Egeli Elvis Açıklaması 'Sinan Çalışkanoğlu'
Mahsun Kırmızıgül’ün yazıp yönettiği filmde ‘Elvis Ali’ karakterine hayat verecek olan oyuncu Sinan Çalışkanoğlu, filme dair görüşlerini ve hazırlık aşamalarını anlattı.
Mahsun Kırmızıgül’ün yazıp yönettiği, ‘Mucize 2 / Aşk’ 6 Aralık’ta vizyona gireceği günü bekliyor. İlk hikayenin devamı olan filmde Mert Turak, Fikret Kuşkan, Biran Damla Yılmaz, Erdal Özyağcılar, Şenay Gürler, Sinan Çalışkanoğlu ve Mahsun Kırmızıgül gibi parlak isimler rol alıyor.
Dağ köyünde yaşayan engelli Aziz ile görücü usulü evlenen Mızgin’in dramını anlatan filmde, ünlü oyuncu Sinan Çalışkanoğlu da ‘Elvis Ali’ adında renkli bir karakteri canlandırdı.
Aziz’in dönüşümü anlatılıyor
Filmin bize, ilk hikayenin son sahnesinde köyüne sağlıklı bir şekilde sapasağlam dönen, Aziz karakterinin, dönüşüm ve iyileşme sürecinin tüm hikayesini anlattığını söyleyen Çalışkanoğlu, ”Tabii ki filmden burada bahsedemeyeceğim, başka sürpriz bir hikayeyi de içinde barındırıyor. Sevgi ve emek kavramlarının sonuna kadar sınandığı bir film. Ağırlıklı olarak eski ve yeni Foça’da. 2 ay gibi bir sürede çekildi. Bazı sahneler için bölgedeki adaları, ilçe merkezindeki Marsilya Meydanı’nı da kullandık. Meydanda kurulan çiçekçi ve seyyar pazar tezgahları, taş duvarlara asılan eski sinema afişleri ise dönemin havasını hissettirdi” dedi.
Film hangi dönemleri kapsıyor?
Film hakkında bilgi veren Çalışkanoğlu , filmin 1960 yılı ortalarında başlayıp, zaman geçişleriyle 1970’lere kadar geldiğini söyleyerek, “Filmde o döneme ait nostaljik kostümler ve klasik arabalar kullanıldı. 7 bin kostümün hazırlandığı film için 4 bin metre kare dekor yapıldı ve 7 bin 500 yardımcı oyuncu kullanıldı” diye konuştu.
Bir dönem filminde oynamanın güzel bir duygu olduğunu dile getiren Çalışkanoğlu, hislerini şu sözlerle dile getirdi: “Türkiye’nin ve dünyanın 1960’tan başlayıp 70’lerin sonuna kadar nasıl bir yer olduğunu araştırmak bir oyuncu olarak çok ilgi çekici geldi bana. Hem oynadığım karakterin hem de zamanın ruhunu kavramak adına çok güzel bir laboratuvar çalışması oldu. İnsanların birbirleriyle kurdukları iletişim, dinledikleri müzikler o yıllarda ki sinema ve moda akımları, dünyayı ve Türkiye’yi yöneten siyasi değişkenler, azınlıklar, ve her türlü etnik ve siyasi kimliğin bir arada beraber ve kardeşçe yaşıyor olmasından kaynaklanan kültürel mozaik beni çok etkiledi.”
