Üniversitelilere Yol Haritası
SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Konukoğlu, aylık iş ve ekonomi dergisisinin üniversite öğrencilerine ve yeni mezun gençlere yönelik hazırladığı ekinde başarının yol haritasını paylaştı.
İşadamı Zeki Konukoğlu, üniversite öğrencilere yönelik hazırlanan iş ve ekonomi dergisindeki açıklamada, "uzun ince bir yol” olarak tanımladığı hayatın güzellikleri ve zorluklarının bulunduğunu anımsatarak, başarılı olmanın yollarını anlattı. Konukoğlu, "Bu yolda yürürken düzlükler, geçit vermeyen dağlar, vadiler, vahalar var. Ne yaparsanız yapın, bu yolda nasıl yürürseniz yürüyün, ancak asla yalnız yürümeyin” dedi.
Konukoğlu, üniversitelilerin son derece zor olan öğrenimlerini tamamlayınca iş hayatına atılacaklarını hatırlatarak, şimdi “çok zor” olarak algıladıkları okul yıllarını, yıllar sonra özleyip “aslında ne kadar rahatmışız” diyeceklerini duyar gibi olduğunu söyledi.
Konukoğlu, bundan sonra yaz ayları denilince, akıllarına tatil yerine sıcağa rağmen, bitirmeleri gereken görevlerinin geleceğine dikkat çekti.
Doğru mekanı seçin
Konukoğlu, “Önce ne yapacağınıza karar verin. Sonra doğru mekânı seçin. Doğru mekan bazen İstanbul gibi metropol, bazen de akrabalarımızın, dostlarımızın bulunduğu, aynı dünyayı paylaştığınız kendi köyünüz ya da şehriniz olabilir” diyen Konukoğlu, “Kendinizi nerede mutlu hissedeceksiniz orada olmak daha doğrudur. Sonuçta sosyal yaşamınız başarınızda büyük etken olacaktır. Ayrıca her şey kariyer ya da makam değildir. Herkes farklı düşünebilir. Ancak ben üniversite sonrası ya büyük denizlere açılırdım ya da en üst düzey amirimle veya tercihen işverenimle göz temasında olabileceğim, dirsek dirseğe çalışabileceğim bir işi tercih ederdim. Okyanusta yüzeceksem, onu okyanus yapan alt yapıdan faydalanır, gerek kurumun gerekse kurumdaki kıdemlilerin bilgi ve tecrübesi ile kendimi hızlı geliştirme imkanı bulurum. Buralarda yer edinmek, aradan sıyrılıp yukarılara tırmanmak hem çok kolay hem de çok zordur. Çok kolay, çünkü zoru hissedip sakinleyen mesai arkadaşlarından farklı olarak daha fazla ve azimle çalışıp, ipi önde göğüslemeniz mümkün. Zor, çünkü ayrıca sizin gibi düşünenler olacaktır. Ama farkı oluşturacak olan sizin azminiz, gayretiniz olacaktır. Neden orta boy ya da küçük işletme? Çünkü burada aile ortamı oluşturacak daha kolay. Üst amirlerle, işverenle bire bir çalışmak başka bir şey. Böyle çalışmanın zorlukları da var, avantajları da. Kurulacak yakın dostluklar sayesinde, samimi çalışma ortamına sahip olmak, büyük olasılıktır. İster köyünde, ister metropol bir şehirde, ister deryada, ister küçük bir gölde ol, işe nerede başlarsanız başlayın işinizi önemseyin, sevin ve çok çalışmayı kendinize yük olarak görmeyin, başarının en büyük anahtarı çalışmak olduğunu unutmayın. Ne yaparsanız yapın, yaptığınız işi birinci sınıf yapın. Yer süpürürken en iyi siz süpürmelisiniz, karpuz satarken karpuzun en iyisini siz satmalısınız, bir şeyi taşırken, menzile önce siz varmalısınız. Göreviniz ne olursa olsun büyük bir istekle, arzu ve azimle yapmalısınız" şeklinde konuştu.
