Portföy Yönetiminde 100 Milyar Lira Aşıldı
SPK Başkanı Ertaş, Portföy yönetim şirketlerinin yönettikleri portföy büyüklüğünün 100 milyar lirayı geçtiğini bildirdi.
SPK işbirliğiyle Türkiye Kurumsal Yatırımcı Yöneticileri Derneği (TKYD) tarafından portföy yönetimi sektörünün 100 milyar liraya ulaşması ve Türkiye ekonomisine katkılarına yönelik toplantıda konuşan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş, portföy yönetim şirketlerinin yönettikleri portföy büyüklüğünün 15 Kasım 2015 tarihinde 100 milyar lirayı geçtiği bilgisini verdi.
Ertaş, 30.07.1981 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’yla birlikte çıktığımız bu yolculukta, bazen yavaş bazen hızlı ama her zaman doğru olduğuna inandığımız yolda ilerlemeye çalıştık. Bu süreçte 1994 ve 2001 ulusal, 1998 Asya ve 2007 küresel krizleriyle karşılaştık, şükürler olsun tümünü en az hasarla atlattık. Bu süreçte mali piyasaları gelişmiş, rakamları bizden daha büyük, daha regüle piyasalarda, pek çok kurum ya iflas etmiş ya da yatırımcılarını ciddi şekilde mağdur etmiştir. Övünerek ifade etmem gerekir ki ülkemizde bugüne kadar hiçbir kurumsal yatırımcının yatırımcısı fiyat riski dışında bir riske maruz kalmamış, hiçbir kurumsal yatırımcımız iflas etmemiş, kamudan yardım talebinde bulunmamıştır. Bu noktada kurumsal yatırımcılar sektörümüzün ülkemizin potansiyeline göre henüz arzu ettiğimiz düzeyde olmadığını da ifade etmem gerekir. Özellikle tasarruf oranımızın düşüklüğü ve finansal okuryazarlık düzeyimizin yetersizliği, bu nedenle de sınırlı miktarlardaki birikimlerimizin altın ve döviz gibi ekonomimize katkısı olmayan alanlarda değerlendirilmesi alışkanlığı, sektörün gelişiminin önündeki engellerden bazılarıdır" dedi.
"HÜKÜMETİN İKİ TEMEL ADIMI SEKTÖRÜNÜ ÖNÜNÜ AÇTI"
Son yıllarda Hükümetin attığı 2 temel adımın, sektörün gelişiminin önünü açtığını belirten Ertaş, "Bunlardan birincisi; 2003 yılında faaliyete geçen bireysel emeklilik sisteminde 2013 yılı başında getirilen yeni teşvik sistemidir. Bir başka ifadeyle ödenen primlerin vergi matrahından indirilmesi yöntemi yerine, yüzde 25 kamu katkısına geçilmesi, sektörün önünü açan önemli bir adım olmuştur. İkincisi de 2012 yılının son gününde yasalaşan yeni Sermaye Piyasası Kanunu ve bu Kanuna dayanarak 2014 yılı ortalarında yürürlüğe koyduğumuz AB standartlarında portföy yönetim şirketlerinin önünü açan düzenlemelerimizdir.
Bu düzenlemelerle İstanbul Uluslararası Finans Merkezi projemiz kapsamında kolektif yatırım kuruluşlarının ve portföy yönetim sektörümüzün uluslararası alanda rekabet edebilecek hukuki altyapıya kavuşmaları sağlanmıştır. Yeni düzenlemelerle banka ve aracı kurumlar tarafından bir yan faaliyet olarak sürdürülen eski sistem sonlandırılmış, AB uygulamalarına uyumlu olarak yatırım fonlarının kuruculuğu portföy yönetim şirketlerine verilmiş, böylece sektöre yeni yerli ve küresel yatırımcıların girişinin önü açılmıştır. Yeni düzenlemelerimizle, AB ülkelerinde KIID (Key Investor Information Document) adıyla düzenlenen, özet, sade ve anlaşılabilir bir içeriğe sahip “yatırımcı bilgi formları” yatırım kararlarını verirken faydalanmaları amacıyla yatırımcılarımızın kullanımına sunulmuştur. Buna ek olarak, uluslararası uygulamalara uygun şemsiye fon yapılanmalarını ve alternatif fon türlerini içeren yeni ürünleri tanımladık, verimliliği arttırmak amacıyla bürokratik süreçleri kısalttık. Yeni Kanun’la getirilen yeniliklerden biri de portföy yönetim şirketlerinin hizmet verdiği müşterilerin varlıklarının, Kurulca yetkilendirilmiş bir portföy saklama kuruluşunda saklanmasının zorunlu kılınmasıdır. Bu suretle yatırımcı varlıklarının korunması en üst düzeyde sağlanmış ve yatırımcı güveni artırılmıştır" ifadelerini kullandı.
