Türkiye-AB İlişkilerinde 2019 Beklentileri
Avrupa Parlamentosu ve Türkiye'deki yerel seçimler nedeniyle özellikle 2019'un ilk yarısında ilişkilerde ciddi ilerleme beklenmiyor Buna rağmen 4 yıldır toplanamayan TürkiyeAB Ortaklık Konseyi'nin toplanması, bakan düzeyinde Brüksel'e ziyaretler ve diyalog toplantıları gibi gelişmelerle ilişkilere ivme kazandırma hedefleniyor TürkiyeAB Zirvesinin de 2019'un ortasında ya da sonunda yapılma ihtimali bulunuyor Türkiye'nin 31 Mart seçimlerinden sonra reform sürecine daha kararlı şekilde devam edeceği beklentisi dile getiriliyor Vize serbestisi süreci, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, Brexit, göç krizindeki yük paylaşımı gibi meseleler ilişkilerde zorlayıcı konular arasında yer alıyor.
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde özellikle 2019'un ilk yarısında hem Türkiye'de yapılacak yerel seçimler hem de Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri nedeniyle ciddi bir ilerleme olmayacağı tahmin ediliyor ancak gelecek birkaç ay içinde 4 yıldır yapılamayan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi'nin bakanlar düzeyinde toplanması gibi önemli gelişmeler de beklentiler arasında yer alıyor.
Türkiye-AB ilişkilerinde 2019'da Türk tarafının izlediği konuların en önemlilerinden biri AP seçimleri olacak. Seçimlerde AB ülkelerinin çoğunda sosyalistlerin oy kaybedebileceği, daha korumacı, radikal, aşırı sağcı, dışlayıcı bir parlamento çıkma ihtimali Türk tarafında değerlendiriliyor.
AP seçimleri nedeniyle 2019'un özellikle ilk yarısında ilişkilerde çok ciddi bir ilerleme beklenmiyor. Seçimler öncesinde AP'nin de Avrupa ülkelerindeki siyasi partilerin de Türkiye ile ilişkileri ilerletmek adına ciddi adımlar atmasının beklenmediği vurgulanıyor.
Buna rağmen 2019'un ilk günlerinden itibaren ilişkilerin çeşitli toplantılarla ivme kazanacağı kaydediliyor. Bunlardan biri 15 Ocak'ta bakan yardımcıları düzeyinde yapılacak Yüksek Düzeyli Ulaştırma Diyaloğu Teknik Toplantısı, diğeri de 28 Şubat'taki Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı olacak.
Ayrıca, 5 Şubat'ta Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan'ın Brüksel'i ziyareti, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün yargı reformu stratejisi çerçevesinde, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da göç ve terörle mücadele bağlamında yılın ilk aylarında yine Brüksel'i ziyaret etmesi beklenen gelişmeler arasında yer alıyor.
Türkiye'nin de özellikle 31 Mart'taki yerel seçimlerden sonra daha kararlı şekilde reform sürecine girebileceği tahmin ediliyor. Türk tarafı AB sürecindeki teknik düzeyde çalışmalarını sürdürüyor.
- Romanya dönem başkanlığında önemli toplantılar bekleniyor
AB dönem başkanlığını 1 Ocak 2019'da Romanya devralacak. Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmayan Avusturya'nın dönem başkanlığında önemli gelişme olmamıştı.
Avusturya'dan görevi devralacak Romanya'nın, kendi dönem başkanlığında 4 yıldır toplanamayan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi'nin bakanlar düzeyinde toplanabilmesi için çaba gösterdiği ifade ediliyor.
Romanya'nın toplantıyı düzenlemek için istekli olduğu, AB Komisyonu'nun da Romanya'yı desteklediği vurgulanıyor.
Gelecek birkaç ayda Türkiye'den ve AB üyesi ülkelerden dışişleri bakanlarının veya Avrupa işleriyle ilgili bakanların ve ilgili AB Komisyonu üyelerinin katılımıyla bu toplantının yapılması bekleniyor.
