1. Uluslararası İstanbul Ebelik Günleri
Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esra Albayrak: 'Gebenin sırtını sıvazlayarak ağrıları hafifletebilen ebelerin, doğum hakkında anlatacaklarına daha fazla kulak vermeliyiz' 'Doğum eyleminin anne içgüdülerinden koparılması, merkezine tıbbi müdahalelerin yerleştirilmesi şüphesiz sezaryen rakamlarında orantısız artışa neden oldu. Bugün Türkiye'de yüzde 53 ile sezaryen, alarm verici boyutta' 'Vakti beklenmiş, doğum dalgaları tecrübe edilmiş müdahalesiz bir doğum, güçlü bir anne, güçlü bir bebek ve gelecek için güçlü bir toplum demektir'
Yeşilay Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esra Albayrak, "Gebenin sırtını sıvazlayarak ağrıları hafifletebilen ebelerin, doğum hakkında anlatacaklarına daha fazla kulak vermeliyiz." dedi.
Medipol Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen 1. Uluslararası İstanbul Ebelik Günleri, Kavacık Güney Yerleşkesi Konferans Salonu'nda başladı.
Ebelik Günleri kapsamında konferans veren Dr. Esra Albayrak, sanayi devriminin doğum algısı üzerinde de ciddi etkileri olduğunu söyledi. Albayrak, bu süreçte annelerin "hasta", gebeliğin "hastalık", yeni doğanın ise "müdahale edilmezse yaşamını sürdüremeyecek bir canlı" olarak görülmeye başlandığını kaydetti.
Bu gelişmelerin neticesinde bugün doğumun, dikkat ve sıklıkla takip edilmesi gereken riskli bir süreç olarak kabul edildiğine işaret eden Albayrak, şöyle konuştu:
"Asırlardır doğum esnasında kadının en büyük desteği ebeler ise sistemin dışında, mesleki becerilerinden yoksun kalmış durumdalar. İstatistiklere göre anne ve bebek ölümleri, doğumun hastane ortamlarına taşınması ile azaldı. Fakat değişim, sadece fiziksel ortam ile kalmadı, doğumun gebe zihnindeki algısı da değişti. Bunun karşılığında önemli bedeller ödendi. Doğum hastaneye ve patolojiye yakın hale geldikçe, anne ve bebek arasına kimyevi ilaçlar, ağrı dindiriciler, suni sancılar, sezaryen ameliyatları, formül mamalar girmeye başladı. Annenin sesini ve ihtiyaçlarını duymak imkansız hale geldi. Doğum eyleminin anne içgüdülerinden koparılması, merkezine tıbbi müdahalelerin yerleştirilmesi şüphesiz sezaryen rakamlarında orantısız artışa neden oldu. Bugün Türkiye'de yüzde 53 ile sezaryen alarm verici boyutta."
- "Ebelere daha fazla kulak vermeliyiz"
Epidural anestezi, doğumun müdahale ile başlatılması ve planlı sezaryenin tıbbi açıdan gerekliliğinin irdelenmesi gerektiğine değinen Albayrak, ebesiz doğumların da gelecek için hangi sonuçlara yol açtığının hesap edilmesi gerektiğini belirtti.
Albayrak, "Gebenin sırtını sıvazlayarak ağrıları hafifletebilen ebelerin, doğum hakkında anlatacaklarına daha fazla kulak vermeliyiz. Kendi doğum tecrübelerimden yola çıkarak şunu söylemek istiyorum, gerçek bir ebe desteği ile gerçekleşen üçüncü doğumum eşsiz bir tecrübeydi. Doğumun her safhasını en içgüdüsel haliyle yaşayabilmeme vesile oldu." diye konuştu.
Esra Albayrak, ebe ile gerçekleştirilen doğumların önemine işaret ederek, şunları söyledi:
"Ebe ile gerçekleşen doğumların birçok açıdan fıtri süreçlere daha uygun olduğu düşünüyorum. Doğumda hekimin rolü riskli durumlara müdahale etmek iken ebelerin rolü sabır ve sükunetli halleri ile doğum eyleminin gerçekleşmesini beklemektir. Beklemek kelimesini bilinçli tercih ettiğimi ifade etmek isterim. Zira gerçek bir ebe, doğum eyleminin, kendisinin veya başka bir sağlık personelinin yardımı ile değil, kendiliğinden gelişen bir süreç olduğunu bilir ve sabırla bekler. Gebenin ve etrafındakilerin bu sürecin normal olduğu konusunda rahatlamasına yardımcı olur."
