İş Stresi İle Baş Etmenin Yolları
Yrd.Doç.Dr. Onur Okan Demirci, iş stresi baş etmenin yolları hakkında bilgi verdi.
Zi&On Psikiyatri Akademisinden Yrd.Doç.Dr. Onur Okan Demirci, “Stres kişinin baş etme yollarını zorlayan dış etkenlere verdiği tepki olarak tanımlanabilir. Belli bir düzeyde olduğunda kişiyi motive eden, tehdit edici faktörler karşısında önlem almayı sağlayan bir rolü olabilir. Fakat aşırı ya da süreğen olduğu durumlarda kişinin psikolojik ya da biyolojik olarak yıpranmasına, çeşitli psikiyatrik sorunlar yaşamasına sebep olacağı açıktır. Günlük yaşamımızın önemli bir kısmı işimizde geçmektedir. İş yerinde yaşanan stres mutlaka çalışma koşulları ile ilişkilidir. Ancak bireysel faktörler, örneğin; kişilik özellikleri dolayısı ile stres ile baş etme yolları, aile yaşantısı ya da diğer sosyal destek kaynakları, yaşamın diğer alanlarında üstlenilen rollerde yaşanılan güçlükler iş stresini etkilemektedir” dedi.
Diğer taraftan işte yaşanan stresin kişinin diğer yaşam alanlarına yansıdığını ifade eden Dr. Demirci, “Çalışma koşullarını belli ölçüde kontrol edebiliriz; bu nedenle zor koşullarda bile yeni hedefler belirlemek yerine önce bu koşullar ile baş edebileceğimiz düşüncesine odaklanmalıyız. İş stresinin oluşturduğu belirtilerin görmezden gelinmesi daha ciddi ruhsal ve bedensel problemlere neden olur” diye konuştu.
Depresyon ve kaygı bozukluklarının da iş stresine önlem alınmaması ile gelişebilecek durumlar olduğunu kaydeden Dr. Demirci, “Kaygı, uykusuzluk, sosyal içe çekilme, profesyonel destek alınmaksızın kaygı ya da uyku sorunu için alkol ya da uygunsuz ilaç kullanımı ile baş etme çabaları ve buna bağlı gelişen ek sorunlar, baş ağrısı, sindirim sistemi ile ilgili sıkıntılar gibi bedensel yakınmalar iş stresinin sık görülen yansımalarıdır. Bu konuda önlem alınmaması özellikle kişilik özellikleri, yatkınlık oluşturuyorsa (kaygılı, mükemmeliyetçi, içe dönük, yeni deneyimlere açık olmayan kişilerde olduğu gibi) tükenmişlik sendromunun gelişmesine neden olabilir. Bu durumda kişi kendini yetersiz, desteksiz ve güvensiz hisseder. İşe karşı duyarsızlaşma, işe gitmek istememe, iş veriminde düşme, tahammülsüzlük oluşur. Tükenmişlik, kişinin ailesine ve sosyal yaşantısına yansır. Kişinin ruh sağlığını, dolayısı ile aile ve sosyal yaşamını bu denli etkileyebileceğinden iş stresini önleme konusunda bazı baş etme yolları kullanılması ve gerekirse profesyonel yardım alınması gereklidir. Bazen alınacak basit önlemler gelişebilecek büyük sorunları önlemede etkin olur” ifadelerini kullandı.