"İKİ YIL DOLMADAN 25 YILDA GELDİĞİMİZ YOLU GEÇTİK"
Atılan adımların meyvelerini henüz iki yıllık süre dolmadan hızlı bir şekilde almaya başladıkları vurgulayan Ertaş, "25 yılda geldiğimiz yolu iki yıl dolmadan geçtik. Rakamlara yakından baktığımızda; 2013 yılı başında 20 milyar TL olan BES fonlarının büyüklüğü Kasım 2015 sonu itibariyle 47 milyar TL’na, katılımcı sayısı da 5,9 milyon kişiye ulaştı. 2013 sonunda 30 milyar TL olan yatırım fonlarımızın toplam tutarı Kasım sonu itibariyle 40 milyar TL’na, yatırımcı sayısı da 3 milyona ulaştı. Bireysel yatırımcılarla birlikte portföy yönetim şirketlerimizin yönettiği toplam tasarruf tutarı bugün itibariyle 100 milyarı aşmış durumda. Bu rakamların anlamı yıllık yüzde 30 civarında büyüme, 8,9 milyon kişinin BES ya da yatırım fonları aracılığı ile sermaye piyasalarının içinde olduğu, bu kişilerin 100 milyarı aşan birikimlerinin 46 portföy yönetim şirketi tarafından yönetildiğidir. 100 milyarlık birikimin yaklaşık yüzde 45’i kamu borçlanma araçlarında, yüzde 55’i de özel sektör şirketlerimiz tarafından çıkarılan tahvil, bono, sukuk ve hisse senetleri gibi alanlarda değerlendirilmektedir. Bir başka ifadeyle 8,9 milyon yatırımcımızın birikimlerinin 45 milyar TL’sı kamuya, 55 milyar TL’sı da özel sektör firmalarımıza kaynak olarak aktarılmış, bu suretle ülkemizin büyümesine, tasarruf oranımızın artmasına, cari açığımızın azalmasına ve geleceğe daha güvenle bakmamıza katkı sağlanmıştır. Son dönemde emeklilik yatırım fonlarının gelişiminde, faizsiz yatırım araçlarını tercih eden yatırımcılara hizmet eden katılım fonlarının kuruluşuna imkân sağlayan düzenlememiz de sektörün büyümesine ivme katmıştır. Özellikle farklı sukuk ihraçlarına imkân sağlayan düzenlemelerimiz, gayrimenkul yatırım fonları, girişim sermayesi fon ve ortaklıkları gibi yeni araç ve enstrümanlar daha önce sermaye piyasalarımızla tanışmamış 100 binlerce vatandaşımızı BES ya da yatırım onları aracılığı ile sermaye piyasalarımızla tanıştırmıştır. Son durum itibariyle toplam 35 adet faizsiz emeklilik yatırım fonu, Kurulumuz onayı ile kurularak yatırımcılara sunulmuştur. Kasım ayı sonu itibarıyla katılım fonlarının toplam büyüklüğü 2 milyar TL’na, katılımcı sayısı da 500 bin kişiye ulaşmıştır" dedi.
"YETİŞMİŞ İŞ GÜCÜ SAYISININ ARTTIRILMASI KAÇINILMAZ"
SPK Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş, portföy yönetiminin uluslararası bilgi ve deneyim gerektiren bir meslek olduğunu ve sektörü daha ileri taşıyabilmek için yetişmiş işgücü sayısının artırılmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, "Yurt dışında yönetilen yerli ve küresel tasarrufların fon yönetim merkezi olarak İstanbul’a taşınması, portföy yönetim şirketlerimizin, uluslararası alanda rekabet edebilecek bir organizasyona, yurtdışında fon kurup yönetebilecek “know-how”a ve mesleki yeterliliğe sahip olmaları, sadece lokal tasarrufları değil küresel tasarrufları da yönetmeye hazır olmaları, İstanbul Finans Merkezi Projemizin gerçekleşmesi için de hayati öneme haizdir" ifadelerini kullandı.
