Davutoğlu Canlı Yayında Açıklaması (2)

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu seçimde tek soru var, AK Parti tek başına iktidar olacak mı, olmayacak mı? Bu anlamda, neredeyse referandumvari bir seçime gidiyoruz" dedi.

NTV ve Star televizyonu ortak yayınında "Liderler Konuşuyor" programına eşi Sare Davutoğlu ile konuk olan Başbakan Davutoğlu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Koza İpek Holding ve bağlı şirketlere kayyum atanması ve "kayyumların hep partisine yakın isimlerden olduğu eleştirileri" konusundaki soru üzerine Davutoğlu, "algı yönetimiyle ilgili sıkıntılar olabileceğini" söyledi.

Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanı olarak, ne kayyumların atanma yöntemi ve etkinlikleri itibarıyla herhangi bir müdahalelerinin söz konusu olduğunu ne kayyumların kimliklerinin kendileri için önem taşıdığını belirterek, "Tamamen hukuk içinde mahkemenin verdiği bir karar. Dolayısıyla bu anlamda bir eleştiri söz konusuysa bu da tartışılabilir. Ama mahkemenin aldığı bir kararı uygulama esnasında, sanki bunu bir kahramanlık gösterisi, bir provokasyon haline dönüştürmek doğru değil. Varsa itirazlar, bunlar kendi doğası içinde yapılır" diye konuştu.

Bütün problemin "paralel yapı"dan kaynaklandığını ifade eden Davutoğlu, bu yapının yargıyı geçmişte hoyratça kullandığını, yargı üzerinden vatandaşların hukukunu ihlal ettiğini belirtti. Polis ile yargının bir kesiminin bir araya gelmesiyle baskılar oluşturulduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Toplumun her kesimine virüs gibi sirayet etmiş bir yapıdan bahsediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Kendisinin halkın önüne çıktığını, "hesap verdiğini" ifade eden Davutoğlu, ancak bu yapının hesap vermeden hükmetmeye kalktığını kaydetti.

"Ben, siyaseten de hukuken de her an hesap verme konumundayım. Hiçbir şekilde hesap dışı değilim" diyen Davutoğlu, ancak sistemin tamamen dışında olan ve hesap verme makamında bulunmayan bu yapının, dışarıdan bürokrasiyi yöneterek, siyaseti bürokrasiye mahkum kılarak, her türlü şantaj yöntemini deneyerek, ülkeye hükmetmeye kalktığını, basın yayın ve finans kaynaklarının da bunun için yoğun biçimde kullanıldığını anlattı.

Davutoğlu, "Ortada çok masum bir basın faaliyeti ve buna bağlı bir finans faaliyeti var da bunun üzerine gidiliyormuş gibi bir kanaat doğru değil. Ama bütün bu dosyaların tekemmül ettiği yer yargıdır. Nihayet yargı polise görev verir ve belli şeyler verir, o onun gereğini yapar. Bunu hukuki bir süreç olarak değerlendirmek ve tamamıyla o çerçevede yer almak lazım" diye konuştu.

-"Bu seçimde tek soru var"

Başbakan Davutoğlu, "Seçim mitinglerindeki 'Beni tekrar partilere muhtaç etmeyin' cümleniz. Eğer 1 Kasım sonrasında da 7 Haziran'dan sonraki gibi bir tablo ortaya çıkarsa, koalisyon görüşmeleri için ilk tercihiniz hangi parti olur? 'Muhtaç etmeyin' derken kişileri mi, yoksa koalisyonu mu kast ediyorsunuz?" sorusunu yanıtlarken, her partinin, prensipte tek başına iktidar olmak isteyeceğini belirtti.

Önceki seçimin ana sorusunun HDP'nin barajı geçip geçemeyeceği, bu seçimin ise AK Parti'nin performansı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, bu seçimde CHP'nin, MHP'nin, HDP'nin takriben ne kadar oy alacaklarının belli olduğuna dikkati çekti.

