'TCMB Faiz Oranlarını Biraz Daha Düşürebilir'
Saxo Bank'ın Makro Strateji Müdürü Dembik: 'Merkez Bankasının, Türk lirası ve ekonomiye ilişkin süreci ele alışı oldukça iyi. Çok rahat dönemlerden geçmiyoruz, piyasasının böyle bir durumda tepki vermesi normal' 'Merkez Bankası faiz oranlarını biraz daha düşürebilir. Rezerv zorunlulukları da biraz daha düşürebilir' 'ABD'nin artık faiz oranları artırması lazım, çünkü iş gücü piyasasında işler yolunda gidiyor. Eğer faiz oranlarını yükseltmek için beklerlerse çok fazla vakit kaybetmiş olacak'
Saxo Bank'ın Makro Strateji Müdürü Christopher Dembik, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB), Türk lirası ve ekonomiye ilişkin süreci ele alışının oldukça iyi olduğunu belirterek, 'Merkez Bankası faiz oranlarını biraz daha düşürebilir.' dedi.
İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında konuşan Dembik, konjonktürel dalgalanmaların sonunda ABD ve Avrupa'da ekonomik durgunluğun yaşanacağını ve ekonomik resesyonla karşı karşıya kalınacağını ifade etti.
Merkez bankalarının küresel bağlamda ekonomik durumu etkileyecek kapasiteden yoksun olduğuna işaret eden Dembik, ABD, Japonya ve birçok ülkede ekonomik durumun iyi olmadığını ve para politikalarının yetersiz kaldığını vurguladı.
Dembik, İngiltere, Japonya ve Avusturya dahil pek çok ülkenin merkez bankalarının para politikalarında sınıra ulaştığını düşündüğünü kaydederek, 'Gelecek çeyrek içerisinde mali politikaların tekrar sürece dahil olacağını söyleyebiliriz. Avrupa ülkelerinin 3'te 1'i halihazırda mali politikaları ve mali teşviki hayata geçirme noktasında planlamalarını yaptı. Brexit çok fazla gürültü çıkarıyor ama yatırımcılar için temel risk değil.' diye konuştu.
İngiltere'de hala sağlam bir ekonomi olduğunu dile getiren Dembik, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çin ekonomik krizlerle başa çıkabilecek durumda fakat finansal piyasaları etkileyecek şöyle bir durum var ki Çin para birimi yuanın devalüasyonu orta vadede finansal piyasalar için ciddi bir endişe yaratacaktır. Japonya’da ekonominin çok ciddi bir şekilde yavaşladığını görüyoruz. Önümüzdeki yıllarda Avrupa ve ABD'de ekonomi belki çok kötü gitmeyecek fakat Japonya'daki sallantılar küresel ekonomiyi etkileyebilir. Merkez bankalarının yaptıkları şu anda yeterli değil, hala ek teşvik sağlamaları gerekiyor.'
Dembik, İngiltere'nin Brexit'i gerçekleştirirken Avrupa'yla iyi bir pazarlık yapacağına dikkati çekerek, İngiltere'nin kendi finansal sektörünü korumada iyi bir iş çıkaracağını anlattı.
'Brexit oluyor diye her şey çökecek gibi yanlış bir fikre kapılmayalım' diyen Dembik, Avrupa'daki durgunluğun Brexit konuşulmadan evvel başladığını ifade etti.
Brexit'in ekonomik ve finansal olarak büyük etkisi olmayacağının ve İngiltere'nin resesyona girmeyeceğinin altını çizen Dembik, İngiltere'nin ardından AB'nin dışına çıkmak isteyen ülkelerin olabileceğini ve siyasi bağlamda 'ateşli günler'in yaşanabileceğini söyledi.