Ertaş sözlerine şöyle devam etti: " Sermaye piyasaları, riskleri bir o kadar da fırsatları bünyesinde barındıran bir sektördür. Riskleri yönetmek, fırsatları yatırımcılara sunmak konusunda portföy yöneticilerine büyük bir görev düşüyor. Bunu sağlayabildiğimiz ölçüde sektörümüzün büyümesi de hızlanacaktır. Sektörü 2023 yılına kadar ortalama yüzde 20 büyütebilirsek 430, yüzde 24 büyütebilirsek 569 milyar TL’lık bir portföy büyüklüğüne ulaşmamız mümkündür. Bu rakamlara ulaştığımız gün inanıyorum ki Türkiye’nin cari açık sorunu azalmış, şirketlerimizin tahvil, bono, hisse senedi gibi sermaye piyasası araçları ile çok daha kolay ve düşük maliyetle fon sağlayabildikleri bir finans sistemine sahip olmuş olacağız. İnşallah birkaç yıl içinde bu hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. Küreselleşmeyle birlikte dünyanın her tarafındaki finansal varlıklara erişim imkânı kolaylaşmış, ancak her geçen gün yeni araç ve ürünler piyasalara sunularak sermaye piyasalarında yatırım yapmak giderek zorlaşmış, bilgiye erişim ve bilginin değerlendirilmesi başarının anahtarı olmuştur. Bu noktada finansal okuryazarlık her geçen gün önem kazanan bir konu olarak ön plana çıkmış, G20 toplantılarında üye ülkelerin, finansal okuryazarlık düzeyini artırmaları için eylem planları hazırlamaları ve yürütmeleri tavsiye edilmiştir.
Biz de geçen yıl Haziran ayında Başbakanlık Genelgesi olarak yayınlanan Finansal Erişim, Finansal Eğitim, Finansal Tüketicinin Korunması Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında bir dizi çalışmanın içerisindeyiz. Bu çalışmaların birisi de bu yıl 9 Ocak’da hayata geçirdiğimiz Türkiye Elektronik Fon Alım Satım Platformu kısaca TEFAS’dır. TEFAS ülkemizdeki özel fon gibi bazı fon türleri hariç tüm yatırım fonlarına erişim imkânı sağlayan elektronik bir platformdur. Uzun yıllar devam eden yapıda, paranız hangi kurumda ise sadece o kurumun yatırım fonu alınabiliyordu. Bu durum performansa dayalı rekabetin oluşmasına engel olmuş, fon sektörünün gelişimini kısıtlamıştır. TEFAS’la birlikte yatırımcılara tüm kurucuların fonlarına tek bir hesaptan erişebilme imkânı sağlanmıştır. Bu özelliğiyle TEFAS, sektörde rekabeti ve performansı
teşvik etmiş, portföy yönetim şirketleri için de fonlarını daha geniş yatırımcı kitlelerine sunabilme imkânı sağlamıştır. Bilgiye ve fona erişimi kolaylaştıran bu Platform’da, mevcut durumda 262 adet yatırım fonu işlem görmektedir. Bugüne kadar birkaç gazete haberi dışında hiçbir tanıtım yapmadan ilk on ayda Platform’da gerçekleştirilen işlem hacmi 11 milyar TL’nı aşmıştır. Önümüzdeki günlerde farkındalık oluşturmaya yönelik tanıtım çabaları ile birlikte işlem hacminin hızla artacağına ve sektörün büyümesine katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Kurumsal yatırımcılardan bahsederken ülkemizde faaliyet gösteren yatırım ortaklıklarına da birkaç cümle ile değinmek gerekir. Temel olarak gayrimenkul ve girişim sermayesi alanlarında faaliyet gösteren ve çoğunlukla borsada işlem gören bu ortaklıkların aktif toplamı da 50 milyar TL’yi aşmıştır. Ülkemizdeki yatırım fon ve ortaklıklarına ilişkin rakamları bir araya getirdiğimizde 150 milyarlık bir kaynaktan bahsediyoruz. 2014 yılında ilk düzenlemesini yaptığımız gayrimenkul ve girişim sermayesi yatırım fonları ile ilk alt yapı GYO’na geçtiğimiz Ekim ve Kasım aylarında izin verdik. Yapılan düzenlemeler hayata geçirildikçe ürün çeşitliliği artacak, sektörel büyüme için zemin oluşacaktır. Portföy yönetim sektörü tarafından yönetilen aktif büyüklüğünün 2014 yılı sonunda Avrupa’da 19 trilyon Euro, Amerika’da 23 trilyon Dolar olduğunu dikkate aldığımızda, önümüzde daha kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğu açıktır".
