Kudüs'te Osmanlı Askerinin Nöbeti Devralındı
Osmanlı ordusu tarafından Mescid-i Aksa’yı koruması için nöbetçi bırakılan Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın nöbetini temsili olarak devralan Türk vatandaşı, görenlere duygusal anlar yaşattı.
Kudüs’te Mescid-i Aksa’yı koruması için Osmanlı Ordusu tarafından bırakılan Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın anısını yaşatmak için temsili olarak nöbetini bir Türk vatandaşı devraldı. Kubbet-üs-Sahra’nın tam önünde Iğdırlı Onbaşı’nın tam beklediği noktada nöbeti devralan Emin Ergüt, görenlerin duygusal anlar yaşamasına neden oldu. Erdemli Yöneticiler Akademisi (EYAD) kafilesi ile Kudüs’e gelen Ergüt, vefakar Osmanlı askerinin unutulmaması ve onu yad etmek için nöbetini bir süre devraldığını ifade etti.
Kubbet-üs-Sahra’nın önünde vefakar Osmanlı askeri için temsili olarak nöbet tutan Ergüt, ardından onun için dua etti.
“Hasan Onbaşı’nın nöbetini biz devraldık”
Emin Ergüt, “Ecdadın bıraktığı görevi devraldık ve devam ettiriyoruz. Kudüs’e ziyarete gelmiştik, ecdadımızın bıraktığı mirası en iyi şekilde değerlendirilen Hasan Onbaşı’nın nöbetini biz devraldık. Elimizden geldiği kadar burada onu canlandırmaya çalışıyoruz. Maalesef 401 yıllık süren iktidarımızda buraya müreffeh bir hayat sürdürürken, İngilizlerin işgali ile birlikte 1917 yılında devletimiz çekilmek durumunda kaldı. O günün şartlarında ona bir vazife verilmişti ’Oğlum burayı asla terk etme’ diye. İşte o Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın devam ettirdiği o nöbeti bugün de bizler devam ettirip bir nebze olsun o güzelliği tattırmak istedik” dedi.
“İnsanın elinden istemeyerek ağlamak geliyor”
Kudüs’e ziyaret için Türkiye’den gelen Hasan Yılmaz, “Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın tuttuğu bir nöbet vardı. Onu canlandırmak için orada durduğunu tahmin ediyorum. Atalarımız tarihte neler yapmış, ne günler geçirmişler bunları duydukça insanın elinden istemeyerek ağlamak geliyor. Tarih tekerrürden ibaret değil diyorlar ya atalarımız, gençler ne kadar tarihini güzel bilirlerse geleceklerini de o kadar mamur ederler” ifadelerini kullandı.
Merhum gazeteci İlhan Bardakçı, 45 yıl önce Iğdırlı Onbaşı Hasan ile karşılaşmasını şöyle anlatmıştı:
"Yıllar önceydi, sene 1972. O zamanlar genç bir gazeteciydim. Türkiye’den bazı siyasiler ve iş adamları İsrail’e resmi ziyarette bulunuyorlardı. Biz de gelişmeleri izlemek için oradaydık. Ziyaretin dördüncü günü bize tarihi ve turistik yerleri gezdirmeye başladılar, kafile olarak Mescid-i Aksa’ya vardık. Heyecanlanmıştım asırlık merdivenlerden yukarı çıkarken. Avlunun kenarında biri dikkatimi çekti. Merak edip kim olduğunu sordum yanımdaki Dışişleri yetkilisine. ’Bilmem’ diye cevap verdi Daire Başkanı, ’Bir meczub işte. Ben bildim bileli burada durur. Kimseye bir şey sormaz. Kimseye bakmaz, kimseyi görmez.’
İlhan Bardakçı yanına gidip "Selâmünaleyküm baba" der. Uzun boylu ihtiyarın gözleri aralanır, "Aleykümselâm oğul" diye cevap verir. İlhan Bardakçı, hürmetle ellerini öptüğü Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın hikâyesini anlatmadan önce bilinmesi gerekenleri şöyle ifade eder:
"O canım devlet çökerken, biz Kudüs"ü 401 yıl 3 ay 6 günlük bir hâkimiyetten sonra bırakırız. Günlerden 9 Aralık 1917 Pazar günüdür. Tutmaya imkân yok. Ordu bozulmuş, çekiliyor, devlet, zevalin kapısında. İngiliz girinceye kadar geçen zaman içinde yağmalanmasın diye oraya bir ardçı bölük bırakırız. Âdet odur ki kenti zabteden gâlip, âsâyiş görevi yapan yenik ordu askerlerine esir muamelesi yapmaz. Kudüs’te bırakılan ardçı bölüğün bir askeridir o, bir isteği vardır. Komutanına selâm gönderir. ’Ben, o gün buraya bırakılmış 20. Kolordu 36. Tabur 8. Bölük 11. Ağır Makinalı Tüfek Takım Komutanı Onbaşı Hasan’ım. Memlekete avdetinde yolun Tokat sancağına düşerse git, burayı bana emânet eden kumandanım Kolağası (Önyüzbaşı) Musa Efendi’yi bul. Ellerinden benim için bus et (öp). Ona de ki, gönül komasın, ’11. Makinalı Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan, o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Tekmilim tamamdır kumandanım’ dedi dersin."