- 'ABD'nin artık faiz oranları artırması lazım'
Christopher Dembik, AB ülkeleri için çok tehlikeli olan şeylerden birinin, negatif faiz nedeniyle para harcamaktan kaçınılarak tasarrufa gidilmesi olduğunu belirterek, Almanya, Fransa, Japonya ve Danimarka'da benzer durumların görüldüğünü aktardı.
Negatif faizin yeni bir trend haline geldiğini kaydeden Dembik, 'Devletler için bu durum iyi ancak finansal sektör için çok ciddi sıkıntı arz ediyor. AB'deki bazı çalışmalar finansal sektörün negatif faizle maksimum 2-3 yıl daha başa çıkabileceğini gösteriyor. Negatif faiz sürdükçe kârlılık düşecektir. Eğer negatif faiz oranları devam edecek olursa finansal sektör için ciddi bir sıkıntı teşkil edecektir. Bankalar rahat bir şekilde kredi alabilirse ekonomik büyüme gerçekleşecektir ama negatif faizle ilgili sıkıntıları kimse ele almıyor.' şeklinde konuştu.
ABD Merkez Bankasının (Fed) bu akşam açıklanacak faiz kararına değinen Dembik, 'ABD'nin artık faiz oranları artırması lazım çünkü iş gücü piyasasında işler yolunda gidiyor. Fed, ekonomide konjonktürel dalganın sona erdiğini biliyor, yani kaldıraca ihtiyaçları var. Durgunluk olduğu zaman ekonomiyi tetiklemeleri gerekiyor, yani daha yüksek faiz oranlarına ihtiyaçları var. Eğer faiz oranlarını yükseltmek için beklerlerse çok fazla vakit kaybetmiş olacaklar.' dedi.
Dembik, Avrupa Merkez Bankasının (ECB) varlık alımlarını Mart 2017'nin ötesine kadar genişletebileceklerini belirterek, bununla birlikte tahvil ihraç limitlerini de artırabileceklerini ifade etti.
Japonya Merkez Bankasının (BoJ) para politikalarının makro ekonomik düzeyde işe yaramadığını aktararak, Japon ihracatının çok pahalı hale geldiğini dile getirdi.
Dembik, Japonya’da düşük yen oranlarıyla karşı karşıya olunduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
'Japonya takip edilmemesi gereken örneklerden biri. ECB'nin para politikası Japonya'da işe yaramadı. Japonya için yeni adımlardan biri 'helikopterle para dağıtmaktı'. Açıkçası aptalca bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Yine politikacılar işe şüpheyle yaklaşabilir. Bunun enflasyonu düzelteceğinden ya da tüketici harcamalarını artıracağından emin değiliz. Japonya Maliye Bakanı Taro Aso, benzer deflasyonun ABD'de de 1930'larda gerçekleştiğini ve savaşla işin içinden çıktıklarını dile getirdi. Japonya herhangi bir yerle savaşa girmek niyetinde değil ama 'son 16 yıldır ne yaparsak yapalım ekonomide hem mali politikalarla hem de para politikalarıyla çok ciddi bir etki yaratamadık' dedi. Çünkü deflasyon derinleştiği zaman bunu değiştirmeniz çok kolay olmuyor. Japonya ekonomisi için tünelin sonunda bir ışık görmüyorum. Japonya ekonomisinin çok rahat bir şekilde iyileşeceğini düşünmüyorum, 'helikopterle para dağıtılması'nın da doğru çözüm olacağını düşünmüyorum.'
Ekonomist olarak ABD Başkanlık Seçimleri'nde Hillary Clinton'ın başkan olarak seçilmesini istediğini belirten Dembik, Clinton'un ekonomik programının iş ortamını desteklediğini ve daha uygun olduğunu anlattı.
Donald Trump'ın ekonomik programının dağınık olduğunu aktaran Dembik, Trump'ın seçilme şansının da yüksek olduğunu ve seçilmesine karşı hazırlıklı olunması gerektiğini dile getirdi.
