Bezmialem Valide Sultan'ı Anma Sempozyumu
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Bugün bildiğimiz sosyal devlet anlayışı o dönem vakıflar eliyle oluşturulmuş bir sistemdir. Doğal olarak bugün devletin kamusal alanda gerçekleştirdiği hemen her faaliyet Osmanlı döneminde, vakıflar eliyle yerine getirilmiştir" dedi.
Bezmialem Vakıf Üniversitesi'nce düzenlenen,"Bezmialem Valide Sultan'ı Anma Sempozyumu"na katılan Arınç, toplantıya severek geldiğini söyledi.
Arınç, "Bir seçim kavgasının olduğu zamanda biraz da rahatsızlığımın bulunduğu bir anda böyle bir toplantıya gelmeyi garip karşılayanlar da olabilir. Ancak bu çok önemli bir toplantı" değerlendirmesinde bulundu.
Vefatından 168 yıl sonra Bezmialem Valide Sultan'ı anmanın önemli olduğunu ifade eden Arınç, Abdülmecit'in çocuk yaşta sultan olmasının, Bezmialem Valide Sultan'ın devlet işlerinde de önemli görevler üstlenmesine yol açtığını dile getirdi. Arınç, Valide Sultan'ın son derece cömert, eli açık, şefkatli ve merhametli biri olduğunu, yaşadığı sürece pek çok hayır eserlerini meydana getirdiğini anlattı.
Arınç, Valide Sultan'ın, ülkenin birçok yerinde tesis ettiği vakıf eserlerinin devamlılığını sağlamak için yeni kurduğu vakıflar aracılığıyla onlara sürekli gelir sağladığını, harap olan ve yıkılan pek çok hayır eserini onarıp yeniden ihya ettirdiğini belirtti.
Bezmialem Valide Sultan'ın, yoksul hastaların tedavi edilmesi için 100 yataklı Vakıf Gureba Hastanesi'ni inşa ettirdiğini de hatırlatan Arınç, şöyle konuştu:
"Bugün İstanbul Kız Lisesi olan Bezmialem Valide Sultan Mektebi ile Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'de pek çok hayır hizmetlerinde bulunmuş ve bu müesseselerin ayakta durmaları için de vakıflar kurmuştur. Bugün benim de sorumluluk alanımda olan Vakıflar Genel Müdürlüğü bildiğiniz gibi yüzyıllar öncesinden bugüne intikal ve 52 bin civarında Selçuklu ve Osmanlı döneminden intikal etmiş vakıfların yönetiminde bulunmaktadır. Bu vakıflardan kuruluş amaçları eğitim olanların mal varlıkları kullanılmış ve genel müdürlüğümüzce İstanbul'da 2 vakıf üniversitesi meydana getirmiştir. Bunlardan birincisi içinde bulunduğumuz Bezmialem Valide Sultan Vakıf Üniversitesi, bir diğeri de Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'dir."
- "Ecdadımıza karşı yüzümüzü kara çıkarmayacak bir noktadayız"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, üniversitelerin, vakıf bilinci ve şuuruyla donatılmış, alanlarında kalifiye bir nesil yetiştirmek amacıyla eğitim ve öğretim işlevini sürdürdüğünü belirterek, "Çok şükür milletimizin bize itimadı sayesinde hükümetimizin hem vakıf medeniyetimizi hem de ecdat yadigarını koruma konusundaki çalışmalarıyla ecdadımıza karşı yüzümüzü kara çıkarmayacak bir noktadayız" değerlendirmesinde bulundu.
Osmanlı tarihinin en hayırsever sultanlarından olan Valide Sultan'ın yaptırdığı hem hastane, hem de mektebin vakfiyesinin hazırlanmasıyla bizzat meşgul olduğunu anlatan Arınç, "100 yataklı olan hastanenin vakfiyesinde 'şayet bir hastanın iyileşmesi için limon gerekirse ve limonun değeri de bir altın olsa dahi mutlaka alın' ibaresi vardır. 172 yıldan beri çok sayıda yoksul ve hasta insana aralıksız hizmet veren hastane, 2010 yılında üniversiteye dönüşmüş Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi adıyla Eğitim ve Araştırma Hastanesi misyonunu da üstlenmiştir" dedi.