Davutoğlu, "Bu seçimde tek soru var, AK Parti tek başına iktidar olacak mı, olmayacak mı? Bu anlamda, neredeyse referandumvari bir seçime gidiyoruz. Oylar buna göre kullanılacak. Tabii ben halka dönüp, 'Beni onlara muhtaç etmeyin' derken, koalisyonlara muhtaç etmeyin diyorum, bir. İki, açık söyleyeyim, liderlere de diyorum. Neden? Çünkü acı tecrübelerimiz oldu" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran gecesi halka, "Bir: Sizin mesajınızı aldık. Kendimizi değerlendireceğiz. Özeleştiri yapacağız. İki: 'Bize koalisyon kurun' diyorsunuz. Bunun için herkese açık olacağız. Üç: Bir an dahi ülkeyi yönetimsiz bırakmayacağız" sözleri verdiğini anlatarak, bu üç sözün de gereğini yaptığını söyledi.

Partisindeki özeleştiri mekanizmalarını çalıştırdığını, istişarelerde bulunduğunu belirten Davutoğlu, bütün liderlere açık davrandıklarını, hepsiyle görüştüklerini hatırlattı.

Davutoğlu, "Biz hepsiyle görüştük, ağır hakaretler yapmış olmalarına rağmen. HDP ile koalisyon imkansız olmasına rağmen görüştüm. Çünkü, bu Demirtaş'a duyduğum saygıdan veya onların herhangi bir doğru adım atacağından değil, oraya oy veren vatandaşlarıma duyduğum saygıdan. Ama, bakın ne oldu: Daha biz görüşürken Demirtaş ve o zihniyettekiler, Kandil'den, HDP'li bazı unsurlar Türkiye'den ayaklanma çağrısı yaptılar. Muhatap olma niteliğini zaten özünde kaybettiler" diye konuştu.

-"Kılıçdaroğlu güvenimi derinden sarstı"

Davutoğlu, CHP ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmeler yaptıklarını ancak anlaşamadıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Çok net koalisyon önerdik. Ama karşımızda şu tavır olursa, 'Siz 13 yıl memleketi yıkım hükümeti idare ettiniz, biz şimdi onarmaya geliyoruz' denirse, 'Bir dakika kardeşim. Bu nasıl ortaklık' denir. Dış politikada, eğitimde vs. anlaşamadık. Buna diyeceğim bir şey yok. Sonra terörle ilgili bir araya geldik. Ama, Sayın Kılıçdaroğlu'nun, 'Davutoğlu bana öyle şeyler söyledi ki, anlatırsam zor durumda kalır' ifadesi, benim ona güvenimi derinden sarstı. Bir anda, bir şüphe hali. Millette bir şüphe uyandırıyor. Dün de Antalya'da söyledim. Ne biliyorsanız söyleyin, artık çok hoşlanmamama rağmen, meydan okumada çıtayı yükseltmek için 'Söylemiyorsanız namertsiniz' dedim."

Bir sır söylemediği Kılıçdaroğlu'nun ne kastettiğini de bilmediğini aktaran Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Terörle ilgili anlattığım şeyler vardı. O sırada daha kamuoyu da bilmiyordu. Savcılık açıkladı zaten. Onları söyledim. 'Bunlar burada kalsın, çünkü peşindeyiz adamların. Daha yakalanmış değiller' dedim. Muhtemelen onu kastediyordur. Peki, bu söylenir mi? Velev ki bir sır olsun, devlet sırrı. Ben 13 yıl içinde, yazmayı ve analiz yapmayı sevmeme rağmen, elime kalem alıp da yazmaktan korktum. Bazen, bildiklerimi, beynimde, zihnimde tuttuklarımı dilimden esirgedim. Devlet böyle bir şey. Devlet ketum. Ana muhalefet partisiyle her şeyi paylaşamıyorsanız, bu güven oluşmuyorsa, nasıl koalisyon kuracaksınız? Bundan sonra Sayın Kılıçdaroğlu ile her oturduğumuzda, 'Acaba, söylediğim hangi sözü, ne zaman şantaj malzemesi gibi bana karşı kullanacak' diye düşünmek zorunda kalırım. Böyle ortaklık olur mu?

Sayın Bahçeli ise aynı şekilde, o da söyledi. 'Sayın Davutoğlu'nun bana anlattığı şeyleri söylersem'. O da aynı yolu benimsedi. Dolayısıyla halka dönüp söylediğim şey şu: Beni tekrar bu tür, konuşsam, konuştuktan sonra anlaşsam, sonra o konuştuklarını faş edecekler. Saklasam bazı şeyleri kendime, ortaklığın anlamı kalmayacak. 'Beni muhtaç etmeyin' diye halka yalvarıyorum. Halkın iradesi artık. İnşallah muhtaç etmezler."

(Sürecek)

Kaynak: AA