Kerkük Türkmeneli
İnsan Hakları Derneği Sakarya Şube Başkanı Eşref Kamil, Musul’a yönelik yapılan operasyonu değerlendirdi. Kamil yaptığı açıklamada, “
Musul operasyonunda üç cehpeden IŞİD’in kıskaca alındığını biliyoruz. ABD’li askerler, peşmergeler ile merkezi
hükümet Haşdi Şabi ile Musul’a
kurtarma operasyonu başlatılmıştır. Planlanan askeri varlığın sayısı 36 ülkeden katılımlarla birlikte 30 bin’i aşmıştır. Başıka bekamızın kilit noktasıdır. Terk etmek boşaltıp dönüş yapmak kabus demektir. Musul’a bağlı Telafer İlçesi Şii-Sünni Türkmenlerin yaşadığı bir bölgedir. 2014 yılının Haziran ayında tamamen DAEŞ’in eline geçen bu kentte kaçabilen 250 bin civarındaki Türkmen yollarda, kamplarda
yaşam mücadelesi verdi. Şii Türkmenler güneye
Necef ve Karbelaya bölgesine gitti. Sünni Türkmenler ise
Kerkük ve Erbil’e gittiler. Birçoğu da Türkiyeye sınırını aşarak gelebildirler ve ana vatan şefkati altında yaşamlarını sürdürüyorlar. Misak-I Milli sınırları içinde kalan
Kerkük ve
Musul 1926 yılında yapılan
Ankara antlaşmasıyla birlikte toprak bütünlüğü sağlanması şartıyla terk edilmişti. Irak’ın toprak bütünlüğü esas alınarak yapılan
İstanbul antlaşmasına göre bugün bölünmüş yapısı ve bölgenin illegal örgütlerin kontrolüne geçmesi Türkiye’nin haklarını gündeme getirdi. Türkiye’nin
Kerkük ve Musul’a girebilmesi için
uluslararası hukukta meşru zemini hazır.
Irak merkezi hükümeti Maliki dönemi, bölgesel kürt yönetimi ve
Musul eski valisi Nüceyfi’nin isteği ve daveti üzerine Başika kampına TSK yerleşti. Amaç Türkiye’ye yönelik her türlü terör örgütlerinin saldırısını engellemektir. DAEŞ’ten sonra Musul’da oluşacak yönetim yapısını değiştirecek her türlü olumsuzlukları engellemektir” dedi.