Yrd.Doç.Dr. Onur Okan Demirci, iş stresi ile baş etmenin yollarını şöyle sıraladı:
“İşe başlamanız gereken saatten erken gidin. Yapılacak günlük işlerin gözden geçirilmesi ya da yoğunluk yaşayacağınız ortamda bir süre dinginlik yaşamak motivasyonu artıracaktır. İşe uykunuzu almış olarak gidin, stresle baş etmek ve konsantrasyon için kaliteli bir uyku önemlidir. Kendine dikkat etmek, yaşam tarzını değiştirmek değildir. Düzenli beslenme ve spor günlük yaşamda kendinizi enerjik hissetmenizi sağlayacak ve sorunlar ile baş etmede sizi güçlü kılacaktır. İş stresinden uzaklaşma beklentisi ile düzenli alkol kullanımı, uyku ritmini bozar ve güne başlamayı zorlaştırır. Bu durum alkol bağımlılığı için risk oluşturur. Aynı şekilde strese bağlı uyku sorunları ya da kaygı için, profesyonel yardım almaksızın kullanılan ilaçlar; gün içinde kaygının artışı ve verimin düşmesine neden olabilir. İlaç gereksiniminizin değerlendirilmesi için, psikiyatriste başvurmalısınız. Sadece işe odaklanarak kendi fiziksel ve ruhsal gereksinimlerinizi ihmal etmeyin. Ruhunuzun beslenmeye ihtiyacı var, sadece işe odaklanmış bir yaşam ruhunuzu beslemez. Ailenize ve arkadaşlarınıza ayırdığınız zaman ile işe ayırdığınız zaman arasında denge kurmalısınız. Sevdiğiniz insanlar ile kuracağınız etkin iletişimin yaşamın tüm alanlarına pozitif yansıyacağını unutmayın. İş yerinde yapılması gerekenler ile, zorunlu olanlar arasındaki dengeyi iyi kurmalısınız. Bazen zorunluluklar listesini siz yoğunlaştırıyor olabilirsiniz. İş yerinde görev ve sorumlulukları paylaşabileceğiniz kişiler olduğunu unutmayın. Her adım sizin kontrolünüzde olmayabilir. İşe dair öncelikli yapmanız gerekenleri belirlemek, hoşlanmadığınız şeylere öncelik vermek, günün geri kalanında gerginliği azaltacaktır. Birlikte çalıştığınız kişiler ile olumlu iletişim, iş stresini azaltmada önemli bir faktördür. Ortak sorunların paylaşımı sizi rahatlatabilir ve farklı baş etme yolları konusunda farkındalığınızı arttırabilir. Ancak pek çok şey gibi, diğerlerinin olayları algılayışını da kontrol edemeyiz. Profesyonel yaşam ikisi arasındaki dengeyi iyi kurmayı gerektirir. Kişilerin sorunları farklı algılayabileceğini bilmek ve bazen onların üzerindeki stresten ziyade; kendi düşünce ve duygularımızda odaklanmak gerektiğini unutmamak gerekir. Yaptığımız her şeyi mükemmel sonuçlandıramayız. Hata yapabiliriz ve bazı hatalar çok bileşenlidir; hata bizimle ilgili ise kaynağını öğrenir ve tekrarını engellemeye çalışırız. Oluşan hatalar, işleyiş ya da kurumsal yapı ile ilgili olabilir, bu durumu işveren ya da yönetim kadrosu ile paylaşmalıyız. Bu paylaşım bireysel ve kurumsal verimi artıracaktır. Yardımcı personel ile ilgili sorunlarda; beklentilerin ifadesi ancak bunun yanında işleyişteki mevcut güçlükler konusunda fikir alışverişi; iş yükünü azaltmada, çalışma ortamındaki çatışmaların çözümünde ve iş doyumunun artmasında önemli rol oynar. Birlikte çalışılan kişiler ile oluşan çatışmalarda; kendi duygularımız ile birlikte, karşımızdaki kişinin duygularını da sözel ya da davranışsal ipuçları ile anlamaya çalışmak, bu kişiler ile yaşanmış geçmiş deneyimlerin, oluşturduğu duygulardan arınarak, ana odaklanmak önemlidir. Bazen aynı fikirde olmasak bile çatışma sürüyorsa sonlandırmak yararlı olacaktır.”
Kaynak: İHA
Diğer taraftan işte yaşanan stresin kişinin diğer yaşam alanlarına yansıdığını ifade eden Dr. Demirci, “Çalışma koşullarını belli ölçüde kontrol edebiliriz; bu nedenle zor koşullarda bile yeni hedefler belirlemek yerine önce bu koşullar ile baş edebileceğimiz düşüncesine odaklanmalıyız. İş stresinin oluşturduğu belirtilerin görmezden gelinmesi daha ciddi ruhsal ve bedensel problemlere neden olur” diye konuştu.
Depresyon ve kaygı bozukluklarının da iş stresine önlem alınmaması ile gelişebilecek durumlar olduğunu kaydeden Dr. Demirci, “Kaygı, uykusuzluk, sosyal içe çekilme, profesyonel destek alınmaksızın kaygı ya da uyku sorunu için alkol ya da uygunsuz ilaç kullanımı ile baş etme çabaları ve buna bağlı gelişen ek sorunlar, baş ağrısı, sindirim sistemi ile ilgili sıkıntılar gibi bedensel yakınmalar iş stresinin sık görülen yansımalarıdır. Bu konuda önlem alınmaması özellikle kişilik özellikleri, yatkınlık oluşturuyorsa (kaygılı, mükemmeliyetçi, içe dönük, yeni deneyimlere açık olmayan kişilerde olduğu gibi) tükenmişlik sendromunun gelişmesine neden olabilir. Bu durumda kişi kendini yetersiz, desteksiz ve güvensiz hisseder. İşe karşı duyarsızlaşma, işe gitmek istememe, iş veriminde düşme, tahammülsüzlük oluşur. Tükenmişlik, kişinin ailesine ve sosyal yaşantısına yansır. Kişinin ruh sağlığını, dolayısı ile aile ve sosyal yaşamını bu denli etkileyebileceğinden iş stresini önleme konusunda bazı baş etme yolları kullanılması ve gerekirse profesyonel yardım alınması gereklidir. Bazen alınacak basit önlemler gelişebilecek büyük sorunları önlemede etkin olur” ifadelerini kullandı.
