'Karagöz' Fetvayla Kurtulmuş
Uludağ Üniversitesi (UÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Dramatik Yazarlık Bölümü Ana Sanat Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde gölge oyunu Karagöz ile Hacivat'ın yasaklanmasının gündeme geldiğini ve Şeyhülislam Ebussuud Efendi'nin bunun caiz olduğuna ilişkin fetvasıyla günümüze kadar yaşatıldığını söyledi.
Öztahtalı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geleneksel Türk gölge oyunu Karagöz ile Hacivat'ın yüzyıllar önce ortaya çıktığını, insanları eğlendirirken düşündürdüğünü ve zaman zaman toplumsal bilinç oluşmasına öncülük ettiğini anlattı.
Türk kültürü ve Bursa'nın önemli mirasları arasında yer alan bu oyunun gelecek nesillere aktarılması gerektiğini belirten Öztahtalı, Karagöz ile Hacivat'ın asırlar boyu yaşatılmasına ilişkin Osmanlı Devleti döneminde yaşanmış bir olayı aktardı.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde, İstanbul'da Karagöz oyunuyla ilgili söylenti yayıldığını dile getiren Öztahtalı, şöyle devam etti:
"Zamanında Karagöz diyaloglarında geçen müstehcen bölümler oldukça fazlalaşınca İstanbul'da Karagöz oyunuyla ilgili birtakım dedikodular yayılır ve İslam'a, şeriata uygun olmadığı hususunda sözler edilmeye başlanır. Kanuni Sultan Süleyman, bu konuda bir hüküm vermeden önce Şeyhülislam Ebussuud Efendi'ye müracaat ederek, Karagöz oyununun şeriata uygun olup olmadığına dair görüş sorar. Ebussuud Efendi, bir müddet sonra gölge oyunu Karagöz'ün oynatılmasının caiz olduğu hükmüyle bir fetva yazar. Ebussuud Efendi'nin verdiği bu karar, Karagöz'ü tarihin derinliklerine gömülmekten kurtarır. Karagöz'ün ve doğal olarak da gölge oyununun günümüze ulaşmasını ve Türk kültürünün, Türk tiyatrosunun önemli bir parçasını oluşturmasını Şeyhülislam Ebussuud Efendi'ye borçluyuz."
- "Karagöz ile Hacivat gerçekten yaşadı mı?"
Öztahtalı, gölge oyunlarının ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı hakkında kesin bilgiler bulunmadığını belirtti.
Bu oyunların, Asya, Java, Endonezya, Çin kökenli olduğunun öne sürüldüğünü aktaran Öztahtalı, "Gölge oyununun Türk kültüründe ne zaman ortaya çıktığı, 'Karagöz ile Hacivat' olarak ne zaman biçimlendiği ise bir sır olma özelliğini korumaktadır. Her ne kadar bu konuyla ilgili birtakım tezler ortaya atılmışsa da bunların hiçbiri kesin değildir" ifadelerini kullandı.
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, geleneksel Türk gölge oyununun en ünlü iki kahramanıyla ilgili yaygın söylentinin, Bursa Ulu Camii'nin inşaatında çalışırken birbirleriyle şakalaşmaları sonucu işlerin yavaş ilerlemesi, bu nedenle Orhan Gazi'nin onları idam ettirdiği olduğunu hatırlattı.
Ulu Camii'nin Yıldırım Bayezid döneminde yaptırıldığını ifade ederek, söylentinin gerçek olma ihtimalinin bulunmadığını savunan Öztahtalı, şöyle konuştu:
"Türk kültürü araştırmacısı merhum Prof. Dr. Metin And, 'Geleneksel Türk Tiyatrosu' adlı eserinde bu iki kahramanın yüzyıllar boyunca halkın gönlüne yerleştiğini ve halkın onları gerçekten yaşamış kişiler olarak görmek istediğini, bu bakımdan da birtakım söylentilerde onların gerçekten yaşadıklarının ileri sürüldüğünü belirtir. Geleneksel Türk tiyatrosu konusunda araştırmalarıyla bilinen Selim Nüzhet Gerçek, 'Türk Temaşası-Meddah-Karagöz-Ortaoyunu' eserinde, Bursa'da Karagöz'ün kabrinin Çekirge'ye giden yoldaki mezarlıkta olduğu rivayetinin bilindiğini yazar. Hayali Mustafa Tevfik Efendi isminde bir kişi ve Bahri dergahı şeyhinin, bu rivayetten başka ellerinde hiçbir delil olmadığı halde 1892'de Karagöz namına bir taş diktiğini, taşta Raşid Ali Efendi'nin Karagöz'ü izah eden güzel bir şiirinin yer aldığını ifade eder."