- "İdeal doğumun şifresi sabır"
İdeal bir doğumun şifresinin de "sabır" olduğuna işaret eden Albayrak, anne olmak üzere olan bir kadının en büyük ihtiyacının, etrafında sabır gösterebilen, telaşsız insanlar görmek olduğunu söyledi.
Fıtrata uygun bir doğum için hiçbir aşamada aceleci davranılmaması gerektiğini vurgulayan Albayrak, "Maalesef bugün hekimlerin gebelere ıkınma noktasında, vaktinden önce verdikleri telkinler dahi oldukça yıpratıcı olabiliyor." ifadesini kullandı.
Bir anne için, doğumun her anının farkında olmanın, "paha biçilemez bir tecrübe" olduğunu belirten Albayrak, ayrıca bu sürecin doğum sonrasına adaptasyon açısından da yararlı olduğunu bildirdi.
Albayrak, şöyle konuştu:
"Vakti beklenmiş, doğum dalgaları tecrübe edilmiş müdahalesiz bir doğum, güçlü bir anne, güçlü bir bebek ve gelecek için güçlü bir toplum demektir. Doğumun, insanoğlunun yaratıldığı ilk andan itibaren süregelen bir tecrübe olduğunu ve içinde barındırdığı her aşamanın fıtri olduğunu unutmamak gerekiyor. Normal doğumun anne ve bebek açısından faydaları kadar toplumların inşası için de ne denli önemli olduğunu Michel Odent'den dinleme fırsatı bulmuştum. Odent, doğum anında salgılanan oksitosin hormonunun insanlararası sosyalleşmede ve sevme kapasitesinde büyük rol oynadığını söylüyor ve doğal doğumlardan uzaklaştığımızda, 3-4 nesil sonra bu hormonun işlevini yitirmesi durumunda uygarlık adına ne tür bedeller ödeyeceğimizi düşünmeye davet ediyordu."
Lohusalık döneminde anne ve bebek için bakım desteğinin de oldukça önemli olduğunun altını çizen Albayrak, "Böylesi hassas bir dönemde anneye sunulacak fiziksel ve ruhsal desteğin, anne ve bebek arasında güçlü bir bağ tesis edilebilmesi ve sağlıklı bir emzirme sürecinin yaşanabilmesi için önemli olduğunu düşünüyorum. Eşref-i mahlukat olan insanın dünyaya gelişini fıtratına uygun bir çerçevede karşılamak, gelecek nesillere olan borcumuzdur." dedi.
- "Sezaryen anneye de bebeğe de haksızlık"
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Türkiye'nin, sağlıkta başka ülkelerin 50-60 yılda gerçekleştiremediği atılımı, 10 yılda yaptığını bildirdi.
Türkiye'nin bugün, Dünya Sağlık Örgütü'nün de örnek gösterdiği bir aşamaya geldiğine işaret eden Memişoğlu, şöyle konuştu:
"Bu dönüşümle beraber sağlıkta beklentiler de çok arttı. Özellikle ebelik mesleğinin bu hususta çok daha etkin hale gelmesi gerektiği, esasında hayatımızın ilk aşamasında veya anneliğin ilk aşamasında en önemli ve en değerli meslek olduğunu bilmemiz gerekiyor. Çünkü Allah'ın bir müjdesine şahitlik ediyorlar. Doğum fizyolojik bir olaydır. Ben genel cerrahi uzmanıyım. Sezaryen bir ameliyattır. Biz bunu sezaryen doğumu olarak algılıyoruz, esasında sezaryen bir ameliyattır. Ameliyatla bir bebeğin çıkarılması işlemidir. Bu aslında bebeğe de haksızlık, anneye de haksızlıktır."