- "Bezmialem Üniversitesi yönetmelikleri yayımlandı"
Arınç, "Bezmialem Valide Sultan'ı anmak, onu hayırla yad etmek, onun şahsında ecdadın hayır konusundaki hassasiyetini anlamak üzere burada toplanmamız tarihimize bağlılığımızı da göstermektedir. Şükürler olsun bizler tarihine bağlı olan bir milletiz ve bir vakıf medeniyetinin de varisleriyiz" değerlendirmesinde bulundu.
- "Sosyal devlet anlayışı o dönem vakıflar eliyle oluşturulmuştur"
Osmanlı döneminde eğitimden sağlığa, kültürden bayındırlığa her alanda vakıfların kurulduğunu dile getiren Arınç, "Bugün bildiğimiz sosyal devlet anlayışı o dönem vakıflar eliyle oluşturulmuş bir sistemdir. Doğal olarak bugün devletin kamusal alanda gerçekleştirdiği hemen her faaliyet Osmanlı döneminde, vakıflar eliyle yerine getirilmiştir. Elbette ki eğitim de bu alanlardan birisi olmuştur. Vakıflar çok amaçlı kurulan hayır müesseseleridir" dedi.
Sosyal adalet ve güvenliğin sağlanmasına yönelik hizmet veren vakıfların önemli çalışma alanlarının olduğunu bildiren Arınç, vakıfların, fakirlere para veya erzak dağıtmak, günlük yemek vermek, kimsesiz çocuklara, yoksul ve dul kadınlara giyecek temin etmek gibi görevlerinin olduğunu kaydetti.
Vakıfların her türlü belediyecilik hizmetini de yerine getirdiğini, çeşme, sebil, havuz, kuyu, göl gibi tesisler, askeri kışla, cami ve hastaneler yaptığını anlatan Arınç, "Hayvanlara mera ve çayır temin etmek. Kışın karlı günlerde yaban hayvanlarına yem vermek. Yaz aylarında su ve şerbet dağıtmak. Bedesten ve hamamlar açmak. Evde kırılan eşyanın yerine yenisini koyarak karı-koca arasındaki anlaşmazlığı gidermek. İnceliği görüyor musunuz? Kuşların uçuş güzergahında, yaralanıp düşmeleri halinde onların tedavilerini yaparak sürüsüne yetiştirmek ve kütüphaneler açmak" ifadelerini kullandı.
- "12 yılda 4 bine yakın vakıf eserini imar ve ihya ettik"
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün çalışmalarına değinen Arınç, şöyle devam etti:
"Son 12 yılda 4 bine yakın vakıf eserini imar ve ihya ettik. Bunlar takriben 3,5 katrilyon civarında bir masrafa yol açtı. 70 bin civarında istihdam demektir bu. Ama sadece bununla sınırlı kalmadık. Arşivlerde ismi geçen komşu ülkelerimizde yani ülkelerinde vakfiye bulunan, diyelim ki Ürdün, Suriye, Irak, Yemen gibi Balkan coğrafyasındaki ülkelerde de onların restorasyona muhtaç olan vakıf eserlerinin de restorasyonlarını ve bakımlarını da üstlendik. Protokoller yapıyoruz. En son yaptığımız anlaşma KKTC ile. Onlara bir vakıftan teknik ve mali destek de vereceğiz."
- "Vakıf Gureba Hastanesi Türkiye'de çok iyi bilinir"
Vakıf Gureba Hastanesi'nin Türkiye'de çok iyi bilindiğini ve tanındığını ifade eden Arınç, kendi yakınlarının da bu hastanede tedavi olduğunu anlattı.
Arınç, "Çünkü şartlar ne kadar zor olursa veya buralarda bakım açısından belki özel hastanelere göre o tarihlerde bakım konusunda sıkıntılar yaşansa da bütün Türkiye bilir ki 'fakirim' dediği zaman bu hastanede kimse geri çevrilmemiştir" dedi.
"Şu anda bile 3-4 hastanenin toplamı kadar acil servis imkanı veren bir hastaneden bahsediyoruz" diyen Arınç, Bütün imkansızlıklara rağmen buraya gelen hastaların büyük bir memnuniyet, ihtimam ve saygı içerisinde karşılandığını bildirdi.
Vakıf eserlerinin önemli olduğunu söyleyen Arınç, şöyle konuştu:
"Toplantıda azınlıkların vakıflarından ve hastanelerinden bahsedildi. Bir yanlış anlama olmasın. Bunlar yabancı vakıf değil, cemaat vakıflarıdır. Lozan gereğince azınlık statüsünde bulunan farklı inanç gruplarına bağlı vakıflardır. Biz onların da aynı zamanda hamisi ve yöneticisi durumundayız. Sayıları 166 civarındadır. Bunların bir kısmının gayrimenkulleri, bir kısmının okulları, bir kısmının hastaneleri vardır. Bir kısmının da şimdi tekrar geriye döndürülen gayrimenkulleri sayesinde ayrıca ticarethaneleri de olacaktır."
Kadın vakıflarına değinen Arınç, "Bunlardan İstanbul'da, Türkiye'nin muhtelif yerlerinde ve yurt dışında olanlar var. Yani kadınlarımızın da hamiyetleriyle kendi şahsi servetlerinden ayırdıkları parayla kurdukları yüzlerce, binlerce vakıflar var. Bunların yeni Türkiye'de de mutlaka hanımlarımız ve erkeklerimiz için teşvik edici olmasını arzu ediyorum" görüşlerine yer verdi.
Şimdi kurulacak vakıfların yeni özelliklerde olacağını ancak bunların da güzel işler yapılabileceğini vurgulayan Arınç, şunları söyledi:
"Amerika'da veya başka ülkelerde şimdi 'filontropi" ismiyle yayılmaya başlandı. Amaç, biraz benziyor olsa da bizim İslami bir ibadet inancıyla kurduğumuz vakıflardan çok farklıdır. Oralarda da şirketler karlarının bir kısmını belli amaçlar için harcayabilir. Allah rızası olmasa bile bunlarda da insanlara daha faydalı olabilmek, diyelim ki AIDS'le mücadele gibi, çok büyük paralar yatırabiliyorlar. Onları da o ülkelerde teşvik edici bir pozisyonda olmamız lazım. Onların da mutlaka faydaları vardır.
Ama bizim geleneksel vakıf inancımız, bugün yaşayan vakıf inancı olarak hamdolsun ki devam ediyor. Ben bunun bir başlangıç olmasını istiyorum böyle anma günlerinin. Biz ne kadar kadirşinas olursak, ne kadar kendi değerlerimizi hatırlamak ihtiyacını duyarsak bunun karşılığını mutlaka göreceğiz."
Sempozyuma, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Saffet Tüzgen, Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akça ile davetliler katıldı.
Kaynak: AA
Arınç, "Bir seçim kavgasının olduğu zamanda biraz da rahatsızlığımın bulunduğu bir anda böyle bir toplantıya gelmeyi garip karşılayanlar da olabilir. Ancak bu çok önemli bir toplantı" değerlendirmesinde bulundu.
Vefatından 168 yıl sonra Bezmialem Valide Sultan'ı anmanın önemli olduğunu ifade eden Arınç, Abdülmecit'in çocuk yaşta sultan olmasının, Bezmialem Valide Sultan'ın devlet işlerinde de önemli görevler üstlenmesine yol açtığını dile getirdi. Arınç, Valide Sultan'ın son derece cömert, eli açık, şefkatli ve merhametli biri olduğunu, yaşadığı sürece pek çok hayır eserlerini meydana getirdiğini anlattı.
Arınç, Valide Sultan'ın, ülkenin birçok yerinde tesis ettiği vakıf eserlerinin devamlılığını sağlamak için yeni kurduğu vakıflar aracılığıyla onlara sürekli gelir sağladığını, harap olan ve yıkılan pek çok hayır eserini onarıp yeniden ihya ettirdiğini belirtti.
Bezmialem Valide Sultan'ın, yoksul hastaların tedavi edilmesi için 100 yataklı Vakıf Gureba Hastanesi'ni inşa ettirdiğini de hatırlatan Arınç, şöyle konuştu:
"Bugün İstanbul Kız Lisesi olan Bezmialem Valide Sultan Mektebi ile Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'de pek çok hayır hizmetlerinde bulunmuş ve bu müesseselerin ayakta durmaları için de vakıflar kurmuştur. Bugün benim de sorumluluk alanımda olan Vakıflar Genel Müdürlüğü bildiğiniz gibi yüzyıllar öncesinden bugüne intikal ve 52 bin civarında Selçuklu ve Osmanlı döneminden intikal etmiş vakıfların yönetiminde bulunmaktadır. Bu vakıflardan kuruluş amaçları eğitim olanların mal varlıkları kullanılmış ve genel müdürlüğümüzce İstanbul'da 2 vakıf üniversitesi meydana getirmiştir. Bunlardan birincisi içinde bulunduğumuz Bezmialem Valide Sultan Vakıf Üniversitesi, bir diğeri de Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi'dir."