Türkiye-AB Zirvesinin ise AP seçimleri nedeniyle yeni yılın ilk yarısında yapılamayacağı, haziran sonu ya da temmuzda düzenlenebileceği ya da 2019 sonuna kalabileceği ifade ediliyor.
Taraflar arasındaki son zirve toplantısı Bulgaristan'ın dönem başkanlığında geçen mart ayında yapılmıştı.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısının 79'uncusunun da yeni yılın ilk aylarında yapılma ihtimali bulunuyor. Toplantının 77'incisi 3 yıl aradan sonra nisan ayında Brüksel'de, 78'incisi bu hafta Ankara'da yapılmıştı.
- Vize serbestisi süreci
Türk yetkililer, bunlara rağmen Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesi için radikal adımlar beklemediklerini dile getiriyor. İlişkilerde zorlayıcı konular da bulunuyor. Bunlardan birini vize serbestisi süreci oluşturuyor.
Türkiye'nin vize serbestisi sürecinin, kalan 6 kriteri tamamlamasından sonra Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB üyesi ülkeler tarafından onaylanması gerekiyor. Türkiye'nin vizesiz seyahat için gerekli kriterleri yerine getirebileceği, ancak mayısta yapılacak AP seçimleri ve Türkiye'deki yerel seçimler nedeniyle Türkiye ile AB arasındaki vize serbestisi sürecinin yavaş ilerleyebileceği ifade ediliyor. Türk tarafı, her şey mükemmel gitse bile 2019 sonuna kadar vize serbestisi sürecinden çok fazla beklenti içinde olunmaması gerektiğini düşünüyor.
Türk yetkililerin verdiği bilgiye göre, süreçteki kriterlerden biri olan biyometrik pasaportlarla ilgili kriter yerine getirilerek gündemden düştü. Türkiye'de yaklaşık 11 milyon kişinin pasaportu bulunuyor. AB kriterlerine uyan son kuşak biyometrik pasaportların sayısı ise 1,2 milyonu aştı. Şu anda AB'nin vize serbestisinden yararlanan birçok ülkenin bile bu sayıya ulaşamadığı bildirildi.
Türkiye'de OHAL uygulamasının kaldırılmasının da vize sürecine olumlu etki yaptığı belirtildi. Yetkililer, mantıklı bakıldığında vize serbestisinin en az 1,5 yıllık bir süreç olduğunu, tarafların istenildiği takdirde bunu kısaltabileceğini söyledi.
Vize serbestisi sürecinde Türkiye ile AB arasındaki göç anlaşmasının tüm yönleriyle uygulanması, ağır suçlar ve terörle mücadele konusunda Europol ile Türk makamları arasında müzakerelere başlanması gibi kriterler de bulunuyor.
Kişisel verilerin değişimine dair Türkiye ile AB arasındaki anlaşmanın müzakereleri 30 Kasım'da Brüksel'de başlamıştı. Bu müzakerelerin tamamlanmasının uzun zaman alacağı tahmin ediliyor. AB, ayrıca Türkiye'den kişisel verilerin korunması kanununda bazı değişiklikler bekliyor. Bu iki sürecin birbiriyle paralel yürütülmesi planlanıyor.
- Türkiye göç krizinde yük paylaşımı istiyor
Türkiye'yi üyeliğe hazırlayan IPA fonlarındaki kesinti ve Türkiye'deki Suriyeliler için AB'nin taahhüt ettiği fonların yavaş ilerlemesi de sorunlu konulardan biri.
AB, 2014-2020 dönemi için Türkiye'ye 4,5 milyar avro fon tahsis etmiş ancak son dönemde ilişkilerde yaşanan gerginlikten sonra bunun yaklaşık 1 milyar dolarında kesintiye gitmişti. Ayrıca, 18 Mart 2016'daki sığınmacı mutabakatından sonra Türkiye'deki Suriyeliler için 3+3 olmak üzere toplamda 6 milyar avro taahhüt etmişti. ilk 3 milyar avronun şu ana kadar 1,7 milyar avrosu kullanıldı. 1,3 milyar avronun ise "yolda" olduğu belirtiliyor. Haziran 2018'de tahsis edilmesi onaylanan ikinci 3 milyarlık dilimden karşılanacak ilk projenin imzaları ise perşembe günü atıldı.
