GRAFİKLİ - Dink Cinayetinin 9 Yılı
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesine ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma, cinayetten 9 yıl sonra, FETÖ/PDY bağlantılı oldukları ileri sürülen kamu görevlilerinin ardından dönemin jandarma görevlilerine de uzandı '25 Aralık soruşturmasında usulsüzlükler yaptığı' gerekçesiyle meslekten ihraç edilen ve hakkında yakalama kararı çıkarılan Muammer Akkaş'tan alınan dosyaya bakan savcılar, soruşturmayı genişleterek, FETÖ/PDY bağlantılarıyla ilgili birçok delile ulaştı FETÖ/PDY soruşturmalarının da şüphelileri olan eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve eski Emniyet İstihbarat Dairesi C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in de aralarında bulunduğu birçok kamu görevlisinin yargılandığı davanın dışında devam eden soruşturmada, ilk kez jandarma görevlileri de gözaltına alındı Görev yeri değiştikten sonra Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda tekrar çalışmaya başlayan ve Dink cinayeti dosyasını yeniden teslim alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Gökalp Kökçü, cinayetin jandarma bağlantısıyla ilgili yeni bir iddianame de hazırlayacak.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de genel yayın yönetmeni olduğu Şişli'deki Agos gazetesinin önünde uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Cinayetin faili 17 yaşındaki Ogün Samast, 20 Ocak 2007'de Samsun Otogarı'nda yakalandı. Samast ile Yasin Hayal, Zeynel Abidin Yavuz, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender, 24 Ocak 2007'de tutuklandı. Soruşturma kapsamında, farklı tarihlerde Erhan Tuncel, Salih Hacısalihoğlu, Tuncay Uzundal, Veysel Toprak, Osman Alpay, İrfan Özkan ve Mustafa Öztürk'ün de tutuklanmasına karar verildi.
Dönemin özel yetkili İstanbul cumhuriyet savcıları Selim Berna Altay ve Fikret Seçen, 20 Nisan 2007'de 12'si tutuklu 18 şüpheli hakkında iddianame hazırladı. Özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 'terör örgütü konusundaki delillendirmenin yeterli olmadığı'' gerekçesiyle iddianameyi reddetti. Savcıların bu karara itirazının kabul edilmesinin ardından mahkeme iddianameyi kabul etti.
Davanın ilk duruşması, 2 Temmuz 2007'de yapıldı. Davadaki sanık sayısı da Yasin Hayal'in eniştesi Coşkun İğci ve ağabeyi Osman Hayal hakkında hazırlanan iddianamelerin de birleştirilmesiyle 20 oldu. Davanın 25 Ekim 2010'daki duruşmasında mahkeme heyeti, Samast'ın dosyasını görevsizlik kararıyla çocuk mahkemesine gönderdi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 4 Aralık 2010'daki kararıyla İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak, Sakarya'da geçici yetkiyle görevlendirildi. Canak'ın yerine aynı mahkeme üyesi Rüstem Eryılmaz getirildi.
- Savcı, Ergenekon'u işaret etti
İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, 25 Temmuz 2011'de Samast'ı, 'tasarlayarak adam öldürmek'' ve ''ruhsatsız silah taşımak'' suçlarından 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Karar, temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onandı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 20. duruşmasında Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta, esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Hrant Dink cinayeti ve 'Ergenekon' soruşturması kapsamında elde edilen belge, bilgi ve delillerin incelendiği belirtilen mütalaada, 'Dink cinayetinin Erhan Tuncel ve Yasin Hayal yönetiminde, 'Ergenekon' terör örgütünün Trabzon'da faaliyet gösteren bir hücre yapılanması tarafından işlenmiş olduğu değerlendirilmektedir.' denildi.
- Mahkeme, 'örgütten'' beraat verdi
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 17 Ocak 2012'de açıkladığı kararda, sanıklar 'yeterli delil elde edilemediği' gerekçesiyle 'terör örgütü'' suçlamasından beraat etti.
Sanık Yasin Hayal, 'Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, sanık Erhan Tuncel 'patlayıcı madde imal etmek, kullanmak' suçlarından 10 yıl 6 ay hapis, sanıklar Ersin Yolcu ve Ahmet İskender de 'tasarlayarak adam öldürmeye yardım etmek' suçundan 12 yıl 6'şar ay hapis cezasına mahkum edildi.
Mahkemenin ''örgüt yok'' şeklindeki kararı kamuoyunda derin yankı uyandırdı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Rüstem Eryılmaz, kararı eleştirenlere 'Verdiğimiz karar, 'örgüt yoktur' anlamına gelmez. Elbette bu cinayeti basite indirgeyemeyiz. En doğru kararı verdiğimi düşünüyorum. (Cinayetin) Arkasında kanıtlanmamış örgütler olabilir ama şu an kanıtlanmış bir şey yok. Bize 'terör örgütü davası' diye açılmıştı. Hatta mahkeme, 'hangi örgüt olduğunu belirtin' diyerek ilk iddianameyi iade etmişti.'' yanıtını verdi.