“Beklenilmesi gerekeni” de yapınız
İşadamı Konukoğlu, gençleri, “Sadece sizden isteneni yapmakla, sıra dışı olmazsınız. Ayrıca, sizden ’beklenilmesi gerekeni’ de yapmalısınız” sözleriyle uyardı. Konukoğlu, açıklamalarını “Sizden beklenenin sınırlarını tespite gelince, işte buna siz karar vereceksiniz. Ne olmak istiyorsanız, nerede olmak istiyorsanız, o sınırları siz zorlayarak hedefe koşmalısınız” diye sürdürdü. Başarılı olmak isteyenin mutlaka işini sevmesi gerektiğinin altını çizen Konukoğlu, "Sevmediğiniz bir işte başarılı olma şansınız olmadığı gibi, öyle bir iş ortamı ayrıca sürdürülebilir olmayacaktır. İşinizi ya da işyerinizi sevemedinizse, işinizi teslim edeceğiniz son güne kadar en iyi yapan, yine siz olmalısınız” önerisinde bulundu.
Herkesten daha iyi olmak isteyenlerin, başarılarını şansa, tesadüflere bırakmaması ve kaderlerini başkalarının çizmesine müsaade etmemeleri gerektiğini vurgulayan Konukoğlu, “Kendiniz olmaktan, fark etki etmekten başka çareniz olmadığını unutmayınız. İşinize dört elle sarılın, tutkuyla yapın, gözünüzü, kulağınızı, emeğinizi hedeflerinizden ayırmayınız. Siz işten değil, iş sizden korkmalı. Engeller aşmak için vardır. Anlamlı başarılar zorlukları aşınca ortaya çıkar. Sizi siz yapacak olan, bu zorlu yolda yılmadan, taviz vermeden, tutarlı çalışmalarınız olacaktır. Sorunlarla uğraşırken, çözüm odaklı olun. Sizden beklenen sorunların tespitinden sonra, onları çözmüş olmanızdır. Şikâyet etmekle geçireceğiniz vaktinizi, çözümlere ayırırsanız hem daha mutlu olursunuz, hem de daha başarılı. Bu yolda yürürken, arada yalnız kalsanız da asla yalnız yürümeye heves etmeyin. Güzel bir Afrika sözü vardır; ‘Hızlı gitmek istiyorsan yola yalnız çık, daha uzaklara ulaşmak istiyorsan yanına başkalarını da al.’ Hedefleriniz büyükse, bir yandan herkesten çok çalışırken, diğer yandan çalışma arkadaşlarınızla iyi bir iletişim içinde olunuz. Takım ruhunu taşıyamayanlar, birlikte çalıştığı kişilerle aynı dili konuşamayanlar, birbirini kucaklayamayanlar, paylaşmayı ve yardımlaşmayı yapamayanlar sonunda yalnız kalırlar. Başarılı olmak istiyorsak, birbirimizi anlamaya çalışıp, bütünleşmeliyiz, niteliklerimizi ve güçlerimizi aynı hedefe odaklamalıyız, ‘Ben’ yerine ‘Biz’ demeyi özümsemeliyiz" ifadelerine yer verdi.
