Fırın Küreğini 55 Senedir Aşkla Yapıyor
Konya’da yaşayan Muzaffer Büyüközkan, akrabalarından devraldığı asırlık dükkanında 55 senedir gürgen ağacına şekil verip fırın küreği imal ederek sanatını yaşatıyor.
Konya’nın en eski fırın küreği imalatçılarından birisi olan 69 yaşındaki Muzaffer Büyüközkan usta, oğluyla birlikte mesleğini sürdürüyor. 55 yıldır fırın küreği imalatı ile uğraşan Muzaffer Büyüközkan, böyle bir işi yapabilmek için sevmenin şart olduğunu söyledi.
Fırın küreği imalatı işine nasıl başladığını anlatan Büyüközkan, "1962 yılında ortaokula başladım. Fakat pek okuma isteğim yoktu. Babam okuldan aldı, ’ne yapacaksın’ dedi.
Sanata gideceğim dedim. Ne yapacaksın, marangozluk 1963 yılında başladım hâlâ 55 senedir devam ediyorum. Çıraktık, kalfa olduk, usta olduk. İnşallah böyle devam edeceğiz sağlığımız el verdiği müddetçe. Bu dükkanın tarihi çok eski, pek bilinmiyor. Belki bir asra yakındır bu iş yapılıp devam ediliyor. Bizim çocuk var, torun var. Bundan sonra çocuk devam eder de torun devam eder mi bilmiyorum. Üçüncü kuşak, dördüncü kuşak, beşinci kuşak böyle devam edecek inşallah" dedi.
“Nüfus arttıkça fırınlar çoğaldı”
Etli ekmek, pizza, lahmacun gibi yiyeceklerin yapıldığı fırınlar için kürek imal ettiklerini ifade eden ve kürek imalatının dışında başka işler yaptığını da anlatan Büyüközkan, “Bizim burada yaptığımız iş ağırlıklı olarak fırın küreği. Konya’nın ve Türkiye’nin birçok illerinden gelenlere fırın küreği yapıyoruz. Etli ekmek küreği, pizza, lahmacun ve ekmek küreği yapmakla meşgulüz. Ayrıca KOMEK’e giden, boyamaya giden bayanlara ahşap ürünleri veriyoruz. Üniversitelere ve okullara giden talebelere iş dersleri veriyoruz. Önceden başka ahşap işleriyle ilgileniyorduk sonradan fırın küreğine geçtik. Çünkü eskisi gibi değil. Eskiden Konya’da 3-5 tane etli ekmek fırını vardı ama şimdi nüfus arttıkça fırınlar çoğaldı. Belki binin üstünde fırın var. Şimdilik onlara hizmet ediyoruz. Eskiden günde bir kürek ya yapılırdı ya yapılmazdı. Şimdi en az 10-15 kürek, yerine göre çok daha fazlası yapılıyor. Çünkü ihtiyaç fazla, fırın fazla. İşler eskisi gibi değil, epey yoğun. Hamdolsun işimiz iyi elhamdülillah” şeklinde konuştu.
“Hamur işi tahtadan başka bir şeyle yapılamaz”
Teknolojik ürünlerin artmasının kendi işlerine çok etkisi olmadığını söyleyen Muzaffer usta, fırın küreğinin başka bir malzeme ile yapılamayacağını vurguladı. Büyüközkan, “Teknoloji çok fazla bizi etkilemez. Çünkü başka bir ürün mesela plastik gibi ya da madeni gibi bir ürünle bu yapılamıyor. Hamur işi tahtadan başka bir şeyle yapılamaz. Mutlaka ağaç kürek olacak. Çünkü hamurla ağaç birbirleriyle özdeş olduğu için başka bir şeyle yapılamaz. Teknolojide onun yerine gelebilecek herhangi bir şey yok. Ağaçla yapılan hamurun tadı da daha farklı. Çünkü ağaçtaki özellik hamuru üzerine koyduğunuz zaman ne terletir, ne bozar, ağaç hamurun olmazsa olmazıdır” ifadelerini kullandı.
“İki gün gelmesem yapamıyorum”
İşini yılların beraberinde getirdiği bir aşkla yaptığını ifade eden Büyüközkan mesleğini çok sevdiğini, sevmeden böyle bir işin yapılamayacağını kaydederek, “Bu ağaç öyle bir şey ki, bir aşk. Bu ağaç aynı insan gibidir. Şurada gördüğünüz ağaçların hiçbir tanesi bir diğerinin aynısı olamaz. Aynı insanlar gibi. Nasıl esmeri, sarışını varsa bunlarda da var. Huyu, ahlakı insanların nasıl farklıysa aynısı ağaçta da var. Şimdi biz bunlara iyice aşina olduk. Mesela bir iki gün gelmesem yapamıyorum. Mutlaka o ağacın kokusunu alacağım, o ağacı göreceğim. Bu ağaç çok farklı bir olay. İnsanın çocuğu gibidir. Çocuğum nasılsa ağaç da benim için öyledir. Bazen talebelerim gelir. Bu ağaç kokusunu duyunca adeta usta biz de burada çalışsak der gibi şeyler isterler. Ağaç çok farklı bir şey, severek yapıyoruz. Zaten sevmesek bu iş olmaz” dedi.
