CHP Ankara Milletvekili Sarıhan
'Biz, kamu denetçiliğinin, gerçek anlamda idarenin işlem ve eylemlerini denetleyecek, insan haklarına dayalı kararlar oluşturacak, idareyi doğru kararlar konusunda önerileriyle güçlendirecek bir yapıya sahip olmasını isteriz'.
CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, 'Biz, kamu denetçiliğinin, gerçek anlamda idarenin işlem ve eylemlerini denetleyecek, insan haklarına dayalı kararlar oluşturacak, idareyi doğru kararlar konusunda önerileriyle güçlendirecek bir yapıya sahip olmasını isteriz.' dedi.
Sarıhan, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, TBMM Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan karma komisyonda bugün kamu denetçiliği seçimi yapıldığını anımsattı.
Kamu Denetçiliği Kurumunun varlığını korumasından yana olduklarını, ancak, kurumun özelliğinin bağımsızlık olduğunu vurgulayan Sarıhan, şöyle devam etti:
'İdarenin işlem ve eylemlerine ilişkin olarak karar verecek olan kurum, yansız ve bağımsız olmalıdır. İdareden yana tutum alma tehlikesi olmamalıdır. Aday olan kişilerin tek tek kişilikleri üzerinde herhangi bir şey söylemek istemem ama açıkça bir siyasi partinin düşüncelerini savunan insanlar olması, kamu denetiçiliğine başvuruda bulunacak olan insanların başvurusunu engelleyecektir. İdareye karşı kendilerini korumasız hissedeceklerdir. İkinci olarak; verilecek kararlar doğru kararlar dahi olsa gölgeli kararlar olacaktır.'
Sarıhan, CHP'li üyeler olarak toplantıda bağımsızlık, yansızlık ve liyakatın altını çizdiklerini belirterek, İnsan hakları alanında çalışan arkadaşların olmasını önerdiklerini dile getirdi. Kamu denetçiliği seçimi için bugün yapılan oylamada AKP'li üyeler tarafından blok oy kullanıldığını ve blok oyda yer alan arkadaşların da AKP geçmişlerinin, ilişkilerinin son derece açık olduğunu gözlediklerine işaret eden Sarıhan, 'Birinci oylamadan sonra ortaya çıkan bu tablo karşısında oy kullanmadık. Biz, kamu denetçiliğinin, gerçek anlamda idarenin işlem ve eylemlerini denetleyecek, insan haklarına dayalı kararlar oluşturacak, idareyi doğru kararlar konusunda önerileriyle güçlendirecek bir yapıya sahip olmasını isteriz.' ifadesini kullandı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ise liyakat esasının yerine bir siyasi partiye mensubiyet kriterinin arandığını savundu. Tanal, 'Her ne kadar, Kamu Denetçiliği Kanunu'nda, başvurabilmek için bir siyasi partiye üye olmama şartı varsa da kanuna karşı hile yapılıyor. Seçilen üyelere baktığımız zaman bunların hepsinin geçmişte AKP üyesi olduğu ve istifa ederek kuruma başvurduğunu görüyoruz.' dedi.
Gazetecilerin, idam tartışmalarını sorması üzerine Tanal, idam cezasının çağdaş infaz ceza yasasında yer almayan bir hüküm olduğunu bildirdi.
Tanal, şunları kaydetti:
'Türkiye yönünü Avrupa Birliği'ne yönelttiği andan itibaren o dönemin koalisyon hükümetleri tarafından bu idam cezası kaldırılmıştı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi uyarınca da bunu kabul eden devletler Avrupa Birliği'ne kabul ediliyordu. Türkiye bunu kabul etti. Türkiye eğer bundan çıkarsa ne olur? Avrupa Birliği'ndeki saygısını, kapısını unutur. Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ni Türkiye kabul etmiş ve TBMM onaylamıştı. Orada öyle bir hüküm var ki siz bu sözleşmeyi kabul ettikten sonra bundan geri dönemezsiniz. Türkiye buna çekince de koymadı. Siyasi oy, siyasi rant uğruna böyle bir polemik konusunu kamuoyunun önüne getirdiler.'
