"Kafayı yemiş o. çocuğu"

Usta gazeteci Latif Şimşek'ten ortalığı karıştıracak yazı...

'Kafayı yemiş o. çocuğu'
Beyaz Gazete yazarı Latif Şimşek gündeme bomba gibi düşecek bir yazı kaleme aldı.

Şimşek, 2011 yılında Halk TV'yi satın almak isteyen Soner Yalçın'ın kendisine engel olan Deniz Baykal'a ağır hakaretlerde bulunduğunu yazdı.

İşte Latif Şimşek'in o yazısı;

SONER YALÇIN'DAN BAYKAL'A: “ KAFAYI YEMİŞ O. ÇOCUĞU! “

Soner Yalçın, Cem Küçük ile Hakan Şükür arasında geçtiğini öne sürdüğü, hem de doğruluğunu bilmediği, görüşme kayıtlarını yayınlamasaydı. Ben de bunları yazmayı pek düşünmüyordum..

'Kafayı yemiş o. çocuğu'Baykal'dan tarihi itiraf Ama şimdi düşünüyorum.

Soner Yalçın'ın yaptığı ne kadar etikse, benim yazdıklarım da o kadar etik sayılmalı kendisi tarafından.

Üstelik Soner Yalçın, eline geçen dosya ile ilgili: “Doğru mu değil mi bilmiyorum” diyor.

Ama ben şimdi yazdıklarımın doğru olduğunu biliyorum.

Bildiğiniz gibi 2011 yılında Soner Yalçın, Halk Tv'yi satın almak üzere harekete geçmiş, ancak başarılı olamamıştı. Deniz Baykal, Halk Tv'yi Soner'e yedirmemişti. İşte o günlerde Soner Yalçın, sürekli Ankara'ya CHP Genel Merkezi'ne gelip gidiyor, ne pahasına olursa olsun, halk Tv'yi ele geçirmek istiyordu. Deniz Baykal, bir kaset kumpası sonucu istifa etmiş, Kılıçdaroğlu boşalan koltuğa oturtulmuştu.

Soner Yalçın, Halk Tv konusunda, Kemal Kılıçdaroğlu'nu sıkıştırıyor, Kılıçdaroğlu “tamam” diyordu. Ancak, KK'nın tamam demesi yetmiyor, Baykal'ın “evet” demesi gerekiyordu. Ve Baykal, kesinlikle “evet” demiyordu.

Soner Yalçın, o günlerde Ankara'dan İstanbul'a dönüşünde bir meslektaşımızla telefon görüşmesi yapıyor. Bayan gazeteci benim de muhabirlik yıllarından arkadaşım. Konunun onunla doğrudan ilgisi olmadığı için, adını vermeyeceğim. İşte o konuşma:

A.Ö: Alo

SONER YALÇIN: Efendim

A.Ö-Malum görüşme gerçekleşiyor mu şekerim?

A.Ö- Görüştün mü?

SONER YALÇIN- He.. Bu Baykal, kafayı yemiş bir O….pu Çocuğu. Vermemek için elinden gelen her şeyi yaptı. Ve Kanal da kapanıyor.

A.Ö- Yapma ya!

SONER YALÇIN: Ya kimseye acıması falan yok bunun…

A.Ö- Çok acayipler ya!

SONER YALÇIN- Yani biz Sky Türk'ü ya da Flash Tv'yi alsak daha ucuz alırız, düşün!

A.Ö- Hakikaten mi?

SONER YALÇIN- Bi de satma da değil. Kiralama ve O'nun (Baykal'ın) dedikleri olacakmış.

A.Ö- Neymiş onlar mesela?

SONER YALÇIN- Yani programa falan, her şeye müdahale edecekmiş!

A.Ö.- Ay ben bunu oturup bir medya sitesine döşenebilir miyim?

SONER YALÇIN- Döşen de Pazartesi'ye kadar bekle.
…..
A.Ö- Nasıl, Genel Başkan'ın keyfi nasıl? Gürsel de girdi mi sizinle toplantıya?

SONER YALÇIN: Hepsi girdi. Hepsi şey, iyi. Genel merkez iyi ama diğeri boktan…

A:Ö- Hangisi?

SONER YALÇIN- Baykal.

A.Ö- Ooo… O s….ri boktan! Neyse hadi yavrum konuşuruz.

SONER YALÇIN- Öptüm

Soner Yalçın, Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Baykal'a “Halk Tv'yi Soner'e verelim” ısrarına rağmen kanalı alamıyor. Alamıyor ama vaz da geçmiyor.

Şimdi hafızalarımızı biraz zorlayalım.

Oda Tv'nin Ankara Muhabiri, İklim Bayraktar adında bir kızcağız vardı.

Soner Yalçın'ın, Baykal'dan kırmızı kart görmesinin hemen sonrasında, ısrarla Baykal'dan randevu istemiş ve sonrasında Baykal'ın kendisini taciz ettiğini öne sürmüştü. İşin ilginç ayrıntılarından biri, İklim Bayraktar görüşme sonrası haber müdürüne, “Tohumu ektim sonra biçeceğim” türünden laflar etmesiydi.

O dönemde hepimizdeki kanaat şuydu: Halk ;Tv'yi ele geçirmek için Deniz Baykal'a ikinci bir siyasi suikast, aşağılık bir komplo kurulmak isteniyordu. Ancak komploya alet edilmek istenen muhabir, Kılıçdaroğlu'na gittiğinde, Kılıçdaroğlu korkuyor ve “Ne yapıyorsan kendin yap biz destek olmayacağız” diyordu. Belki de Kılıçdaroğlu'nun siyasi destek vermemesi, kumpasın başarısız olmasını sağlamıştı.

Baykal daha sonra İklim Bayraktar'ın kendisini taciz ettiği iddiasıyla dava açmış ve o davayı da kazanmıştı. İklim Bayraktar ise Oda Tv davasında yargılanmış bir süre sonra beraat etmişti. Bayraktar sonrasında ise hem Oda Tv'ye hem de Soner Yalçın'a dava açacağını söylemişti.

Beni asıl ilgilendiren neresi biliyor musunuz?

Araştırmacı, saygın yazar pozunda, insanları etkileyebilen kimi iki yüzlülerin perde arkasında neler çevirdiği. Ve bu oyunlardan hiç kimsenin haberinin olmadığını düşünmeleri.
“Gerçekleri, sadece gerçekleri” yazdığını sandığınız pek çok kalemin, karanlık mahzenlerde bu gerçekleri nasıl çil akçelere çevirdiklerini ne yazık ki görmüyoruz. Bu son sözlerim ortaya. İsteyen istediği gibi üstüne alınsın.