Mesleğini sevdiği için işinin maddi boyutuna bakmaksızın yıllardır çalıştığını ifade eden Büyüközkan, “Çocukla beraber evimizi geçindiriyoruz. Önemli olan şu; önce kanaat, sonra şükretmek. Bunlar olursa hiçbir sıkıntı olmaz. Kazancının miktarı önemli değil. Onun bereketi var. Şükredeceksin, kanaat edeceksin. Allah o kadar çok verir ki hesabını bilemezsin. İşler çok kötü, oluyor, olmuyor bunların hepsi hikaye. Yeter ki sabredelim, şükredelim, kanaat edelim. Hepsi olur” diye konuştu.
12 senedir babasına yardım ediyor, dükkanı işletiyor
Daha önce başka bir meslek ile ilgilenen ancak 12 senedir fırın küreği işinde babasına yardım eden ve şu anda dükkanı işleten İsmail Büyüközkan ise kendi çocuklarının isterlerse mesleği onların devam ettirebileceğini söyledi.
İsmail Büyüközkan, “Babam dükkanda yalnız çalıştığından dolayı babama da yardımcı birisi lazım. Öyle olunca ben evin tek oğlu olduğum için, bu mesleği sürdüreyim diye geldim. Mesleği de kavradım. Güzel bir meslek. Hiç anlamazdım bu meslekten, ağaçtan falan hiç anlamazdım. Ama 12 senedir bu meslek üzerindeyim ve çok da hoşuma gitti. Şu anda bu dükkanı ben işletiyorum. İki oğlan çocuğum var, okurlar mı çalışırlar mı kendileri bilir. Baba ben burada çalışayım derse gel çalış derim ama genelde çocuklar şu anda hep okuyor. Mesleğe meyilli değil de hep okumaya, memur olmaya meyilli ama kendisi isterse yapar. Nasıl isterlerse öyle olsun. Okuyacağım derlerse bu meslek benimle gidebildiği yere kadar gidecek” ifadelerini kullandı.
Muzaffer Büyüközkan ustanın devamlı müşterisi olan ve kendisinin ürettiği küreklerden çok memnun olduğunu dile getiren etli ekmek ustası Mustafa Şahin de, “25 senedir devam ediyoruz. 25 senedir sürekli küreklerimiz Muzaffer ustanın ellerinden çıkar. Hamur koyduğumuz pasalar Muzaffer abinin elinden çıkar özellikle. Etli ekmek yaptığımız tırnaklar yine Muzaffer abinin elinden çıkar. Konya’mızın güzide sanatkarlarından bir tanesidir kendisi” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Fırın küreği imalatı işine nasıl başladığını anlatan Büyüközkan, "1962 yılında ortaokula başladım. Fakat pek okuma isteğim yoktu. Babam okuldan aldı, ’ne yapacaksın’ dedi.
Sanata gideceğim dedim. Ne yapacaksın, marangozluk 1963 yılında başladım hâlâ 55 senedir devam ediyorum. Çıraktık, kalfa olduk, usta olduk. İnşallah böyle devam edeceğiz sağlığımız el verdiği müddetçe. Bu dükkanın tarihi çok eski, pek bilinmiyor. Belki bir asra yakındır bu iş yapılıp devam ediliyor. Bizim çocuk var, torun var. Bundan sonra çocuk devam eder de torun devam eder mi bilmiyorum. Üçüncü kuşak, dördüncü kuşak, beşinci kuşak böyle devam edecek inşallah" dedi.
“Nüfus arttıkça fırınlar çoğaldı”
Etli ekmek, pizza, lahmacun gibi yiyeceklerin yapıldığı fırınlar için kürek imal ettiklerini ifade eden ve kürek imalatının dışında başka işler yaptığını da anlatan Büyüközkan, “Bizim burada yaptığımız iş ağırlıklı olarak fırın küreği. Konya’nın ve Türkiye’nin birçok illerinden gelenlere fırın küreği yapıyoruz. Etli ekmek küreği, pizza, lahmacun ve ekmek küreği yapmakla meşgulüz. Ayrıca KOMEK’e giden, boyamaya giden bayanlara ahşap ürünleri veriyoruz. Üniversitelere ve okullara giden talebelere iş dersleri veriyoruz. Önceden başka ahşap işleriyle ilgileniyorduk sonradan fırın küreğine geçtik. Çünkü eskisi gibi değil. Eskiden Konya’da 3-5 tane etli ekmek fırını vardı ama şimdi nüfus arttıkça fırınlar çoğaldı. Belki binin üstünde fırın var. Şimdilik onlara hizmet ediyoruz. Eskiden günde bir kürek ya yapılırdı ya yapılmazdı. Şimdi en az 10-15 kürek, yerine göre çok daha fazlası yapılıyor. Çünkü ihtiyaç fazla, fırın fazla. İşler eskisi gibi değil, epey yoğun. Hamdolsun işimiz iyi elhamdülillah” şeklinde konuştu.
