Eğitim-Bir-Sen Kadınları Unutmadı
8 Dünya Kadınlar Gününü kutlayan Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Numan Şeker, “Kadına saygı medeniyettir” dedi.
Başkan Numan Şeker, ‘8 Mart, bilhassa çalışan kadınların sosyal, kültürel meselelerini çeşitli zeminlerde konuşmak için bir fırsat olmuştur. Fakat çoğu söz bir nutuk olarak kalmış veya temenniden öte gitmemiştir. Kadına pozitif ayrımcılık ve yeni haklar, aileyi daha da güçlendirmeyi hedefleniyor. İlk başladığı yıllarda savunulanın aksine bugün kadın haklarına yönelik yeni yaklaşımlar, kadının aile ve çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmesini talep etmekte, ülkeler çalışma yasalarını buna göre düzenlemektedir. Son yıllarda Türkiye’de de çalışma hayatının kadını ve çocuğu daha fazla koruyacak tarzda düzenlenmesi, toplum sağlığı ve huzuru bakımından son derece yararlı olmuştur, olmaktadır” diye konuştu.
Türkiye’nin her daim geleceğe yön veren kadın değerlerinin olduğunun altını çizen Başkan Şeker, “Yeri gelmiş Fatma Bacı’nın önderliğinde ‘Anadolu Bacıları’ olarak iş dünyasında ve sosyal hayatta örgütlenmiş, yeri geldiğinde de Nene Hatun olup, Şerife Bacı olup onur ve özgürlük mücadelesinde erkekleriyle, evlatlarıyla yan yana omuz omuza en ölümcül direnişin kahramanı olmuşlardır. En son, 15 Temmuz’da kanlı bir darbeyle başlayan ülkemizin işgal girişimine karşı Safiye Bayat, Şerife Boz, Jale Usta, Nebahat Topaloğlu, Huriye Yiğit, Derya Ovacıklı ve bunlar gibi on binlerce kadınımız onur, iman, özgürlük için bir an bile tereddüt etmeden kendilerini tankların, namluların karşısına attılar. Ayşenur Tolun, Adviye Gül İsmailoğlu daha çocuk denecek yaşta kızlarımızdı. Ama kalpleri imanlı kalpleri ülkemiz kadar geniş, özgürlük kadar sınırsızdı. Ayşe Aykaç, Kübra Doğanay, Yıldız Gürsoy ve onlar gibi daha niceleri hain, işbirlikçi kurşunların hedefi olarak şehit düştüler. Mekânları cennet olsun. Her biri medeniyetimizin gök kubbesinde parıltılı yıldızlar gibi duran, nesillere yol gösteren, geleceğe yön veren yüzlerce kadın değerimiz var. Anadolu, gerçekten ‘ana’ dolu” diye konuştu.
Şeker, sözlerine şöyle devam etti: “Biz, toplum gerçekliğimizi kadın erkek çatışması üzerine değil, sevgi ve saygıya dayalı yardımlaşma ve dayanışma üzerine kurmuşuzdur. Hem dinimiz, hem ait olduğumuz medeniyet itibariyle insanın hakikati, kadın erkek bütünlüğü içinde değerlendirilir. Bu duyarlıkla yerine göre iş hayatında yan yana, 28 Şubat darbe süreci ve 15 Temmuz ihanet girişimine karşı da omuz omuza oluruz. Çünkü istiklâl ve istikbalin olmadığı yerde kadın olsun erkek olsun kimsenin ne hakkı, ne hukuku ne onuru olur”.
Hak ve özgürlük ihlallerinin eşi görülmedik seviyelerde sürdüğü dünyada en çok mağdur olanların kadınlar olduğunu vurgulayan Numan Şeker, “En az yüz yıldır kitlesel yıkım ve kıyımlara yol açan ve şimdi son vahşetini Suriye’de gördüğümüz savaşların ilk ve çaresiz mağdurları da yine çocuklarıyla birlikte önce kadınlardır. Dün Bosna’da, Arakan’da olduğu gibi belki onlardan daha alçakça bugün zindanlarda binlerce kadın tutuklu işkenceye ve tecavüze maruz kalmaktadır. Bu masum ve mazlumların çığlığına maalesef dünya kamuoyu sessiz ve sağır kalmaktadır. BM ve sözde İnsan Hakları aktivistleri bu ağır hak ihlali karşısında neredeyse en küçük açıklama bile yapmaz olmuşlardır. Özelde kadın genelde tüm insan hakları hususunda sahte ve çifte standartlı tutum takınan bu hükümsüz kişi ve kurumları da telin ediyoruz. Bu sebeple Suriye hapishanelerinde tutulmakla kalmayıp iğrenç ve insanlık dışı taciz ve işkence yapılan 6 bin 736 kadın tutuklunun serbest bırakılması için dünyanın her yerinden kadınların katılımıyla düzenlenip İstanbul’da 6 Mart’ta başlayan Vicdan Konvoyu eylemini sonuna kadar destekliyor fiili olarak da yer almayı çok önemsiyoruz” şeklinde konuştu.