Şenal Sarıhan da idama ilişkin düzenleme gelmesi halinde CHP'nin tavrının ne olacağı sorusuna, partisinin bunu reddedeceği yanıtını verdi.
Kaynak: AA
Sarıhan, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, TBMM Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan karma komisyonda bugün kamu denetçiliği seçimi yapıldığını anımsattı.
Kamu Denetçiliği Kurumunun varlığını korumasından yana olduklarını, ancak, kurumun özelliğinin bağımsızlık olduğunu vurgulayan Sarıhan, şöyle devam etti:
'İdarenin işlem ve eylemlerine ilişkin olarak karar verecek olan kurum, yansız ve bağımsız olmalıdır. İdareden yana tutum alma tehlikesi olmamalıdır. Aday olan kişilerin tek tek kişilikleri üzerinde herhangi bir şey söylemek istemem ama açıkça bir siyasi partinin düşüncelerini savunan insanlar olması, kamu denetiçiliğine başvuruda bulunacak olan insanların başvurusunu engelleyecektir. İdareye karşı kendilerini korumasız hissedeceklerdir. İkinci olarak; verilecek kararlar doğru kararlar dahi olsa gölgeli kararlar olacaktır.'
Sarıhan, CHP'li üyeler olarak toplantıda bağımsızlık, yansızlık ve liyakatın altını çizdiklerini belirterek, İnsan hakları alanında çalışan arkadaşların olmasını önerdiklerini dile getirdi. Kamu denetçiliği seçimi için bugün yapılan oylamada AKP'li üyeler tarafından blok oy kullanıldığını ve blok oyda yer alan arkadaşların da AKP geçmişlerinin, ilişkilerinin son derece açık olduğunu gözlediklerine işaret eden Sarıhan, 'Birinci oylamadan sonra ortaya çıkan bu tablo karşısında oy kullanmadık. Biz, kamu denetçiliğinin, gerçek anlamda idarenin işlem ve eylemlerini denetleyecek, insan haklarına dayalı kararlar oluşturacak, idareyi doğru kararlar konusunda önerileriyle güçlendirecek bir yapıya sahip olmasını isteriz.' ifadesini kullandı.
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ise liyakat esasının yerine bir siyasi partiye mensubiyet kriterinin arandığını savundu. Tanal, 'Her ne kadar, Kamu Denetçiliği Kanunu'nda, başvurabilmek için bir siyasi partiye üye olmama şartı varsa da kanuna karşı hile yapılıyor. Seçilen üyelere baktığımız zaman bunların hepsinin geçmişte AKP üyesi olduğu ve istifa ederek kuruma başvurduğunu görüyoruz.' dedi.
Gazetecilerin, idam tartışmalarını sorması üzerine Tanal, idam cezasının çağdaş infaz ceza yasasında yer almayan bir hüküm olduğunu bildirdi.
Tanal, şunları kaydetti:
'Türkiye yönünü Avrupa Birliği'ne yönelttiği andan itibaren o dönemin koalisyon hükümetleri tarafından bu idam cezası kaldırılmıştı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi uyarınca da bunu kabul eden devletler Avrupa Birliği'ne kabul ediliyordu. Türkiye bunu kabul etti. Türkiye eğer bundan çıkarsa ne olur? Avrupa Birliği'ndeki saygısını, kapısını unutur. Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'ni Türkiye kabul etmiş ve TBMM onaylamıştı. Orada öyle bir hüküm var ki siz bu sözleşmeyi kabul ettikten sonra bundan geri dönemezsiniz. Türkiye buna çekince de koymadı. Siyasi oy, siyasi rant uğruna böyle bir polemik konusunu kamuoyunun önüne getirdiler.'
Şenal Sarıhan da idama ilişkin düzenleme gelmesi halinde CHP'nin tavrının ne olacağı sorusuna, partisinin bunu reddedeceği yanıtını verdi.