Harran İlahiyat 30'Uncu Yılında
Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, kuruluşunun 30’uncu yıl dönümü dolayısıyla bir panel tertip etti.
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Akgündüz’ün moderatör olduğu panel fakültenin toplantı salonunda düzenlendi.
Panele konuşmacı olarak İlahiyat Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Yusuf Ziya Keskin ve Yrd. Doç. Dr. M. Cüneyt Gökçe katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, “Şu anda ırkçılık peşinde koşanların yanlışlarını kim söyleyecek. Bu konuda aydınlatma görevi, yanlışları söyleme görevi bu dini en iyi bilen ilahiyatçılarındır. Günümüzde Arapçılık, Kürtçülük, Türkçülük peşinde koşanların yüzde kaçı memnun olduğunu sormamız lazım” dedi.
FETÖ tamamen müseylemetül kezzabçılıktır
Rektör Taşaltın konuşmasında 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunan FETÖ’yü İslamın ilk döneminde ortaya çıkan sahte peygamber Müseylemetül Kezzab’a benzeterek,“FETÖ denen bir olay var. Kainat imamıymış. Din, Allah katında İslamdır, Bunların hep gizli gündemleri olmuş. Açık değiller. Bakın hiçbir peygamberin gizli mesajı yoktu. O zaman demek ki kainat imamı denen olay tamamen Müseylemetül Kezzabçılıktır, Başka bir izahı var mıdır” diye konuştu.
Urfa’da ilahiyatın temelleri Osmanlı’ya kadar gider
Programın açılışında konuşan İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Akgündüz, İlahiyat Fakültesinin 1987 yılında çıkarılan bir kanunla Gaziantep Üniversitesine bağlı olarak kurulduğunu söyledi.
Ardından 1992 yılında Harran Üniversitesinin kurulmasıyla üniversite bünyesine geçtiğini dile getiren Akgündüz, “Osmanlı döneminde Urfa’da yirmiye yakın medrese var ve bir o kadar da tekke ve zaviye bulunuyor. O halde Urfa’daki ilahiyat eğitiminin bir tarihi temellerinin bunlar olduğunu söylemek mümkün. Bu tarihi temellerden beslenen fakültemiz, Urfa’da ilahiyat anlamında eğitimin en iyisini verme hususunda emin adımlarla yoluna devam ediyor” dedi.
İlahiyat ideoloji üreten yerler değildi
Panelin konuşmacısı olan Prof. Dr. Yusuf Ziya Keskin, İlahiyat Fakültelerinin İslamı temel kaynaklarından öğrenmek için bilimsel çalışma yapan kurumlar olduğuna dikkat çekerek, “İlahiyat fakülteleri toplumun din konusunda aydınlatılmasında, öğretmen yetiştirilmesinde, diyanete eleman yetiştirilmesinde oldukça önemli görevler yapıyor. Tabi ki ilahiyat fakülteleri topluma yön veren kuruluşlar olması bakımından da önem arz ediyor. Geçişli cemaatler, gruplar, ilahiyat fakültelerinden adam devşirerek kendi ideolojilerine destek sağlamaya çalışıyorlar. Çünkü topluma etki eden insanlar, ilahiyatçılardır. İlahiyat eğitimi sorgulamacı bir eğitimdir. Bir cemaat değildir, bir tarikat değildir. İdeoloji üreten bir yer değildir, ama en azından İslamı temel kaynaklarından öğrenmek için bilimsel çalışma yapan kurumlardır” diye konuştu.
Panele Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, Üniversite Genel Sekreteri Yardımcısı Doç. Dr. M. Akif Nacar, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Akgündüz, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.
Kaynak: İHA
Panele konuşmacı olarak İlahiyat Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Yusuf Ziya Keskin ve Yrd. Doç. Dr. M. Cüneyt Gökçe katıldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, “Şu anda ırkçılık peşinde koşanların yanlışlarını kim söyleyecek. Bu konuda aydınlatma görevi, yanlışları söyleme görevi bu dini en iyi bilen ilahiyatçılarındır. Günümüzde Arapçılık, Kürtçülük, Türkçülük peşinde koşanların yüzde kaçı memnun olduğunu sormamız lazım” dedi.
FETÖ tamamen müseylemetül kezzabçılıktır
Rektör Taşaltın konuşmasında 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunan FETÖ’yü İslamın ilk döneminde ortaya çıkan sahte peygamber Müseylemetül Kezzab’a benzeterek,“FETÖ denen bir olay var. Kainat imamıymış. Din, Allah katında İslamdır, Bunların hep gizli gündemleri olmuş. Açık değiller. Bakın hiçbir peygamberin gizli mesajı yoktu. O zaman demek ki kainat imamı denen olay tamamen Müseylemetül Kezzabçılıktır, Başka bir izahı var mıdır” diye konuştu.
Urfa’da ilahiyatın temelleri Osmanlı’ya kadar gider
Programın açılışında konuşan İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Akgündüz, İlahiyat Fakültesinin 1987 yılında çıkarılan bir kanunla Gaziantep Üniversitesine bağlı olarak kurulduğunu söyledi.
Ardından 1992 yılında Harran Üniversitesinin kurulmasıyla üniversite bünyesine geçtiğini dile getiren Akgündüz, “Osmanlı döneminde Urfa’da yirmiye yakın medrese var ve bir o kadar da tekke ve zaviye bulunuyor. O halde Urfa’daki ilahiyat eğitiminin bir tarihi temellerinin bunlar olduğunu söylemek mümkün. Bu tarihi temellerden beslenen fakültemiz, Urfa’da ilahiyat anlamında eğitimin en iyisini verme hususunda emin adımlarla yoluna devam ediyor” dedi.
İlahiyat ideoloji üreten yerler değildi
Panelin konuşmacısı olan Prof. Dr. Yusuf Ziya Keskin, İlahiyat Fakültelerinin İslamı temel kaynaklarından öğrenmek için bilimsel çalışma yapan kurumlar olduğuna dikkat çekerek, “İlahiyat fakülteleri toplumun din konusunda aydınlatılmasında, öğretmen yetiştirilmesinde, diyanete eleman yetiştirilmesinde oldukça önemli görevler yapıyor. Tabi ki ilahiyat fakülteleri topluma yön veren kuruluşlar olması bakımından da önem arz ediyor. Geçişli cemaatler, gruplar, ilahiyat fakültelerinden adam devşirerek kendi ideolojilerine destek sağlamaya çalışıyorlar. Çünkü topluma etki eden insanlar, ilahiyatçılardır. İlahiyat eğitimi sorgulamacı bir eğitimdir. Bir cemaat değildir, bir tarikat değildir. İdeoloji üreten bir yer değildir, ama en azından İslamı temel kaynaklarından öğrenmek için bilimsel çalışma yapan kurumlardır” diye konuştu.
Panele Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Taşaltın, Üniversite Genel Sekreteri Yardımcısı Doç. Dr. M. Akif Nacar, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Akgündüz, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı.