Şifa Buldu Şifa Dağıtıyor
Manisa’da, yaklaşık 14 yıl önce Myastenia Gravis (MG) kas hastalığına yakalanan ve hastalığını Ege Lokmanı olarak bilinen Herbalist Şevki Güngör’ün bitkisel tedavisi ile yenen Fatma Nurbaş açtığı aktar dükkanında farklı hastalıkları olan insanlara bitkilerle yardımcı olmaya çalışıyor.
Fatma Nurbaş, yaklaşık 14 sene önce kas hastalığına yakalandığını öğrenince büyük şok yaşadı. Kas hastalığı belirtilerinin başladığı Fatma Nurbaş’a doktorlar bir yıl sonra kısmi felç geçireceğini, saçını bile tarayamayacağını bunun için ameliyat olması gerektiğini söyledi.
Kesin bir tedavinin olmadığı hastalığa yakalanan Fatma Nurbaş’a doktorlar ameliyat sonrası yüzde 2 ile 8 oranında düşük bir ümit verdi. Bunun üzerine ameliyattan vazgeçen Fatma Nurbaş kısa bir süre sonra Ege Lokmanı olarak bilinen Herbalist (Otacı) Şevki Güngör ile tanıştı. Hazırladığı bitkisel kürle birçok hastanın şifa bulmasına yardımcı olan Herbalist Şevki Güngör’ün bitkisel ürünlerini kullanan Fatma Nurbaş, 6 ay sonra hastalığını yendi. Sonra bitkisel ürünlerin şifa olduğuna inanan Nurbaş, yaklaşık 5 yıl önce aktar dükkanı açarak hastalara yardımcı olmaya çalışıyor.
TEK ÇÖZÜM AMELİYAT DEDİLER
Fatma Nurbaş (45), bundan 13-14 sene önce kas hastalığına yakalandığını belirterek şöyle konuştu: "Ameliyat olmamı söylediler. İzmir Tepecik Hastanesinde ameliyat olacaktım. Miyastenia gravis hastalığının bütün çocuklarda timus bezi varmış. Bu timus bezi çocuklar büyüdükçe timus bezi küçülüyormuş. Benimki benimle birlikte büyümüş. Timus bezinin alınması söylendi. Ama bunun sonucunda çare bulacağımızı açıklamadılar. Yüzde yüz ümit vermediler. Yüzde 2 ve yüzde 8 olarak ümit verdiler. O yüzden çocuğuma bakacak kimse yoktu. Onu 1 aylığına kuran kursunda eğitim görmesi için gönderdim. Benim bu şekilde ameliyattan sonra kimin bakacağını düşündüğüm için bu ameliyattan vazgeçtim." Sonra Kırkağaç Bakır kasabasında Ege Lokmanını duyduğunu anlatan Nurbaş, şunları söyledi: "Onu değerlendirmeye karar verdim. Pazar günü kardeşimi aldım. Ege Lokmanına götür beni dedim ve gittik. Bana çok sayıda su, macun, çay gibi bitkisel ürün verdi. Bunları kullanmaya başladım. Hastalığımı anlattım. Hastalığımın tedavisinin olmadığını söyledim. Sadece kası hareketlendiren bir hap var. Onun haricinde başka hiç bir şeyim yok. Hiç bir tedavisi yok. Sebebi bizden şifası Allah’tan dedi.
Bitkisel ürünleri 6 ay kullandım. Şuan Allah’a şükür doktorların dediğine göre bir sene sonra kısmi felç olacağımı, saçımı bile tarayamayacağımı, ağzıma kaşık bile götüremeyeceğimi söylediler. Altı yaşında bir kızım var. Ona bakan olmayacağı için böyle bir sonuç düşündüm. Allah’ıma şükürler olsun şuan 14 sene oluyor. Hiç bir şeyim kalmadı. Aradan 7-8 yıl geçti bir baharatçı dükkanı açmaya karar verdim. Bitkisel şeylerin hayatta yapamayacağı şeyin olmadığına inandım. Baharatçı dükkanı açtım. Daha önce el bileklerim ayak bileklerim tutmuyordu. Göz kapaklarım düşüyor, kontrol edemiyordum. Çok aşırı halsizlik vardı."
HERŞEY BEYİNDE BİTİYOR
Serdar Ortaç’a ve benzeri hastalığa yakalananlara seslenen Fatma Nurbaş, “Önce her şey beyinde bitiyor. Bunu biliyorum. Çünkü ben bu hastalığı yeneceğim derken bunu bitkisel ürünlerle yeneceğim dedim. Bundan sonra da Allah’a şükürler olsun hiç bir şey kalmadı" şeklinde konuştu.
DOĞADA HERŞEY VAR
Herbalist Şevki Güngör de kas hastalığının beyinden kaynaklanan bir sorun olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Beyindeki hücrelerin, oradaki damarların içerisinde plak oluşuyor ve beyin yeterli derecede emir veremiyor. Kaslarda güçsüzlükler başlıyor. MS hastalığı veya buna benzer beyin hastalıkları var. Fatma hanımınki de onlardan bir tanesi. Allah’ın izniyle, verdiğimiz bitkisel ürünlerle bunu yendiğini gördük. Bize geldiğinde tabi güçsüzlük, halsizlik ve kaslarda zayıflama başlamıştı. Ama şuan gayet sağlıklı. Bu hastalık kimisinin çene kaslarını tutar yemek yiyemez hale getirir. Kimisinde göz kapakları düşer. Kimisi de yürüyemez. Herkes de farklı farklı yerlerde belirti verebilir. Hastalık beyinde damarlarda sorun oluşturuyor. Kan akışı durur. Beyinde kan akışı olmayınca da emir vermez. Çaresi çözümü var. Hiç kimse üzülmesin. Tıpta tedavisi yok diye düşünmesin. Doğada her şey var. Rabbim her şeyin şifasını vermiş. Arayıp bulsunlar, bize ulaşsınlar yardımcı oluruz.”
Kaynak: İHA
Kesin bir tedavinin olmadığı hastalığa yakalanan Fatma Nurbaş’a doktorlar ameliyat sonrası yüzde 2 ile 8 oranında düşük bir ümit verdi. Bunun üzerine ameliyattan vazgeçen Fatma Nurbaş kısa bir süre sonra Ege Lokmanı olarak bilinen Herbalist (Otacı) Şevki Güngör ile tanıştı. Hazırladığı bitkisel kürle birçok hastanın şifa bulmasına yardımcı olan Herbalist Şevki Güngör’ün bitkisel ürünlerini kullanan Fatma Nurbaş, 6 ay sonra hastalığını yendi. Sonra bitkisel ürünlerin şifa olduğuna inanan Nurbaş, yaklaşık 5 yıl önce aktar dükkanı açarak hastalara yardımcı olmaya çalışıyor.
TEK ÇÖZÜM AMELİYAT DEDİLER
Fatma Nurbaş (45), bundan 13-14 sene önce kas hastalığına yakalandığını belirterek şöyle konuştu: "Ameliyat olmamı söylediler. İzmir Tepecik Hastanesinde ameliyat olacaktım. Miyastenia gravis hastalığının bütün çocuklarda timus bezi varmış. Bu timus bezi çocuklar büyüdükçe timus bezi küçülüyormuş. Benimki benimle birlikte büyümüş. Timus bezinin alınması söylendi. Ama bunun sonucunda çare bulacağımızı açıklamadılar. Yüzde yüz ümit vermediler. Yüzde 2 ve yüzde 8 olarak ümit verdiler. O yüzden çocuğuma bakacak kimse yoktu. Onu 1 aylığına kuran kursunda eğitim görmesi için gönderdim. Benim bu şekilde ameliyattan sonra kimin bakacağını düşündüğüm için bu ameliyattan vazgeçtim." Sonra Kırkağaç Bakır kasabasında Ege Lokmanını duyduğunu anlatan Nurbaş, şunları söyledi: "Onu değerlendirmeye karar verdim. Pazar günü kardeşimi aldım. Ege Lokmanına götür beni dedim ve gittik. Bana çok sayıda su, macun, çay gibi bitkisel ürün verdi. Bunları kullanmaya başladım. Hastalığımı anlattım. Hastalığımın tedavisinin olmadığını söyledim. Sadece kası hareketlendiren bir hap var. Onun haricinde başka hiç bir şeyim yok. Hiç bir tedavisi yok. Sebebi bizden şifası Allah’tan dedi.
Bitkisel ürünleri 6 ay kullandım. Şuan Allah’a şükür doktorların dediğine göre bir sene sonra kısmi felç olacağımı, saçımı bile tarayamayacağımı, ağzıma kaşık bile götüremeyeceğimi söylediler. Altı yaşında bir kızım var. Ona bakan olmayacağı için böyle bir sonuç düşündüm. Allah’ıma şükürler olsun şuan 14 sene oluyor. Hiç bir şeyim kalmadı. Aradan 7-8 yıl geçti bir baharatçı dükkanı açmaya karar verdim. Bitkisel şeylerin hayatta yapamayacağı şeyin olmadığına inandım. Baharatçı dükkanı açtım. Daha önce el bileklerim ayak bileklerim tutmuyordu. Göz kapaklarım düşüyor, kontrol edemiyordum. Çok aşırı halsizlik vardı."
HERŞEY BEYİNDE BİTİYOR
Serdar Ortaç’a ve benzeri hastalığa yakalananlara seslenen Fatma Nurbaş, “Önce her şey beyinde bitiyor. Bunu biliyorum. Çünkü ben bu hastalığı yeneceğim derken bunu bitkisel ürünlerle yeneceğim dedim. Bundan sonra da Allah’a şükürler olsun hiç bir şey kalmadı" şeklinde konuştu.
DOĞADA HERŞEY VAR
Herbalist Şevki Güngör de kas hastalığının beyinden kaynaklanan bir sorun olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Beyindeki hücrelerin, oradaki damarların içerisinde plak oluşuyor ve beyin yeterli derecede emir veremiyor. Kaslarda güçsüzlükler başlıyor. MS hastalığı veya buna benzer beyin hastalıkları var. Fatma hanımınki de onlardan bir tanesi. Allah’ın izniyle, verdiğimiz bitkisel ürünlerle bunu yendiğini gördük. Bize geldiğinde tabi güçsüzlük, halsizlik ve kaslarda zayıflama başlamıştı. Ama şuan gayet sağlıklı. Bu hastalık kimisinin çene kaslarını tutar yemek yiyemez hale getirir. Kimisinde göz kapakları düşer. Kimisi de yürüyemez. Herkes de farklı farklı yerlerde belirti verebilir. Hastalık beyinde damarlarda sorun oluşturuyor. Kan akışı durur. Beyinde kan akışı olmayınca da emir vermez. Çaresi çözümü var. Hiç kimse üzülmesin. Tıpta tedavisi yok diye düşünmesin. Doğada her şey var. Rabbim her şeyin şifasını vermiş. Arayıp bulsunlar, bize ulaşsınlar yardımcı oluruz.”