Çalışkan filmde, canlandırdı ‘Elvis Ali’ karakterinden şöyle bahsetti: “’Elvis Ali’ adında, ‘Elvis Presley’e aşırı derecede hayranlık besleyen, onun gibi giyinen ve onun gibi dans etmeye çalışan birini canlandırıyorum. ‘Elvis Ali’, bu sahil kasabasında hem cankurtaranlık, hem de Adara Sineması’nın çığırtkanlığını yapıyor. Aziz karakterinin kasabaya geldiği andan itibaren ona yardımcı olan ve zamanla en yakın arkadaşı haline gelen biri. Sıcak, samimi, renkli ve içten Ege insanı. Senaryoda Elvis Ali karakterini okurken, yaşamayı seven, yaşadığı yeri ve insanlarını seven, pes etmeyen, inatçı (Özellikle Aziz’in iyileşmesi sürecinde görüyoruz) pozitif ve bir o kadar da duygusal biri olduğunu gördüm. Bu role hazırlanırken, bu kasabadaki her bir karakteri bir aile bireyi olarak düşündüm çünkü senaryo bana bunu hissettirdi. Karakterlerin birbirlerine aile gibi sımsıkı bağlı olduğu bir ortam vardı ve bu ortamda, eğer biri bakkala ekmek almaya gidecekse o kişi Elvis Ali’dir.”
“Elvis’i yeniden hayata geçirdim”
Bu karaktere hazırlanırken Elvis Presley’in hayatını araştırdığını belirten Çalışkanoğlu, “Araştırdıkça Elvis’e olan hayranlığım bir kat daha arttı. Önce Elvis Presley’in dans figürlerine çalıştım. Sonra bunu Elvis’e özenen Ali karakteriyle birleştirdim, çünkü bu bir Elvis taklidi olmamalıydı. Ali için Elvis’in ne ifade ettiğine ulaşmam gerekiyordu. Elvis’e olan hayranlığını, kendi imkanlarıyla, kıyafetleriyle ve dansıyla hayata geçirmeye çalışan bu adamı çok sevdim. Çekimler esnasında, twist ve swing gibi dönemin popüler dans türleriyle ilgili çok fazla eğitim aldık. 60 gün boyunca bilfiil setimizin olmadığı günlerde dahi, gelecek olan sahnelerimiz için özel çalışmalar yaptık. Bu yönüyle de çok öğretici, okul gibi bir set oldu diyebilirim” dedi.
Çalışkanıoğlu, Ege’li bir karakter olan ‘Elvis Ali’yi canlandırırken Ege şivesinin kendisini zorlayıp zorlamamasıyla ilgili “Öncelikle Ege şivesi çok geniş bir mozaik. Denizli’de farklı konuşulurken, Ödemiş’te farklı, İzmir’de farklı, hatta, İzmir’in köyünde farklı, kentinde ise farklı konuşulur. Şive, aksan, entonasyon ve üslup olarak bir birliktelik kurmaya çalıştık. Dil o kadar yaşayan bir yapı ki; kasabadaki varlıklı biri veya okumuş birinin herhangi bir kelimeyi kullanış biçimiyle, kasabada yaşayan bir balıkçının aynı kelimeyi kullanış biçiminin melodisi bile farklılık gösteriyor. Bu noktada sağlam ve gerçek bir dünya kurmak için şive koçuyla çalıştık. Şive koçumuz, provalarda ve sette her zaman yanımızda oldu. İçimize çok sinen bir sahne çekmiş olsak dahi, onun uyarılarıyla maalesef o sahneleri tekrardan çektik” ifadelerini kullandı.
“Bulunduğumuz yıla dönmekte zorlandım”
Çalışkanoğlu, filmde en çok zorlandığı zor anların 6 metre derinlikteki sahnenin çekimlerinde yaşadığını anlatarak, “Filmimiz vizyona henüz girmediği için, sürprizini bozmamak adına çok detay vermek istemiyorum. Ama profesyonel dalgıçlar ve özel ekipmanlarla, 6 metre derinlikte çektiğimiz bir sahne vardı ki; çekimler öncesinde birkaç gün boyunca yaptığımız nefes tutma egzersizleri ve dalış hocalarımızın gözetiminde çektiğimiz, su altı sahnelerinin en çok zorlandığımız sahneler olduğunu söyleyebilirim” dedi.