AP içindeki tartışmalarda 4,5 milyar ve 6 milyar avroluk yardımların çok görülerek kesintiye gidilmesi isteği dile getiriliyor. Türk yetkililer, bu algının yanlış olduğunu, 6 milyar avronun zaten Suriyeliler için hazırlanan projelerde kullanıldığını vurguluyor.
Türkiye, göç krizi devam ettiği sürece üzerindeki yükün paylaşılmasını istiyor ve bunun 18 Mart mutabakatının bir gereği olduğunun altını çiziyor. Türk yetkililer, fonların aktarılmasının geciktiğini belirterek, 2019'da bunun hızlandırılmasını talep ediyor.
- AKPM denetimi
Türkiye'nin Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin (AKPM) denetimine yeniden girmesi de sorunlu alanlardan birini oluşturuyor.
Türkiye, bir an önce denetimden çıkmak istiyor. Bunun için AKPM'nin tavsiyeleri bulunuyor. Bunlardan ikisi olan OHAL'in kaldırılması ve OHAL inceleme komisyonunun çalışmaya başlaması yerine gelmiş durumda. AKPM, Avrupa Konseyi'nin tutuksuz yargılamayı teşvik eden kararlarının da gerçekleşmesini bekliyor.
Türkiye'nin elinde, denetim mekanizmasını kaldırmak için, yargı reform stratejisi ve vize serbestisi diyaloğundaki kriterlerin yerine getirilmesi gibi araçlar bulunuyor. Bunlar Türkiye'nin hem AB hem de Avrupa Konseyi karşısında konumunu güçlendirecek adımlar olarak görülüyor.
Adalet Bakanlığının yargı reformu stratejisinde çalışmaları tamamlamak üzere olduğu, ilk taslağın birkaç hafta içinde duyurulacağı belirtiliyor.
AİHM'nin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararın Türkiye tarafından siyasi olarak görüldüğünü hatırlatan Türk yetkililer, sürecin devam ettiği ve Türkiye'nin büyük mahkemeye gitme hakkı bulunduğu, ayrıca Yunanistan gibi bazı ülkelerin de AİHM kararlarını uygulamadığı hatırlatmasını yapıyor.
- Gümrük Birliğinin güncellenmesi
Türkiye'nin istediği Gümrük Birliği güncellemesinde de adım atılamıyor. Almanya, Hollanda ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin engellemeleriyle AB Konseyi, AB Komisyonuna müzakerelere başlama yetkisi vermiyor.
Türkiye, AB'nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarından otomatik olarak faydalanmak istiyor. Türkiye, AB Komisyonu ve bazı üye ülkelerin desteğini almasına rağmen müzakere süreci başlamadığı için ilerleme sağlayamıyor.
Gümrük Birliği'ne tabi malları taşıyan Türk tırlarına Avusturya gibi bazı AB ülkelerinde ek vergi getiriliyor ve böylece maliyetler artıyor. Türkiye, ulaştırma konusunda karşılaştığı bu tür sorunların da çözülmesini bekliyor.
Bir başka konu da Türkiye'nin Gümrük Birliğindeki karar alma mekanizmalarının dışında tutulması. Türkiye, Gümrük Birliğini uygulayan bir ülke olarak AB Ticaret Politikası Komitesinin kararlarının büyük bölümüne tabi durumda. Ancak Türkiye, AB üyesi olmadığı için 28 üye ülkenin temsil edildiği ve kendisini de ilgilendiren kararların alındığı bu komitede bulunamıyor.
- Brexit
Brexit olarak adlandırılan İngiltere'nin AB'den ayrılması konusu da özellikle AB içinde yarattığı belirsizlikler bağlamında Türkiye-AB ilişkilerindeki sorunlu konulardan biri sayılıyor.
