AK Parti Siyaset Akademisi Devam Ediyor
AK Parti Genel Merkez Araştırma ve Geliştirme (AR-GE) Başkanlığı tarafından yurt genelinde başlatılan ‘Siyaset Akademisi’ eğitim programı Afyonkarahisar’da da devam ediyor.
AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanlığı binasında hafta sonları gerçekleşen ‘Siyaset Akademisi’ eğitim programına bir birinden değerli akademisyen ve eğitmen katılıyor. Geçtiğimiz hafta sonu da devam eden eğitimlere kursiyerlerin yanı sıra İl Yönetim Kurulu üyeleri de katıldılar. Akademisyen Prof. Dr. Mehmet Karakaş ile danışman ve eğitimci Dr. Mahmut Naci Çuhacı kursiyerlere eğitim verdi. ‘Kişisel İmaj Yönetimi’ konusunda akademiye katılanlara bilgiler veren eğitimci Dr. Mahmut Naci Çuhacı slayt eşliğinde bir sunum yaptı. Dr. Çuhacı’nın yanı sıra akademisyen Prof. Dr. Mehmet Karakaş’ta ‘Türkiye’de Kimlikler Siyaseti’ konusunda salonda bulunanlara bilgiler aktardı.
Kimlikler siyaseti konusunu Osmanlı’dan günümüze kadar uzanan boyutta ele alan Prof. Dr. Karakaş, “Öncelikle kimlik kavramı, toplumsal ve bireysel anlam dünyalarında önemli belirleyici referanslardan biridir. Bu anlamda da kimlik, çeşitli toplumsallaşma süreçlerinde önemli işlevler üstlenen kimi kurgusallıklar ve gerçekliklere dayanır. Toplu yaşamanın bir sonucu olarak kimlik belirtme hem benzeşmenin hem de farklılaşmanın referans kaynağıdır. Modernite, kimlik konusunda tam anlamıyla bir kırılmadır. Çünkü moderniteyle birlikte kimlik kurguları, siyasi topluluklar üzerinden siyaseten mensubiyeti ifade eder hale gelmiştir. Modernitenin daha sonraki farklı aşamalarında veya günümüz zaman dilimi içerisinde ise kimlik, bizzat siyasetin kendisi ve siyaset üretmenin aracı haline dönüşmüştü” dedi.
“1960’lardan sonra Türk-İslam sentezinden oluşan bir anlayış ortaya çıkmıştır”
Kimlikler siyasetinin bir diğer unsurunun da Türkçülük olduğunu belirten Karakaş, bu anlayışın Birinci Dünya Savaşı sırasında güç kazandığını söyledi.
Karakaş, “Türkçülüğün hem kültürel hem de siyaset üretme aracı olarak ortaya çıkmasında Orta Asya kökenli düşünürlerin çok büyük bir rolü vardır. Bunların arasında Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, Hüseyinzade Ali sayılabilir. Ziya Gökalp ise Türkçülüğü sistemleştirmeye çalışmış, “Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak” formülüyle kendi Türkçülük anlayışını ifade etmiştir. Türkçülük, nüfusun benzeşliği ve etnik saflığı üzerine oturtulmuş ve Türk milli kimliği anlayışına dönüşmüştür. 1940’lı yıllara kadar saf milli Türkçülük anlayışı hâkimken 1940’lardan sonra Turancılık akımı etkileri görülmüştür. 1960’lardan sonra ise Türk-İslam sentezinden oluşan bir anlayış ortaya çıkmıştır. Alparslan Türkeş, Necip Fazıl, Osman Yüksel Serdengeçti gibi isimlerin konuşma ve yazıları bu anlayışın şekillenmesinde etkili olmuştur” dedi.
Kaynak: İHA
Kimlikler siyaseti konusunu Osmanlı’dan günümüze kadar uzanan boyutta ele alan Prof. Dr. Karakaş, “Öncelikle kimlik kavramı, toplumsal ve bireysel anlam dünyalarında önemli belirleyici referanslardan biridir. Bu anlamda da kimlik, çeşitli toplumsallaşma süreçlerinde önemli işlevler üstlenen kimi kurgusallıklar ve gerçekliklere dayanır. Toplu yaşamanın bir sonucu olarak kimlik belirtme hem benzeşmenin hem de farklılaşmanın referans kaynağıdır. Modernite, kimlik konusunda tam anlamıyla bir kırılmadır. Çünkü moderniteyle birlikte kimlik kurguları, siyasi topluluklar üzerinden siyaseten mensubiyeti ifade eder hale gelmiştir. Modernitenin daha sonraki farklı aşamalarında veya günümüz zaman dilimi içerisinde ise kimlik, bizzat siyasetin kendisi ve siyaset üretmenin aracı haline dönüşmüştü” dedi.
“1960’lardan sonra Türk-İslam sentezinden oluşan bir anlayış ortaya çıkmıştır”
Kimlikler siyasetinin bir diğer unsurunun da Türkçülük olduğunu belirten Karakaş, bu anlayışın Birinci Dünya Savaşı sırasında güç kazandığını söyledi.
Karakaş, “Türkçülüğün hem kültürel hem de siyaset üretme aracı olarak ortaya çıkmasında Orta Asya kökenli düşünürlerin çok büyük bir rolü vardır. Bunların arasında Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, Hüseyinzade Ali sayılabilir. Ziya Gökalp ise Türkçülüğü sistemleştirmeye çalışmış, “Türkleşmek, İslamlaşmak ve Muasırlaşmak” formülüyle kendi Türkçülük anlayışını ifade etmiştir. Türkçülük, nüfusun benzeşliği ve etnik saflığı üzerine oturtulmuş ve Türk milli kimliği anlayışına dönüşmüştür. 1940’lı yıllara kadar saf milli Türkçülük anlayışı hâkimken 1940’lardan sonra Turancılık akımı etkileri görülmüştür. 1960’lardan sonra ise Türk-İslam sentezinden oluşan bir anlayış ortaya çıkmıştır. Alparslan Türkeş, Necip Fazıl, Osman Yüksel Serdengeçti gibi isimlerin konuşma ve yazıları bu anlayışın şekillenmesinde etkili olmuştur” dedi.