Yrd.Doç.Dr. Onur Okan Demirci, iş stresi ile baş etmenin yollarını şöyle sıraladı:
“İşe başlamanız gereken saatten erken gidin. Yapılacak günlük işlerin gözden geçirilmesi ya da yoğunluk yaşayacağınız ortamda bir süre dinginlik yaşamak motivasyonu artıracaktır. İşe uykunuzu almış olarak gidin, stresle baş etmek ve konsantrasyon için kaliteli bir uyku önemlidir. Kendine dikkat etmek, yaşam tarzını değiştirmek değildir. Düzenli beslenme ve spor günlük yaşamda kendinizi enerjik hissetmenizi sağlayacak ve sorunlar ile baş etmede sizi güçlü kılacaktır. İş stresinden uzaklaşma beklentisi ile düzenli alkol kullanımı, uyku ritmini bozar ve güne başlamayı zorlaştırır. Bu durum alkol bağımlılığı için risk oluşturur. Aynı şekilde strese bağlı uyku sorunları ya da kaygı için, profesyonel yardım almaksızın kullanılan ilaçlar; gün içinde kaygının artışı ve verimin düşmesine neden olabilir. İlaç gereksiniminizin değerlendirilmesi için, psikiyatriste başvurmalısınız. Sadece işe odaklanarak kendi fiziksel ve ruhsal gereksinimlerinizi ihmal etmeyin. Ruhunuzun beslenmeye ihtiyacı var, sadece işe odaklanmış bir yaşam ruhunuzu beslemez. Ailenize ve arkadaşlarınıza ayırdığınız zaman ile işe ayırdığınız zaman arasında denge kurmalısınız. Sevdiğiniz insanlar ile kuracağınız etkin iletişimin yaşamın tüm alanlarına pozitif yansıyacağını unutmayın. İş yerinde yapılması gerekenler ile, zorunlu olanlar arasındaki dengeyi iyi kurmalısınız. Bazen zorunluluklar listesini siz yoğunlaştırıyor olabilirsiniz. İş yerinde görev ve sorumlulukları paylaşabileceğiniz kişiler olduğunu unutmayın. Her adım sizin kontrolünüzde olmayabilir. İşe dair öncelikli yapmanız gerekenleri belirlemek, hoşlanmadığınız şeylere öncelik vermek, günün geri kalanında gerginliği azaltacaktır. Birlikte çalıştığınız kişiler ile olumlu iletişim, iş stresini azaltmada önemli bir faktördür. Ortak sorunların paylaşımı sizi rahatlatabilir ve farklı baş etme yolları konusunda farkındalığınızı arttırabilir. Ancak pek çok şey gibi, diğerlerinin olayları algılayışını da kontrol edemeyiz. Profesyonel yaşam ikisi arasındaki dengeyi iyi kurmayı gerektirir. Kişilerin sorunları farklı algılayabileceğini bilmek ve bazen onların üzerindeki stresten ziyade; kendi düşünce ve duygularımızda odaklanmak gerektiğini unutmamak gerekir. Yaptığımız her şeyi mükemmel sonuçlandıramayız. Hata yapabiliriz ve bazı hatalar çok bileşenlidir; hata bizimle ilgili ise kaynağını öğrenir ve tekrarını engellemeye çalışırız. Oluşan hatalar, işleyiş ya da kurumsal yapı ile ilgili olabilir, bu durumu işveren ya da yönetim kadrosu ile paylaşmalıyız. Bu paylaşım bireysel ve kurumsal verimi artıracaktır. Yardımcı personel ile ilgili sorunlarda; beklentilerin ifadesi ancak bunun yanında işleyişteki mevcut güçlükler konusunda fikir alışverişi; iş yükünü azaltmada, çalışma ortamındaki çatışmaların çözümünde ve iş doyumunun artmasında önemli rol oynar. Birlikte çalışılan kişiler ile oluşan çatışmalarda; kendi duygularımız ile birlikte, karşımızdaki kişinin duygularını da sözel ya da davranışsal ipuçları ile anlamaya çalışmak, bu kişiler ile yaşanmış geçmiş deneyimlerin, oluşturduğu duygulardan arınarak, ana odaklanmak önemlidir. Bazen aynı fikirde olmasak bile çatışma sürüyorsa sonlandırmak yararlı olacaktır.”