Kaynak: İHA
Ertaş, 30.07.1981 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’yla birlikte çıktığımız bu yolculukta, bazen yavaş bazen hızlı ama her zaman doğru olduğuna inandığımız yolda ilerlemeye çalıştık. Bu süreçte 1994 ve 2001 ulusal, 1998 Asya ve 2007 küresel krizleriyle karşılaştık, şükürler olsun tümünü en az hasarla atlattık. Bu süreçte mali piyasaları gelişmiş, rakamları bizden daha büyük, daha regüle piyasalarda, pek çok kurum ya iflas etmiş ya da yatırımcılarını ciddi şekilde mağdur etmiştir. Övünerek ifade etmem gerekir ki ülkemizde bugüne kadar hiçbir kurumsal yatırımcının yatırımcısı fiyat riski dışında bir riske maruz kalmamış, hiçbir kurumsal yatırımcımız iflas etmemiş, kamudan yardım talebinde bulunmamıştır. Bu noktada kurumsal yatırımcılar sektörümüzün ülkemizin potansiyeline göre henüz arzu ettiğimiz düzeyde olmadığını da ifade etmem gerekir. Özellikle tasarruf oranımızın düşüklüğü ve finansal okuryazarlık düzeyimizin yetersizliği, bu nedenle de sınırlı miktarlardaki birikimlerimizin altın ve döviz gibi ekonomimize katkısı olmayan alanlarda değerlendirilmesi alışkanlığı, sektörün gelişiminin önündeki engellerden bazılarıdır" dedi.
"HÜKÜMETİN İKİ TEMEL ADIMI SEKTÖRÜNÜ ÖNÜNÜ AÇTI"
Son yıllarda Hükümetin attığı 2 temel adımın, sektörün gelişiminin önünü açtığını belirten Ertaş, "Bunlardan birincisi; 2003 yılında faaliyete geçen bireysel emeklilik sisteminde 2013 yılı başında getirilen yeni teşvik sistemidir. Bir başka ifadeyle ödenen primlerin vergi matrahından indirilmesi yöntemi yerine, yüzde 25 kamu katkısına geçilmesi, sektörün önünü açan önemli bir adım olmuştur. İkincisi de 2012 yılının son gününde yasalaşan yeni Sermaye Piyasası Kanunu ve bu Kanuna dayanarak 2014 yılı ortalarında yürürlüğe koyduğumuz AB standartlarında portföy yönetim şirketlerinin önünü açan düzenlemelerimizdir.
Bu düzenlemelerle İstanbul Uluslararası Finans Merkezi projemiz kapsamında kolektif yatırım kuruluşlarının ve portföy yönetim sektörümüzün uluslararası alanda rekabet edebilecek hukuki altyapıya kavuşmaları sağlanmıştır. Yeni düzenlemelerle banka ve aracı kurumlar tarafından bir yan faaliyet olarak sürdürülen eski sistem sonlandırılmış, AB uygulamalarına uyumlu olarak yatırım fonlarının kuruculuğu portföy yönetim şirketlerine verilmiş, böylece sektöre yeni yerli ve küresel yatırımcıların girişinin önü açılmıştır. Yeni düzenlemelerimizle, AB ülkelerinde KIID (Key Investor Information Document) adıyla düzenlenen, özet, sade ve anlaşılabilir bir içeriğe sahip “yatırımcı bilgi formları” yatırım kararlarını verirken faydalanmaları amacıyla yatırımcılarımızın kullanımına sunulmuştur. Buna ek olarak, uluslararası uygulamalara uygun şemsiye fon yapılanmalarını ve alternatif fon türlerini içeren yeni ürünleri tanımladık, verimliliği arttırmak amacıyla bürokratik süreçleri kısalttık. Yeni Kanun’la getirilen yeniliklerden biri de portföy yönetim şirketlerinin hizmet verdiği müşterilerin varlıklarının, Kurulca yetkilendirilmiş bir portföy saklama kuruluşunda saklanmasının zorunlu kılınmasıdır. Bu suretle yatırımcı varlıklarının korunması en üst düzeyde sağlanmış ve yatırımcı güveni artırılmıştır" ifadelerini kullandı.
