OMÜ'de 'Türkiye'de Sekülerleşme' Konferansı
Ondokuz Mayıs Üniversitesinde (OMÜ) “Türkiye’de Sekülerleşme Süreci Tercih Mi Zorluk Mu” konulu bir konferans düzenlendi.
OMÜ İlahiyat Fakültesi Prof. Dr. Hasan Katipoğlu Konferans Salonunda düzenlenen konferansın konuşmacısı Aksaray Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üys. Volkan Ertit oldu. Sekülerleşme ile ilgili çalışmalarından bahseden Ertit, sekülerleşme hakkında Türkiye bazında bilgiler verdi ve çalışmalarını aktardı.
“Ben ne zaman Türkiye sekülerleşiyor desem, seküler kesimin tüyleri diken diken oluyor”
Sekülerleşme konusunun çok farklı düşünüldüğünü belirten Dr. Volkan Eritit, “Sekülerleşme ’dinsizleşme’ demek değildir. Dinsizleşmek bir şeyin yok olması demek. Ancak sekülerleşme bir şeyin gücünün azalması demek. Eğer şişede 1 litre su varsa bunun yarısını döktükten sonra şişede yarım litre su kaldığında su bitti der miyiz? Demeyiz. Su azaldı mı azaldı işte sekülerleşme de böyle bir şey. Özellikle seküler kesimin, ben ne zaman Türkiye sekülerleşiyor desem tüyleri diken diken oluyor. Çünkü sekülerleşmeyi laiklik ya da laikleşme ile karıştırıyorlar. İkisi farklı şeyler. Laiklik dediğiniz şey devlete ait bir sıfattır bu ilkokul 4. sınıf bilgisi. Din ve devlet işlerinin ayrılması devletin kendisine ait alanlarda; hukuk, sağlık, eğitim gibi bu ve buna benzer alanlarda herhangi bir doğaüstü öğretiyi öncelememesine biz laiklik diyoruz. Sekülerleşme ise size ve topluma ait bunların ikisi farklı şeyleri niteliyor. O nedenle bir devlet gün geçtikçe laiklikten uzaklaşırken yani devlet daha dindarlaşırken aynı şekilde toplum dinden uzaklaşabilir. Toplum ve devlet aynı noktada ilerlemek zorunda değildir. O nedenle sekülerleşme laikleşme değildir” ifadelerini kullandı.
“İnsanlar sekülerleşirken dünya malına meyletme zorunlulukları yok”
Sekülerleşme konusunda verdiği konferanslarda ve çalışmalarında sürekli dünyevileşme ile ilgili sorular yöneldiğini belirten Ertit, “Ben ne zaman sekülerleşme tartışmalarına girsem, yani dünyevileşmeden bahsediyorsunuz değil mi deniyor. Yok, dünyevileşmekten bahsetmiyorum. Dünyevileşmek ne demek? Adı üzerinde dünya malına ve güzelliklerine meyletmek demek. Ama insanlar sekülerleşirken dünya malına meyletme zorunlulukları yok. Varsayın ki bir arkadaşınız ateist ama aynı zamanda her hangi bir sıfatı herhangi bir yerde yükselmeyi ve bir şeyler olmayı istemiyor. Dediği şu: ’Şurada 30-40 sene sonra öleceğim zaten dünya malı için mi uğraşayım.’ Sizce bu kişi dünyevi mi? Değil, yakınından bile geçmez. Peki, bu kişi seküler mi? Evet, insanlar seküler olabilirler ama dünyevileşmek zorunda değiller” şeklinde konuştu.
“Sekülerleşmeyi dinler üzerine konuşamazsınız”
Ne İngilizce ne de Türkçe literatürde bir sekülerleşme ölçeğinin olmadığını ve üzerinde çalıştıklarını aktaran Ertit, "Sekülerlik ölçeği yok dindarlık ölçeği var. Akademisyenler dindarlık ölçeği dağıtarak sekülerleşme tartışması yapıyor. Ama benim iddiam odur ki bugün sekülerleşmeyi dinler üzerine konuşamazsınız. Yakın bir akrabamdan örnek vermeme izin verin. Namaz kılmıyor, oruç tutmuyor, hacca gitmiyor. Dışarıdan sanki seküler gibi görünüyor değil mi? Ancak kocasıyla arasının iyi olmasını burç uyumuna yorumluyor. Bu kişiye seküler diyemezsiniz oldukça da desekülerdir” diye konuştu.