- 'TCMB bence iyi bir iş çıkardı'
Basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Saxo Bank Makro Strateji Müdürü Dembik, gelişmekte olan piyasalarda her ülkenin aynı sepette değerlendirilemeyeceğini kaydederek, Çin'in yatırım yapılabilecek önemli piyasalardan bir tanesi olduğunu anlattı.
Türkiye'nin de yatırım yapılabilecek ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Dembik, 'Yatırımcılar olarak 2 şeye bakarız. Siyasi risk Türkiye'de yüksek değil. Örneğin Brezilya'da yolsuzluk, siyasi risk ve çok fazla bürokrasi var fakat Türkiye'de siyasi risk büyük bir problem değil. Türkiye'nin ekonomisi iyi gidiyor ancak hala yabancı yatırımcıya ihtiyacı var. Gelecek yıl Türkiye’de işler daha da iyiye gidecektir. 6 ay sonra kimse gerçekleşen talihsiz olayları hatırlamayacaktır.' değerlendirmesini yaptı.
TCMB'nin izlediği politikaların ekonomiye ve Türk lirasına etkilerine ilişkin bir soru üzerine, Dembik şunları kaydetti:
'Merkez Bankasının, Türk lirası ve ekonomiye ilişkin süreci ele alışı oldukça iyi. Çok rahat dönemlerden geçmiyoruz, piyasasının böyle bir durumda tepki vermesi normal. Yatırımcılar aksi takdirde ülkeden kaçacaktır. Yıl sonunda yabancı yatırım oranı düşük kalacaktır ama ekonomik göstergelere bakacak olursanız yavaşlama zaten vardı. Bu Türkiye’ye özgü değildi, böyle bir küresel trend vardı. TCMB bence iyi bir iş çıkardı. Merkez Bankası likiditeyi artırmalı, enflasyon bence en büyük dert değil. Gelişmekte olan diğer piyasalarda da enflasyon var. Tüketici güveni verileri son dönemde çok iyi değil ancak önümüzdeki dönemde iyileşecektir. Merkez Bankası faiz oranlarını biraz daha düşürebilir. Rezerv zorunlulukları da biraz daha düşürebilir. Yabancı yatırımcılar için imaj önemlidir, genel bir resme bakarlar. En önemli ekonomik gösterge bir ülke için büyümedir ve piyasada likidite varsa yatırımcılar geri döneceklerdir. 2017, Türkiye için daha iyi bir yıl haline gelecektir.'
Kaynak: AA
İstanbul'da düzenlenen basın toplantısında konuşan Dembik, konjonktürel dalgalanmaların sonunda ABD ve Avrupa'da ekonomik durgunluğun yaşanacağını ve ekonomik resesyonla karşı karşıya kalınacağını ifade etti.
Merkez bankalarının küresel bağlamda ekonomik durumu etkileyecek kapasiteden yoksun olduğuna işaret eden Dembik, ABD, Japonya ve birçok ülkede ekonomik durumun iyi olmadığını ve para politikalarının yetersiz kaldığını vurguladı.
Dembik, İngiltere, Japonya ve Avusturya dahil pek çok ülkenin merkez bankalarının para politikalarında sınıra ulaştığını düşündüğünü kaydederek, 'Gelecek çeyrek içerisinde mali politikaların tekrar sürece dahil olacağını söyleyebiliriz. Avrupa ülkelerinin 3'te 1'i halihazırda mali politikaları ve mali teşviki hayata geçirme noktasında planlamalarını yaptı. Brexit çok fazla gürültü çıkarıyor ama yatırımcılar için temel risk değil.' diye konuştu.
