ÇAYKUR Çay Çöpünün Çıkışını Durdurdu
ÇAYKUR Genel Müdür Vekili Yusuf Ziya Alim, gübre yapımında kullanılması için verilen çay çöplerinin içerisine katkı maddesi konularak piyasaya çay olarak sürüldüğünü tespit ettiklerini belirterek, fabrikalardan çay çöpü çıkışını kaldırdıklarını söyledi. Alim, “Sanki kişilere borçluymuşuz gibi ‘Vermiyorsun neden vermiyorsun?’, vermiyoruz işte. Güvencimiz, inancımız yok. Nereye verirsek bu kontrol edilemiyor, kontrol edilme şansı da yok” dedi.

"Bu yıl 286 kilogram beyaz çay aldık"
İmparatorların çayı olarak bilinen ’beyaz çay’ alımının düşmesini vatandaşların rağbet göstermemesine bağlayan Alim, “Bu yıl 286 kilogram beyaz çay aldık. Vatandaşımızın talep etmesi durumunda elimizde yeteri kadar, hatta fazlasıyla var. Türkiye’de her ilde en az bir mağazada herkese ulaşmak için bir kule yaptırma mecburiyeti getirdik, herkes yeniden görsün ulaşsın diye. Beyaz çay alımının düşmesinin sebebi, vatandaşın tercihine kalmış. Biz 286 kilogram aldık, 2. sürgüde gelme olmadı, bizde durduralım dedik. Eskisi gibi talep olmadı. Toplaması çok zor. 1 kişi günde 200-300 gram anca toplayabiliyor, ondan da olabilir” ifadelerini kullandı.
"Beyaz çay satışından beklenilen olmadı"
Kuru çaya yıl içerisinde zam yapılmasına rağmen kilosu 4 bin lirayı bulan ve ‘beyaz iksir’ adı ile satışa sunulan beyaz çaya yüzde 15 indirim yapıldığını fakat yine de satışlardan beklediklerini göremediklerini vurgulayan Alim, bayilere mağazalarda kule yapma zorunluluğu getirdiklerini dile getirdi. Alim, “Normal şartlarda yüzde 15, yüzde 15 iki kere zam geldiği halde beyaz çayda biz herkes alabilsin, ulaşsın diye yüzde 15 indirim yaptık. Ona rağmen istediğimiz şeyler olmayınca bizde her ilde en az bir mağazada kule yapma zorunluluğu getirdik” şeklinde konuştu.
"Çay pudrası satışa çıktı"
2 yıldız üzerinde çalışma sürdürdükleri ÇAYKUR’un yeni ürünü ‘yeşil çay pudrasını’ paketler halinde satışa sunduklarını dile getiren ÇAYKUR Genel Müdür Vekili Yusuf Ziya Alim, “2 yıl önce Ar-Ge çalışmaları başlatılmış olan yeşil çay pudrası için sonuca geldik. Steril bir ortamda teknolojik makinelerle, organik çay yapraklarıyla yeşil çay pudrası, bir diğer ismiyle maça çayı üretimini gerçekleştirdik” diye konuştu.
"Stevia bölgeye uygun değil"
Geçtiğimiz yıllarda Rize’de denemeleri ve analizleri yapılarak ekimine başlanan, belli miktarda kökler halinde üreticilere de dağıtılan stevianın gölgedeki iklim şartları nedeniyle rağbet görmediğini sözlerine ekleyen Alim, “Bahçede diktirdik. Pek olumlu, etkili bir stevia bitkisi çıkmadı. Üreticiye 2 yıldır dağıtıyoruz. Herkese 200’er metrekare olmak üzere fidan dağıttık. Diktiler, bölgenin yapısı gereği, hava şartları nedeniyle temmuz ve ağustostaki yoğun nem ve otların hızlı büyümesi, yağmur falan derken üretimi ve yapımı zor olduğundan üreticilerimiz onu pek rantabl bulamadı, kabul görmedi. Yaptıramadık daha doğrusu” dedi.
