Tüp Bebek Tedavisinde Yeni Genetik Test
Kadın Hastalıkları ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Hakan Özörnek, tüp bebek tedavisinde ’qPCR’ genetik testin başarıyı arttırdığını söyledi.

Genetik taramada yeni dönem
"Kullanılmakta olan diğer genetik testlerde 15-72 saatte sonuç alınıyor. İleri teknoloji gerektiren yeni test ’qPCR’ de ise genetik bozukluk 4 saatte belirlenebiliyor" diyen Op. Dr. Özörnek şu ifadeleri kaydetti:
"Böylece embriyoyu dondurmadan taze olarak transfer etmek mümkün oluyor. Diğer testlerde, embriyodan hücre aldıktan sonra dondurmak gerekiyor ve embriyo en erken 1 ay sonra transfer edilebiliyor. Söz konusu yeni genetik test olan ’qPCR’ de dondurma yapılmadığı için test maliyeti yüzde 20 oranında azalıyor. Bu şekilde daha fazla embriyoya test yapılabilme imkanı ortaya çıkıyor. Bu testte embriyoya zarar verdiği bilinen 3’üncü gün biyopsisi yerine zararı olmayan 5’inci gün biyopsisi tercih ediliyor. Sınırlı sayıda (7-9) kromozomu tarayabilen FISH metodu yerine tercih edilen ’qPCR’ ile 46 kromozomun hepsini taramak mümkün oluyor. Dolayısı ile yüzde 99.5 doğru sonuç veren bir test ile yüksek güvenlikli analiz imkanı sağlanıyor. Piyasadaki en hızlı sonuç veren test ’qPCR’ ile 4 saatte sonuç alınıyor. Yani sabah test yapılan hastaya öğleden sonra embriyor transferi yapılabiliyor. Hem vakitten hem de nakitten önemli kazanç sağlanmış oluyor."
Op. Dr. Özörnek, yeni genetik test ile 38 yaş üzeri tüp bebek hastalarında, tekrarlayan tüp bebek başarısızlıklarında, tekrarlayan gebelik kayıplarında, gebelik oranında artış, düşük oranlarında azalmanın elde edildiğini belirterek, "Amerika ve İtalya’dan sonra Türkiye’de de uygulanmaya başlayan test, tüp bebekteki gebelik oranlarını yüzde 65 artırıyor. Test sayesinde tekrarlayan düşüklerin oranını da yarı yarıya azalıyor" açıklamasında bulundu.
Kromozom sayısından hastalık bakılıyor
Test sırasında, kromozomların sadece sayısal analizi yapıldığını kaydeden Op. Dr. Özörnek, "Analiz sonucunda hücrenin içeriğindeki kromozomların sayısı belirleniyor, ailesinde ya da akrabalarında tanımlanmış bir genetik hastalığı bulunan ya da genetik hastalığa sahip çocuğu olan ailelerin tanımlanmış genetik hastalığa özel daha ileri genetik teşhis testlerini de yaptırmaları gerekiyor. Kromozomal bozukluk nedeni ile gebelik oluşmaması veya oluşan gebeliğin erken dönemlerde kaybedilmesi riski her yaşta yaşanabilecek bir durum. Fakat kadın yaşının özellikle 35’in üzerinde olduğu çiftlerde özellikle ciddi olarak artmakta. Bu nedenle genetik ayıklama ile normal embriyoların seçilmesi bu riski belirgin oranda azaltıyor. Diğer taraftan gebelik oluşması için sadece genetik olarak normal bir embriyo elde etmek yeterli değil. Sağlıklı bir rahim dokusu da gebelik oluşması için olmazsa olmaz bir kriter. Gerek PGT, gerekse kapsamlı kromozom taraması uygulamasında incelenebilecek embriyo sayısının arttırılması amacı ile bazı hastalarda yüksek doz ilaç kullanılabiliyor. Her ne kadar kısmen amaca ulaşılıyor gibi görünse de aslında kullanılan yüksek doz ilaçların embriyonun tutunacağı rahim içi duvarına negatif bir etkisi de olabiliyor. Bu durumda bazı hastalarda genetik olarak normal bir embriyo elde edilebilse dahi uygun olmayan bir rahim dokusu nedeni ile gebelik elde edilemeyebiliyor. Gebelik şansını artırmak amacı ile bu tür vakalarda genetik işlem yapılan embriyolar dondurularak saklanabiliyor ve tedavi sonrası vücut 1-2 ay dinlendikten sonra embriyolar çözülerek doğal bir rahim ortamına nakledilebiliyor. Bu şekilde gebelik oranlarının yüzde 8-10 artması mümkün oluyor" dedi.