Eğitim-Bir-Sen olarak her zaman emeğe, insana, kültüre, değerlere her zaman önem verdiklerini ifade eden Şeker, “Toplumun temel taşı olarak gördüğümüz kadınlarımızın daha iyi çalışma şartlarına kavuşmaları başta olmak üzere, onlara daha saygın, huzurlu, verimli bir ortam sağlayacak düzenlemelerin yapılmasını arzu ve talep ediyoruz. Kadına yönelik şiddet ve tacize karşı daha etkili ve caydırıcı mücadele edilmelidir” dedi.
Kaynak: İHA
Türkiye’nin her daim geleceğe yön veren kadın değerlerinin olduğunun altını çizen Başkan Şeker, “Yeri gelmiş Fatma Bacı’nın önderliğinde ‘Anadolu Bacıları’ olarak iş dünyasında ve sosyal hayatta örgütlenmiş, yeri geldiğinde de Nene Hatun olup, Şerife Bacı olup onur ve özgürlük mücadelesinde erkekleriyle, evlatlarıyla yan yana omuz omuza en ölümcül direnişin kahramanı olmuşlardır. En son, 15 Temmuz’da kanlı bir darbeyle başlayan ülkemizin işgal girişimine karşı Safiye Bayat, Şerife Boz, Jale Usta, Nebahat Topaloğlu, Huriye Yiğit, Derya Ovacıklı ve bunlar gibi on binlerce kadınımız onur, iman, özgürlük için bir an bile tereddüt etmeden kendilerini tankların, namluların karşısına attılar. Ayşenur Tolun, Adviye Gül İsmailoğlu daha çocuk denecek yaşta kızlarımızdı. Ama kalpleri imanlı kalpleri ülkemiz kadar geniş, özgürlük kadar sınırsızdı. Ayşe Aykaç, Kübra Doğanay, Yıldız Gürsoy ve onlar gibi daha niceleri hain, işbirlikçi kurşunların hedefi olarak şehit düştüler. Mekânları cennet olsun. Her biri medeniyetimizin gök kubbesinde parıltılı yıldızlar gibi duran, nesillere yol gösteren, geleceğe yön veren yüzlerce kadın değerimiz var. Anadolu, gerçekten ‘ana’ dolu” diye konuştu.
Şeker, sözlerine şöyle devam etti: “Biz, toplum gerçekliğimizi kadın erkek çatışması üzerine değil, sevgi ve saygıya dayalı yardımlaşma ve dayanışma üzerine kurmuşuzdur. Hem dinimiz, hem ait olduğumuz medeniyet itibariyle insanın hakikati, kadın erkek bütünlüğü içinde değerlendirilir. Bu duyarlıkla yerine göre iş hayatında yan yana, 28 Şubat darbe süreci ve 15 Temmuz ihanet girişimine karşı da omuz omuza oluruz. Çünkü istiklâl ve istikbalin olmadığı yerde kadın olsun erkek olsun kimsenin ne hakkı, ne hukuku ne onuru olur”.
Hak ve özgürlük ihlallerinin eşi görülmedik seviyelerde sürdüğü dünyada en çok mağdur olanların kadınlar olduğunu vurgulayan Numan Şeker, “En az yüz yıldır kitlesel yıkım ve kıyımlara yol açan ve şimdi son vahşetini Suriye’de gördüğümüz savaşların ilk ve çaresiz mağdurları da yine çocuklarıyla birlikte önce kadınlardır. Dün Bosna’da, Arakan’da olduğu gibi belki onlardan daha alçakça bugün zindanlarda binlerce kadın tutuklu işkenceye ve tecavüze maruz kalmaktadır. Bu masum ve mazlumların çığlığına maalesef dünya kamuoyu sessiz ve sağır kalmaktadır. BM ve sözde İnsan Hakları aktivistleri bu ağır hak ihlali karşısında neredeyse en küçük açıklama bile yapmaz olmuşlardır. Özelde kadın genelde tüm insan hakları hususunda sahte ve çifte standartlı tutum takınan bu hükümsüz kişi ve kurumları da telin ediyoruz. Bu sebeple Suriye hapishanelerinde tutulmakla kalmayıp iğrenç ve insanlık dışı taciz ve işkence yapılan 6 bin 736 kadın tutuklunun serbest bırakılması için dünyanın her yerinden kadınların katılımıyla düzenlenip İstanbul’da 6 Mart’ta başlayan Vicdan Konvoyu eylemini sonuna kadar destekliyor fiili olarak da yer almayı çok önemsiyoruz” şeklinde konuştu.
Eğitim-Bir-Sen olarak her zaman emeğe, insana, kültüre, değerlere her zaman önem verdiklerini ifade eden Şeker, “Toplumun temel taşı olarak gördüğümüz kadınlarımızın daha iyi çalışma şartlarına kavuşmaları başta olmak üzere, onlara daha saygın, huzurlu, verimli bir ortam sağlayacak düzenlemelerin yapılmasını arzu ve talep ediyoruz. Kadına yönelik şiddet ve tacize karşı daha etkili ve caydırıcı mücadele edilmelidir” dedi.