Sivas’ta düzenlenen iftar programına katılan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da, Kudüs’te nöbet tutan son Osmanlı askeri Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın hikayesini anlatırken gözyaşlarını tutamamıştı.
Kaynak: İHA
Kubbet-üs-Sahra’nın önünde vefakar Osmanlı askeri için temsili olarak nöbet tutan Ergüt, ardından onun için dua etti.
“Hasan Onbaşı’nın nöbetini biz devraldık”
Emin Ergüt, “Ecdadın bıraktığı görevi devraldık ve devam ettiriyoruz. Kudüs’e ziyarete gelmiştik, ecdadımızın bıraktığı mirası en iyi şekilde değerlendirilen Hasan Onbaşı’nın nöbetini biz devraldık. Elimizden geldiği kadar burada onu canlandırmaya çalışıyoruz. Maalesef 401 yıllık süren iktidarımızda buraya müreffeh bir hayat sürdürürken, İngilizlerin işgali ile birlikte 1917 yılında devletimiz çekilmek durumunda kaldı. O günün şartlarında ona bir vazife verilmişti ’Oğlum burayı asla terk etme’ diye. İşte o Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın devam ettirdiği o nöbeti bugün de bizler devam ettirip bir nebze olsun o güzelliği tattırmak istedik” dedi.
“İnsanın elinden istemeyerek ağlamak geliyor”
Kudüs’e ziyaret için Türkiye’den gelen Hasan Yılmaz, “Iğdırlı Hasan Onbaşı’nın tuttuğu bir nöbet vardı. Onu canlandırmak için orada durduğunu tahmin ediyorum. Atalarımız tarihte neler yapmış, ne günler geçirmişler bunları duydukça insanın elinden istemeyerek ağlamak geliyor. Tarih tekerrürden ibaret değil diyorlar ya atalarımız, gençler ne kadar tarihini güzel bilirlerse geleceklerini de o kadar mamur ederler” ifadelerini kullandı.
Merhum gazeteci İlhan Bardakçı, 45 yıl önce Iğdırlı Onbaşı Hasan ile karşılaşmasını şöyle anlatmıştı:
"Yıllar önceydi, sene 1972. O zamanlar genç bir gazeteciydim. Türkiye’den bazı siyasiler ve iş adamları İsrail’e resmi ziyarette bulunuyorlardı. Biz de gelişmeleri izlemek için oradaydık. Ziyaretin dördüncü günü bize tarihi ve turistik yerleri gezdirmeye başladılar, kafile olarak Mescid-i Aksa’ya vardık. Heyecanlanmıştım asırlık merdivenlerden yukarı çıkarken. Avlunun kenarında biri dikkatimi çekti. Merak edip kim olduğunu sordum yanımdaki Dışişleri yetkilisine. ’Bilmem’ diye cevap verdi Daire Başkanı, ’Bir meczub işte. Ben bildim bileli burada durur. Kimseye bir şey sormaz. Kimseye bakmaz, kimseyi görmez.’
İlhan Bardakçı yanına gidip "Selâmünaleyküm baba" der. Uzun boylu ihtiyarın gözleri aralanır, "Aleykümselâm oğul" diye cevap verir. İlhan Bardakçı, hürmetle ellerini öptüğü Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın hikâyesini anlatmadan önce bilinmesi gerekenleri şöyle ifade eder:
"O canım devlet çökerken, biz Kudüs"ü 401 yıl 3 ay 6 günlük bir hâkimiyetten sonra bırakırız. Günlerden 9 Aralık 1917 Pazar günüdür. Tutmaya imkân yok. Ordu bozulmuş, çekiliyor, devlet, zevalin kapısında. İngiliz girinceye kadar geçen zaman içinde yağmalanmasın diye oraya bir ardçı bölük bırakırız. Âdet odur ki kenti zabteden gâlip, âsâyiş görevi yapan yenik ordu askerlerine esir muamelesi yapmaz. Kudüs’te bırakılan ardçı bölüğün bir askeridir o, bir isteği vardır. Komutanına selâm gönderir. ’Ben, o gün buraya bırakılmış 20. Kolordu 36. Tabur 8. Bölük 11. Ağır Makinalı Tüfek Takım Komutanı Onbaşı Hasan’ım. Memlekete avdetinde yolun Tokat sancağına düşerse git, burayı bana emânet eden kumandanım Kolağası (Önyüzbaşı) Musa Efendi’yi bul. Ellerinden benim için bus et (öp). Ona de ki, gönül komasın, ’11. Makinalı Takım Komutanı Iğdırlı Onbaşı Hasan, o günden bu yana bıraktığın yerde nöbetinin başındadır. Tekmilim tamamdır kumandanım’ dedi dersin."
Sivas’ta düzenlenen iftar programına katılan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da, Kudüs’te nöbet tutan son Osmanlı askeri Iğdırlı Onbaşı Hasan’ın hikayesini anlatırken gözyaşlarını tutamamıştı.