İzmir Körfezi Rengarenk
’Yüzülebilir Körfez’ için çalışmalarını sürdüren İzmir Büyükşehir Belediyesi, Koca Piri Reis gemisi ile yılda 4 kez denize açılan Dokuz Eylül Üniversitesinden (DEÜ) 21 kişilik ekibin elde ettiği verileri yakından izliyor. Öte yandan, deniz altındaki yaşamı tespit etmek amacıyla çekilen su altı fotoğrafları da, ’yüzülebilir Körfez’ hedefine ulaşmada büyük umut verdi.
2000’li yıllara kadar her türlü atığın boşaltıldığı bir yer olarak kullanılan İzmir Körfezi’nde, İzmir Büyükşehir Belediyesinin çevre yatırımlarıyla hız kazanan temizlenme süreci devam ediyor. Körfez’deki olumlu değişim bilimsel yöntemlerle tespit edilirken, deniz altındaki canlı yaşamını izlemek amacıyla çekilen su altı fotoğrafları da Körfez’deki çarpıcı iyileşmeyi gözler önüne seriyor. İZSU Genel Müdürlüğünün Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri Teknolojisi Enstitüsü ile yürüttüğü İzmir Körfezi Oşinografik İzleme projesinde 9 öğretim üyesi görev alıyor. İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış olmak üzere yılda 4 kez Koca Piri Reis Gemisi ile iç, orta ve dış Körfez’den 30’a yakın istasyondan numune alan öğretim üyelerine 12 gemi personeli eşlik ediyor.
"Metal analizinde bulunuyoruz"
Proje Koordinatörü Prof. Dr. Filiz Küçüksezgin, İZSU Genel Müdürlüğü ile birlikte yürüttükleri İzmir Körfezi Oşinografik İzleme projesini büyük kanal projesinin devreye girdiği 2000 yılından bu yana aralıksız sürdürdüklerini belirterek, Körfez’de giderek artan bir iyileşme sürecinin yaşandığına dikkat çekti. Körfez’deki fiziksel, kimyasal ve biyolojik değişkenleri ölçtüklerini belirten Prof. Küçüksezgin, “Anında değerlendirmemiz gereken numuneleri geminin laboratuvarında inceliyoruz. Balık örneklerini ve çamur örneklerini ise dondurarak götürdüğümüz enstitünün kimya laboratuvarında değerlendiriyoruz. 15 istasyonda kimyasal değişkenlere bakıyoruz. Seçilmiş bölgelerden aldığımız balık örneklerinde ağır metal analizi yapıyoruz. 18 noktada ise deniz dibi çamur örneklerinin metal analizinde bulunuyoruz” dedi.
"2002 yılından önce Körfez suyu daha bulanıktı"
Körfez’in ışık şiddetinin geçirgenliğinde çok ciddi bir düzelme olduğunu hatırlatan Prof. Küçüksezgin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2002 yılından önce Körfez suyu daha bulanıktı. Işık geçirgenliği diplere kadar inemiyordu. Bu olumsuzluk Körfez’deki canlı ekosistemine de olumsuz etki ediyordu. Oksijen seviyesi yaz mevsiminde sıfıra düşüyordu. Büyük Kanal projesinin devreye girmesi ile birlikte, özellikle 2002 yılından sonra oksijen seviyesi tehlike sınırlarının altına inmedi. Ayrıca deniz dibi çamurunda da gözle görülür iyileşme var. Daha önce aldığımız numunelerde deniz dibi çamurunun yüzeyi bile simsiyahtı. Şimdi normal çamur rengini almaya başladı.
Dış körfezden balık örnekleri alarak metal analizlerini yapıyoruz. Sonuçlar tolere edilebilir referans değerlerinin altında. Gerek Türk Gıda Kodeksine gerek Avrupa Birliği kriterlerine göre ölçülen metal seviyelerin altında. Ayrıca canlı çeşitlerini görüntülüyoruz. Daha önceki yıllarda rastlamadığımız canlı türlerine rastlıyoruz. Balık çeşitliliği zaten arttı."