Bardağın dolu tarafına bakınız
Konkoğlu, “Her zaman bardağın dolu tarafından bakınız. Sürekli kötümser düşüncelerle çok uzaklara gidemezsiniz” diyerek açıklamalarını sürdürdü. İşadamı Konukoğlu,"Bir düşünür, şansınızla ilgili yorum yapmayınız diyor. İnsan etrafındaki olumsuzluklara odaklanınca, kuvvetli taraflarını göremiyor. Karamsarlık içinde, motivasyondan, takım ruhundan uzaklaşıyorsunuz. İyimser insanlar, sadece kendilerini motive etmezler, etraflarına da sürekli pozitif enerji yayarlar. Hayallerinizi geniş tutun. Eskiden hayal kuran insanlar hayalperestlikle itham edilir, eleştirilirlerdi. Günümüz dünyasında hayal edemediğin hiçbir şeye ulaşılamadığı çok açık olarak ortadadır. Hedefiniz ne yaparsanız yapın ulaşılamayacak ya da çok az çaba göstermekle kolay uzanılacak, ulaşılacak olmamalı. Hayallerinizi projelere dönüştürüp, hedefinize odaklanın. Başarmak için mutlaka ulaşılabilir hedefler seçin. İş yaşamında kesinlikle dar açıdan bakmayın; bakış derecenizi yüksek tutun. Sizden önde koşanların oralara nasıl yükseldiklerini anlamaya çalışıp kendinize strateji çizin. Bazen kendimizi bizden önce koşanlarla mukayese edip, hırslanmalıyız ve oralara ulaşmak için çok gayret göstermeliyiz. Bir taraftan önde koşanlara gıpta ederken diğer taraftan farklı yaptıklarımızı gözden geçirip, gelebildiğimiz başarının da küçümsenmemesini fark edip mutlu olmasını bilmeliyiz. Herkes Bill Gates, Steve Jobs olmak ister. Ama bulunduğunuz yerin, en iyilerinden biri olmak da çok gurur vericidir" dedi.
“İşin hilesi dürüstlüktür”
Konukoğlu, gençlerin her şeyden önce kendilerine, ailelerine, çevrelerine, işlerine karşı dürüst olmaları, birlikte oldukları kişilerin güvenini temin etmeleri ve asla bundan ödün vermemelerine dikkati çekerek, “Anı yaşamak yerine, maraton koşucusu olmaya bakın. Rahmetli babam ‘İşin Hilesi Dürüstlüktür’ derdi. İnsan neden hile yapar, daha çok kazanmak, daha çabuk elde etmek için. O halde dürüst olun ki, tökezlemeden, ağır bedeller ödemeden başınız dik, alnınız açık ilerleyesiniz” dedi.
Herkesten öğrenebilecek farklı şeylerin mutlaka olduğuna işaret eden Konukoğlu, “Eskiden gelişmeler yavaş ilerler, insanlar bilgiye zor ulaşırdı. Şimdi yeni bir şeyler keşfetsek dahi ertesi gün, bir bakıyoruz ki demode olmaya yüz tutmuş. Etrafımızı sürekli takip etmeliyiz ve ‘Her sabah güneşin tekrar doğduğu, dünyanın yeniden şekillendiğini’ unutmamalıyız. Başkalarının tecrübelerinden doyasıya faydalanmayız. En ucuz kaynak, en geçerli bilgi, başarıya giden en kısa yol, başkalarının tecrübelerinden faydalanmaktır. Ortaokulu, liseyi ya da üniversiteyi tekrar okusanız, eminim birçok şeyi farklı yapmak istersiniz. İşte, bunun adına tecrübe diyorlar. O nedenle başkalarının tecrübelerinden faydalanmak hem çok ucuz, hem de çok önemli. Daha önce bu yollardan geçmiş insanların hayat hikayeleri büyük bir hazinedir. Toplum olarak maalesef okuma alışkanlığımız çok zayıf. Eski nesillerin önemli bir kısmı, böylesine büyük bir hazineden yoksun ve bihaber olarak çalıştılar ve en azından yavaş ilerlediler, bedeller ödediler. Bu nedenle, gerek kendi konularınızla ilgili, gerekse diğer insanların hayat hikayelerini anlatan kitaplar okuyunuz. Kendinizi daha iyi yetiştirmek için başkalarının yıllarını harcayarak ve bedellerini ödeyerek kazandıkları tecrübeleri, bol bol kitap okuyarak edinmeye çalışın, sürekli kendinizi yenileyiniz. Ayrıca, sosyal hayatta, sivil toplum kuruluşlarında görev alıp, çözümün parçası olmaya çaba gösteriniz. Sivil toplum kuruluşlarında yer almanız, çabalarınıza toplumsallık boyutu katacaktır. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Zafer, zafer benimdir diyebilenindir. Başarı ise başaracağım diye işe başlayarak, sonunda başardım diyenindir’ sözü, başarıya giden yolda ışığınız, rehberiniz olsun. Leo Burnett’in, ‘Elini daima yıldızlara uzat, dokunduğun yıldız olmasa bile, çamur da olmayacaktır’ sözünü aklınızdan çıkarmamanız dileği ile sizleri sevgiyle kucaklıyorum" diye konuştu.