Öztahtalı, Karagöz'ün mezarının 1892'de iki kişinin bir mezar taşı dikmesiyle oluşturulduğunu belirterek, "Bursa'da yayımlanan Feva'id gazetesinin 23'üncü sayısında, Hacivat'ın mezarının da Kestel Kariyesi Caddesi'nde olduğu yazar. Her iki karakterin de mezarlarının olması, doğal olarak 'Karagöz ve Hacivat gerçek birer kişi miydi?' sorusunu akla düşürmektedir" diye konuştu.
Kaynak: AA
Türk kültürü ve Bursa'nın önemli mirasları arasında yer alan bu oyunun gelecek nesillere aktarılması gerektiğini belirten Öztahtalı, Karagöz ile Hacivat'ın asırlar boyu yaşatılmasına ilişkin Osmanlı Devleti döneminde yaşanmış bir olayı aktardı.
Kanuni Sultan Süleyman döneminde, İstanbul'da Karagöz oyunuyla ilgili söylenti yayıldığını dile getiren Öztahtalı, şöyle devam etti:
"Zamanında Karagöz diyaloglarında geçen müstehcen bölümler oldukça fazlalaşınca İstanbul'da Karagöz oyunuyla ilgili birtakım dedikodular yayılır ve İslam'a, şeriata uygun olmadığı hususunda sözler edilmeye başlanır. Kanuni Sultan Süleyman, bu konuda bir hüküm vermeden önce Şeyhülislam Ebussuud Efendi'ye müracaat ederek, Karagöz oyununun şeriata uygun olup olmadığına dair görüş sorar. Ebussuud Efendi, bir müddet sonra gölge oyunu Karagöz'ün oynatılmasının caiz olduğu hükmüyle bir fetva yazar. Ebussuud Efendi'nin verdiği bu karar, Karagöz'ü tarihin derinliklerine gömülmekten kurtarır. Karagöz'ün ve doğal olarak da gölge oyununun günümüze ulaşmasını ve Türk kültürünün, Türk tiyatrosunun önemli bir parçasını oluşturmasını Şeyhülislam Ebussuud Efendi'ye borçluyuz."
- "Karagöz ile Hacivat gerçekten yaşadı mı?"
Öztahtalı, gölge oyunlarının ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı hakkında kesin bilgiler bulunmadığını belirtti.
Bu oyunların, Asya, Java, Endonezya, Çin kökenli olduğunun öne sürüldüğünü aktaran Öztahtalı, "Gölge oyununun Türk kültüründe ne zaman ortaya çıktığı, 'Karagöz ile Hacivat' olarak ne zaman biçimlendiği ise bir sır olma özelliğini korumaktadır. Her ne kadar bu konuyla ilgili birtakım tezler ortaya atılmışsa da bunların hiçbiri kesin değildir" ifadelerini kullandı.
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, geleneksel Türk gölge oyununun en ünlü iki kahramanıyla ilgili yaygın söylentinin, Bursa Ulu Camii'nin inşaatında çalışırken birbirleriyle şakalaşmaları sonucu işlerin yavaş ilerlemesi, bu nedenle Orhan Gazi'nin onları idam ettirdiği olduğunu hatırlattı.
Ulu Camii'nin Yıldırım Bayezid döneminde yaptırıldığını ifade ederek, söylentinin gerçek olma ihtimalinin bulunmadığını savunan Öztahtalı, şöyle konuştu:
"Türk kültürü araştırmacısı merhum Prof. Dr. Metin And, 'Geleneksel Türk Tiyatrosu' adlı eserinde bu iki kahramanın yüzyıllar boyunca halkın gönlüne yerleştiğini ve halkın onları gerçekten yaşamış kişiler olarak görmek istediğini, bu bakımdan da birtakım söylentilerde onların gerçekten yaşadıklarının ileri sürüldüğünü belirtir. Geleneksel Türk tiyatrosu konusunda araştırmalarıyla bilinen Selim Nüzhet Gerçek, 'Türk Temaşası-Meddah-Karagöz-Ortaoyunu' eserinde, Bursa'da Karagöz'ün kabrinin Çekirge'ye giden yoldaki mezarlıkta olduğu rivayetinin bilindiğini yazar. Hayali Mustafa Tevfik Efendi isminde bir kişi ve Bahri dergahı şeyhinin, bu rivayetten başka ellerinde hiçbir delil olmadığı halde 1892'de Karagöz namına bir taş diktiğini, taşta Raşid Ali Efendi'nin Karagöz'ü izah eden güzel bir şiirinin yer aldığını ifade eder."
Öztahtalı, Karagöz'ün mezarının 1892'de iki kişinin bir mezar taşı dikmesiyle oluşturulduğunu belirterek, "Bursa'da yayımlanan Feva'id gazetesinin 23'üncü sayısında, Hacivat'ın mezarının da Kestel Kariyesi Caddesi'nde olduğu yazar. Her iki karakterin de mezarlarının olması, doğal olarak 'Karagöz ve Hacivat gerçek birer kişi miydi?' sorusunu akla düşürmektedir" diye konuştu.