İngiltere'de hala sağlam bir ekonomi olduğunu dile getiren Dembik, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Çin ekonomik krizlerle başa çıkabilecek durumda fakat finansal piyasaları etkileyecek şöyle bir durum var ki Çin para birimi yuanın devalüasyonu orta vadede finansal piyasalar için ciddi bir endişe yaratacaktır. Japonya’da ekonominin çok ciddi bir şekilde yavaşladığını görüyoruz. Önümüzdeki yıllarda Avrupa ve ABD'de ekonomi belki çok kötü gitmeyecek fakat Japonya'daki sallantılar küresel ekonomiyi etkileyebilir. Merkez bankalarının yaptıkları şu anda yeterli değil, hala ek teşvik sağlamaları gerekiyor.'
Dembik, İngiltere'nin Brexit'i gerçekleştirirken Avrupa'yla iyi bir pazarlık yapacağına dikkati çekerek, İngiltere'nin kendi finansal sektörünü korumada iyi bir iş çıkaracağını anlattı.
'Brexit oluyor diye her şey çökecek gibi yanlış bir fikre kapılmayalım' diyen Dembik, Avrupa'daki durgunluğun Brexit konuşulmadan evvel başladığını ifade etti.
Brexit'in ekonomik ve finansal olarak büyük etkisi olmayacağının ve İngiltere'nin resesyona girmeyeceğinin altını çizen Dembik, İngiltere'nin ardından AB'nin dışına çıkmak isteyen ülkelerin olabileceğini ve siyasi bağlamda 'ateşli günler'in yaşanabileceğini söyledi.
- 'ABD'nin artık faiz oranları artırması lazım'
Christopher Dembik, AB ülkeleri için çok tehlikeli olan şeylerden birinin, negatif faiz nedeniyle para harcamaktan kaçınılarak tasarrufa gidilmesi olduğunu belirterek, Almanya, Fransa, Japonya ve Danimarka'da benzer durumların görüldüğünü aktardı.
Negatif faizin yeni bir trend haline geldiğini kaydeden Dembik, 'Devletler için bu durum iyi ancak finansal sektör için çok ciddi sıkıntı arz ediyor. AB'deki bazı çalışmalar finansal sektörün negatif faizle maksimum 2-3 yıl daha başa çıkabileceğini gösteriyor. Negatif faiz sürdükçe kârlılık düşecektir. Eğer negatif faiz oranları devam edecek olursa finansal sektör için ciddi bir sıkıntı teşkil edecektir. Bankalar rahat bir şekilde kredi alabilirse ekonomik büyüme gerçekleşecektir ama negatif faizle ilgili sıkıntıları kimse ele almıyor.' şeklinde konuştu.
ABD Merkez Bankasının (Fed) bu akşam açıklanacak faiz kararına değinen Dembik, 'ABD'nin artık faiz oranları artırması lazım çünkü iş gücü piyasasında işler yolunda gidiyor. Fed, ekonomide konjonktürel dalganın sona erdiğini biliyor, yani kaldıraca ihtiyaçları var. Durgunluk olduğu zaman ekonomiyi tetiklemeleri gerekiyor, yani daha yüksek faiz oranlarına ihtiyaçları var. Eğer faiz oranlarını yükseltmek için beklerlerse çok fazla vakit kaybetmiş olacaklar.' dedi.
Dembik, Avrupa Merkez Bankasının (ECB) varlık alımlarını Mart 2017'nin ötesine kadar genişletebileceklerini belirterek, bununla birlikte tahvil ihraç limitlerini de artırabileceklerini ifade etti.
Japonya Merkez Bankasının (BoJ) para politikalarının makro ekonomik düzeyde işe yaramadığını aktararak, Japon ihracatının çok pahalı hale geldiğini dile getirdi.