Kaynak: İHA
Konukoğlu, üniversitelilerin son derece zor olan öğrenimlerini tamamlayınca iş hayatına atılacaklarını hatırlatarak, şimdi “çok zor” olarak algıladıkları okul yıllarını, yıllar sonra özleyip “aslında ne kadar rahatmışız” diyeceklerini duyar gibi olduğunu söyledi.
Konukoğlu, bundan sonra yaz ayları denilince, akıllarına tatil yerine sıcağa rağmen, bitirmeleri gereken görevlerinin geleceğine dikkat çekti.
Doğru mekanı seçin
Konukoğlu, “Önce ne yapacağınıza karar verin. Sonra doğru mekânı seçin. Doğru mekan bazen İstanbul gibi metropol, bazen de akrabalarımızın, dostlarımızın bulunduğu, aynı dünyayı paylaştığınız kendi köyünüz ya da şehriniz olabilir” diyen Konukoğlu, “Kendinizi nerede mutlu hissedeceksiniz orada olmak daha doğrudur. Sonuçta sosyal yaşamınız başarınızda büyük etken olacaktır. Ayrıca her şey kariyer ya da makam değildir. Herkes farklı düşünebilir. Ancak ben üniversite sonrası ya büyük denizlere açılırdım ya da en üst düzey amirimle veya tercihen işverenimle göz temasında olabileceğim, dirsek dirseğe çalışabileceğim bir işi tercih ederdim. Okyanusta yüzeceksem, onu okyanus yapan alt yapıdan faydalanır, gerek kurumun gerekse kurumdaki kıdemlilerin bilgi ve tecrübesi ile kendimi hızlı geliştirme imkanı bulurum. Buralarda yer edinmek, aradan sıyrılıp yukarılara tırmanmak hem çok kolay hem de çok zordur. Çok kolay, çünkü zoru hissedip sakinleyen mesai arkadaşlarından farklı olarak daha fazla ve azimle çalışıp, ipi önde göğüslemeniz mümkün. Zor, çünkü ayrıca sizin gibi düşünenler olacaktır. Ama farkı oluşturacak olan sizin azminiz, gayretiniz olacaktır. Neden orta boy ya da küçük işletme? Çünkü burada aile ortamı oluşturacak daha kolay. Üst amirlerle, işverenle bire bir çalışmak başka bir şey. Böyle çalışmanın zorlukları da var, avantajları da. Kurulacak yakın dostluklar sayesinde, samimi çalışma ortamına sahip olmak, büyük olasılıktır. İster köyünde, ister metropol bir şehirde, ister deryada, ister küçük bir gölde ol, işe nerede başlarsanız başlayın işinizi önemseyin, sevin ve çok çalışmayı kendinize yük olarak görmeyin, başarının en büyük anahtarı çalışmak olduğunu unutmayın. Ne yaparsanız yapın, yaptığınız işi birinci sınıf yapın. Yer süpürürken en iyi siz süpürmelisiniz, karpuz satarken karpuzun en iyisini siz satmalısınız, bir şeyi taşırken, menzile önce siz varmalısınız. Göreviniz ne olursa olsun büyük bir istekle, arzu ve azimle yapmalısınız" şeklinde konuştu.
