Nasıroğlu, Tankların Önünde Durdu
Darbe girişimi sırasında özel işleri nedeniyle Ankara’da bulunan Mardin’in Midyat İlçe Belediye Başkanı Şehmus Nasıroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Sokağa çıkın” çağrısının ardından Genelkurmay Başkanlığına giden yol üzerinde seyir halinde olan tanklara engel olmaya çalıştı.
Darbeye karşı koymanın bir namus ve şeref işi olduğunu söyleyen Nasıroğlu, “Yalnızca bir kişinin veya bir kurumun, siyasi düşüncenin değil, 78 milyon insanın darbeye karşı çıkması gerektiğini inanıyorum. Çünkü en kötü sivil irade en iyi askeri yönetimden iyidir. Ben hep bunu savundum. Ben 12 Eylül’ü de yaşamış birisiyim, bu dönemde yapılan haksızlıkları ve zulümleri de görmüşüm. ‘12 Eylül’ faşist Kenan Evren cuntası tarafından yapılan bir askeri darbedir. Bunlar da FETÖ tarafından yapılan, organize edilen Türkiye’yi kaosa götürmek isteyen, Türkiye’nin demokratik kurum ve kuruluşlarını yok etmeye çalışan bir darbe girişimiydi. Allah onları muvaffak etmedi. Muvaffak etmemesinin en büyük nedenlerinden bir tanesi de halkın bu işe sahip çıkmasıdır” dedi.
“Sokağa ilk çıkan biz olduk”
Darbe girişiminin yapıldığı saatlerde Ankara’da olduğunu söyleyen Başkanı Nasıroğlu, “Ben Ankara’daydım. Akşam yemeğini yerken uçaklar üzerimizden geçiyordu. Biz ilk başta darbe girişiminin olduğunun farkına varmadık. Birkaç yere telefon açtık ‘uçak kaçırıldı, bu oldu, şu oldu’ denildi. En sonun da işin mahiyetini öğrenince restoran komple boşaldı, yalnızca biz kaldık. Biz de daha sora otelimize geçtik. Biz otele girerken bile caddede bir adam daha kalmamıştı. Kızılay yönüne giden yalnız bizim araç vardı, fakat o yönden dönen yüzlerce araç vardı. Hepsi geri dönüyorlardı. Bu manzara içerisinde bizde psikolojik olarak tabi ki tedirgin olduk. Otelin lobisinde otururken Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın ’Sokağa çıkın’ çağrısından sonra ben de karınca kararınca sokağa çıktım. Şükürler olsun ilk çıkan biz olduk. İlk çıktığımız da 60-70 kişiydik ve tanklara birlikte müdahale ettik. Kızılay meydanına ilk çıkan tankın engellenmesi için elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. Elimize ne geçtiyse tankın hareketini engellemek için önüne attık. Elimizden gelen bütün direnişi gösterdik. İçişleri Bakanlığı’nın önüne kadar tankları engellemeye çalıştık. Tabi ki tankları durdurmak için çok zorlandık. Çünkü çevrede tankın hareketini engellemek için önüne bırakacağımız herhangi bir malzeme, eşya, araç yoktu” diye konuştu.
“Ölümü göze almıştık”
Sokağa çıkmaları sonucunda hayatlarını kaybetme riski ile karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Nasıroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Halkın sağduyusuyla birlikte, sağcısı, solcusu, liberali, demokratı, kızlı erkekli, genci yaşlısı hemen her yaştan insanlar sokağa çıktı. Sağ olsun bütün direniş unsurları meydandaydı. Bizim üzerimizden uçaklar birçok kez sorti yaptı, helikopterler alçak uçuş yaptılar. Bizlerde şimdi ölmüş ve demokrasi şehitlerinin arasında yerimizi almış olabilirdik. Vicdanen şuan rahatız, müsterihiz. Hem Allah’ın rızasını kazanmak için hem de devletimizin içindeki fakir fukaranın duasını almak için elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. Sonucunda mutluyuz. Halk sokağa çıkmasaydı bu kalkışmanın sonuçları farklı olabilirdi. Halkın bu zaferin kazanılmasındaki payı yüzde 80’dir. Polisin ve askerin içindeki namuslu ve şerefli insanların da bu başarı da katkısı çok var, fakat en büyük dinamizm insanların bir inanç etrafında toplanmasıdır. O halk kendi inancı için dışarı çıktı. Yukardan helikopter çevreyi tarıyordu, uçaklar bomba atıyor, tanklar ateş ediyordu. Dışarı çıkan benim gibi insanların tamamı ölebileceğini biliyordu. Biz ölümü göze almıştık. Bu inanç ayrı bir şeydir. Biz darbeleri yaşamaya layık bir toplum değiliz. İnşallah bu darbe girişimi Türkiye için bir şans olur. Halklar arasındaki barışı sağlamaya vesile olur inşallah. Adının anılmasını bile istemediğimiz bu talihsiz olay Kürt sorununun çözümü için önemli bir etken oluşturabilir. Sonuç olarak bizim bu iç sorunumuzu çözmemiz lazım. İç sorunumuzu çözdüğümüz zaman bilin ki dünyanın en güzel, en modern ve sevecen olan insanları Türk ve Kürt halkı olacaktır.”