Konferans Volkan Ertit’e fidan sertifikası takdimi ile sona erdi. İlahiyat Fakültesinde düzenlenen konferansa İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Batuk, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Kaynak: İHA
“Ben ne zaman Türkiye sekülerleşiyor desem, seküler kesimin tüyleri diken diken oluyor”
Sekülerleşme konusunun çok farklı düşünüldüğünü belirten Dr. Volkan Eritit, “Sekülerleşme ’dinsizleşme’ demek değildir. Dinsizleşmek bir şeyin yok olması demek. Ancak sekülerleşme bir şeyin gücünün azalması demek. Eğer şişede 1 litre su varsa bunun yarısını döktükten sonra şişede yarım litre su kaldığında su bitti der miyiz? Demeyiz. Su azaldı mı azaldı işte sekülerleşme de böyle bir şey. Özellikle seküler kesimin, ben ne zaman Türkiye sekülerleşiyor desem tüyleri diken diken oluyor. Çünkü sekülerleşmeyi laiklik ya da laikleşme ile karıştırıyorlar. İkisi farklı şeyler. Laiklik dediğiniz şey devlete ait bir sıfattır bu ilkokul 4. sınıf bilgisi. Din ve devlet işlerinin ayrılması devletin kendisine ait alanlarda; hukuk, sağlık, eğitim gibi bu ve buna benzer alanlarda herhangi bir doğaüstü öğretiyi öncelememesine biz laiklik diyoruz. Sekülerleşme ise size ve topluma ait bunların ikisi farklı şeyleri niteliyor. O nedenle bir devlet gün geçtikçe laiklikten uzaklaşırken yani devlet daha dindarlaşırken aynı şekilde toplum dinden uzaklaşabilir. Toplum ve devlet aynı noktada ilerlemek zorunda değildir. O nedenle sekülerleşme laikleşme değildir” ifadelerini kullandı.
“İnsanlar sekülerleşirken dünya malına meyletme zorunlulukları yok”
Sekülerleşme konusunda verdiği konferanslarda ve çalışmalarında sürekli dünyevileşme ile ilgili sorular yöneldiğini belirten Ertit, “Ben ne zaman sekülerleşme tartışmalarına girsem, yani dünyevileşmeden bahsediyorsunuz değil mi deniyor. Yok, dünyevileşmekten bahsetmiyorum. Dünyevileşmek ne demek? Adı üzerinde dünya malına ve güzelliklerine meyletmek demek. Ama insanlar sekülerleşirken dünya malına meyletme zorunlulukları yok. Varsayın ki bir arkadaşınız ateist ama aynı zamanda her hangi bir sıfatı herhangi bir yerde yükselmeyi ve bir şeyler olmayı istemiyor. Dediği şu: ’Şurada 30-40 sene sonra öleceğim zaten dünya malı için mi uğraşayım.’ Sizce bu kişi dünyevi mi? Değil, yakınından bile geçmez. Peki, bu kişi seküler mi? Evet, insanlar seküler olabilirler ama dünyevileşmek zorunda değiller” şeklinde konuştu.
“Sekülerleşmeyi dinler üzerine konuşamazsınız”
Ne İngilizce ne de Türkçe literatürde bir sekülerleşme ölçeğinin olmadığını ve üzerinde çalıştıklarını aktaran Ertit, "Sekülerlik ölçeği yok dindarlık ölçeği var. Akademisyenler dindarlık ölçeği dağıtarak sekülerleşme tartışması yapıyor. Ama benim iddiam odur ki bugün sekülerleşmeyi dinler üzerine konuşamazsınız. Yakın bir akrabamdan örnek vermeme izin verin. Namaz kılmıyor, oruç tutmuyor, hacca gitmiyor. Dışarıdan sanki seküler gibi görünüyor değil mi? Ancak kocasıyla arasının iyi olmasını burç uyumuna yorumluyor. Bu kişiye seküler diyemezsiniz oldukça da desekülerdir” diye konuştu.
Konferans Volkan Ertit’e fidan sertifikası takdimi ile sona erdi. İlahiyat Fakültesinde düzenlenen konferansa İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cengiz Batuk, akademisyenler ve çok sayıda öğrenci katıldı.