“Beklenilmesi gerekeni” de yapınız
İşadamı Konukoğlu, gençleri, “Sadece sizden isteneni yapmakla, sıra dışı olmazsınız. Ayrıca, sizden ’beklenilmesi gerekeni’ de yapmalısınız” sözleriyle uyardı. Konukoğlu, açıklamalarını “Sizden beklenenin sınırlarını tespite gelince, işte buna siz karar vereceksiniz. Ne olmak istiyorsanız, nerede olmak istiyorsanız, o sınırları siz zorlayarak hedefe koşmalısınız” diye sürdürdü. Başarılı olmak isteyenin mutlaka işini sevmesi gerektiğinin altını çizen Konukoğlu, "Sevmediğiniz bir işte başarılı olma şansınız olmadığı gibi, öyle bir iş ortamı ayrıca sürdürülebilir olmayacaktır. İşinizi ya da işyerinizi sevemedinizse, işinizi teslim edeceğiniz son güne kadar en iyi yapan, yine siz olmalısınız” önerisinde bulundu.
Herkesten daha iyi olmak isteyenlerin, başarılarını şansa, tesadüflere bırakmaması ve kaderlerini başkalarının çizmesine müsaade etmemeleri gerektiğini vurgulayan Konukoğlu, “Kendiniz olmaktan, fark etki etmekten başka çareniz olmadığını unutmayınız. İşinize dört elle sarılın, tutkuyla yapın, gözünüzü, kulağınızı, emeğinizi hedeflerinizden ayırmayınız. Siz işten değil, iş sizden korkmalı. Engeller aşmak için vardır. Anlamlı başarılar zorlukları aşınca ortaya çıkar. Sizi siz yapacak olan, bu zorlu yolda yılmadan, taviz vermeden, tutarlı çalışmalarınız olacaktır. Sorunlarla uğraşırken, çözüm odaklı olun. Sizden beklenen sorunların tespitinden sonra, onları çözmüş olmanızdır. Şikâyet etmekle geçireceğiniz vaktinizi, çözümlere ayırırsanız hem daha mutlu olursunuz, hem de daha başarılı. Bu yolda yürürken, arada yalnız kalsanız da asla yalnız yürümeye heves etmeyin. Güzel bir Afrika sözü vardır; ‘Hızlı gitmek istiyorsan yola yalnız çık, daha uzaklara ulaşmak istiyorsan yanına başkalarını da al.’ Hedefleriniz büyükse, bir yandan herkesten çok çalışırken, diğer yandan çalışma arkadaşlarınızla iyi bir iletişim içinde olunuz. Takım ruhunu taşıyamayanlar, birlikte çalıştığı kişilerle aynı dili konuşamayanlar, birbirini kucaklayamayanlar, paylaşmayı ve yardımlaşmayı yapamayanlar sonunda yalnız kalırlar. Başarılı olmak istiyorsak, birbirimizi anlamaya çalışıp, bütünleşmeliyiz, niteliklerimizi ve güçlerimizi aynı hedefe odaklamalıyız, ‘Ben’ yerine ‘Biz’ demeyi özümsemeliyiz" ifadelerine yer verdi.
Bardağın dolu tarafına bakınız
Konkoğlu, “Her zaman bardağın dolu tarafından bakınız. Sürekli kötümser düşüncelerle çok uzaklara gidemezsiniz” diyerek açıklamalarını sürdürdü. İşadamı Konukoğlu,"Bir düşünür, şansınızla ilgili yorum yapmayınız diyor. İnsan etrafındaki olumsuzluklara odaklanınca, kuvvetli taraflarını göremiyor. Karamsarlık içinde, motivasyondan, takım ruhundan uzaklaşıyorsunuz. İyimser insanlar, sadece kendilerini motive etmezler, etraflarına da sürekli pozitif enerji yayarlar. Hayallerinizi geniş tutun. Eskiden hayal kuran insanlar hayalperestlikle itham edilir, eleştirilirlerdi. Günümüz dünyasında hayal edemediğin hiçbir şeye ulaşılamadığı çok açık olarak ortadadır. Hedefiniz ne yaparsanız yapın ulaşılamayacak ya da çok az çaba göstermekle kolay uzanılacak, ulaşılacak olmamalı. Hayallerinizi projelere dönüştürüp, hedefinize odaklanın. Başarmak için mutlaka ulaşılabilir hedefler seçin. İş yaşamında kesinlikle dar açıdan bakmayın; bakış derecenizi yüksek tutun. Sizden önde koşanların oralara nasıl yükseldiklerini anlamaya çalışıp kendinize strateji çizin. Bazen kendimizi bizden önce koşanlarla mukayese edip, hırslanmalıyız ve oralara ulaşmak için çok gayret göstermeliyiz. Bir taraftan önde koşanlara gıpta ederken diğer taraftan farklı yaptıklarımızı gözden geçirip, gelebildiğimiz başarının da küçümsenmemesini fark edip mutlu olmasını bilmeliyiz. Herkes Bill Gates, Steve Jobs olmak ister. Ama bulunduğunuz yerin, en iyilerinden biri olmak da çok gurur vericidir" dedi.
