değerlerimizi korumak demektir. İnsanlığı doğuran, medeniyetleri yoğuran annelerdir. Bizim için kendilerini feda eden annelerimize gerçek ödül, onur duyacakları milletçe başarılarımızı armağan etmektir. Nitelikli bir nesil yetiştirirsek, annelerin emeğine en büyük katkıyı vermiş, Anneler Günü’nü gerçek anlamda kutlamış, tarihsel, kültürel derinliğiyle idrak etmiş oluruz. İnsanı sadece sahip olduğu nesneler ve nesnel ilişkilerle anlamlandırıp konumlandıran vahşi kapitalizm, tüm değerleri dejenere etmekte, insanı yalıtılmış bireyler hâline getirerek anneliği itibarsızlaştırmak, evladı yük, aile sahibi olmayı esaret gibi göstererek toplumu dağıtmak istemektedir. Son zamanlarda anlayışsızlığı, anlaşmazlığı, çatışmayı, gerilimi körükleyen söylemler, üstelik yasal dayanak ve gerekçelerle aileyi dağıtmak anlamına gelecek Batı kaynaklı emperyalist projelerden başkası değildir. Özellikle sanayileşmeyle birlikte gelişen bir özgürlük anlayışını dayatan kadın hareketleri, aile ve annelik kavramını özgürlüğü sınırlayıcı unsurlar gibi göstererek gözden düşürmeye çalışmaktadır.”
Kaynak: İHA
“Annelerin mutluluğu, toplumun en doğru refah ve mutluluk göstergesidir” diyen Durak, şöyle devam etti:
“Dilinden yurduna, yasasına kadar hemen en temel varoluş olgu ve boyutlarını ‘ana’ motifiyle birlikte kavramsallaştırmış ‘Anadolu’da aile okul, anne öğretmendir. Anneler en soylu öğretmenidir; insanlığın, çağların, çocukların. Onlardan aldığımız terbiye, toplumu ifsat etmeyi amaçlayan sapkın hareketlerden en yıkıcı ve kıyıcı emperyalist saldırılara, bütün toplumsal çalkantılara karşı millet olarak direnmemizde çok etkili olmuştur. O nedenle, mutlu aile, güçlü anne temel hedefimiz olmalı, aile kurumunu zayıflatacak tutum, tavır ve uygulamalardan kaçınılmalı; anne odaklı, aile merkezli eğitime ve programlara önem verilmelidir. Toplumun temeli, hayat ağacının çekirdeği olan aileyi; aileyi, özveri ve fedakârlıkla kaynaştırıp ayakta tutan anneyi korumak, medeniyet ve insanlık değerlerimizi korumak demektir. İnsanlığı doğuran, medeniyetleri yoğuran annelerdir. Bizim için kendilerini feda eden annelerimize gerçek ödül, onur duyacakları milletçe başarılarımızı armağan etmektir. Nitelikli bir nesil yetiştirirsek, annelerin emeğine en büyük katkıyı vermiş, Anneler Günü’nü gerçek anlamda kutlamış, tarihsel, kültürel derinliğiyle idrak etmiş oluruz. İnsanı sadece sahip olduğu nesneler ve nesnel ilişkilerle anlamlandırıp konumlandıran vahşi kapitalizm, tüm değerleri dejenere etmekte, insanı yalıtılmış bireyler hâline getirerek anneliği itibarsızlaştırmak, evladı yük, aile sahibi olmayı esaret gibi göstererek toplumu dağıtmak istemektedir. Son zamanlarda anlayışsızlığı, anlaşmazlığı, çatışmayı, gerilimi körükleyen söylemler, üstelik yasal dayanak ve gerekçelerle aileyi dağıtmak anlamına gelecek Batı kaynaklı emperyalist projelerden başkası değildir. Özellikle sanayileşmeyle birlikte gelişen bir özgürlük anlayışını dayatan kadın hareketleri, aile ve annelik kavramını özgürlüğü sınırlayıcı unsurlar gibi göstererek gözden düşürmeye çalışmaktadır.”