- "Ecdadımıza karşı yüzümüzü kara çıkarmayacak bir noktadayız"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, üniversitelerin, vakıf bilinci ve şuuruyla donatılmış, alanlarında kalifiye bir nesil yetiştirmek amacıyla eğitim ve öğretim işlevini sürdürdüğünü belirterek, "Çok şükür milletimizin bize itimadı sayesinde hükümetimizin hem vakıf medeniyetimizi hem de ecdat yadigarını koruma konusundaki çalışmalarıyla ecdadımıza karşı yüzümüzü kara çıkarmayacak bir noktadayız" değerlendirmesinde bulundu.
Osmanlı tarihinin en hayırsever sultanlarından olan Valide Sultan'ın yaptırdığı hem hastane, hem de mektebin vakfiyesinin hazırlanmasıyla bizzat meşgul olduğunu anlatan Arınç, "100 yataklı olan hastanenin vakfiyesinde 'şayet bir hastanın iyileşmesi için limon gerekirse ve limonun değeri de bir altın olsa dahi mutlaka alın' ibaresi vardır. 172 yıldan beri çok sayıda yoksul ve hasta insana aralıksız hizmet veren hastane, 2010 yılında üniversiteye dönüşmüş Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi adıyla Eğitim ve Araştırma Hastanesi misyonunu da üstlenmiştir" dedi.
- "Bezmialem Üniversitesi yönetmelikleri yayımlandı"
Arınç, "Bezmialem Valide Sultan'ı anmak, onu hayırla yad etmek, onun şahsında ecdadın hayır konusundaki hassasiyetini anlamak üzere burada toplanmamız tarihimize bağlılığımızı da göstermektedir. Şükürler olsun bizler tarihine bağlı olan bir milletiz ve bir vakıf medeniyetinin de varisleriyiz" değerlendirmesinde bulundu.
- "Sosyal devlet anlayışı o dönem vakıflar eliyle oluşturulmuştur"
Osmanlı döneminde eğitimden sağlığa, kültürden bayındırlığa her alanda vakıfların kurulduğunu dile getiren Arınç, "Bugün bildiğimiz sosyal devlet anlayışı o dönem vakıflar eliyle oluşturulmuş bir sistemdir. Doğal olarak bugün devletin kamusal alanda gerçekleştirdiği hemen her faaliyet Osmanlı döneminde, vakıflar eliyle yerine getirilmiştir. Elbette ki eğitim de bu alanlardan birisi olmuştur. Vakıflar çok amaçlı kurulan hayır müesseseleridir" dedi.
Sosyal adalet ve güvenliğin sağlanmasına yönelik hizmet veren vakıfların önemli çalışma alanlarının olduğunu bildiren Arınç, vakıfların, fakirlere para veya erzak dağıtmak, günlük yemek vermek, kimsesiz çocuklara, yoksul ve dul kadınlara giyecek temin etmek gibi görevlerinin olduğunu kaydetti.
Vakıfların her türlü belediyecilik hizmetini de yerine getirdiğini, çeşme, sebil, havuz, kuyu, göl gibi tesisler, askeri kışla, cami ve hastaneler yaptığını anlatan Arınç, "Hayvanlara mera ve çayır temin etmek. Kışın karlı günlerde yaban hayvanlarına yem vermek. Yaz aylarında su ve şerbet dağıtmak. Bedesten ve hamamlar açmak. Evde kırılan eşyanın yerine yenisini koyarak karı-koca arasındaki anlaşmazlığı gidermek. İnceliği görüyor musunuz? Kuşların uçuş güzergahında, yaralanıp düşmeleri halinde onların tedavilerini yaparak sürüsüne yetiştirmek ve kütüphaneler açmak" ifadelerini kullandı.