Stevia için kurulan ve kendisinin Türkiye’de tek olduğunun altını çizdiği ekstrakt fabrikasının ihaleyle kiraya verilerek bölgeye istihdam sağlanacağını ve fabrikanın atıl durumda kalmaması için çalıştırılacağını ifade eden Alim, “Yapmış olduğumuz stevia ünitesi Türkiye’de tek tesis, başka yok. Onu da sağ olsun genel müdürümüz o zaman kurdu. Bizde atıl kalmasın, Antalya’da, Hatay’da stevia yetiştiren üreticiler varmış, bakanlıktan izin alarak oraya verelim dedik. İlk ihaleye girenler bizim istediğimiz fiyatı vermedi, iptal ettik. İkinci kez ihaleye çıkacak. Çalışması için kiraya vereceğiz, hem de bölgeye istihdam sağlayacak. Bazı şartlarımız da var, bölgede stevia yetiştiren olursa onun mahsulünü de alacak” şeklinde konuştu.
"Çay çöpü suistimal edildi"
Organik gübre yapımında kullanılması için dışarıya kontrollü bir şekilde verilen çay çöpünün suistimal edildiğini, art niyetli kişiler tarafından içerisine katkı maddesi karıştırılarak piyasaya paketlenmiş çay olarak sunulduğunu ve bu nedenle çay çöpünün verilmesini kaldırdıklarını belirten Alim, “Bizim atık çöp çaylarımız piyasaya kuru olarak çıktığı zaman çay oluyor, çay olarak bize tekrar satılıyor. Hatta 40-50 bin tondan satılıyor. Biz bu anlamda çöp çaylarımızın birçoğunu vermemeyi yeğliyoruz. Hatta vermeyince de sıkıntı oluyor. Sanki kişilere borçluymuşuz gibi ‘Vermiyorsun neden vermiyorsun?’, vermiyoruz işte. Güvencimiz, inancımız yok. Nereye verirsek bu kontrol edilemiyor, kontrol edilme şansı da yok. Gidiyor sağda solda, merdiven altı fabrikalarda karbonatla, onla bunla karıştırılıyor, kırılıyor, tekrar bize çay olarak sunuluyor. Geçen yıllarda Samsun’da bir şirket, çürüterek verdiğimiz çöp çayı aldı, fırınladı, karbonatla karıştırdı, çay diye piyasaya sürdü. Hatta bu yıl birkaç solucan gübresi için alıyoruz diyenler oldu. Solucanın kuru ortamda yaşama şansı yok diye biliyorum. Kuru liflerin içinde solucan yaşar mı, yaşamaz. Diyoruz ki size çürütülmüş çöp verelim diyoruz. Hayır diyor illa da lif vereceksiniz. Bunu verdik, sonra birisi verdiğiniz çöplerden çay geldi dedi, biz de kestik” ifadelerini kullandı.
"Kotanın kalkması üreticiye bağlı"
Çayda kotanın kalkmasının üreticinin elinde olduğunu, kaliteli çay almaları halinde kotayı kaldırabileceklerini sözlerine ekleyen Alim, “Üreticilerimize sohbet ederken dediler ki ‘Çayda kota neden var? Kaldırın’. Çaylarına bakmıştık. ‘Şu anda sizin çayınıza güzel’ diyoruz alıyoruz, kotayı kaldırırsak daha güzel çay getirmeniz lazım. Hepsi iki buçuk yaprak olacak. Gerçek çay nedir? İki buçuk yaprak, dip olmayacak, kök olmayacak. Hepsi temizlenmiş, arındırılmış olacak. Bu sefer üreticiler ‘Önemli değil, siz kotayı daha da düşürün ama böyle çay verelim biz’ dediler. Yani üreticinin orada daha iyi bir şekilde çay vereyim de kota kalksın diye bir derdi yok. Buradan açık açık söylüyorum. Herkes kabul etsin seneye kotayı uygulamayız biz ama çay alırız. Çay alalım, çay gibi alalım kotaya hiç gerek yok” ifadelerini kullandı.