"Ebeler için uzman eğitim, hayat için sağlıklı bir adım" temasıyla düzenlenen 1. Uluslararası Ebelik Günleri'ne yurt içinden 700 ebe katıldı.
Sağlık Bakanlığı ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nün yanı sıra pek çok üniversite, kamu hastanesi ve sivil toplum kuruluşunun da katkı sunduğu Ebelik Günleri, 28 Nisan'da sona erecek.
Kaynak: AA
Medipol Üniversitesi'nin ev sahipliğinde düzenlenen 1. Uluslararası İstanbul Ebelik Günleri, Kavacık Güney Yerleşkesi Konferans Salonu'nda başladı.
Ebelik Günleri kapsamında konferans veren Dr. Esra Albayrak, sanayi devriminin doğum algısı üzerinde de ciddi etkileri olduğunu söyledi. Albayrak, bu süreçte annelerin "hasta", gebeliğin "hastalık", yeni doğanın ise "müdahale edilmezse yaşamını sürdüremeyecek bir canlı" olarak görülmeye başlandığını kaydetti.
Bu gelişmelerin neticesinde bugün doğumun, dikkat ve sıklıkla takip edilmesi gereken riskli bir süreç olarak kabul edildiğine işaret eden Albayrak, şöyle konuştu:
"Asırlardır doğum esnasında kadının en büyük desteği ebeler ise sistemin dışında, mesleki becerilerinden yoksun kalmış durumdalar. İstatistiklere göre anne ve bebek ölümleri, doğumun hastane ortamlarına taşınması ile azaldı. Fakat değişim, sadece fiziksel ortam ile kalmadı, doğumun gebe zihnindeki algısı da değişti. Bunun karşılığında önemli bedeller ödendi. Doğum hastaneye ve patolojiye yakın hale geldikçe, anne ve bebek arasına kimyevi ilaçlar, ağrı dindiriciler, suni sancılar, sezaryen ameliyatları, formül mamalar girmeye başladı. Annenin sesini ve ihtiyaçlarını duymak imkansız hale geldi. Doğum eyleminin anne içgüdülerinden koparılması, merkezine tıbbi müdahalelerin yerleştirilmesi şüphesiz sezaryen rakamlarında orantısız artışa neden oldu. Bugün Türkiye'de yüzde 53 ile sezaryen alarm verici boyutta."
- "Ebelere daha fazla kulak vermeliyiz"
Epidural anestezi, doğumun müdahale ile başlatılması ve planlı sezaryenin tıbbi açıdan gerekliliğinin irdelenmesi gerektiğine değinen Albayrak, ebesiz doğumların da gelecek için hangi sonuçlara yol açtığının hesap edilmesi gerektiğini belirtti.
Albayrak, "Gebenin sırtını sıvazlayarak ağrıları hafifletebilen ebelerin, doğum hakkında anlatacaklarına daha fazla kulak vermeliyiz. Kendi doğum tecrübelerimden yola çıkarak şunu söylemek istiyorum, gerçek bir ebe desteği ile gerçekleşen üçüncü doğumum eşsiz bir tecrübeydi. Doğumun her safhasını en içgüdüsel haliyle yaşayabilmeme vesile oldu." diye konuştu.
Esra Albayrak, ebe ile gerçekleştirilen doğumların önemine işaret ederek, şunları söyledi:
"Ebe ile gerçekleşen doğumların birçok açıdan fıtri süreçlere daha uygun olduğu düşünüyorum. Doğumda hekimin rolü riskli durumlara müdahale etmek iken ebelerin rolü sabır ve sükunetli halleri ile doğum eyleminin gerçekleşmesini beklemektir. Beklemek kelimesini bilinçli tercih ettiğimi ifade etmek isterim. Zira gerçek bir ebe, doğum eyleminin, kendisinin veya başka bir sağlık personelinin yardımı ile değil, kendiliğinden gelişen bir süreç olduğunu bilir ve sabırla bekler. Gebenin ve etrafındakilerin bu sürecin normal olduğu konusunda rahatlamasına yardımcı olur."