Türkiye'nin üyeliğine destek veren İngiltere'nin AB'den ayrılması Türkiye için bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Brexit'in senaryolarını değerlendiren Türk yetkililer, mevcut anlaşmanın gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin AB ve İngiltere ile ticari ilişkilerinin 2020 sonuna kadar aynı şekilde süreceğini belirtiyor. Sonrasındaki durumu ise Birleşik Krallık ile AB arasındaki anlaşmanın nasıl devam edeceği belirleyecek.
Türkiye, ayrıca Türk vatandaşlarının Ankara Anlaşmasından kaynaklanan haklarının korunmasını talep ediyor.
Kaynak: AA
Türkiye-AB ilişkilerinde 2019'da Türk tarafının izlediği konuların en önemlilerinden biri AP seçimleri olacak. Seçimlerde AB ülkelerinin çoğunda sosyalistlerin oy kaybedebileceği, daha korumacı, radikal, aşırı sağcı, dışlayıcı bir parlamento çıkma ihtimali Türk tarafında değerlendiriliyor.
AP seçimleri nedeniyle 2019'un özellikle ilk yarısında ilişkilerde çok ciddi bir ilerleme beklenmiyor. Seçimler öncesinde AP'nin de Avrupa ülkelerindeki siyasi partilerin de Türkiye ile ilişkileri ilerletmek adına ciddi adımlar atmasının beklenmediği vurgulanıyor.
Buna rağmen 2019'un ilk günlerinden itibaren ilişkilerin çeşitli toplantılarla ivme kazanacağı kaydediliyor. Bunlardan biri 15 Ocak'ta bakan yardımcıları düzeyinde yapılacak Yüksek Düzeyli Ulaştırma Diyaloğu Teknik Toplantısı, diğeri de 28 Şubat'taki Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı olacak.
Ayrıca, 5 Şubat'ta Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan'ın Brüksel'i ziyareti, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün yargı reformu stratejisi çerçevesinde, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da göç ve terörle mücadele bağlamında yılın ilk aylarında yine Brüksel'i ziyaret etmesi beklenen gelişmeler arasında yer alıyor.
Türkiye'nin de özellikle 31 Mart'taki yerel seçimlerden sonra daha kararlı şekilde reform sürecine girebileceği tahmin ediliyor. Türk tarafı AB sürecindeki teknik düzeyde çalışmalarını sürdürüyor.
- Romanya dönem başkanlığında önemli toplantılar bekleniyor
AB dönem başkanlığını 1 Ocak 2019'da Romanya devralacak. Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmayan Avusturya'nın dönem başkanlığında önemli gelişme olmamıştı.
Avusturya'dan görevi devralacak Romanya'nın, kendi dönem başkanlığında 4 yıldır toplanamayan Türkiye-AB Ortaklık Konseyi'nin bakanlar düzeyinde toplanabilmesi için çaba gösterdiği ifade ediliyor.
Romanya'nın toplantıyı düzenlemek için istekli olduğu, AB Komisyonu'nun da Romanya'yı desteklediği vurgulanıyor.
Gelecek birkaç ayda Türkiye'den ve AB üyesi ülkelerden dışişleri bakanlarının veya Avrupa işleriyle ilgili bakanların ve ilgili AB Komisyonu üyelerinin katılımıyla bu toplantının yapılması bekleniyor.
Türkiye-AB Zirvesinin ise AP seçimleri nedeniyle yeni yılın ilk yarısında yapılamayacağı, haziran sonu ya da temmuzda düzenlenebileceği ya da 2019 sonuna kalabileceği ifade ediliyor.
Taraflar arasındaki son zirve toplantısı Bulgaristan'ın dönem başkanlığında geçen mart ayında yapılmıştı.
Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu toplantısının 79'uncusunun da yeni yılın ilk aylarında yapılma ihtimali bulunuyor. Toplantının 77'incisi 3 yıl aradan sonra nisan ayında Brüksel'de, 78'incisi bu hafta Ankara'da yapılmıştı.