Kaynak: İHA
“Sokağa ilk çıkan biz olduk”
Darbe girişiminin yapıldığı saatlerde Ankara’da olduğunu söyleyen Başkanı Nasıroğlu, “Ben Ankara’daydım. Akşam yemeğini yerken uçaklar üzerimizden geçiyordu. Biz ilk başta darbe girişiminin olduğunun farkına varmadık. Birkaç yere telefon açtık ‘uçak kaçırıldı, bu oldu, şu oldu’ denildi. En sonun da işin mahiyetini öğrenince restoran komple boşaldı, yalnızca biz kaldık. Biz de daha sora otelimize geçtik. Biz otele girerken bile caddede bir adam daha kalmamıştı. Kızılay yönüne giden yalnız bizim araç vardı, fakat o yönden dönen yüzlerce araç vardı. Hepsi geri dönüyorlardı. Bu manzara içerisinde bizde psikolojik olarak tabi ki tedirgin olduk. Otelin lobisinde otururken Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’ın ’Sokağa çıkın’ çağrısından sonra ben de karınca kararınca sokağa çıktım. Şükürler olsun ilk çıkan biz olduk. İlk çıktığımız da 60-70 kişiydik ve tanklara birlikte müdahale ettik. Kızılay meydanına ilk çıkan tankın engellenmesi için elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. Elimize ne geçtiyse tankın hareketini engellemek için önüne attık. Elimizden gelen bütün direnişi gösterdik. İçişleri Bakanlığı’nın önüne kadar tankları engellemeye çalıştık. Tabi ki tankları durdurmak için çok zorlandık. Çünkü çevrede tankın hareketini engellemek için önüne bırakacağımız herhangi bir malzeme, eşya, araç yoktu” diye konuştu.
“Ölümü göze almıştık”
Sokağa çıkmaları sonucunda hayatlarını kaybetme riski ile karşı karşıya kaldıklarını vurgulayan Nasıroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Halkın sağduyusuyla birlikte, sağcısı, solcusu, liberali, demokratı, kızlı erkekli, genci yaşlısı hemen her yaştan insanlar sokağa çıktı. Sağ olsun bütün direniş unsurları meydandaydı. Bizim üzerimizden uçaklar birçok kez sorti yaptı, helikopterler alçak uçuş yaptılar. Bizlerde şimdi ölmüş ve demokrasi şehitlerinin arasında yerimizi almış olabilirdik. Vicdanen şuan rahatız, müsterihiz. Hem Allah’ın rızasını kazanmak için hem de devletimizin içindeki fakir fukaranın duasını almak için elimizden gelen bütün gayreti gösterdik. Sonucunda mutluyuz. Halk sokağa çıkmasaydı bu kalkışmanın sonuçları farklı olabilirdi. Halkın bu zaferin kazanılmasındaki payı yüzde 80’dir. Polisin ve askerin içindeki namuslu ve şerefli insanların da bu başarı da katkısı çok var, fakat en büyük dinamizm insanların bir inanç etrafında toplanmasıdır. O halk kendi inancı için dışarı çıktı. Yukardan helikopter çevreyi tarıyordu, uçaklar bomba atıyor, tanklar ateş ediyordu. Dışarı çıkan benim gibi insanların tamamı ölebileceğini biliyordu. Biz ölümü göze almıştık. Bu inanç ayrı bir şeydir. Biz darbeleri yaşamaya layık bir toplum değiliz. İnşallah bu darbe girişimi Türkiye için bir şans olur. Halklar arasındaki barışı sağlamaya vesile olur inşallah. Adının anılmasını bile istemediğimiz bu talihsiz olay Kürt sorununun çözümü için önemli bir etken oluşturabilir. Sonuç olarak bizim bu iç sorunumuzu çözmemiz lazım. İç sorunumuzu çözdüğümüz zaman bilin ki dünyanın en güzel, en modern ve sevecen olan insanları Türk ve Kürt halkı olacaktır.”