Kayseri'de '28 Şubat Bin Yıl Mı?' Konferansı

Gazeteci ve yazar Dilipak: '28 Şubat sürecindeki Sincan'daki programı da ben organize etmiştim. O dönem yapılan tüm programları ben düzenliyordum. Bundan dolayı da tutuklanmayı bekliyordum. Tutuklanmadım ama hakkımda o kadar dava açıldı ki 500 yılı geçti'

Gazeteci ve yazar Abdurrahman Dilipak, 28 Şubat sürecinde Sincan'daki programı kendisinin orgazine ettiğini söyleyerek, 'O dönem yapılan tüm programları ben düzenliyordum. Bundan dolayı da tutuklanmayı bekliyordum. Tutuklanmadım ama hakkımda o kadar dava açıldı ki 500 yılı geçti' dedi.

Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Kayseri İl Temsilciliğince '28 Şubat Bin yıl mı?' konulu konferans düzenlendi.

Erciyes Üniversitesi Sabancı Kültür Merkezinde düzenlenen konferansta konuşan gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, Türkiye'de yaşanan darbeler ve 28 Şubat sürecinde yaşanan olayları anlattı.

28 Şubat sürecinde tutuklanmayı beklediğini fakat bunun gerçekleşmediğini belirten Dilipak, şöyle konuştu:

'28 Şubat sürecindeki Sincan'daki programı da ben organize etmiştim. O dönem yapılan tüm programları ben düzenliyordum. Bundan dolayı da tutuklanmayı bekliyordum. Tutuklanmadım ama hakkımda o kadar dava açıldı ki 500 yılı geçti. Ama hiç endişe duymadım. Bana 'sen kime güveniyorsun' diye sordular. Ben 'Allah'a güveniyorum' dedim. Hatta kendimi ihbar eden mektup yazdım Genelkurmaya. Uzun süre cevap gelmedi bir süre sonra beni Genelkurmaya davet ettiler. '15 gün Türk Silahlı Kuvvetlerinin tanıtımını yapacağız' dediler. Gittim, bana Genelkurmay Başkanlığını gezdirdiler, üzerimden propaganda yapmaya çalıştılar. Ama ben dik durdum o fırsatı vermedim onlara' dedi.

Dilipak, 90’lı yılların başında soğuk savaşın sona ermesi ile Fetullah Gülen yapılanmasının dış güçler tarafından dizayn edildiğini ve bu organizasyonun 28 Şubat sürecine kadar uzandığını savunarak, şu değerlendirmede bulundu:

'Soğuk savaşın sona ermesinin ardından Gülen ekibi dizayn edildi. Batı kavram ve kurumları çerçevesi kapsamında bir din örgütlenmesi. Bu paralel bir din ve paralel bir siyaset temelinde şekillenecekti. Görevi ABD ve İsrail’in varlığı üzerindeki tehlikeleri düşürme. Batı medeniyeti kavram ve kurumları dışına çıkmayan ABD ve Nato’nun askeri ve stratejik hedefleri için tehdit oluşturmayan İslam isteniyordu. Refah-Yol hükümeti üzerinde oynanan oyunlarda da bu yapı sürekli etkin olmaya çalıştı.'
Kaynak: AA