Dembik, Japonya’da düşük yen oranlarıyla karşı karşıya olunduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
'Japonya takip edilmemesi gereken örneklerden biri. ECB'nin para politikası Japonya'da işe yaramadı. Japonya için yeni adımlardan biri 'helikopterle para dağıtmaktı'. Açıkçası aptalca bir fikir olduğunu düşünmüyorum. Yine politikacılar işe şüpheyle yaklaşabilir. Bunun enflasyonu düzelteceğinden ya da tüketici harcamalarını artıracağından emin değiliz. Japonya Maliye Bakanı Taro Aso, benzer deflasyonun ABD'de de 1930'larda gerçekleştiğini ve savaşla işin içinden çıktıklarını dile getirdi. Japonya herhangi bir yerle savaşa girmek niyetinde değil ama 'son 16 yıldır ne yaparsak yapalım ekonomide hem mali politikalarla hem de para politikalarıyla çok ciddi bir etki yaratamadık' dedi. Çünkü deflasyon derinleştiği zaman bunu değiştirmeniz çok kolay olmuyor. Japonya ekonomisi için tünelin sonunda bir ışık görmüyorum. Japonya ekonomisinin çok rahat bir şekilde iyileşeceğini düşünmüyorum, 'helikopterle para dağıtılması'nın da doğru çözüm olacağını düşünmüyorum.'
Ekonomist olarak ABD Başkanlık Seçimleri'nde Hillary Clinton'ın başkan olarak seçilmesini istediğini belirten Dembik, Clinton'un ekonomik programının iş ortamını desteklediğini ve daha uygun olduğunu anlattı.
Donald Trump'ın ekonomik programının dağınık olduğunu aktaran Dembik, Trump'ın seçilme şansının da yüksek olduğunu ve seçilmesine karşı hazırlıklı olunması gerektiğini dile getirdi.
- 'TCMB bence iyi bir iş çıkardı'
Basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Saxo Bank Makro Strateji Müdürü Dembik, gelişmekte olan piyasalarda her ülkenin aynı sepette değerlendirilemeyeceğini kaydederek, Çin'in yatırım yapılabilecek önemli piyasalardan bir tanesi olduğunu anlattı.
Türkiye'nin de yatırım yapılabilecek ülkelerden biri olduğuna dikkati çeken Dembik, 'Yatırımcılar olarak 2 şeye bakarız. Siyasi risk Türkiye'de yüksek değil. Örneğin Brezilya'da yolsuzluk, siyasi risk ve çok fazla bürokrasi var fakat Türkiye'de siyasi risk büyük bir problem değil. Türkiye'nin ekonomisi iyi gidiyor ancak hala yabancı yatırımcıya ihtiyacı var. Gelecek yıl Türkiye’de işler daha da iyiye gidecektir. 6 ay sonra kimse gerçekleşen talihsiz olayları hatırlamayacaktır.' değerlendirmesini yaptı.
TCMB'nin izlediği politikaların ekonomiye ve Türk lirasına etkilerine ilişkin bir soru üzerine, Dembik şunları kaydetti:
'Merkez Bankasının, Türk lirası ve ekonomiye ilişkin süreci ele alışı oldukça iyi. Çok rahat dönemlerden geçmiyoruz, piyasasının böyle bir durumda tepki vermesi normal. Yatırımcılar aksi takdirde ülkeden kaçacaktır. Yıl sonunda yabancı yatırım oranı düşük kalacaktır ama ekonomik göstergelere bakacak olursanız yavaşlama zaten vardı. Bu Türkiye’ye özgü değildi, böyle bir küresel trend vardı. TCMB bence iyi bir iş çıkardı. Merkez Bankası likiditeyi artırmalı, enflasyon bence en büyük dert değil. Gelişmekte olan diğer piyasalarda da enflasyon var. Tüketici güveni verileri son dönemde çok iyi değil ancak önümüzdeki dönemde iyileşecektir. Merkez Bankası faiz oranlarını biraz daha düşürebilir. Rezerv zorunlulukları da biraz daha düşürebilir. Yabancı yatırımcılar için imaj önemlidir, genel bir resme bakarlar. En önemli ekonomik gösterge bir ülke için büyümedir ve piyasada likidite varsa yatırımcılar geri döneceklerdir. 2017, Türkiye için daha iyi bir yıl haline gelecektir.'