Gezi Parkı Olayları Davası
Başkentte, Gezi Parkı odaklı olaylara karıştıkları ve "terör örgütü üyesi oldukları" savunulan 26 kişinin yargılanmasına devam edildi.
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklardan Bedirhan Şen, Sercan Ulu, Erdem Altunkaya, bazı müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.
Sanıklardan Ulu, savunmasında, ÖDP'nin bir ilçe teşkilatında yönetici olduğunu bildirerek, "Eyleme, parti çatısı altında katıldım, ama polislere taş atmadım. Ancak, taş atılmasının meşru olduğuna inanıyorum. Çünkü bunun, hedef gözetilerek, zarar vermek için yapıldığını düşünmüyorum" iddiasında bulundu.
Ulu, dava dosyası içinden gösterilen ve eylemlerde çekildiği belirtilen fotoğrafın kendisine ait olmadığını savundu.
Sanık Şen de ÖDP Çankaya İlçe Örgütüne üye olduğunu söyledi, ancak terör örgütü üyeliği suçlamasını reddetti.
Şen, "Eylemlere katıldım ama taş vs. atmadım. İddianamede bahsedilenlerle alakam yok. Taşların, insanların kendilerini savunmaları için attığını söyleyebilirim. Ben atmadım. Taş atmanın, yüz kapatmanın da suç olmadığını düşünüyorum" görüşünü savundu.
Terör örgütü üyeliğiyle suçlanan Altunkaya ise 2 Haziran 2013'teki eylemlere katıldığını bildirerek, "Yüzümü tanınmamak için değil, biber gazından etkilenmemek için kapattım. Ben gittiğimde zaten her şey başlamıştı. Birinin biber gazı fişeğinden yaralandığını gördüm. Korktuğum için taş aldım, ama atmadım" dedi.
Altunkaya, eylemler sırasında çekilen fotoğraftaki kişinin kendisi olduğunu söyledi.
Hakim Hüseyin Karamanoğlu'nun, fotoğrafta biber gazından yaralanan kimsenin görülmediğini söylemesi üzerine Altunkaya, yaralanan bir kişinin olduğunu hatırladığını ifade etti.
Sanık avukatlarından Deniz Özbilgin, müvekkilinin beyanının çelişkili olmadığını ifade etti.
Özbilgin, "Emniyet, yaralılara ilişkin görüntüleri ayıklamıştır. Bu kişiler müşteki olduğunda 'Görüntü kaydı yok' yazısı yazılırken, şüpheli oldukları dosyalara görüntüler gönderilmiştir. Dolayısıyla delil toplama aşaması hukuken güvenilir değildir" dedi.
-Müştekiler
Müştekilerden Ziraat Bankası'nın Bakanlıklar Şubesi Müdürü Mustafa Yavuz ise 1 ve 2 Haziran 2013'teki eylemlerde bankanın camlarının kırıldığını, bankanın avukatı ise banka camlarına ve ATM'lerine yaklaşık 150 bin liralık zarar verildiğini aktardı.
Müştekilerden Kemal Sönmez, gösterilere katılmadığını, ancak o sırada yapılan bir konuşmayı dinlediğini anlatarak, polisten şikayetçi olduğunu ifade etti.
Sönmez, "Gaz ve su atılıyordu. Oradan kaçarken, bir cismin bacağıma çarparak, yaktığını gördüm. Keçiören Araştırma Hastanesine gittim. Sanıkları tanımıyorum, onlardan zarar görmedim" dedi.
Müştekilerden EGO şoförleri Haris Yücel ve Özkan Ertaş, eylemler sırasında otobüslerinin zarar gördüğünü belirtti, ancak zarar verenlerin kim olduğunu bilmediklerini bildirdi.
Polis Şuayip Kara da korumalığını yaptığı merkez valisinin özel otomobilinin camının, Meşrutiyet Caddesi'nde atılan taşla kırıldığını ifade etti, fakat taşı kimin attığını bilmediğini söyledi.
Polis memuru Burak Çizmeci ise olay günü görevli olduğunu, Güvenpark'a geldiklerinde taşlandıklarını ve üç yerinden yaralandığını belirtti.
Çizmeci, kendisini yaralayanları teşhis edemediğini, ancak şikayetçi olduğunu dile getirdi.
Emniyette sivil memur olarak çalışan Cengiz Gökmen, eylemlerde kullandığı aracın zarar gördüğünü kaydetti.
Polis memuru İsa Dinler de o günlerde Çevik Kuvvet'te görevli olduğunu ve Güvenpark'ta taşla kolundan yaralandığını ifade etti.
Sanıkların, kendisine saldıranlar olup olmadığını bilmediğini söyleyen Dinler, sanık Şen ile ilgili "Gezi eylemlerinden aşinalığım var. Kızılay'daki gösterilerde görmüştüm" dedi.
Güner Sevinç ve Gökhan Kızılkan ise olay tarihinde Kızılay'daki mağazalarda çalıştıklarını, eylemlerde mağazalarının zarar gördüğünü anlattılar.
Kızılkan, "Olaylar olduktan sonra patron, 'Burada mağaza açılmaz' dedi ve orayı kapattı" dedi.
Duruşma, kalan sanık ve müştekilerin beyanlarının alınması için ertelendi.
İddianamede sanıkların Haziran 2013'te Ankara'daki Gezi eylemlerine katıldığı belirtiliyor ve "silahlı terör örgütüne üye olmak ve propagandasını yapmak", "görevi yaptırmamak için direnmek", "mala zarar vermek", "kamu malına zarar vermek" ve "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet etmek" suçlarını işledikleri savunuluyor.