Mahkemenin kararı ve ilk iddianamenin reddedilmesi, soruşturmada 'örgüt' konusunun iyi araştırılmadığını ortaya koydu.
Kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 15 Mayıs 2013'te, sanıkların 'silahlı terör örgütü' değil, 'suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt' üyesi olduklarına hükmetti. Daire, örgüt yönünden verilen beraat kararlarını bozdu.
- Bir kez daha mahkeme başkanı değişti
Yargıtay'ın bozma kararlarının ardından dava, 17 Eylül 2013'te İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görülmeye başlandı. HSYK'nın görev yerini değiştirdiği Rüstem Eryılmaz'ın yerine mahkeme heyeti başkanlığına Hadi Çağdır getirildi.
Bu süreçte İstanbul'da 17-25 Aralık operasyonları yaşandı. Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, operasyon kararı veren savcı ve hakimlerle ilgili gündeme getirilen Paralel Devlet Yapılanması (PDY) tartışmalarını hatırlatarak, dosyanın yeniden ele alınmasını istedi.
Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından Dink cinayeti dava dosyası İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Bu mahkeme, 30 Ekim 2014'te Yargıtay'ın bozma kararına uyulmasına hükmetti. Mahkeme, İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde Ogün Samast'ın 'terör örgütü üyeliği' suçundan yargılandığı dava dosyası ile bu davayı da birleştirdi.
- Dava, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
HSYK kararıyla açığa alınan ve FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılan dönemin özel yetkili İstanbul cumhuriyet savcılarından Muammer Akkaş'ın yetkisinden, 3 yıllık süreç sonunda alınan Dink cinayeti soruşturma dosyası, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Yusuf Hakkı Doğan'a verildi.
Yargıtay'da görevlendirilen Doğan'dan sonra dosyayı devralan aynı büro savcılarından Gökalp Kökçü ise aralarında eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, eski istihbarat daire başkanları Ramazan Akyürek ve Sabri Uzun, eski İstihbarat Daire C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler ve eski emniyet müdürü Coşkun Çakar'ın da bulunduğu 26 kamu görevlisiyle ilgili, 'tasarlayarak kasten öldürmek, silahlı örgüt kurmak ve üye olmak, resmi belgede sahtecilik, resmi belgeyi yok etme, görevi kötüye kullanma ve kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi' gibi suçlardan iddianame hazırladı.
İddianamenin gönderildiği İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi ile ana dava dosyasının görüldüğü İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi arasında, yeni davayla ilgili hangi mahkemenin görevli olduğuna ilişkin yaşanan yetki tartışmasını Yargıtay 5. Ceza Dairesi sona erdirdi.
Yargıtayın kararıyla yeni davaya İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi bakarken, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 8 sanıklı ana dava doyası da yine bu mahkemeye gönderildi. Dava dosyalarını birleştiren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, tutuklu Ramazan Akyürek ile Ali Fuat Yılmazer ve 33 tutuksuz olmak üzere 35 sanığın yargılandığı davada, sanıkların savunmalarını almaya devam ediyor.
Davanın bir sonraki duruşması 8 Ağustos'ta yapılacak.
- Soruşturmaya 8 savcı baktı
Hrant Dink cinayeti soruşturması, cinayetin işlendiği günden bu yana, 9 yıl 6 aydır hiç kapanmadı. Bu sürede soruşturmaya sırasıyla savcılar Selim Berna Altay, Fikret Seçen, Cihan Kansız, Mustafa Çavuşoğlu, Muammer Akkaş, Yusuf Hakkı Doğan ve İrfan Fidan ile Gökalp Kökçü baktı.
Kaldırılmalarına karar verilmeden önce Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesi ve Terörle Mücadele Kanunu'nun 10. maddesiyle görevli cumhuriyet savcılarından Selim Berna Altay ve Fikret Seçen'in hazırladığı iddianame, yine dönemin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
Açılan dava harici Dink cinayetine ilişkin diğer soruşturmayı Fikret Seçen bir süre yürüttü. Seçen'in İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili olmasının ardından dosya dönemin özel yetkili savcılarından Cihan Kansız'a teslim edildi. Cihan'ın da bir süre sonra başsavcıvekili olarak atanmasından sonra herhangi bir ilerleme yaşanmayan soruşturma dosyası bu kez özel yetkili savcılardan Mustafa Çavuşoğlu'na devredildi.
Savcı Çavuşoğlu döneminde ilk kez kamu görevlileriyle ilgili soruşturma açıldığı gündeme yansıdı ancak hangi kamu görevlileriyle ilgili soruşturma yürütüldüğü hakkında Dink ailesi avukatları ile kamuoyuna bilgi verilmedi.