Körfezde rengarenk görüntüler
DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsünün 2017 yılı ara raporu, İzmir Körfezindeki iyileşmenin devam ettiğini gösterdi. Deniz altındaki yaşamı tespit etmek amacıyla çekilen su altı fotoğrafları, ’yüzülebilir Körfez’ hedefine ulaşmada büyük umut verdi; Körfez’deki çarpıcı iyileşmeyi bir kez daha gözler önüne serdi. İzmirli su altı fotoğraf sanatçısı Murat Kaptan’ın iç körfezde Sahilevleri, Narlıdere, Güzelbahçe, Zeytinalanı ve Urla’da çektiği fotoğraflarda yer alan mercan, yengeç ve balık türleri, körfezde rengarenk bir görüntü oluşturdu. Çekilen fotoğraflarda dünya genelinde nesli tükenen ve koruma altında olan ’Pinna’ da dikkat çekti.
Kaynak: İHA
"Metal analizinde bulunuyoruz"
Proje Koordinatörü Prof. Dr. Filiz Küçüksezgin, İZSU Genel Müdürlüğü ile birlikte yürüttükleri İzmir Körfezi Oşinografik İzleme projesini büyük kanal projesinin devreye girdiği 2000 yılından bu yana aralıksız sürdürdüklerini belirterek, Körfez’de giderek artan bir iyileşme sürecinin yaşandığına dikkat çekti. Körfez’deki fiziksel, kimyasal ve biyolojik değişkenleri ölçtüklerini belirten Prof. Küçüksezgin, “Anında değerlendirmemiz gereken numuneleri geminin laboratuvarında inceliyoruz. Balık örneklerini ve çamur örneklerini ise dondurarak götürdüğümüz enstitünün kimya laboratuvarında değerlendiriyoruz. 15 istasyonda kimyasal değişkenlere bakıyoruz. Seçilmiş bölgelerden aldığımız balık örneklerinde ağır metal analizi yapıyoruz. 18 noktada ise deniz dibi çamur örneklerinin metal analizinde bulunuyoruz” dedi.
"2002 yılından önce Körfez suyu daha bulanıktı"
Körfez’in ışık şiddetinin geçirgenliğinde çok ciddi bir düzelme olduğunu hatırlatan Prof. Küçüksezgin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2002 yılından önce Körfez suyu daha bulanıktı. Işık geçirgenliği diplere kadar inemiyordu. Bu olumsuzluk Körfez’deki canlı ekosistemine de olumsuz etki ediyordu. Oksijen seviyesi yaz mevsiminde sıfıra düşüyordu. Büyük Kanal projesinin devreye girmesi ile birlikte, özellikle 2002 yılından sonra oksijen seviyesi tehlike sınırlarının altına inmedi. Ayrıca deniz dibi çamurunda da gözle görülür iyileşme var. Daha önce aldığımız numunelerde deniz dibi çamurunun yüzeyi bile simsiyahtı. Şimdi normal çamur rengini almaya başladı.
Dış körfezden balık örnekleri alarak metal analizlerini yapıyoruz. Sonuçlar tolere edilebilir referans değerlerinin altında. Gerek Türk Gıda Kodeksine gerek Avrupa Birliği kriterlerine göre ölçülen metal seviyelerin altında. Ayrıca canlı çeşitlerini görüntülüyoruz. Daha önceki yıllarda rastlamadığımız canlı türlerine rastlıyoruz. Balık çeşitliliği zaten arttı."
Körfezde rengarenk görüntüler
DEÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsünün 2017 yılı ara raporu, İzmir Körfezindeki iyileşmenin devam ettiğini gösterdi. Deniz altındaki yaşamı tespit etmek amacıyla çekilen su altı fotoğrafları, ’yüzülebilir Körfez’ hedefine ulaşmada büyük umut verdi; Körfez’deki çarpıcı iyileşmeyi bir kez daha gözler önüne serdi. İzmirli su altı fotoğraf sanatçısı Murat Kaptan’ın iç körfezde Sahilevleri, Narlıdere, Güzelbahçe, Zeytinalanı ve Urla’da çektiği fotoğraflarda yer alan mercan, yengeç ve balık türleri, körfezde rengarenk bir görüntü oluşturdu. Çekilen fotoğraflarda dünya genelinde nesli tükenen ve koruma altında olan ’Pinna’ da dikkat çekti.