Kaynak: AA
Sanıklardan Ulu, savunmasında, ÖDP'nin bir ilçe teşkilatında yönetici olduğunu bildirerek, "Eyleme, parti çatısı altında katıldım, ama polislere taş atmadım. Ancak, taş atılmasının meşru olduğuna inanıyorum. Çünkü bunun, hedef gözetilerek, zarar vermek için yapıldığını düşünmüyorum" iddiasında bulundu.
Ulu, dava dosyası içinden gösterilen ve eylemlerde çekildiği belirtilen fotoğrafın kendisine ait olmadığını savundu.
Sanık Şen de ÖDP Çankaya İlçe Örgütüne üye olduğunu söyledi, ancak terör örgütü üyeliği suçlamasını reddetti.
Şen, "Eylemlere katıldım ama taş vs. atmadım. İddianamede bahsedilenlerle alakam yok. Taşların, insanların kendilerini savunmaları için attığını söyleyebilirim. Ben atmadım. Taş atmanın, yüz kapatmanın da suç olmadığını düşünüyorum" görüşünü savundu.
Terör örgütü üyeliğiyle suçlanan Altunkaya ise 2 Haziran 2013'teki eylemlere katıldığını bildirerek, "Yüzümü tanınmamak için değil, biber gazından etkilenmemek için kapattım. Ben gittiğimde zaten her şey başlamıştı. Birinin biber gazı fişeğinden yaralandığını gördüm. Korktuğum için taş aldım, ama atmadım" dedi.
Altunkaya, eylemler sırasında çekilen fotoğraftaki kişinin kendisi olduğunu söyledi.
Hakim Hüseyin Karamanoğlu'nun, fotoğrafta biber gazından yaralanan kimsenin görülmediğini söylemesi üzerine Altunkaya, yaralanan bir kişinin olduğunu hatırladığını ifade etti.
Sanık avukatlarından Deniz Özbilgin, müvekkilinin beyanının çelişkili olmadığını ifade etti.
Özbilgin, "Emniyet, yaralılara ilişkin görüntüleri ayıklamıştır. Bu kişiler müşteki olduğunda 'Görüntü kaydı yok' yazısı yazılırken, şüpheli oldukları dosyalara görüntüler gönderilmiştir. Dolayısıyla delil toplama aşaması hukuken güvenilir değildir" dedi.
-Müştekiler
Müştekilerden Ziraat Bankası'nın Bakanlıklar Şubesi Müdürü Mustafa Yavuz ise 1 ve 2 Haziran 2013'teki eylemlerde bankanın camlarının kırıldığını, bankanın avukatı ise banka camlarına ve ATM'lerine yaklaşık 150 bin liralık zarar verildiğini aktardı.
Müştekilerden Kemal Sönmez, gösterilere katılmadığını, ancak o sırada yapılan bir konuşmayı dinlediğini anlatarak, polisten şikayetçi olduğunu ifade etti.
Sönmez, "Gaz ve su atılıyordu. Oradan kaçarken, bir cismin bacağıma çarparak, yaktığını gördüm. Keçiören Araştırma Hastanesine gittim. Sanıkları tanımıyorum, onlardan zarar görmedim" dedi.
Müştekilerden EGO şoförleri Haris Yücel ve Özkan Ertaş, eylemler sırasında otobüslerinin zarar gördüğünü belirtti, ancak zarar verenlerin kim olduğunu bilmediklerini bildirdi.
Polis Şuayip Kara da korumalığını yaptığı merkez valisinin özel otomobilinin camının, Meşrutiyet Caddesi'nde atılan taşla kırıldığını ifade etti, fakat taşı kimin attığını bilmediğini söyledi.
Polis memuru Burak Çizmeci ise olay günü görevli olduğunu, Güvenpark'a geldiklerinde taşlandıklarını ve üç yerinden yaralandığını belirtti.
Çizmeci, kendisini yaralayanları teşhis edemediğini, ancak şikayetçi olduğunu dile getirdi.
Emniyette sivil memur olarak çalışan Cengiz Gökmen, eylemlerde kullandığı aracın zarar gördüğünü kaydetti.
Polis memuru İsa Dinler de o günlerde Çevik Kuvvet'te görevli olduğunu ve Güvenpark'ta taşla kolundan yaralandığını ifade etti.
Sanıkların, kendisine saldıranlar olup olmadığını bilmediğini söyleyen Dinler, sanık Şen ile ilgili "Gezi eylemlerinden aşinalığım var. Kızılay'daki gösterilerde görmüştüm" dedi.
Güner Sevinç ve Gökhan Kızılkan ise olay tarihinde Kızılay'daki mağazalarda çalıştıklarını, eylemlerde mağazalarının zarar gördüğünü anlattılar.
Kızılkan, "Olaylar olduktan sonra patron, 'Burada mağaza açılmaz' dedi ve orayı kapattı" dedi.
Duruşma, kalan sanık ve müştekilerin beyanlarının alınması için ertelendi.
İddianamede sanıkların Haziran 2013'te Ankara'daki Gezi eylemlerine katıldığı belirtiliyor ve "silahlı terör örgütüne üye olmak ve propagandasını yapmak", "görevi yaptırmamak için direnmek", "mala zarar vermek", "kamu malına zarar vermek" ve "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet etmek" suçlarını işledikleri savunuluyor.