Çalışkanoğlu, filmde oynamanın kendisine kattıkları hakkında; “Her gün 60’lar / 70’ler Türkiye’sine uyandığım, iki aylık bir süre geçirdim. Film bitince, 2019’a adapte olmakta zorlandım (gülüşmeler) ve tabii ki muazzam Foça dinginliği. Foça halkının samimi ve sıcak ilgisi. Orada geliştirdiğimiz güzel dostluklar, biriktirdiğimiz yüzlerce anı. Ve en önemlisi, Erdal Özyağcılar ve Fikret Kuşkan gibi iki değerli oyuncuyla aynı sahnelerde yer almanın mutluluğu” cümleleriyle anlattı.
Kaynak: İHA
Dağ köyünde yaşayan engelli Aziz ile görücü usulü evlenen Mızgin’in dramını anlatan filmde, ünlü oyuncu Sinan Çalışkanoğlu da ‘Elvis Ali’ adında renkli bir karakteri canlandırdı.
Aziz’in dönüşümü anlatılıyor
Filmin bize, ilk hikayenin son sahnesinde köyüne sağlıklı bir şekilde sapasağlam dönen, Aziz karakterinin, dönüşüm ve iyileşme sürecinin tüm hikayesini anlattığını söyleyen Çalışkanoğlu, ”Tabii ki filmden burada bahsedemeyeceğim, başka sürpriz bir hikayeyi de içinde barındırıyor. Sevgi ve emek kavramlarının sonuna kadar sınandığı bir film. Ağırlıklı olarak eski ve yeni Foça’da. 2 ay gibi bir sürede çekildi. Bazı sahneler için bölgedeki adaları, ilçe merkezindeki Marsilya Meydanı’nı da kullandık. Meydanda kurulan çiçekçi ve seyyar pazar tezgahları, taş duvarlara asılan eski sinema afişleri ise dönemin havasını hissettirdi” dedi.
Film hangi dönemleri kapsıyor?
Film hakkında bilgi veren Çalışkanoğlu , filmin 1960 yılı ortalarında başlayıp, zaman geçişleriyle 1970’lere kadar geldiğini söyleyerek, “Filmde o döneme ait nostaljik kostümler ve klasik arabalar kullanıldı. 7 bin kostümün hazırlandığı film için 4 bin metre kare dekor yapıldı ve 7 bin 500 yardımcı oyuncu kullanıldı” diye konuştu.
Bir dönem filminde oynamanın güzel bir duygu olduğunu dile getiren Çalışkanoğlu, hislerini şu sözlerle dile getirdi: “Türkiye’nin ve dünyanın 1960’tan başlayıp 70’lerin sonuna kadar nasıl bir yer olduğunu araştırmak bir oyuncu olarak çok ilgi çekici geldi bana. Hem oynadığım karakterin hem de zamanın ruhunu kavramak adına çok güzel bir laboratuvar çalışması oldu. İnsanların birbirleriyle kurdukları iletişim, dinledikleri müzikler o yıllarda ki sinema ve moda akımları, dünyayı ve Türkiye’yi yöneten siyasi değişkenler, azınlıklar, ve her türlü etnik ve siyasi kimliğin bir arada beraber ve kardeşçe yaşıyor olmasından kaynaklanan kültürel mozaik beni çok etkiledi.”
Çalışkan filmde, canlandırdı ‘Elvis Ali’ karakterinden şöyle bahsetti: “’Elvis Ali’ adında, ‘Elvis Presley’e aşırı derecede hayranlık besleyen, onun gibi giyinen ve onun gibi dans etmeye çalışan birini canlandırıyorum. ‘Elvis Ali’, bu sahil kasabasında hem cankurtaranlık, hem de Adara Sineması’nın çığırtkanlığını yapıyor. Aziz karakterinin kasabaya geldiği andan itibaren ona yardımcı olan ve zamanla en yakın arkadaşı haline gelen biri. Sıcak, samimi, renkli ve içten Ege insanı. Senaryoda Elvis Ali karakterini okurken, yaşamayı seven, yaşadığı yeri ve insanlarını seven, pes etmeyen, inatçı (Özellikle Aziz’in iyileşmesi sürecinde görüyoruz) pozitif ve bir o kadar da duygusal biri olduğunu gördüm. Bu role hazırlanırken, bu kasabadaki her bir karakteri bir aile bireyi olarak düşündüm çünkü senaryo bana bunu hissettirdi. Karakterlerin birbirlerine aile gibi sımsıkı bağlı olduğu bir ortam vardı ve bu ortamda, eğer biri bakkala ekmek almaya gidecekse o kişi Elvis Ali’dir.”