"İKİ YIL DOLMADAN 25 YILDA GELDİĞİMİZ YOLU GEÇTİK"
Atılan adımların meyvelerini henüz iki yıllık süre dolmadan hızlı bir şekilde almaya başladıkları vurgulayan Ertaş, "25 yılda geldiğimiz yolu iki yıl dolmadan geçtik. Rakamlara yakından baktığımızda; 2013 yılı başında 20 milyar TL olan BES fonlarının büyüklüğü Kasım 2015 sonu itibariyle 47 milyar TL’na, katılımcı sayısı da 5,9 milyon kişiye ulaştı. 2013 sonunda 30 milyar TL olan yatırım fonlarımızın toplam tutarı Kasım sonu itibariyle 40 milyar TL’na, yatırımcı sayısı da 3 milyona ulaştı. Bireysel yatırımcılarla birlikte portföy yönetim şirketlerimizin yönettiği toplam tasarruf tutarı bugün itibariyle 100 milyarı aşmış durumda. Bu rakamların anlamı yıllık yüzde 30 civarında büyüme, 8,9 milyon kişinin BES ya da yatırım fonları aracılığı ile sermaye piyasalarının içinde olduğu, bu kişilerin 100 milyarı aşan birikimlerinin 46 portföy yönetim şirketi tarafından yönetildiğidir. 100 milyarlık birikimin yaklaşık yüzde 45’i kamu borçlanma araçlarında, yüzde 55’i de özel sektör şirketlerimiz tarafından çıkarılan tahvil, bono, sukuk ve hisse senetleri gibi alanlarda değerlendirilmektedir. Bir başka ifadeyle 8,9 milyon yatırımcımızın birikimlerinin 45 milyar TL’sı kamuya, 55 milyar TL’sı da özel sektör firmalarımıza kaynak olarak aktarılmış, bu suretle ülkemizin büyümesine, tasarruf oranımızın artmasına, cari açığımızın azalmasına ve geleceğe daha güvenle bakmamıza katkı sağlanmıştır. Son dönemde emeklilik yatırım fonlarının gelişiminde, faizsiz yatırım araçlarını tercih eden yatırımcılara hizmet eden katılım fonlarının kuruluşuna imkân sağlayan düzenlememiz de sektörün büyümesine ivme katmıştır. Özellikle farklı sukuk ihraçlarına imkân sağlayan düzenlemelerimiz, gayrimenkul yatırım fonları, girişim sermayesi fon ve ortaklıkları gibi yeni araç ve enstrümanlar daha önce sermaye piyasalarımızla tanışmamış 100 binlerce vatandaşımızı BES ya da yatırım onları aracılığı ile sermaye piyasalarımızla tanıştırmıştır. Son durum itibariyle toplam 35 adet faizsiz emeklilik yatırım fonu, Kurulumuz onayı ile kurularak yatırımcılara sunulmuştur. Kasım ayı sonu itibarıyla katılım fonlarının toplam büyüklüğü 2 milyar TL’na, katılımcı sayısı da 500 bin kişiye ulaşmıştır" dedi.
"YETİŞMİŞ İŞ GÜCÜ SAYISININ ARTTIRILMASI KAÇINILMAZ"
SPK Başkanı Dr. Vahdettin Ertaş, portföy yönetiminin uluslararası bilgi ve deneyim gerektiren bir meslek olduğunu ve sektörü daha ileri taşıyabilmek için yetişmiş işgücü sayısının artırılmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, "Yurt dışında yönetilen yerli ve küresel tasarrufların fon yönetim merkezi olarak İstanbul’a taşınması, portföy yönetim şirketlerimizin, uluslararası alanda rekabet edebilecek bir organizasyona, yurtdışında fon kurup yönetebilecek “know-how”a ve mesleki yeterliliğe sahip olmaları, sadece lokal tasarrufları değil küresel tasarrufları da yönetmeye hazır olmaları, İstanbul Finans Merkezi Projemizin gerçekleşmesi için de hayati öneme haizdir" ifadelerini kullandı.