“Hamur işi tahtadan başka bir şeyle yapılamaz”
Teknolojik ürünlerin artmasının kendi işlerine çok etkisi olmadığını söyleyen Muzaffer usta, fırın küreğinin başka bir malzeme ile yapılamayacağını vurguladı. Büyüközkan, “Teknoloji çok fazla bizi etkilemez. Çünkü başka bir ürün mesela plastik gibi ya da madeni gibi bir ürünle bu yapılamıyor. Hamur işi tahtadan başka bir şeyle yapılamaz. Mutlaka ağaç kürek olacak. Çünkü hamurla ağaç birbirleriyle özdeş olduğu için başka bir şeyle yapılamaz. Teknolojide onun yerine gelebilecek herhangi bir şey yok. Ağaçla yapılan hamurun tadı da daha farklı. Çünkü ağaçtaki özellik hamuru üzerine koyduğunuz zaman ne terletir, ne bozar, ağaç hamurun olmazsa olmazıdır” ifadelerini kullandı.
“İki gün gelmesem yapamıyorum”
İşini yılların beraberinde getirdiği bir aşkla yaptığını ifade eden Büyüközkan mesleğini çok sevdiğini, sevmeden böyle bir işin yapılamayacağını kaydederek, “Bu ağaç öyle bir şey ki, bir aşk. Bu ağaç aynı insan gibidir. Şurada gördüğünüz ağaçların hiçbir tanesi bir diğerinin aynısı olamaz. Aynı insanlar gibi. Nasıl esmeri, sarışını varsa bunlarda da var. Huyu, ahlakı insanların nasıl farklıysa aynısı ağaçta da var. Şimdi biz bunlara iyice aşina olduk. Mesela bir iki gün gelmesem yapamıyorum. Mutlaka o ağacın kokusunu alacağım, o ağacı göreceğim. Bu ağaç çok farklı bir olay. İnsanın çocuğu gibidir. Çocuğum nasılsa ağaç da benim için öyledir. Bazen talebelerim gelir. Bu ağaç kokusunu duyunca adeta usta biz de burada çalışsak der gibi şeyler isterler. Ağaç çok farklı bir şey, severek yapıyoruz. Zaten sevmesek bu iş olmaz” dedi.
Mesleğini sevdiği için işinin maddi boyutuna bakmaksızın yıllardır çalıştığını ifade eden Büyüközkan, “Çocukla beraber evimizi geçindiriyoruz. Önemli olan şu; önce kanaat, sonra şükretmek. Bunlar olursa hiçbir sıkıntı olmaz. Kazancının miktarı önemli değil. Onun bereketi var. Şükredeceksin, kanaat edeceksin. Allah o kadar çok verir ki hesabını bilemezsin. İşler çok kötü, oluyor, olmuyor bunların hepsi hikaye. Yeter ki sabredelim, şükredelim, kanaat edelim. Hepsi olur” diye konuştu.
12 senedir babasına yardım ediyor, dükkanı işletiyor
Daha önce başka bir meslek ile ilgilenen ancak 12 senedir fırın küreği işinde babasına yardım eden ve şu anda dükkanı işleten İsmail Büyüközkan ise kendi çocuklarının isterlerse mesleği onların devam ettirebileceğini söyledi.
İsmail Büyüközkan, “Babam dükkanda yalnız çalıştığından dolayı babama da yardımcı birisi lazım. Öyle olunca ben evin tek oğlu olduğum için, bu mesleği sürdüreyim diye geldim. Mesleği de kavradım. Güzel bir meslek. Hiç anlamazdım bu meslekten, ağaçtan falan hiç anlamazdım. Ama 12 senedir bu meslek üzerindeyim ve çok da hoşuma gitti. Şu anda bu dükkanı ben işletiyorum. İki oğlan çocuğum var, okurlar mı çalışırlar mı kendileri bilir. Baba ben burada çalışayım derse gel çalış derim ama genelde çocuklar şu anda hep okuyor. Mesleğe meyilli değil de hep okumaya, memur olmaya meyilli ama kendisi isterse yapar. Nasıl isterlerse öyle olsun. Okuyacağım derlerse bu meslek benimle gidebildiği yere kadar gidecek” ifadelerini kullandı.
Muzaffer Büyüközkan ustanın devamlı müşterisi olan ve kendisinin ürettiği küreklerden çok memnun olduğunu dile getiren etli ekmek ustası Mustafa Şahin de, “25 senedir devam ediyoruz. 25 senedir sürekli küreklerimiz Muzaffer ustanın ellerinden çıkar. Hamur koyduğumuz pasalar Muzaffer abinin elinden çıkar özellikle. Etli ekmek yaptığımız tırnaklar yine Muzaffer abinin elinden çıkar. Konya’mızın güzide sanatkarlarından bir tanesidir kendisi” diye konuştu.