“Elvis’i yeniden hayata geçirdim”
Bu karaktere hazırlanırken Elvis Presley’in hayatını araştırdığını belirten Çalışkanoğlu, “Araştırdıkça Elvis’e olan hayranlığım bir kat daha arttı. Önce Elvis Presley’in dans figürlerine çalıştım. Sonra bunu Elvis’e özenen Ali karakteriyle birleştirdim, çünkü bu bir Elvis taklidi olmamalıydı. Ali için Elvis’in ne ifade ettiğine ulaşmam gerekiyordu. Elvis’e olan hayranlığını, kendi imkanlarıyla, kıyafetleriyle ve dansıyla hayata geçirmeye çalışan bu adamı çok sevdim. Çekimler esnasında, twist ve swing gibi dönemin popüler dans türleriyle ilgili çok fazla eğitim aldık. 60 gün boyunca bilfiil setimizin olmadığı günlerde dahi, gelecek olan sahnelerimiz için özel çalışmalar yaptık. Bu yönüyle de çok öğretici, okul gibi bir set oldu diyebilirim” dedi.
Çalışkanıoğlu, Ege’li bir karakter olan ‘Elvis Ali’yi canlandırırken Ege şivesinin kendisini zorlayıp zorlamamasıyla ilgili “Öncelikle Ege şivesi çok geniş bir mozaik. Denizli’de farklı konuşulurken, Ödemiş’te farklı, İzmir’de farklı, hatta, İzmir’in köyünde farklı, kentinde ise farklı konuşulur. Şive, aksan, entonasyon ve üslup olarak bir birliktelik kurmaya çalıştık. Dil o kadar yaşayan bir yapı ki; kasabadaki varlıklı biri veya okumuş birinin herhangi bir kelimeyi kullanış biçimiyle, kasabada yaşayan bir balıkçının aynı kelimeyi kullanış biçiminin melodisi bile farklılık gösteriyor. Bu noktada sağlam ve gerçek bir dünya kurmak için şive koçuyla çalıştık. Şive koçumuz, provalarda ve sette her zaman yanımızda oldu. İçimize çok sinen bir sahne çekmiş olsak dahi, onun uyarılarıyla maalesef o sahneleri tekrardan çektik” ifadelerini kullandı.
“Bulunduğumuz yıla dönmekte zorlandım”
Çalışkanoğlu, filmde en çok zorlandığı zor anların 6 metre derinlikteki sahnenin çekimlerinde yaşadığını anlatarak, “Filmimiz vizyona henüz girmediği için, sürprizini bozmamak adına çok detay vermek istemiyorum. Ama profesyonel dalgıçlar ve özel ekipmanlarla, 6 metre derinlikte çektiğimiz bir sahne vardı ki; çekimler öncesinde birkaç gün boyunca yaptığımız nefes tutma egzersizleri ve dalış hocalarımızın gözetiminde çektiğimiz, su altı sahnelerinin en çok zorlandığımız sahneler olduğunu söyleyebilirim” dedi.
Çalışkanoğlu, filmde oynamanın kendisine kattıkları hakkında; “Her gün 60’lar / 70’ler Türkiye’sine uyandığım, iki aylık bir süre geçirdim. Film bitince, 2019’a adapte olmakta zorlandım (gülüşmeler) ve tabii ki muazzam Foça dinginliği. Foça halkının samimi ve sıcak ilgisi. Orada geliştirdiğimiz güzel dostluklar, biriktirdiğimiz yüzlerce anı. Ve en önemlisi, Erdal Özyağcılar ve Fikret Kuşkan gibi iki değerli oyuncuyla aynı sahnelerde yer almanın mutluluğu” cümleleriyle anlattı.