- "İdeal doğumun şifresi sabır"
İdeal bir doğumun şifresinin de "sabır" olduğuna işaret eden Albayrak, anne olmak üzere olan bir kadının en büyük ihtiyacının, etrafında sabır gösterebilen, telaşsız insanlar görmek olduğunu söyledi.
Fıtrata uygun bir doğum için hiçbir aşamada aceleci davranılmaması gerektiğini vurgulayan Albayrak, "Maalesef bugün hekimlerin gebelere ıkınma noktasında, vaktinden önce verdikleri telkinler dahi oldukça yıpratıcı olabiliyor." ifadesini kullandı.
Bir anne için, doğumun her anının farkında olmanın, "paha biçilemez bir tecrübe" olduğunu belirten Albayrak, ayrıca bu sürecin doğum sonrasına adaptasyon açısından da yararlı olduğunu bildirdi.
Albayrak, şöyle konuştu:
"Vakti beklenmiş, doğum dalgaları tecrübe edilmiş müdahalesiz bir doğum, güçlü bir anne, güçlü bir bebek ve gelecek için güçlü bir toplum demektir. Doğumun, insanoğlunun yaratıldığı ilk andan itibaren süregelen bir tecrübe olduğunu ve içinde barındırdığı her aşamanın fıtri olduğunu unutmamak gerekiyor. Normal doğumun anne ve bebek açısından faydaları kadar toplumların inşası için de ne denli önemli olduğunu Michel Odent'den dinleme fırsatı bulmuştum. Odent, doğum anında salgılanan oksitosin hormonunun insanlararası sosyalleşmede ve sevme kapasitesinde büyük rol oynadığını söylüyor ve doğal doğumlardan uzaklaştığımızda, 3-4 nesil sonra bu hormonun işlevini yitirmesi durumunda uygarlık adına ne tür bedeller ödeyeceğimizi düşünmeye davet ediyordu."
Lohusalık döneminde anne ve bebek için bakım desteğinin de oldukça önemli olduğunun altını çizen Albayrak, "Böylesi hassas bir dönemde anneye sunulacak fiziksel ve ruhsal desteğin, anne ve bebek arasında güçlü bir bağ tesis edilebilmesi ve sağlıklı bir emzirme sürecinin yaşanabilmesi için önemli olduğunu düşünüyorum. Eşref-i mahlukat olan insanın dünyaya gelişini fıtratına uygun bir çerçevede karşılamak, gelecek nesillere olan borcumuzdur." dedi.
- "Sezaryen anneye de bebeğe de haksızlık"
İstanbul İl Sağlık Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Türkiye'nin, sağlıkta başka ülkelerin 50-60 yılda gerçekleştiremediği atılımı, 10 yılda yaptığını bildirdi.
Türkiye'nin bugün, Dünya Sağlık Örgütü'nün de örnek gösterdiği bir aşamaya geldiğine işaret eden Memişoğlu, şöyle konuştu:
"Bu dönüşümle beraber sağlıkta beklentiler de çok arttı. Özellikle ebelik mesleğinin bu hususta çok daha etkin hale gelmesi gerektiği, esasında hayatımızın ilk aşamasında veya anneliğin ilk aşamasında en önemli ve en değerli meslek olduğunu bilmemiz gerekiyor. Çünkü Allah'ın bir müjdesine şahitlik ediyorlar. Doğum fizyolojik bir olaydır. Ben genel cerrahi uzmanıyım. Sezaryen bir ameliyattır. Biz bunu sezaryen doğumu olarak algılıyoruz, esasında sezaryen bir ameliyattır. Ameliyatla bir bebeğin çıkarılması işlemidir. Bu aslında bebeğe de haksızlık, anneye de haksızlıktır."
"Ebeler için uzman eğitim, hayat için sağlıklı bir adım" temasıyla düzenlenen 1. Uluslararası Ebelik Günleri'ne yurt içinden 700 ebe katıldı.
Sağlık Bakanlığı ve İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nün yanı sıra pek çok üniversite, kamu hastanesi ve sivil toplum kuruluşunun da katkı sunduğu Ebelik Günleri, 28 Nisan'da sona erecek.