- Vize serbestisi süreci
Türk yetkililer, bunlara rağmen Türkiye-AB ilişkilerinin gelişmesi için radikal adımlar beklemediklerini dile getiriyor. İlişkilerde zorlayıcı konular da bulunuyor. Bunlardan birini vize serbestisi süreci oluşturuyor.
Türkiye'nin vize serbestisi sürecinin, kalan 6 kriteri tamamlamasından sonra Avrupa Parlamentosu (AP) ve AB üyesi ülkeler tarafından onaylanması gerekiyor. Türkiye'nin vizesiz seyahat için gerekli kriterleri yerine getirebileceği, ancak mayısta yapılacak AP seçimleri ve Türkiye'deki yerel seçimler nedeniyle Türkiye ile AB arasındaki vize serbestisi sürecinin yavaş ilerleyebileceği ifade ediliyor. Türk tarafı, her şey mükemmel gitse bile 2019 sonuna kadar vize serbestisi sürecinden çok fazla beklenti içinde olunmaması gerektiğini düşünüyor.
Türk yetkililerin verdiği bilgiye göre, süreçteki kriterlerden biri olan biyometrik pasaportlarla ilgili kriter yerine getirilerek gündemden düştü. Türkiye'de yaklaşık 11 milyon kişinin pasaportu bulunuyor. AB kriterlerine uyan son kuşak biyometrik pasaportların sayısı ise 1,2 milyonu aştı. Şu anda AB'nin vize serbestisinden yararlanan birçok ülkenin bile bu sayıya ulaşamadığı bildirildi.
Türkiye'de OHAL uygulamasının kaldırılmasının da vize sürecine olumlu etki yaptığı belirtildi. Yetkililer, mantıklı bakıldığında vize serbestisinin en az 1,5 yıllık bir süreç olduğunu, tarafların istenildiği takdirde bunu kısaltabileceğini söyledi.
Vize serbestisi sürecinde Türkiye ile AB arasındaki göç anlaşmasının tüm yönleriyle uygulanması, ağır suçlar ve terörle mücadele konusunda Europol ile Türk makamları arasında müzakerelere başlanması gibi kriterler de bulunuyor.
Kişisel verilerin değişimine dair Türkiye ile AB arasındaki anlaşmanın müzakereleri 30 Kasım'da Brüksel'de başlamıştı. Bu müzakerelerin tamamlanmasının uzun zaman alacağı tahmin ediliyor. AB, ayrıca Türkiye'den kişisel verilerin korunması kanununda bazı değişiklikler bekliyor. Bu iki sürecin birbiriyle paralel yürütülmesi planlanıyor.
- Türkiye göç krizinde yük paylaşımı istiyor
Türkiye'yi üyeliğe hazırlayan IPA fonlarındaki kesinti ve Türkiye'deki Suriyeliler için AB'nin taahhüt ettiği fonların yavaş ilerlemesi de sorunlu konulardan biri.
AB, 2014-2020 dönemi için Türkiye'ye 4,5 milyar avro fon tahsis etmiş ancak son dönemde ilişkilerde yaşanan gerginlikten sonra bunun yaklaşık 1 milyar dolarında kesintiye gitmişti. Ayrıca, 18 Mart 2016'daki sığınmacı mutabakatından sonra Türkiye'deki Suriyeliler için 3+3 olmak üzere toplamda 6 milyar avro taahhüt etmişti. ilk 3 milyar avronun şu ana kadar 1,7 milyar avrosu kullanıldı. 1,3 milyar avronun ise "yolda" olduğu belirtiliyor. Haziran 2018'de tahsis edilmesi onaylanan ikinci 3 milyarlık dilimden karşılanacak ilk projenin imzaları ise perşembe günü atıldı.
AP içindeki tartışmalarda 4,5 milyar ve 6 milyar avroluk yardımların çok görülerek kesintiye gidilmesi isteği dile getiriliyor. Türk yetkililer, bu algının yanlış olduğunu, 6 milyar avronun zaten Suriyeliler için hazırlanan projelerde kullanıldığını vurguluyor.