“İşin hilesi dürüstlüktür”
Konukoğlu, gençlerin her şeyden önce kendilerine, ailelerine, çevrelerine, işlerine karşı dürüst olmaları, birlikte oldukları kişilerin güvenini temin etmeleri ve asla bundan ödün vermemelerine dikkati çekerek, “Anı yaşamak yerine, maraton koşucusu olmaya bakın. Rahmetli babam ‘İşin Hilesi Dürüstlüktür’ derdi. İnsan neden hile yapar, daha çok kazanmak, daha çabuk elde etmek için. O halde dürüst olun ki, tökezlemeden, ağır bedeller ödemeden başınız dik, alnınız açık ilerleyesiniz” dedi.
Herkesten öğrenebilecek farklı şeylerin mutlaka olduğuna işaret eden Konukoğlu, “Eskiden gelişmeler yavaş ilerler, insanlar bilgiye zor ulaşırdı. Şimdi yeni bir şeyler keşfetsek dahi ertesi gün, bir bakıyoruz ki demode olmaya yüz tutmuş. Etrafımızı sürekli takip etmeliyiz ve ‘Her sabah güneşin tekrar doğduğu, dünyanın yeniden şekillendiğini’ unutmamalıyız. Başkalarının tecrübelerinden doyasıya faydalanmayız. En ucuz kaynak, en geçerli bilgi, başarıya giden en kısa yol, başkalarının tecrübelerinden faydalanmaktır. Ortaokulu, liseyi ya da üniversiteyi tekrar okusanız, eminim birçok şeyi farklı yapmak istersiniz. İşte, bunun adına tecrübe diyorlar. O nedenle başkalarının tecrübelerinden faydalanmak hem çok ucuz, hem de çok önemli. Daha önce bu yollardan geçmiş insanların hayat hikayeleri büyük bir hazinedir. Toplum olarak maalesef okuma alışkanlığımız çok zayıf. Eski nesillerin önemli bir kısmı, böylesine büyük bir hazineden yoksun ve bihaber olarak çalıştılar ve en azından yavaş ilerlediler, bedeller ödediler. Bu nedenle, gerek kendi konularınızla ilgili, gerekse diğer insanların hayat hikayelerini anlatan kitaplar okuyunuz. Kendinizi daha iyi yetiştirmek için başkalarının yıllarını harcayarak ve bedellerini ödeyerek kazandıkları tecrübeleri, bol bol kitap okuyarak edinmeye çalışın, sürekli kendinizi yenileyiniz. Ayrıca, sosyal hayatta, sivil toplum kuruluşlarında görev alıp, çözümün parçası olmaya çaba gösteriniz. Sivil toplum kuruluşlarında yer almanız, çabalarınıza toplumsallık boyutu katacaktır. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Zafer, zafer benimdir diyebilenindir. Başarı ise başaracağım diye işe başlayarak, sonunda başardım diyenindir’ sözü, başarıya giden yolda ışığınız, rehberiniz olsun. Leo Burnett’in, ‘Elini daima yıldızlara uzat, dokunduğun yıldız olmasa bile, çamur da olmayacaktır’ sözünü aklınızdan çıkarmamanız dileği ile sizleri sevgiyle kucaklıyorum" diye konuştu.