Dink cinayetine ilişkin yürütülen soruşturmaların tümü daha sonraki süreçte özel yetkili cumhuriyet savcılarından Muammer Akkaş'a verildi. İstanbul merkezli 25 Aralık soruşturmasını başlatan Muammer Akkaş, 3 yıl süresince baktığı soruşturmada sadece sanıklardan Erhan Tuncel ve Ogün Samast'ın tanık olarak ifadesine başvurdu. Daha sonra 25 Aralık soruşturmasında usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle meslekten ihraç edilen ve PDY soruşturmaları kapsamında hakkında tutuklanmak üzere yakalama kararı çıkarılan Akkaş döneminde, Dink soruşturmasında 'bir arpa boyu yol' katedilemedi.
- Akkaş gitti, soruşturma hızlandı
Savcı Akkaş, HSYK'nın Şubat 2014'teki kararnamesiyle Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı'na atanınca dosya, İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Yusuf Hakkı Doğan'a verildi.
Dink ailesi, cinayette sorumluluğu bulunduğu iddia edilen kamu görevlileri hakkında İstanbul Valiliği'nin soruşturma izni vermemesi üzerine idare mahkemesine itiraz etti. Avukatlar, itirazları reddedilince Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Yüksek Mahkeme, ayrıca, 17 Temmuz 2014'te ailenin bireysel başvurusu üzerine 'etkili soruşturma yapılmadığı' gerekçesiyle ihlal kararı verdi.
Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi, cinayette ihmali olduğu iddia edilen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör ile emniyet mensuplarının da aralarında bulunduğu 9 kamu görevlisi hakkındaki soruşturmada verilen takipsizlik kararını, 6 Haziran 2014'te kaldırdı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, bu kararın 'kanun yararına bozulması' istemiyle Adalet Bakanlığı'na başvurdu. Adalet Bakanlığı, 22 Ekim 2014'te talebi reddetti. Böylece, kamu görevlilerinin soruşturulmasının önü açılmış oldu.
- Soruşturmada 5 kamu görevlisi tutuklandı
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Birimi, kamu görevlilerine ilişkin soruşturmayı cinayet soruşturmasıyla birleştirdi. Cumhuriyet Savcısı Yusuf Doğan'ın Yargıtay'da görevlendirilmesiyle dosya, aynı bürodaki görevli savcılardan Gökalp Kökçü'ye devredildi. Her iki savcının döneminde de soruşturmada çok ciddi yol alındı. Soruşturmada son 1 yılda kamu görevlilerinin ifadelerinin alınması ve tutuklama kararıyla yeni bir sürece geçildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, PDY soruşturmasında tutuklu bulunan dönemin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı'nın 'şüpheli' sıfatıyla ifadeleri alınırken, cinayet davasının sanığı Ogün Samast ve Yasin Hayal'in de ifadelerine başvuruldu.
İfadelerle birlikte soruşturma dosyasında yeni deliller de elde edildi. Ogün Samast'ın itirafları, emniyet içindeki PDY ile Dink cinayeti bağlantısını gözler önüne serdi. Kamu görevlilerinin ifadeleri savcılığa önemli bilgiler sağladı. İfadelerin ardından harekete geçen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, soruşturmada yeni deliller de elde etti.
Soruşturmayı yürüten savcılığın, hem bazı kişilerin ifadeleri hem de elde edilen bulgular üzerine şüphelilere ''Dink cinayetinin, emniyet içindeki yapılanmanın gerçekleşmesi için araç olarak kullanılıp kullanılmadığını' sorması dikkati çekti. Bu gelişmeler üzerine farklı tarihlerde ifadeye çağrılan polisler Muhittin Zenit, Özkan Mumcu ve Ercan Demir, 'cinayette ihmalleri olduğu' gerekçesiyle tutuklandı. Hakkında gözaltı kararı çıkarılan Ramazan Akyürek de Dink cinayeti soruşturması kapsamında ''tasarlayarak öldürmeye yardım etme'' suçundan tutuklandı.
- Dosyayı yeniden devralan Kökçü, gözaltı işlemleri başlattı
Soruşturma kapsamında toplam 5 kişiyi tutuklayan savcı Kökçü, 25 şüpheliyle ilgili hazırladığı iddianameyi, ana dava dosyasına bakan İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Dink cinayetine ilişkin ana dava ile yeni açılan dava, daha sonra birleştirilmesine karar verilerek İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. Savcı Kökçü, cinayetle ilgili bazı jandarma görevlileriyle ilgili soruşturmaya ise devam etti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı kararıyla savcı Kökçü'nün genel soruşturmada görevlendirilmesiyle cinayet soruşturmasına bir süre İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili İrfan Fidan baktı. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanan Fidan'daki dosya, tekrar terör ve örgütlü suçlar bürosunda görevlendirilen Kökçü'ye teslim edildi.
Savcı Kökçü, dosyayı teslim aldıktan sonra kaldığı yerden devam etti. Şüpheli jandarma görevlileriyle ilgili gözaltı kararı veren Kökçü'nün talimatı doğrultusunda İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce 4 jandarma görevlisi ile bir sivil gözaltına alındı. Böylece Dink cinayetinin jandarma ayağına ilişkin İstanbul'da ilk kez gözaltı kararı verilmiş oldu.