Türkiye, göç krizi devam ettiği sürece üzerindeki yükün paylaşılmasını istiyor ve bunun 18 Mart mutabakatının bir gereği olduğunun altını çiziyor. Türk yetkililer, fonların aktarılmasının geciktiğini belirterek, 2019'da bunun hızlandırılmasını talep ediyor.
- AKPM denetimi
Türkiye'nin Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin (AKPM) denetimine yeniden girmesi de sorunlu alanlardan birini oluşturuyor.
Türkiye, bir an önce denetimden çıkmak istiyor. Bunun için AKPM'nin tavsiyeleri bulunuyor. Bunlardan ikisi olan OHAL'in kaldırılması ve OHAL inceleme komisyonunun çalışmaya başlaması yerine gelmiş durumda. AKPM, Avrupa Konseyi'nin tutuksuz yargılamayı teşvik eden kararlarının da gerçekleşmesini bekliyor.
Türkiye'nin elinde, denetim mekanizmasını kaldırmak için, yargı reform stratejisi ve vize serbestisi diyaloğundaki kriterlerin yerine getirilmesi gibi araçlar bulunuyor. Bunlar Türkiye'nin hem AB hem de Avrupa Konseyi karşısında konumunu güçlendirecek adımlar olarak görülüyor.
Adalet Bakanlığının yargı reformu stratejisinde çalışmaları tamamlamak üzere olduğu, ilk taslağın birkaç hafta içinde duyurulacağı belirtiliyor.
AİHM'nin eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararın Türkiye tarafından siyasi olarak görüldüğünü hatırlatan Türk yetkililer, sürecin devam ettiği ve Türkiye'nin büyük mahkemeye gitme hakkı bulunduğu, ayrıca Yunanistan gibi bazı ülkelerin de AİHM kararlarını uygulamadığı hatırlatmasını yapıyor.
- Gümrük Birliğinin güncellenmesi
Türkiye'nin istediği Gümrük Birliği güncellemesinde de adım atılamıyor. Almanya, Hollanda ve Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin engellemeleriyle AB Konseyi, AB Komisyonuna müzakerelere başlama yetkisi vermiyor.
Türkiye, AB'nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarından otomatik olarak faydalanmak istiyor. Türkiye, AB Komisyonu ve bazı üye ülkelerin desteğini almasına rağmen müzakere süreci başlamadığı için ilerleme sağlayamıyor.
Gümrük Birliği'ne tabi malları taşıyan Türk tırlarına Avusturya gibi bazı AB ülkelerinde ek vergi getiriliyor ve böylece maliyetler artıyor. Türkiye, ulaştırma konusunda karşılaştığı bu tür sorunların da çözülmesini bekliyor.
Bir başka konu da Türkiye'nin Gümrük Birliğindeki karar alma mekanizmalarının dışında tutulması. Türkiye, Gümrük Birliğini uygulayan bir ülke olarak AB Ticaret Politikası Komitesinin kararlarının büyük bölümüne tabi durumda. Ancak Türkiye, AB üyesi olmadığı için 28 üye ülkenin temsil edildiği ve kendisini de ilgilendiren kararların alındığı bu komitede bulunamıyor.
- Brexit
Brexit olarak adlandırılan İngiltere'nin AB'den ayrılması konusu da özellikle AB içinde yarattığı belirsizlikler bağlamında Türkiye-AB ilişkilerindeki sorunlu konulardan biri sayılıyor.
Türkiye'nin üyeliğine destek veren İngiltere'nin AB'den ayrılması Türkiye için bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Brexit'in senaryolarını değerlendiren Türk yetkililer, mevcut anlaşmanın gerçekleşmesi halinde Türkiye'nin AB ve İngiltere ile ticari ilişkilerinin 2020 sonuna kadar aynı şekilde süreceğini belirtiyor. Sonrasındaki durumu ise Birleşik Krallık ile AB arasındaki anlaşmanın nasıl devam edeceği belirleyecek.
Türkiye, ayrıca Türk vatandaşlarının Ankara Anlaşmasından kaynaklanan haklarının korunmasını talep ediyor.