- "12 yılda 4 bine yakın vakıf eserini imar ve ihya ettik"
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün çalışmalarına değinen Arınç, şöyle devam etti:
"Son 12 yılda 4 bine yakın vakıf eserini imar ve ihya ettik. Bunlar takriben 3,5 katrilyon civarında bir masrafa yol açtı. 70 bin civarında istihdam demektir bu. Ama sadece bununla sınırlı kalmadık. Arşivlerde ismi geçen komşu ülkelerimizde yani ülkelerinde vakfiye bulunan, diyelim ki Ürdün, Suriye, Irak, Yemen gibi Balkan coğrafyasındaki ülkelerde de onların restorasyona muhtaç olan vakıf eserlerinin de restorasyonlarını ve bakımlarını da üstlendik. Protokoller yapıyoruz. En son yaptığımız anlaşma KKTC ile. Onlara bir vakıftan teknik ve mali destek de vereceğiz."
- "Vakıf Gureba Hastanesi Türkiye'de çok iyi bilinir"
Vakıf Gureba Hastanesi'nin Türkiye'de çok iyi bilindiğini ve tanındığını ifade eden Arınç, kendi yakınlarının da bu hastanede tedavi olduğunu anlattı.
Arınç, "Çünkü şartlar ne kadar zor olursa veya buralarda bakım açısından belki özel hastanelere göre o tarihlerde bakım konusunda sıkıntılar yaşansa da bütün Türkiye bilir ki 'fakirim' dediği zaman bu hastanede kimse geri çevrilmemiştir" dedi.
"Şu anda bile 3-4 hastanenin toplamı kadar acil servis imkanı veren bir hastaneden bahsediyoruz" diyen Arınç, Bütün imkansızlıklara rağmen buraya gelen hastaların büyük bir memnuniyet, ihtimam ve saygı içerisinde karşılandığını bildirdi.
Vakıf eserlerinin önemli olduğunu söyleyen Arınç, şöyle konuştu:
"Toplantıda azınlıkların vakıflarından ve hastanelerinden bahsedildi. Bir yanlış anlama olmasın. Bunlar yabancı vakıf değil, cemaat vakıflarıdır. Lozan gereğince azınlık statüsünde bulunan farklı inanç gruplarına bağlı vakıflardır. Biz onların da aynı zamanda hamisi ve yöneticisi durumundayız. Sayıları 166 civarındadır. Bunların bir kısmının gayrimenkulleri, bir kısmının okulları, bir kısmının hastaneleri vardır. Bir kısmının da şimdi tekrar geriye döndürülen gayrimenkulleri sayesinde ayrıca ticarethaneleri de olacaktır."
Kadın vakıflarına değinen Arınç, "Bunlardan İstanbul'da, Türkiye'nin muhtelif yerlerinde ve yurt dışında olanlar var. Yani kadınlarımızın da hamiyetleriyle kendi şahsi servetlerinden ayırdıkları parayla kurdukları yüzlerce, binlerce vakıflar var. Bunların yeni Türkiye'de de mutlaka hanımlarımız ve erkeklerimiz için teşvik edici olmasını arzu ediyorum" görüşlerine yer verdi.
Şimdi kurulacak vakıfların yeni özelliklerde olacağını ancak bunların da güzel işler yapılabileceğini vurgulayan Arınç, şunları söyledi:
"Amerika'da veya başka ülkelerde şimdi 'filontropi" ismiyle yayılmaya başlandı. Amaç, biraz benziyor olsa da bizim İslami bir ibadet inancıyla kurduğumuz vakıflardan çok farklıdır. Oralarda da şirketler karlarının bir kısmını belli amaçlar için harcayabilir. Allah rızası olmasa bile bunlarda da insanlara daha faydalı olabilmek, diyelim ki AIDS'le mücadele gibi, çok büyük paralar yatırabiliyorlar. Onları da o ülkelerde teşvik edici bir pozisyonda olmamız lazım. Onların da mutlaka faydaları vardır.
Ama bizim geleneksel vakıf inancımız, bugün yaşayan vakıf inancı olarak hamdolsun ki devam ediyor. Ben bunun bir başlangıç olmasını istiyorum böyle anma günlerinin. Biz ne kadar kadirşinas olursak, ne kadar kendi değerlerimizi hatırlamak ihtiyacını duyarsak bunun karşılığını mutlaka göreceğiz."
Sempozyuma, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Bezmialem Vakıf Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Saffet Tüzgen, Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akça ile davetliler katıldı.