Ertaş sözlerine şöyle devam etti: " Sermaye piyasaları, riskleri bir o kadar da fırsatları bünyesinde barındıran bir sektördür. Riskleri yönetmek, fırsatları yatırımcılara sunmak konusunda portföy yöneticilerine büyük bir görev düşüyor. Bunu sağlayabildiğimiz ölçüde sektörümüzün büyümesi de hızlanacaktır. Sektörü 2023 yılına kadar ortalama yüzde 20 büyütebilirsek 430, yüzde 24 büyütebilirsek 569 milyar TL’lık bir portföy büyüklüğüne ulaşmamız mümkündür. Bu rakamlara ulaştığımız gün inanıyorum ki Türkiye’nin cari açık sorunu azalmış, şirketlerimizin tahvil, bono, hisse senedi gibi sermaye piyasası araçları ile çok daha kolay ve düşük maliyetle fon sağlayabildikleri bir finans sistemine sahip olmuş olacağız. İnşallah birkaç yıl içinde bu hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. Küreselleşmeyle birlikte dünyanın her tarafındaki finansal varlıklara erişim imkânı kolaylaşmış, ancak her geçen gün yeni araç ve ürünler piyasalara sunularak sermaye piyasalarında yatırım yapmak giderek zorlaşmış, bilgiye erişim ve bilginin değerlendirilmesi başarının anahtarı olmuştur. Bu noktada finansal okuryazarlık her geçen gün önem kazanan bir konu olarak ön plana çıkmış, G20 toplantılarında üye ülkelerin, finansal okuryazarlık düzeyini artırmaları için eylem planları hazırlamaları ve yürütmeleri tavsiye edilmiştir.
Biz de geçen yıl Haziran ayında Başbakanlık Genelgesi olarak yayınlanan Finansal Erişim, Finansal Eğitim, Finansal Tüketicinin Korunması Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında bir dizi çalışmanın içerisindeyiz. Bu çalışmaların birisi de bu yıl 9 Ocak’da hayata geçirdiğimiz Türkiye Elektronik Fon Alım Satım Platformu kısaca TEFAS’dır. TEFAS ülkemizdeki özel fon gibi bazı fon türleri hariç tüm yatırım fonlarına erişim imkânı sağlayan elektronik bir platformdur. Uzun yıllar devam eden yapıda, paranız hangi kurumda ise sadece o kurumun yatırım fonu alınabiliyordu. Bu durum performansa dayalı rekabetin oluşmasına engel olmuş, fon sektörünün gelişimini kısıtlamıştır. TEFAS’la birlikte yatırımcılara tüm kurucuların fonlarına tek bir hesaptan erişebilme imkânı sağlanmıştır. Bu özelliğiyle TEFAS, sektörde rekabeti ve performansı
teşvik etmiş, portföy yönetim şirketleri için de fonlarını daha geniş yatırımcı kitlelerine sunabilme imkânı sağlamıştır. Bilgiye ve fona erişimi kolaylaştıran bu Platform’da, mevcut durumda 262 adet yatırım fonu işlem görmektedir. Bugüne kadar birkaç gazete haberi dışında hiçbir tanıtım yapmadan ilk on ayda Platform’da gerçekleştirilen işlem hacmi 11 milyar TL’nı aşmıştır. Önümüzdeki günlerde farkındalık oluşturmaya yönelik tanıtım çabaları ile birlikte işlem hacminin hızla artacağına ve sektörün büyümesine katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Kurumsal yatırımcılardan bahsederken ülkemizde faaliyet gösteren yatırım ortaklıklarına da birkaç cümle ile değinmek gerekir. Temel olarak gayrimenkul ve girişim sermayesi alanlarında faaliyet gösteren ve çoğunlukla borsada işlem gören bu ortaklıkların aktif toplamı da 50 milyar TL’yi aşmıştır. Ülkemizdeki yatırım fon ve ortaklıklarına ilişkin rakamları bir araya getirdiğimizde 150 milyarlık bir kaynaktan bahsediyoruz. 2014 yılında ilk düzenlemesini yaptığımız gayrimenkul ve girişim sermayesi yatırım fonları ile ilk alt yapı GYO’na geçtiğimiz Ekim ve Kasım aylarında izin verdik. Yapılan düzenlemeler hayata geçirildikçe ürün çeşitliliği artacak, sektörel büyüme için zemin oluşacaktır. Portföy yönetim sektörü tarafından yönetilen aktif büyüklüğünün 2014 yılı sonunda Avrupa’da 19 trilyon Euro, Amerika’da 23 trilyon Dolar olduğunu dikkate aldığımızda, önümüzde daha kat etmemiz gereken uzun bir yol olduğu açıktır".